Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Saflarımız belli mi sanki? Bir gidiyor hayat, bir geliyor. Bir böyle düşünüyoruz, bir öyle. Bir kinci yüreğimiz, bir yüreksiziz bu dünyada. Ne önemi var ki aslında? Neden yaşıyoruz diye sorarken tanrıya, buluyoruz kendimizi daha berbat bir hayatın içinde. Şükrediyoruz sonra. Sonra yine isyan. Biz insanoğlu hiç yerinde durmuyoruz. Evet, yazmak olsun diye yazıyorum. Satırlarda içimi döküyorum. Evet, bekliyorum birkaç kişi okusun beğensin diye. Bazen beğenilecek bir tarafı yok heralde diyorum. Bazen kızıyorum herkese. Hah! Bu yazıyı nereye koyacağız? Hangi bölüme? Acaba bir insan bunu başından sonuna kadar okuyabilecek mi? Umurumda değil desem... Bu yazı için umurumda değil desem... Bilmiyorum desem. İşte garip duygular desem... Hangi bölüme koysak? Hangi bölümde yazsak? Yazar olsak, başarılı olsak, onu yapsak, bunu yapsak, dertlerle uğraşsak, mutlu olsak, mutlu oluyormuş gibi yapsak. Ne yapsak bu garip dünyada? Evet doğru bildin! Yazmak olsun diye yazıyorum! Bir amacım yok. Bir sebebim yok. Şimdi iki saniye durduysam bunun sebebi, ne yazayım diye düşünmem değil, aklımın derinliklerindeki oyunların bana yapmış olduğu komplodur. Beynim boş. Hayat boş. Hatıralar boş mu? Bazen dolu, bazen boş, bazen acı, bazen hoş. Neye yara dostum geçmiş gitmiş garip hayatın. Seninki garip, benimki güzel yarışından kim galip çıkmış? Benimki kötü seninki güzel yarışından peki kim galip çıkmış? Ben galip gelmedim. İçim galip gelmez benim. Ben daha kendime galip gelemdim. Ne demeliyim? Ne yazmalıyım dememeliyim. Yazmalıyım sadece. Bugün, bu akşam, bu gece ve hergece sadece yazmalıyım. Nerdeee? Vakıt varsa gel kendin yaz. Yazamıyorsan bir de gel o sırtına inen yaz diyen kırbaçlarla, seni sıkıştıran ilhamlarla uğraş. Yazıyorsan bir de kalk sıkıştırıp duran egolarınla uğraş. Yazılmayan yorumlarla uğraş. Karışıp duran kafanla uğraş. Kaybolup giden fikirlerle uğraş. Kaybolmamak için çalışan bu yüreklerle uğraş. Kaybolmak istemem bu dünyadan. Adımın izlerini bırakmadan gidemem ben. Gitsem ne olur, bazsam ne olur, ey garip kader. Kadermiş. İnanmıyorum sanma. Kötü oldu diyorum sanma. Dediğim birşey yok benim. Ben yazarım bilip, bilmeden. Ben söylerim görüp, görmeden. Ben uyurum sabahları, geceleri ayaktayım ey ahali. Duyun beni. Bıraktığım izler acaba peşimi bırakır mı ölünce? Ülkem derim yazarım. Çekinmem, korkmam derim yalan mı atarım? Sen cevap verebildiysen kendine o zaman gel bana da bir akıl ver. Söyle dostum neden zor böyle hayat. Zor mu acaba. Zor mu? Kötü mü böyle dünya? Ey adamım sen değil miydin mutluluk nareleri atan, sen değil miydin göbek atan? Heyt be ne çabuk unuttun? Duraksarsın işte böyle. Duraksa bakalım sen... Hayat duraksamıyor gördüğün gibi. Duraksamıyor işte! Utku KOÇAK 11.04.2007
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Utku KOÇAK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |