Egoistlerin en güzel yaný baþkalarý hakkýnda konuþmuyor olmalarý. -Lucille S. Harper |
|
||||||||||
|
Vitrinlerde hiç yabancý olmadýðým markalar… Gösteriþli çerçeveler içindeki ipek halýlar, bulvarýn en göz alýcý köþesinde, paraya kýyacak alýcýsýný bekliyor... Altý koldan birinin baþýnda Ýstanbul Baklavacýsý… Kýrmýzý neonlarla yazýlmýþ adý. Cama dayalý kýrmýzý tezgahýnda boþ baklava kutularý, birkaç kutu yere düþmüþ. Duvarý arþýnlayan tozlu boþ raflar. Ýstanbul Baklavacýsý günlerdir kapalý. Diðer uçta müþterisi dýþarýya dek taþmýþ kuruyemiþçi, buradaki adý: “kurumeyveci”. Bu adý hak ettiðini gösteren rengarenk meyve kurularý vitrininde çiçek açmýþ. Kivi, elma, portakal, trabzonhurmasý, ananas, çilek dilimleri capcanlý renklerde. Azýcýk renkleri koyuca düþmüþ, hepsi o kadar. Hasýr tepsilere özenle dizilmiþler. Tepsinin en dýþýnda karýnlarý iç içe gelecek þekilde iç cevizler… Hemen yanýnda kabuksuz antepfýstýklarý… Kabuklu, kabuksuz bademler onlara komþu… Göbekte, incir kurularýyla etrafý çevrilmiþ kehribar sarýsý kuru üzümler… Her biri özele seçilmiþ gibi iri, parlak renklerde. Üstünü örten jelatin yorganýn altýnda güzellik uykusuna dalmýþlar. Bulvar, yeni canlanmaya baþladý. Az önce tüm dükkanlar kapalýydý. Ýkiyle beþ arasýnda esnaf kepenk kapatýp evlerine gidiyor. Dukkanlar gunde iki kez kepenk aciyor. Gecenin bereketi bir baska. Karanlikla birlikte bulvara alti koldan insan seli akiyor. Tüm kadýnlar izledikleri moda ne olursa olsun baþlarýný baðlamýþ, eteklerinin altýna giydikleri pantolonlar rengarenk. Sanýlanýn tersine son derece sýcak kanlýlar. Akþamüstleri uðradýðým büfede taze sýkýlmýþ nar suyumu içerken bir genç kýz, cebimden çýkardýðým paralara yabanýl yabanýl baktýðýmdan olacak, kenarlarý özenle sürmelenmiþ gözlerini süzerek:” Yabancý mýsýnýýz?”, diye sordu. Geldiðim yeri söylediðimde gözlerinin içi güldü: “Ah… sizin oralar ne kadar gözel olar. Men, TV’de görmüþem.”, dedi. Gülümseyerek baþ örtüsünün ucunu çözdü, baðladý. Nar suyumu içtikten sonra öðlesine bir ‘Cafe’ ye daldým.Yüksek bankonun ardýndaki genç, ne içeceðimi sordu. “Ýstersem, müþabe de varmýþ.” Soðuk içeceklerin burada genel adý, müþabe. Bir sütsüz kahve istedim. Caným öðlesine sigara istedi ki. Burada yeme içme yerlerinde sigara içilmiyor. Cebimin üstünden sigara paketini okþamakla yetindim. ‘Cafe’ in tüm masalarý dolu. Çoðunlukla oturanlar, oðlanlý, kýzlý gençler. Tek baþýma oturmaktan sýkýldým. Cebimden koca bir topar para çýkarýp hesabý ödedim. Ben, bol sýfýrlý paralardan bankonun üzerine üç beþi tanesini koyarken. Bankonun arkasýndakiler, sözcüðün sonunu uzatarak: “Kassýn, istemez.”, dedi. Ilk baslarda her alýþ veriþte kazýklanýyorum gibi geliyordu, bana. Sonra bizim paramýza çevirdiðimde ödediðim paranýn üç otuz para olduðunu anladým. Kim bilir kaç kez bulvarý dolanmýþtým ki. Mihenk taþý edindiðim bakkal iliþti gözüme. Eve giden yolu þaþýrdýðým ilk günlerde bu bakkalý kestirmiþtim gözüme. Bakkalýn karþýndaki dar yoldan indiðimde oturduðum sitenin bulunduðu caddeye çýkýyordum. Bir þey alýp almamak kafamda yokken bakkaldan içeri girdim. Aklýma evde peynirin bitmek üzere olduðu geldi. Ýyi peyniri olup olmadýðýný sordum. Gözlerinin içi gülen bakkal:”Yok”, dedi. “Bendekiler kabuklu peynir. Kabaktan saða döndün mü bir bakkal var sen ordan al. Onun peyniri yahþi olar. Maþinin varsa, hemen aparsýn.” Burada “kabakta” dedikleri az ilerisi, “maþin” dedikleri araba.”Maþinimi almadým.” Dedim. Raflara göz gezdirdim. Bir þey almýþ olmak için bir sigara istedim. “Kassýn” , dedi. Bakkal. Bir gün sýrf merakýmdan para ödemeden çýkýp; gideceðim. Kaldýrýmda çim ekilmiþ, yemyeþil minik hasýr sepetler… Kýrmýzý minik süs balýklarý leðenlerde evlerine bahar müjdesi götürmek isteyen alýcýlarýný bekliyor. Köþeyi döndüðümde yer tezgahýna döktüðü mallarýný satmaya çabalayan satýcý baðýrýyor: ”Üç kilo hýyar min tümen, üç kilo tomador min tümen…” Issýz eve it girer gibi usul usul bir kar yaðýyor. Bizim takvime göre martýn 20’si, onlarýn takvimine göre yýlýn son günü. Kar kaplý sokaklarýyla Tebriz, kendi Noel’ini kutlamaya hazýrlanýyor. Elbet bir gün, böylesine bizden kalmanýn diyetini baþý baðlý kadýnlarýyla ödeyen bu þehir, kendi düþsel sokaklarýný benim düþlerime de açacak. 20.Mart.2007 /TEBRÝZ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hardal Biber, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |