..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Fýrtýnalar insanýn denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Dünya > leyla karaca




25 Kasým 2009
Boðazlar Ülkesi'nin Büyüsü - 2  
leyla karaca
Yeþil ile suyun, dal ile yeþilin, ýþýk ile dalýn,ses ile ýþýðýn halveti bu. Kaosun anlaþýlmaz ritminin büyüleyici görseli.Görkemin baþdöndürücü yalýnlýðý.Suyun buðusu var burada ve buðunun cesaretli müziði.Su seslerine kulak verince ”Su, Tanrýnýn yüzünü görmüþtür .” diyen Ýlhan Berk’i anýyorum rahmetle.


:BDFB:
Ýstanbul’da baþlayýp saat yönünün tersi istikamette Marmara Denizi’nin etrafýný dolaþarak yine Ýstanbul’da sonlanacak olan yolculuðumuzun Assos ayaðýndayýz. Assos, baþlý baþýna bir büyü. Milattan önce 10. yüzyýlda, Midilli adasýndan göç eden Metymna halký tarafýndan kurulduðunu söylesem burada esen havanýn bile neden bu kadar farklý olduðunu anlarsýnýz.Assos, Behramkale giriþinde mantýk biliminin babasý Aristo’nun heykeli var.M.Ö. 348 – 345 yýllarý arasýnda burada bir felsefe okulu kurmuþ. Aristo, Assos’ta üç yýl kalmýþ. Athena tapýnaðý (M.Ö.6.yüzyýl.), Assos’un en yüksek yeri. Buraya doðru çýkarken yol kavisle yükseliyor, burada sýklýkla tezgahlar kurulmuþ, yerli yabancý turistlere dað kekiðinden deniz kabuðu ile yapýlmýþ süslere kadar pek çokþey satýyorlar. Çeþitli otantik giysiler de mevcut.Giriþte hemen yukarda fincanda piþen sakýzlý kahve çok leziz. Kahveyle aram olmamasýna raðmen severek içiyorum.Burda þýk turistik dükkanlardan birinin hemen önünde cadý cadý bakan bir kedi var. Bir panterin bakýþlarýna sahip ve ön ayaklarýndan biri eksik. Sohbet ettiðimiz dükkan sahibi kedinin bu haliyle serçeleri avladýðýný söylüyor. Ýki metrekarelik bu dükkanda Afrikalýlarýn ruh kovmak için yaptýðý müzik aletlerinden yine Afrikalýlarýn kullandýðý maskelerden , tar denilen Azeri sazlarýna, deniz kabuklarýndan yapýlmýþ mücevher kutularýna kadar kýrk yýl düþünseniz aklýnýza gelmeyecek þeyler mevcut.


Assos akropolü (Athena Tapýnaðý) 238 metre yukarda.Buradaki bazý surlar onarýlmýþ, yine de ben buradaki bakýmý ve özeni yeterli bulmadým.Tapýnaktan geriye kalan taþlar geliþigüzel üst üste duruyor. Kendi halinde ve zamana teslim. Zirvede Ege denizini izlerken bir yandan da antik yunan kentinin kalýntýlarý sizi alýp götürüyor. Zirvenin denize bakan yönünde aþaðýda antik tiyatro var ve halen dipdiri görünüyor.Buraya bir zamanlar büyük bir filozofun uðramasý buradaki taþýn bile rengini deðiþtirmiþ.Herþeyde, heryerde bir ruh hakim, kadim zamanlarýn varlýðýný anlamlandýran o bilge ruh. O antik tiyatrodaki kalabalýðý görmeye çalýþýyorum.Kürsüde Aristo ve tiyatro hýncahýç dolu .Onu izleyen öðrencileri hararetle tartýþýyorlar . Aristo Organon adlý kitabýndan önermeler sunuyor kendisini izleyen kalabalýða. Düþüncenin tarihi burada yeþeriyor biraz daha, tarih burada þekilleniyor.

Assos’tan Küçükkuyu istikametine gidiyoruz.Yolda rutin bir yemek ve dinlenme molasý.Bu molalar yola dayanmak için önemli. Burada güzel bir kamping dikkatimi çekti, her çadýrýn bir buzdolabý var, zeytinliklerin altýnda hoþ bir gölgelik. Bir geceliði sadece yirmi lira.

