Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Merhaba, Beni tanımıyorsun, en çokta bu yanını seviyorum sana yazarken. Beni tanımanı istemiyor kalbim, sadece dinlemeni. Dinlemeni ve aynı duyguları paylaşmanı, benimle .. Herkesten en yakın olacağız birbirimize. Eğer susmazsak, paylaşırsak, saçma bulmaz, anlamlarda buluşursak. Dar geçitlerden, karanlıklardan geldim buralara. Yolum bitmedi daha biliyorum. Eskisinden daha güçlüyüm, en zor yollardan geçtim gibi. Geriye kalan yolda daha zorlu anlarım da olacaktır elbet. Ancak öylesine hazırım ki, öylesine ayakta kaldım ki, daha ne olsa aşarım, aşacağım. Aklım hep geriye dönerdi, anılara, yaşanmışlara, yaşanmamışlara. Bir balığın habersizce ecele takıldığı gibi, takılırdı mazim yüreğime, dünüme, yarınıma. Yine takılmıyor değil zaman zaman. Yine derinlere inmiyor değil gözlerim. Ama artık boğulası hıçkırıklar, pişmanlıklar yok. Sanırım büyümek bu. Büyümek nasıl bir şeydir diye meraklarım vardı. Galiba görüyorum ve hissediyorum artık bunu. Büyümek için, yaşımdan medet umardım. Hadi artık yaş kaç oldu, büyüt kendini. Nasıl? Rakamlarda değildi hüner, yaşanmışlıklarla geliyordu olgunluk, tabi hüner buysa. Ve hala –galiba ve sanırım- büyüdüm’lü yaşlar içindeyim. Çok tatlı ama! Çok umarsız her şey. Buysa büyümek, geç kalmışım diyesim var. Düşünmemek her şeyi, dilediğince, gönlünden geçtiğince, an’ı yaşamak; yarını yokmuşcasına. Kaç yarınımız vardı ki zaten. İşte bunu kavramak. Yarın yokmuş gibi yaparsa insan, bugün daha başka yaşanıyordu yaşam. Daha, çok daha başka .. Gelen yarınlara, gelecek günlere de bir şeyler götürmeliydi insan. Bu düne kadar ki düşüncem. Eskiden yani dün mesela, yarınlar için hazırlık yapardım belki de. Hani herkes gibi. İyi bir işim olsun, param olsun, düşünmeyeyim onu bunu. Bana göre değildi bunlar. Bunları yaparken, gününü göremiyordu insan. Bugünümden tat almadıysam yarınlarda ne işime yarayacaktı elimdekiler. Evet yarınlara bir şeyler götürmek zorunlu diyorsanız, ben sevgi biriktireceğim. Eskisi kadar harcanmış değil. Seçilmiş yerini bulmuş sevgiler. Biraz da aşklarımdan katacağım içine. Aşkı bulmakla, aşkın olmadığına inandığım köprülerden indim artık. Aşk vardı hatta aşklar vardı. Her şey aşktı. Doyasıya yaşadığın, bugünündü aşk. Ne olduğunu anlamadan içine düşmeliydi aşkın, senin olmayacağını bildiğindi aşk. Bir ömre hapsedilecek alışkanlıklar, aynı sabahlarda uyanmalar, kavgalar gürültüler değildi aşk. Acı çekmeyi sevenler, seçimlerini bu yönde kullananlara -bize- göreydi aşk. Acıtacaktın yüreğini, ah deliler gibi sevip, geceleri uzatıp ardından sabahlara kanat açmalıydı bitmiş aşklar, kuşlarca özgür. Çok sürmeden, arada kanatılacak yaralardı aşk. Ömürde kalan sevgiyse ne ala, aşkı sığdıran varsa bir ömre, güler geçerim şimdilerde. Ansızın, sorgusuz, baş döndüren, bitecek sabahlardaydı aşk. Yüreğinde kelebekler uçmayacağı an`a kadar, zincirlemek haksızlıktı. Güzel bir iz olarak kalsındı aşk. Nefretlere kinlere dönüşecekse, yaşanmasındı. Düne ihanet değil bu değişimim, yarına armağan kendimden; kendimi. Yarınıma yorgun, yenik, pişman bir ben götürmektense, aşkları rafa koymayı öğrenip, acılardan sıyırdım yüreğimi. İşte şimdi bulduğumdu aşk. Sen! Dost; bu yazımı okurken seni benimle paylaştığın için teşekkürler. Aşka inanan ama bir ömür sürsün diye çırpınanlardansan, bırak yüreğindeki kuşu hemen, sal uzaklara. İnan durma. Sende benim gibi büyümediysen, unutma sözlerimi. Aşkı benim tanımımla paylaştığında, büyüdüğün andır. Hele birde içinde kalmış bir sevgili varsa, hani doyamadığın, değilse çok uzaklarda, ona sarılmak en kolay andır. Artık yaşam şimdidir. Günü uzatmak, yarından uzak kalmakla başlar ve dünü anmamakla. Balıklar bile öğrendi, oltalardan uzak artık bir çoğu. Büyüyenler yüzmeye devam ediyor ve oltalara takılanları seyrediyor, bizler gibi. Yemlere av olmaktan kurtulup, kendi kendine doymayı öğrenmekle başladı her şey. Büyümekle ... Mutlu ol ve –sevdiğin-ce sevil! ;o) Bir Dost, -=- 15.NisaN.2oo2 İstanbul
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Selcan Tokgöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |