..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Funda BİLGİLİ




9 Şubat 2006
Aşk İki Kişilik Bir Oyundur - 2 -  
Funda BİLGİLİ
Aşk iki kişinin hem başrollerini paylaştığı, hem de figüranı olduğu bir oyundur...Başrolde olduğunu zannederken insan, yan rollerden birinin kahramanı olduğunu fark ediverir keskin bir sızıyla. Terk eden rolünü çok iyi oynayan bir oyuncunun karşısında, elbette terk edilen olacaktır senaryonun acımasız tuzağında...


:BBJF:
Aşk iki kişinin hem başrollerini paylaştığı, hem de figüranı olduğu bir oyundur...Başrolde olduğunu zannederken insan, yan rollerden birinin kahramanı olduğunu fark ediverir keskin bir sızıyla. Terk eden rolünü çok iyi oynayan bir oyuncunun karşısında, elbette terk edilen olacaktır senaryonun acımasız tuzağında...

Terk edilen yenilen; terk edilen kaybeden; terk eden yitip giden...Yenilginin tüm benliği esir almasının en net halidir terk edilmek...Adına özgüven denilen duygu, kayıp gidiverir insanın elinden. Bir bardak düşüp kırıldığında nasıl yapışmazsa bir daha parçalar aynı yerden yeniden, öyle toparlanamaz bir daha kırılıp dağılan özgüven.Kim bilir, belki de insanların terk edilince çektiği acının en temel nedenidir bu kayıp...Kişiliğin en temel yapı taşlarından biri hızla çekilip alınmıştır bulunduğu yerden. Ve ne yazık ki yerine konabilecek bir başka duygu yoktur...Boşluk kocaman bir kara delik gibi sırıtır tüm çirkinliğiyle...

Bir yanda olanca harıyla, olanca kırmızılığıyla alev alev yanan aşk...Diğer yanda küllerinin üzeri buz gibi bir kayıtsızlıkla örtülü eski bir kor...Bir tarafta yanarken, diğer tarafta sönen bir ateş. Umutsuzca yüreğindeki ateşin, sönen tarafı tekrar canlandıracağını düşünür terk edilen. Oysa ateş artık tek kişiliktir. Ve asla yetmez bir ateş, sönen bir alevi yeniden canlandırmaya...Hele AŞK yazıyorsa ateşin yaftasında...

Yalvarmanın o iç burkan çaresizliği ile, gururun asil acımasızlığı arasında nasıl da sıkışıverir insan. Yüreğinde çığlık çığlığa bir ses “Yalvar, yakar, elinden ne geliyorsa yap, kaybettiklerini yeniden kazanabilirsin” derken; gururun hırçın ve sert sesi “ Asla beni göz ardı etme! O incecik camdan duvar parçalandı, artık onarman mümkün değil” diye susturur diğerini...Kendi içinizdeki kavga hepsinden zordur.Kişinin kendisiyle giriştiği savaş en acımasız savaştır. İçinde nasıl farklı kişilikler barındırdığını en net terk edildiği zaman anlar insanoğlu...Korkunç acılarla kıvranan yüreği çığlık çığlığa haykırmak isterken, kadere boyun eğmiş yanı bir ölüm sessizliğine bürünür...

Yitirilen sadece sevgili midir? İşin en zor yanı, sevgiliyle birlikte yitirilenlerin çokluğu ve yoğunluğudur. O sizin olan şarkı artık asla sizin olmayacaktır! Çünkü siz artık sen ve o olmuşsunuzdur. Bir iken iki olmak nasıl korkunç bir hazza bürüdüyse geçmişinizi, iki iken bir olmak öyle kara bir umutsuzluğa boyar geleceğinizi...Hatta iki olmanın tadının hiç tadılmadığı, hep bir kalmanın, yalnızlığın bilinip aşkın tanınmadığı o tatsız tutsuz günlerin monotonluğunu bile özlersiniz delice. Ama nafile...AŞK denilen kan kırmızı büyü yayılmıştır dalga dalga damarlarınıza. Tutkuyu taşıyan bir beden, acıya da teslim olmalıdır aynı yoğunlukla. O filmi artık izlemeyeceksinizdir, o yemeğe elinizi bile sürmeyeceksinizdir, hele o gömleği asla giymeyeceksinizdir...Zannedersiniz ki uzaklaştırınca paylaştığınız her şeyi hayatınızdan, onu da silip atıvereceksinizdir...Oysa anılar asla seyirci olmayı kabul etmezler. Hiç ummadığınız bir anda, belki bir kokunun buğusunda, belki bir sesin işvesinde keskin bir bıçak gibi saplanıverirler yüreğinize...Silmek istediğiniz her şey, daha bir net kazınır düşüncelerinize...

