"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
Evrenin derinliklerinden ustaca hesaplanmış veriler yeryüzündeki canlıların kalıtsal moleküllerine çarpınca özellikle en gelişmiş canlılarda daha hızlı ama kimsenin farkına varamayacağı kadar yavaş bir hızda canlıları değiştiriyordu. Bu verileri taşıyan ışınlar çaptıkları bölgenin aletleri ile tanımlanamayacak özelliğe sahip olmalı idi. Aynen sahip oldukları beyinlerinden yaydıkları dalgaları tanımlayamayan insanların varolduğu gibi. İnsanların da bu gücü elde etmeleri dışarıdan gelen bu etki ile olduğundan henüz kullanamamaları göstermektedir ki bu gücü kullanmalarına olanak sağlayacak ışınlarla henüz karşılaşmadıklarına işaretti. İnsanların teknolojilerini kullanarak genetik şifrelerini evrene göndermeleri bu verilerin sahiplerini oldukça eğlendiriyor olmalı. bu güne kadar insanların dünya dışı varlık kavramından korkmaları ve onlara korkunç kavramlar yüklemeleri beni oldum olası şaşırtmıştır. Bu insanın kendi içindeki vahşiliğini tanımlayamadığı ve kavrayamadığı güçlüklerle karşılaştığında başvurduğu ilkel bir yöntem. Dünya dışı yaratıklar mutlaka insanı yok etmek için geldikleri düşünülür. Çünkü insanlar evrenin sonsuzluğunda kendilerini kaybetmiş ve ormanda yolunu kaybetmiş bir çocuk gibi dehşete düşmüş bulurlar. Evrene dair gözlemlerinde ve akıl yürütmelerinde düştükleri boşluk onları bu düşüncelere iter. Sizi bir örnekle bu konuda aydınlatmaya çalışacağım. İnsanlığın bu güne kadarki bilgi birikiminin ürünü teknolojisi ile keşfedemediği bir noktadan birileri geliyor ve insanlarla bağlantı kurmaya çalışıyor. Peki insan ne düşünüyor. Kendi yaşam alanlarını istila senaryoları kuruyor. Bu istila olayı kesinlikle mümkün değil. Şimdi bu yazıyı okurken içinden şunu geçiriyorsun. ‘’dünyadaki kaynaklardan yararlanma düşüncesi olabilir. Böyle düşünüyorsan YANLIŞ düşünüyorsun çünkü bunca teknik sorunu çözmüş ve bizim kat ve kat üstümüzde bir uygarlık düzeyine gelmiş bir varlık geldiği bunca yol üzerinde gereksinebileceği birçok kaynağı elde etme yeteneğine sahiptir. Senin yaşama alanına göz dikmez çünkü onun yaşadığı yada karşılaştığı birçok yaşam alanı bizimkinden kat ve kat üstün özelliklere sahiptir. Bunlar sana saçma geliyorsa, senin evren hakkındaki bilgin güneş ve birkaç gezegenden ibarettir. Bize en yakın yıldız sistemi proksima centuri güneş sistemimizden 4.3 ışık yılı uzaklıkta. Işığın bir saniyedeki hızının 300.000 Km olduğunu bildiğinize göre sizin şu anki teknoloji ile bu sisteme gitmeniz kaç yıl alır? Bunun hesabını size bırakıyorum. Samanyolu galaksi’sinde milyonlarca yıldız olduğunu ve Samanyolu galaksi’sinin de evrende bir zerre olduğunu bildiğimize göre evren konusunda biraz daha bilgi sahibi olmanız konusunda araştırma yapmanızı tavsiye ederim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Taner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |