Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
BULUTLANMAK Yağmurlarla girdik Haziran’ın kapısından yeni bir yaza...Geçtiğimiz günlerde bulutluydu gökyüzü. Kimi gün sabahtan akşama kadar gri, siyah ve beyaz bulutlar kapladı gökyüzünü. Birbirinden farklı ve ilginç şekilde bulutlar...Durup bulutları seyretmek ne güzeldir bazen. Ama sonra güneş açar yeniden, gökyüzünün gizlenmiş maviliği görünür. Bazen insanın içi de bulutlanmaz mı? Bir hüzün karanlığı çökmez mi içimize, iç dünyamızın vadilerine? Gökyüzü nasıl bulutlanır ve kararırsa, insanın iç dünyasında da buna benzer bulutlanmalar, kararmalar oluşmaz mı? Peki ne demektir bulutlanmak? Umutsuzluk mudur, hüzün müdür, bir anlamsızlık duygusu mudur? Bulutlar, sorularla yüklü olarak gelir... Hayatın getirdiği sorunlar ve bunalımlar, içimizde gitgide büyüyen bir buluta dönüşse de, yeniden bulutsuz bir gökyüzüyle karşılaşacağımızı unutmamak gerekir. Bulutlar geçicidir, göçebedir...Kimi şairler onları sürgünlere benzetirler, belki kendi sürgünlüklerini anımsattıklarından...Evet, bulutlar geçicidirler gökyüzünde de, içimizde de... Hayatın koşuşturmacası ve uğraşları içinde, bizi bulutlandıran, içimizin bulutlarla, gölgelerle kaplanmasına yol açan ne çok şey vardır. Ama önemli olan, bulutların ötesinde maviliklerin, karanlık tünellerin ötesinde aydınlıkların ve çiçekli kırların bulunduğunu unutmamaktır. Bir duygular döngüsü içinde geçmez mi, yaşam dediğimiz süreç? Hiçbir acı ve hüzün gibi, hiçbir sevinç de sürekli değildir. Bulutlar, geçici bir konuk olduğumuzu da düşündürebilir bu yeryüzünde, bu yaşamda. Yaşamın diyalektiği içinde, bulutlandığımız anlarda, bulutlu bir gökyüzünün altında soluk alırken, içimize düşlerin ve umutların havasını da çekelim ki, yaşadığımızın bilincinde olalım. Ve böylece yaşamamızın pencereleri geleceğe doğru da aralanmış olsun... Yalnız kişiler mi bulutlanır, bulutlu dönemler yaşar? Toplumların ve ulusların da bulutlu dönemleri söz konusu olabilir. İşte bu noktada, zaman ve tarih bilincidir ki, geleceğe umutla ve iyimserlikle bakmamızı sağlayabilir. Çünkü biz görmesek de, bulutlu gökyüzünde yıldızlar ışımaktadır. Ey, “göğe bakma durağı”nda bekleyenler, şimdi, bir “Bulutsuzluk Özlemi” şarkısını dinlemeye ne dersiniz? Dizeler: “bulut günleridir akar uykular dumanlı sular gibi kuytu göllerde salınır rüyalar kuğular gibi” (Attila İlhan) Sözler: “Gerçekten, kirli bir ırmak ademoğlu. Bir umman olmalı ki insan, kendisi kirlenmeden kirli bir ırmağı içine alabilsin.” (Nietzsche)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Günay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |