Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Ama kötü yanı her zaman bunu yapıyor olmaktır… Ve kalabalığı özlediğin zamanın gelmesi… Bugün kapıyı anahtarımla açtım... Uzun zamandır özlemiştim bunu ve gerçekten hiç acımadı içim… Yolda gelirken insanları inceledim, bazılarıyla göz göze geldim, yavaş yavaş yürüdüm. Vapurda dışarıya oturdum, buz gibi havayı iliklerimde hissettim; ama üşümedim. Bugün kapıyı anahtarımla açtım... Uzun zamandır özlemiştim bunu ve gerçekten hiç acımadı içim… Kendime yemek hazırladım. Nane yerine kekik koyup çorbamı mahvetsem de içim ısındı. Gerçi hiç üşümemiştim ki… Ya da hep üşüdüğümü hiç kabul etmemiştim… Bugün kapıyı anahtarımla açtım… Uzun zamandır özlemiştim bunu ve gerçekten hiç acımadı içim… Sonra evin her yerinden tarçın kokusu geldi burnuma. Bu koku nedense aşkı anımsatıyor bana. Duyunca heyecanlandığım, alınca tatlandığım, çok yiyince içimi yakan, azar azar yiyince canımın daha çoğunu çektiği garip baharat… Tarçın… Ama baharatlı parfümleri sevmem. Hiç sevmedim de zaten... Neden bu kadar sahte oluyor ki? Neden insanı acıtıyor? Neden sahte duygulara, yapılan hatalara, gönül sızılarına, duyulan yalanlara benziyor? Ve neden insan baharatlı bir parfüm kokusu alınca kendisiyle hesaplaşma derdine düşüyor? Neden anlaşamadığın bir insandan ayrılamazsın? Ya da neden ayrıldığın sevgilini unutamazsın? Neden o tenin kokusu başka gelir? Sokakta yanından geçen bir delikanlının parfümü seni nasıl geçmişe götürebilir? Neden kokular bu kadar önemlidir ve beyin neden onları hiçbir zaman unutmaz? Bazen çok özler eskiden kalan eşyaları koklarsın bilinçsizce… Bazen de görmek bile rahatsız eder seni... Bir paket yapıp vapurdan boğaza atmak gelir içinden kalanları… Onlar suda kayboldukça senin de için ferahlayacakmış gibi gelir… Aptalca kanarsın buna… Koku seni heyecanlandırsa, kalbini çarptırsa kendine kızarsın… ‘’Neden hâlâ unutamadım?’’ dersin. Ölmek istersin bazen… Tahammül edilemeyecekmiş gibi gelir her ayrılık… Bugün kapıyı anahtarımla açtım… Ve gerçekten çok acıdı içim… Tarçın kokusu beni fena yaktı… Sadece genzimle kalsa iyi… Gönlüme de sızdı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nazlı usta, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |