Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ İnsanlar belli gayeler için dünyaya gönderilmişlerdir. Dünyaya gelişimizi ve var oluşumuzu asla tesadüf olarak göremeyiz. Zaten kâinatta tesadüfe tesadüf etmek mümkün değildir.Her şey belli planlar ve amaçlar çerçevesinde cereyan etmektedir. Dünyamızın yaratılışı insan içindir.Bizler olmasaydık kâinat halk edilmezdi şüphesiz… İnsansız bir dünyanın ne mânâsı olabilir ki?...Kâinat insan için yaratıldı. Peki insan niçin yaratıldı? İnsanın var oluşu yüksek gayeler içindir. Rabbimiz kullarını imtihan etmek ve bu imtihanı kazananları cennetle ödüllendirmek için dünyaya gönderdi.Yoksa Yunan filozofu Epikür’ün dediği gibi insan haz peşinde koşmak ve bu hissini tatmin etmek için dünyaya gelmemiştir.Freud da Epikür gibi düşünür. O bu konuda daha da ileri giderek bu zevklerin bastırılmasının insanları ruhî bunalımlara sürükleyeceğini iddia eder. Ne kadar sefilce bir zihniyet…..Hakk’ı ve hakikati göremeyenler, basiret gözü körelenler ne kadar da komik oluyorlar. Herkes tarafından otorite olarak görülen adı büyük, ufku dar bu insanlar, küfürde ısrarcı olunca mevcut şöhretlerine yalanın gölgesini düşürüyorlar. İnsan haz peşinde koşmak için yaratılmış!.......Öyle mi?......İmamı şeytan olanların kıblesi nefis olur. Böyle bir fikrî altyapısı olan kişiler, bilim adamı olsa da acaba ne kadar inandırıcı ve güven verici olur? Varın bir düşünün… Bazı kendini bilmezlerden sık sık şu ifadeyi duyarız: "Dünyaya bir kez geliyorum, canımın istediğini yapamayacaksam neden yaşayayım ki?.." Onlar ölümü yokluk olarak gördükleri için dünyada yapılan her işin kendilerine kâr kaldığını zannederler.Batı’ da “hedonizm” diye ifade ediliyor haz almak için yaşamak… Sosyologlara göre Amerikan sinemasının dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte, iyice yayılan ve kendine taraftar bulan "hedonist" yaşam tarzı çalışmayan, üretmeyen sadece eğlenceye ve cinsel yaşama odaklanan bir bakış açısını esas alıyor. Zaten “hedonizm” kelime anlamıyla "hazcılık, haz alma" mânâsına geliyor. Sosyal bilimcilere göre çağımızın mühim sosyal meselelerinden biri hedonizmdir. Cinsel yaşamda sınır tanımayanlar zamanla alkol ve uyuşturucu kullanmada da sınır tanımıyorlar. Hayatlarıyla kumar oynuyorlar.Kendilerine zarar verdikleri yetmiyormuş gibi çevrelerindeki kişileri de zehirliyorlar.Diskolar,barlar,gece kulüpleri vazgeçilmez mekânları oluyor.Körpe zihinleri de bu hayata alıştırarak şer halkasını genişletiyorlar. Hayatı eğlence olarak gören ve zevkten başka hiçbir dünya görüşü olmayan bu hasta ruhlar, parayı bütün değerlerin üstünde görüyorlar.Peki niçin? Çünkü öyle bir hayat için bol para gerekiyor da ondan…Bu hâl onları menfaatperest yapıyor.Zâhirde dinamik bir hayat yaşar gibi görünseler de gerçekte üretmiyorlar. Alınlarından ter akmıyor.Har vurup harman savuruyorlar. Genellikle zengin aile çocukları bu hayatın müdâvimleri…Çünkü bu hızlı tüketimi kısıtlı bütçeler kaldıramaz. Ölüm, hazcıların en büyük düşmanıdır.Çünkü ebedî hayata dair inançları ve ümitleri yoktur.Ölüm her şeyi alıp götüren bir kasırgadır onlar için… Bence en büyük felâket cinsel konularda haddi aşmaktır.İnsanın cinsel ihtiyaçları inkâr edilemez.Fakat bu ihtiyaçları meşru yoldan gidermek en doğru olanıdır.Bunun adı da evliliktir.Evlilik mümini iki cihan saadetine götüren huzur iklimidir.Hayatı haz alma olarak görenler evlenme ve çocuk sahibi olmayı hiç istemezler.Çünkü evlenerek tek eşe bağlanmak bu hayatın en büyük düşmanıdır! Bir de çocuk oldu mu, gerisini siz düşünün… Zevkçilik ve sınır tanımazlık her hususta felâkete götürür.Yeme-içme konusunda sınır tanımayanlar kısa zamanda şişmanlayarak pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadırlar. Hareket kabiliyetleri azalmaktadır. İnsanlar cinsellikte sınırları zorladıkça ve mahremiyeti yok saydıkça hayvanlara yaklaşmaktadırlar. Çünkü hayvanlarda utanma duygusu yoktur. Onlar için örtünme ve namus kavramları da söz konusu değildir. Freud’un zehirli balından şifa arayan hazcıların sonu hep hüsran olmuştur. Allah’a kul olmadıkları için manevî hayatlarını harap etmişlerdir. Geçici dünya zevkleri için ahretini satmışlardır. En mukaddes değerleri çıkarları olduğu için hayatları hile üzerine kurulmuştur. Hileleri ortaya çıkınca da yapayalnız kalmışlardır. Bugünü yaşadıkları için geleceğe hazırlıksız yakalanmışlardır. Ellerinde avuçlarında ne varsa eğlenceye yatırdıkları için yaşlanınca ele güne muhtaç olmuşlardır.Evliliği ve çocuk sahibi olmayı düşünmedikleri için de ömürlerinin son demlerini hüsranla geçirmişlerdir. Kendilerine bir bardak su verecek eş ve evlât bulamamışlardır. Genç ve zengin iken kendisine iltifatta sınır tanımayanlar, zor zamanda terk edip gitmişlerdir. Buna maddî ve manevî iflas denmez de ne denir ? Allah böyle bir hayattan bizleri korusun. Hayatı anlamlı kılmak, zevklerimize teslim olmak değil, Allah’ın çizdiği meşru hayat dairesinde yaşayıp sorumlu bir fert olmakla mümkündür.Böyle yaşadıkça her iki dünyamızı da mamur etmiş olacağız.Zavallı Freud’un dediğinin aksine ruhî bunalım gayesiz yaşayanları sarıp sarmalayan,boğan ilâhî bir cezadır.Ne mutlu Allah’ın helâl dairesinde yaşayıp son nefeste emanetini sahibine teslim edenlere…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |