Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Olduğun yerden bakmıyorum dünyaya. Görmeyi çok istediğim bir yüz ve bu sadece senin. Olanlardan ve uzun sessizlikten sonra, biriken onca sözcükten sonra, dibe ve daha derine olanca hızla battıktan sonra ilk yüzey yakınlarında bir yerde nefes yakınken, görmek istediğim tek yüz, senin yüzün. Olduğun yerde değilim, dünyanın başka yerlerinde- aynı zamanda, başka gerçeklerle, kalabalık -kimsesiz arasındaki çizgide dönüp dururken yani; sen dönüp ben dururken, içindeki kalabalığa, içimdeki sessizllikten olanca gücümle sesleniyorum… Dünya olması gerektiği gibi değil. Hak edilenler de. Ve yerim yok ezbere tavsiyelere. Tüm ihtimallerin kendini yalanlayıp ötekine devşirilen bir rüya bu belki de. Tam da bu yüzden uyanmak, tam da bu yüzden sokaklara çıkmak, tamda bu yüzden yüzüne bağır çağır bir düşü anlatmak. Okuduğum her satırda seni aradım ben, konuşulan her sözcükte izini sürdüm. Sabırsızlığım hep bu yüzden. Olması istenecek dünya bu değil şüphesiz. Doğmadan öldürülen çocuklar, doğunca açlıktan ölenler, büyümeyi saçma hastalıklar yüzünden görmeden göçüp giden nesiller ve kalanlara devredilen kokuşmuş sistemler var. En çok bu yüzden, yüzüne hasret utangaç gözler biriktirdim. Dünyaya sorulsa olmak istediği örtü bu olmayacaktı belki de. Şevkatli ve bereketli geniş sofralar düşleyecekti. Biz dünyaya hiç sormadık, dilini öğrenmediğimizden belki de,sözlerini dinlemedik, gerek duymadık. Yüzünde duymak istediğim hikayeler var. Adına en çok bu yüzden aşk dedim. Her aşk devrim değildi şüphesiz ama her devrim ihtimali buram buram aşktı. En çok bu yüzden belki de hayata aşk yakışırdı. Sana şimdilik bir son yazamıyorum. Karşılaşacağımız bile meçhulken, zaman; olanca kayıtsızlığında kendine akarken masallar unutulur nesillerce. Katlanmak; unutarak büyümek ve yaşlandıkça daha çok unutmak olur. Belki en çok bu yüzden çelişkilerimizi sevdik. Git ve kal gibi, gelmesini delice beklerken hazır olmamak gibi. Yaşam ironilerden ibaretti ve nasılsa unutulup gidecekti…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Başak İşur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |