..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Simten K. Ataç




30 Nisan 2002
Pegasos'un Kanatlarında Yaşamak  
Simten K. Ataç
O kanatlar ile uçmak şansına tekrar sahip olsak biz ölümlüler, nereye doğru kanat çırpardık acaba?


:DHJF:
Argos kralının güzeller güzeli kızı Danae ile Tanrı Zeus’un birbirlerine aşık olmaları sonucunda Perseus isimli oğulları dünyaya getirmiş. Perseus henüz küçük bir çocukken dedesi olan kral Akrisios, kahinlerin kendisini öldürecek kişinin torunu olacağını söylemesi üzerine öyle büyük bir korkuya kapılmış ki oluşacak tüm nefretleri göz ardı edip, sevgili kızı Danae ile torunu Perseus’u bir sandığa koyarak denize terk etmiş. Sandık batmadan yoluna devam edebilmiş ve Seriphos adasında kıyıya vurmuş. Çocuk Perseus bu adada güzel annesinin gözetiminde büyümüş ve yetişkin bir delikanlı olmuş. Aşk beraberliğinin bir mirası olarak yaşattığı oğul sevgisi Danae’ye ayakta kalmak arzusunu hediye etmiş.

Adanın kibirli kralı Polydektes zaman içerisinde bu güzeller güzeli kadına tutkuya yakın bir aşk beslemeye başlamış ve beraber olmalarının tek engeli olarak gördüğü Perseus’u annesinden uzaklaştırmak için planlar yapmaya başlamış.

Deniz Tanrısının kızları olduğu sanılan üç gorgo gelmiş aklına. Gorgoların, yeri simgeleyen Gaia’nın oğullarını Tanrıların gazabından korusun diye yaratıldıklarına inanılırmış. Bu üç dişi gorgodan sadece Gorgo Medusa ölümlüymüş ve bir ölümlü tarafından yok edebilecek kana sahipmiş. Kral Polydektes Perseus’u kendilerine sonsuz zarar vereceğine inandığı bu kraliçe Medusa’yı öldürmekle görevlendirmiş. Perseus yola çıktıktan sonra yaşadığı zaferler ve Tanrılardan da aldığı destekle birlikte kendisini görünmez kılacak olan Hades başlığı ve uçan sandaletlere sahip olmayı başarmış.

Bütün bunlardan habersiz olan Medusa, yatağında uyumaktaymış. Kafasında saç yerine yılanlar uzanmakta olan Medusa, Athena’nın ayna gibi tuttuğu kalkanı sayesinde kendisine bakanları taşa çevirmek gibi bir özelliğe sahipmiş ve bu yüzden Perseus ancak uyurken saldırabilmiş kendisine. Savunmasız yakaladığı Medusa’nın başını bir orakla kesmiş ve boynundan akan kanlardan Pegasos ve Khrysaor oluşmuş. Pegasos, kanatlara sahip bembeyaz bir at olarak beden bulmuş. Uçarken kanatlarından çıkan sesler, dinleyenlere büyük bir keyif aşılayan melodilere dönüşürmüş.



Perseus, kanatlı Pegasos’un üzerine binme başarısını da göstermiş ve Medusa’nın başını da bir çuvala koyarak annesinin yanına gitmek üzere yola çıkmış. Etiyopya üzerinden geçerken ülkenin bir felaketin eşiğinde olduğunu fısıldamış Pagasos onun kulağına. Andromeda’nın annesi Kassiepeia güzelliğine o kadar düşkünmüş ki , denizkızlarına meydan okumuş ; Poseidon buna karşı sessiz kalmamış ve bölgeye gönderdiği deniz canavarı denizdeki tüm canlıları yemeye başlamış. Bunu sonucunda da tek gıdalarını denizden temin eden ülke halkı sefalete boğulmuş. Andromeda’nın babası kral Kepheus, bu canavardan kurtulmak için tek çarenin kızını kurban etmek olduğunu öğrendikten sonra, Andromeda’yı bir kayaya bağlatmış ve canavara sunmuş. Canavar tam güzel Andromeda’yı parçalamak üzereyken Perseus , Pegasos’un kanatlarının arasında üstlerinde uçmaktaymış. Sevgi dolu olan Pegasos ve Medusa’nın başı sayesinde genç kızı bu canavardan kurtarmış Perseus ve büyük bir aşk ile bağlanmışlar birbirlerine.

Daha sonra gene Pegasos’un sayesinde ülkesi olan Seriphos adasına dönmüş ve kendisine karşı gelenleri Medusa’nın kesik başını gösterip taşa çevirerek, annesini de kurtarmış. Görevini yapan Pegasos, mutluluk ve sevgi dağıtarak yaşamlarını devam ettirmelerini dileyip ayrılmış onların hayatından.

Bu sırada , bambaşka bir bölgede Bellerophontes isimli yakışıklı bir delikanlı yaşamaktaymış. Ülkenin kibirli kraliçesi Anteia, bu gence aşık olmuş. Tüm cazibesiyle elinden geleni yapmış ama delikanlı asla yanaşmamış kraliçesine. Hırstan gözü dönen kraliçe, kocası olan Argos kralı Proitese şikayet etmiş. Karısından çok etkilenen kral ise oğlanın eline öldürülmesi gerektiği yazılı bir kağıt vererek Likya kralına göndermiş. Likya kralı dostunun bu isteğini yerine getirmek için olmadık çareler düşünmüş ama her seferinde Bellerophontes sağ kurtulmayı başarmış. Bunun üzerine Likya kralı, bu delikanlının ölümlülerden daha yukarı bir tabakadan olduğuna inanarak kızı ile evlenmelerini sağlamış.

Bellerophontes, Athena’nın kendisine verdiği bir yular sayesinde Perseus’tan ayrılmış olan Pegasos’u evcilleştirmiş ve sevgisini kazanmış. Bu sayede, Likya’da büyük zararlar yaratan Khimaira’yı ortadan kaldırmaya çalışmış. Bu nefesinden ateşler saçan, aslan başı ve keçi gövdesi ile Ejder kuyruğunu tüm kötülükler için kullanan dişi canavar, Pegasos sayesinde yenik düşmüş ve ülkeye huzur tekrar geri gelmiş. Bu düşmandan kurtulan Bellerophontes bu seferde kendisine iftira atan Anteia’dan intikamını almış.

Yeryüzünde ki tüm hesaplaşmalarının bittiğine inanan Bellerophontes, Pegasosu Olympos’a sürerek Tanrılara ulaşmak isteyince, Tanrı Zeus onları vurmuş. Pegasos, Olympos’u da aşıp gökyüzüne ulaşmış ve orada bir takım yıldıza dönüştükten sonra Tanrı Zeus’un emrine girerek ruhun ölümsüzlüğünün ve değişiminin bir simgesi olarak yüzyıllar boyu insanlığa göz kırpmış.

Tüm kibir ve nefretimizle harekete geçeceğimiz anda yukarılara bakıp derin bir nefes aldığımız anda, Pegasos’un iyi niyet ve sevgisi ile dolarak hırsımızdan vazgeçmemiz bu nedendendir işte. Asıl olan ruhtur ve tazelenmelidir. Kötülükten arınmış ve sevgiyi barındıran yüreklere keyif vermesi için ölümsüzlüğe bürünmüş olan bu uçan atın kanatlarına; ne için gerek duyduğumuz düşüncesi ile birkaç saniye baş başa kaldığımız anda ki barışçıl duygularımızın uyanmasının kaynağıdır Pegasos. 1965 senesinde A.B.D ‘nin yörüngeye yerleştirdiği üç araştırma uydusuna verilmiş ortak adın Pegasus olması ne yazık ki yetmedi iyi niyetin kök salmasına.

O kanatlar ile uçmak şansına tekrar sahip olsak biz ölümlüler, nereye doğru kanat çırpardık acaba? İsrail’e mi? Filistin’e mi? Afganistan’a mı? Açlıkla kavgası insanlık tarihinin en ağır suçu olan fakirliklere mi?Belki de yularından sıkıca tutup sadece bize ait kalması için hapsederdik altından yapılmış bir ahırın içine. Belki fısıldardı bizlere de Bir atom bombasının neslimizi kirleteceğini ve hiç olmazdı Hiroşima gerçeği bu günümüzde.

Belki de...


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Hayretler içinde okudum ..
Gönderen: A.OZAN / ISTANBUL/
20 Mart 2008
İster bir mitoloji , ister yaşama dair herhangi bir öykü .. Son paragrafa bağlanışı çok güçlü hepsinin.. Çok daha dikkatli okumalı , çok daha ciddiye almalı yazılarınızı. Paylaşımınız için teşekkürler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
14 Şubat Öyküsü - 4
14 Şubat Öyküsü - 3
Sevginin Anahtarı
Hamam Sefası
Sen, Ben ve Dolunay
14 Şubat Öyküsü - 1
İstanbul Boğazı'nı özlemek
Gönül Desenli Kilim
14 Şubat Öyküsü - 2
Ölümü İlanlarda Arıyorum.

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Lanet [Şiir]
Bazı Anlarımdayım [Şiir]
Dönme Dolap [Şiir]
Hoyrat [Şiir]
Şehir&dağ [Şiir]
Tualin Düşü [Şiir]
Günebakan [Şiir]
Hayat Denklemi [Şiir]
Otogar Hikayeleri [Deneme]
Önyargıların Gölgesinde [Deneme]


Simten K. Ataç kimdir?

bence , hayatlarımızın sorumluluğunu elimize aldığımız andan itibaren , suçlayabileceğimiz kimse kalmamış demektir. Sizce?


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.