Kırmızı bir etek vardı altında. Dalgalı saçlarına bugün izin vermiştin rüzgarla aşk yaşasın diye. Savrulup duruyordu eteğin saçlarının uçuşuna uyarak. Siyah bir gömlek vardı üstünde. Seni hep ince gösterdiğini söylerdin siyahın. Oysa sen benim için her zaman zayıf ve çok güzeldin. Sen dünyanın en güzeliydin. Bense seni dünyanın -senin güzelliğinin yanında hiçbir anlamı yoktu tüm güzelliklerin-en güzel, en saf sevgisiyle sevmiştim. Belki layık değildi sevgim sana. Bak hala belkiler dolaşıyor dilimde avare avare. Ayakların serbestçe dolanıyordu açık sandaletlerinin içinde. Her şeyinle o kadar özgürdün ki hiç kimsenin egemenliğini kabul etmezdin. Oysa ben sana hiç egemen olmak istemedim ki. Özgürlüğünü, dünyanın en güzel sevgisine bağlanmanın engellemesini bile istemezdin. İstemezdin bağlılığı. Belki ürkütür, belki korkuturdu seni. Bir sevgiyi istemeyeceğini seni daha ilk görüşümde anladım. Sevgimi yıllarca kalbime gömdüm. Ne seni bir daha görmek istedim ne de senin geçtiğin sokaklardan geçtim. Korkmuştum çünkü. Seni görüp tekrar sevgimi sana verememekten korktum. Yıllar yılı hiç rastlamadım sana. Hiç görmedim o güzel yüzünü. İşte şimdi tekrar karşılaştık. Sen karşımda beyazlar içinde dünyanı en güzel gelini olarak duruyordun. Yanında bu dünyadaki en sevdiğim insan- bütün ömrümü beraber geçirdiğim çocukluk arkadaşım -koluna girmiş. Seni buradan alıp götürecek. Belki, hayır belki değil bundan kesinlikle eminim senin değerini hiç bilmeyecek. İçinde o hep rüzgarlarla yarışan kuşun kanatlarını kırıp onu boynu bükük bırakacak. Seni kendine isteyerek bile değil zorla kendine bağlı bile değil bağımlı yapacak. Egemenliğine alacak seni. İşte o zaman hiç fark etmediğin özgürlüğün değerini anlayacaksın. Ama iş işten geçmiş olacak. Benim hep incitmekten korktuğum o zavallı özgürlük kuşunu o fark etmeden, görmeden çiğneyip geçecek. Onu yok sayacak. Ama beni yanlış anlama o iyi bir insandır. Amacım seni bu mutluluktan alıkoymak değil sadece özgürlüğün değerinin farkına varmanı sağlamaktı. Ama yine de her şeye rağmen sana mutluluklar. O kuşa söyle. Eğer canı çok yanarsa hiç kimse anlamazsa gözlerinden akan inci tanelerinin içinde açtıkları yaraları bana sığınabilir. Merak etme benden ona zarar gelmez. Çünkü sana ait olan en ufak şeye bile zarar gelmesine tahammül edemem. Sakın onu istemeyeceğim gibi bir düşünceye de kendini kaptırmasın. O düşünce ölüm kapımı çalsa bile aklıma gelmez. Çünkü seni hatırlatan her şeye kapım sonsuza dek açıktır. Senden bir hatıra olarak yanımda kalabilir eğer isterse tabii.