En çok kadere teslimiyet bayrağı çekilen zaman dilimleri hangisidir diye düşünürseniz, yanıtı biten bir aşkın ardından terk edilmenin kucağındaki dakikalarda bulursunuz. Avunmanın en kolay yolu bu olduğu içindir herhalde. Sizin dışınızda bir güce teslim olmanın dayanılmaz hafifliğiyle, bir kabulleniş yerleşiverir birden içinize. Kesinlikle, olaylar sizin kontrolünüz dışında gelişmiştir. Siz aslında terk edilmeyi hak etmemişsinizdir, sadece kaderin bir oyunudur bu size. Kuralları acımasız da olsa, sizin biten bu oyunda sadece oyuncu olduğunuz, hakemin bir başkası olduğu fikri çok rahatlatıcıdır. Yapacağınız, yapabileceğiniz hiçbir şeyin olmaması çok büyük bir ferahlama duygusu yaratır yaralı yüreğinizde. Sırtınızda kambur gibi duran büyük bir yük kalkmıştır omzunuzdan. Suçlu bulunmuştur, ne terk eden, ne terk edilen...Bu oyunu bozan, bu oyunu yarım bıraktıran tek bir suçlu vardır...Adına kader denilen hakem!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seni, Seninle Paylaşamayacak Kadar Çok Seviyorum...
Tensiz Sevişmeleri Bilir misin Birtanem?
Hangi Kışın Karını Haziran'a Sakladın?
Sakın Seni Seviyorum Deme Bana!
Ben Seni Hiç Sevmedim Ki…
Aşkı Tanıyan Bir Kadın Asla Aşktan Azına Razı Olmaz
Hesapsız Aşkların Kadını
Eksik Sevdaların Sabıkalısı
Şah Damarındaki Üç Beş Sarı Saç Teli
Çilingiri Yok Aşkın

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Otuzlarında Bir Kadın...
İyi ki Doğdun Üzüm Gözlüm
Canımın Ötesi Annem / Mektup (Iı)
Hiç Bir İlişki Tekrarlamaz Kendini!
Kendine Yolculuğun Arifesindeki Kadın
Mazinin Silgisi Yok
Sevginin Büyüttüğü Bebekler Hep Gülümserler Evrene... Damlam'a...
Cennetle Kardeş Ağva
Minik Bebeğim
Kar Yağsa Bugün Tüm Aşklara...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sana Uyandım Bu Sabah [Şiir]
Nasıl Borçluysan Beni Yaşamaya, Öyle Mecburum Seni Yaşamaya [Şiir]
Konuşulmayan Bir Dil Gibisin Coğrafyamda... [Şiir]
İzmir'e Sığmayan Aşk... [Şiir]
Rüya Kaçkınım [Şiir]
Sökmüyor Çivi Çiviyi... [Şiir]
Aşk Doğdu [Şiir]
İki Gülücüğün Kırmızı İzi [Şiir]
Darmadağın [Şiir]
Şehirlere de Aşık Olunurmuş Hesapsızca / İzmir'im Özlemim Sana... [Şiir]


Funda BİLGİLİ kimdir?

www. fundabilgili. com fundabilgili@hotmail. com MİNİK BEBEĞİM “İMZAMI BIRAKTIM TENİNDE” KİTAPÇILARDA! Yazan insanların yazmaktan aldıkları en büyük haz; okuyan insanların yüreklerine dokunmayı başarabildiğini düşünmektir. İzedebiyat’ta yıllardır yazıyorum. Her yazı eklediğimde aynı heyecanı yeni baştan yaşıyorum. Yeni paylaşımlar, yeni yorumlar, dokunulan yeni yürekler… Türkiye’nin en iyi yazar ve okur kitlesinin buluştuğu bu site benim bir parçam haline geldi zamanla. Eksik hissettim kendimi satırlarım buradaki gözlerle buluşmayınca. Şimdi yeni bir gündoğumunda kelimelerim. İki kızımdan sonraki üçüncü çocuğumun doğum sevincini yaşar gibiyim. “İmzamı Bıraktım Teninde” adını verdiğim minik bebeğim artık kucağımda. Bu güzel doğumu paylaşmak istedim sizlerle. Çünkü beni destekleyen, bana yazma gücü veren dostlar sayesinde kavuştum bu kitaba. Okuduğum, beni okuyan, yorum yapan, yazılarımı kütüphanesine alan tüm İzedebiyat dostlarına teşekkürler!


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Funda BİLGİLİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.