Adatepe’ye çýkýyoruz.Burasýnýn özelliði evlerin tamamýnýn taþ olmasý.Burada görülecek fazla bir þey yok. Küçükkuyu’ya geçip yine kalacak bir yer bulmalýyýz. Küçükkuyu’nun denize sýfýr evlerinin önündeki taþ yolda yürüyoruz.Bisiklet burada pek çok sahil kasabasýnda olduðu gibi çok revaçta. Bu sefer apart-pansiyon ayarlýyoruz.Bunun en güzel yaný kendinize çay ve yemek yapabilmeniz. Pansiyonda küçük bir mutfak bulunuyor.Ertesi gün yolda baþlangýç noktasý olan Ýstanbul’dan bu yana tam 900 km yol katettiðimizi fark ediyoruz. Bu hýzla yol almak insaný yaþamýn ritminden öylesine koparýyor ki her þeye biraz yabancýlaþýyorsunuz.

Kaz daðlarýnýn eteklerindeyiz.Tarih 2 temmuz 2009. Bir temmuzdan itibaren otel ve pansiyonlarda fiyat bir miktar yükseliyor.Apart pansiyonun sahibi 10 temmuzdan sonra bu fiyatýn daha da artacaðýný söylüyor.

Balýkesir , Güre’deyiz.Giriþte Ýda (yýkanan kadýn ) heykeli karþýlýyor sizi. Aðlayan þelaleye doðru yol alýyoruz.Gidiyorum ama halen Assos’tayým. Kendimi yola veremiyorum.Ta ki aðlayan þelaleyi görünceye kadar…Buradaki görüntüyü , sesi , havayý kaðýda nasýl çizebilirim bilmiyorum.Gürül gürül akan bir þelale deðil de incecik kesik kesik çizgiler halinde usul usul yaðan bir su düþünün...Sýk dallarýn gölgelediði bir nehir ve þelale yataðý…Akan suyun erittiði taþlar altýn gibi parýldarken akan bu suyun sesini gözyaþlarýyla bastýran bir baþka su. Bu suyun kalp atýþý sizin kalbinizin atýþlarýný esir ediyor. Aðlayan þelaleden inen sular tek bir noktadan deðil de, bir kaç metre geniþliðinde ve yüksekliðinde yosunlaþmýþ bir yükseltiden damla damla uzayan çizgiler halinde iniyor...Bir kenarda iç çekerek usul usul aðlayan bir kadýn sureti saklý bu taþta.Gözyaþlarýnýn izi çýkmýþ ve bu iz yosunlara tutunmuþ.Tam burasý nefes kesici...bu izler bilge bir insanýn yüzündeki izlere öykünüyor sanki.Yalnýzca içli aðlamalarýna þahit kýlýyor sizi, suretini saklýyor, siz bu yüzü gah akan suyun þýrýltýsýnda, gah yapraklarýn hýþýrtýsýnda arýyorsunuz…Naçar göremiyorsunuz…Bu doðanýn bir þaþýrtmacasý.

Ayaðýnýzý serin sulara deðdirerek ve minik taþlara basarak ilerliyorsunuz derede..O gizemli ve uçsuz fýsýltýda fýrtýnalar saklý þýp þýplar eþliðinde. Burasý aðlayan þelale…Kýrýlgan ve soluðu tükenmiþ bir kadýn olmalý bu denli sessizce aðlayan. Aðlamanýn gülmekten güzel olduðu yegane yer burasý. Bu denli estetize olmuþ bir gülüþ var mýdýr ki aðlamak olsun? Yeþilin var gücüyle yuttuðu doðanýn bu dar sokaðýnda sizi kendinizin içinde bir labirente sokuveriyor.Derenin kenarýnda sahne almýþ aðaçlarýn üzerindeki sarmaþýklarýn dansý günlerce býkmadan izlenebilir.Yeþilin kendini bu kadar inatla ve tutkuyla var kýldýðýný görmemiþtim (Karadeniz hariç). Sarmaþýklarýn naif yapraklarý aðaçlarýn güçlü bedenlerine neredeyse tamamen ele geçirme güdüsüyle yayýlmýþ ve adeta zafer ilan etmiþ. Aðaca yepyeni ve görülmemiþ türlü çeþitli þekiller vererek kendisini onun deðil , onu kendisinin bir parçasý kýlmýþ....ve burada toprak size soluk deðmemiþ efsaneler fýsýldýyor. Þahlanmýþ doðanýn Yaradaný meþkle sayýklamasýndan baþka nedir bu cümbüþ? Burada gömülü þiiri her damlasýyla açýða çýkaran bu sessiz þelalecik , taþtan yüzünü yüzünüze dayadýkça doðada gizli binlerce þiiri ruhunuza beyaz güvercinler gibi salýyor.

Yeþil ile suyun, dal ile yeþilin, ýþýk ile dalýn,ses ile ýþýðýn halveti bu. Kaosun anlaþýlmaz ritminin büyüleyici görseli.Görkemin baþdöndürücü yalýnlýðý.Suyun buðusu var burada ve buðunun cesaretli müziði.Su seslerine kulak verince ”Su, Tanrýnýn yüzünü görmüþtür .” diyen Ýlhan Berk’i anýyorum rahmetle.


Burada çay yapan Hüseyin’le tanýþýyoruz.Buraya tahtadan tahtlar, üzeri hasýr serili çardaklar yapmýþ; yukarýya bir de Türk bayraðý asmýþ gururla...Çamur kubbeli bir taþ fýrýn yapmýþ.”Çamur ýsýyý tutar,” diyor taþ fýrýnda neler piþirdiklerini anlatýrken.Bize odun ateþinde semaverde çay ve fýrýnda bazlama yapýyorlar eþiyle..Bu þelaleyi ,hemen yukarýdaki zeytinliðini yangýndan korumak için beklediðini söylüyor.Güzel olan buradaki doðaya hiç dokunmamasý. Buradaki doðanýn yalýn ve huzurlu diline ortak olmuþ dili. Aðlayan þelalenin son yýllarda daha az aðladýðýný yani kuruduðunu söylüyor.Bugün çok sýcak olmasýna raðmen burada göðü kaplayan dallar ve akan suyun emniyeti sizi hayret verici bir serinliðe boðuyor. Ferahlýyorsunuz.

Baþýmý kaldýrýp göðü arýyorum, dallar yine esir almýþ maviliði.Hüseyin (55) biraz ilerde incecik akan suyu gösterek “Bu aþk pýnarýdýr.” diyor hayatýn hýzýna hiç deðmemiþ saf ve emin sesiyle...Babam ve ben kozalak ateþinde demlenen tavþan kaný çayý damarlarýmýza kan diye gönderirken Hüseyin devam ediyor.” Kimine göre Afrodit buradan geçmiþ de aðlayan þelalenin bir kýsmý kurumuþ.”Bunlarý yazmalýyým diyorum, “Aman burada öyle kalabalýk istemem,” diyor gülerek. Onun ne demek istediðini diðer þelaleleri görünce daha net anlýyorum.

Dünyanýn Alplerden sonra ikinci oksijen merkezi olarak ün salmýþ Kaz daðlarýndaki þelaleleri gezmeye devam ediyoruz. Zeytinli’de Sütüven ve Hasanboðuldu þelalelerini görmek için çekirge sesleri eþliðinde ilerliyoruz. Zeytinlikler ve çekirge sesleri burada uzun süren bir müzikal.Bu müzikal eþliðinde þairin dediði gibi “Avazým çýktýðý kadar göðe bakýyorum.”

Sutüven (sýçrayan su anlamýnda) þelalesine adýný verenin bir þair olduðuna da söylentiler var.Kaynaklarda Mustafa Seyit Sutüven’e ait olduðu belirtilen Sutüven adlý uzun þiirin bazý bölümleri þöyle:

Bir kayadan duman duman
On yedi metre atlayan
Dað kokusuyla yüklü su.

Boþluða fýrlayýnca, saç
Düþtüðü yerde üç kulaç
Mavi su, ak köpüklü su.
..
Akhalýlar da bir zaman
Þair, ilâhe, kahraman,
Þi'rini burda içtiler.

Hepsi tapardý rengine,
Rastlamamýþtý dengine,
Hiçbiri, mor Tesalya'da.

Öyle füsunludur bu yer
Þi'rine borçludur Homer
Çünkü senindir Ýlyada.

Daðda hayat uyandýran
Taþlarý duygulandýran
Bir son ilâhesin henüz.
….
Burda Moðol, Yunan, Mýsýr,
Med, Roma, Türk, asýr asýr
Taptý döküldüðün yere.

Tanrýlarýn konaklarý,
Ordularýn otaklarý
Burda ererdi göklere.

Söylediðim masal deðil;
Atlarý, kahraman Aþil
Burda sulardý bir zaman.

Burda gezerdi Keykubat,
Burda keserdi Mihridat,
Burda içerdi Antuvan!

Göðse nasýl batarsa diþ
Öyle derinden iþlemiþ
Taþlara Hektor'un izi.

Hepsini at da bir yana,
Bari o günlerin bana
Þi'rini söyle tatlý su.

Þi'rini, geldiðin yerin
Þi'rini, eski günlerin
Söyle, köpük kanatlý su!


Þiirde mitolojik motifler çok baþarýlý ve neredeyse bir yandan suyun sesini iþitiyorsunuz. Burada Þelaleyi görmek için dere boyunca ilerleyerek yürüyorsunuz, giriþte yöresel yemekler satýlýyor, burada bir piknik alaný oluþturulmuþ ve gayet kalabalýk. Doðanýn bütünlüðü insanoðlunun meraklý çabalarýyla kýrýlmýþ. Ýnsan doðaya sonradan eklenmiþ bir parça izlenimini veriyor.Buradan dereboyundaki patikayý takip ederseniz Hasanboðuldu göletinin muhteþem berraklýðý sizi büyüleyecek. Dik ve yalçýn kayalýklarýn gölgesinde yüzen gençleri izlerken Hasanboðuldu’nun efsanevi öyküsünü hatýrlamamak elde deðil.

Anne tarafýndan Edremit’li olan ünlü yazar Sebahattin Ali’nin (1907-1948) yazdýðý bir öyküdür bu ve filme de çekilmiþtir.Kaz daðlarýnýn zor koþullarýnda yaþayan yörük kýzý Emine ile Hasan’ýn acýyla biten aþk öyküsünün anlatýldýðý bu öykünün kýsaca hikayesini verelim:1800’lü yýllarýn sonlarýnda yörenin tüm köylüleri Çarþamba günleri Edremit’e gelir malýný satar, kendi ihtiyacýný alýrdý. Kazdaðlarýnýn 1500 m yüksekliðinde Sarýkýz zirvesinin eteðinde kýl çadýrlardan kurulmuþ obanýn güzel kýzý Emine de böyle bir Çarþamba günü Edremit pazarýna indi ve Edremit Zeytinli köyünün yakýþýklý delikanlýsý ile gözgöze geldi.Sevdalanan iki genç böylece her Çarþamba günü buluþmaya baþladý.Emine beþ saatlik yoldan getirdiði sütü, peyniri Hasan’a verir, bahçývan olan Hasan’dan da sebzeyi alýrdý.Pazar dönüþü birlikte Zeytinli köyüne kadar yürürler , Emine oradan ayrýlýr ve saatler süren dað yolundan obasýna dönerdi. Bir süre böylece buluþan gençler evlenmeye karar verdiler. Ne var ki Emine’nin ailesi Hasan’ýn oba yaþamýna dayanamayacaðýný ileri sürerek bu evliliðe karþý çýktý .Sonuçta onu sýnamaya karar verdiler. Hasan eðer bu zor sýnavý geçebilirse oba halký Emine’yi ona verecekti.

Annesi ile helalleþen Hasan, sýrtýnda 40 okkalýk (60 kilo) tuz çuvalý ve yanýnda sevdalýsý Emine olduðu halde dað yolunu aþarak obaya varmaya çalýþacaktý.Dört saat süren bu yolculuk Hasana çok zor anlar yaþatýr, tuz çuvalý sýrtýný yakmaya baþlar, bu dað yolunda dereden taþtan atlayarak gitmek zorundadýr ve Hasan’la Emine Sütüven þelalesine vardýklarýnda Hasan’ýn yürümeye mecali kalmamýþ, dizleri titremekte, soluðu kesilmektedir.Obasýna söz veren Emine, Hasan’ý yüreklendirmeye çalýþýr ama nafile.Gökbüvet’e geldiklerinde Hasan yere yýðýlýr ve Emine’ye buradan kaçmayý teklif eder, Emine obasýna verdiði sözden dönmeyecektir, tuz çuvalýný sýrtladýðý gibi obasýnýn yolunu tutar.Bu, elbette Hasan’ýn bu sýnavý veremediði anlamýna gelecektir. Hasan Emine’nin ardýndan feryad eder, “Emine gitme, köyüme dönemem artýk, beni býrakma!” diye haykýrýr. Hasan’ýn yaþadýðý bu acý ve çaresizliðe Kaz daðlarý þahitlik eder.

Emine Hasan’ý orada çaresiz býrakýp sýrtýnda tuz çuvalý obasýna vardýðýnda buna çok piþman olur ve gece vakti ormana gitmek ister, ailesi izin vermez. Sabah olunca Emine doðruca Gökbüvete gider , Hasan yoktur.Edremit’e Hasanýn köyüne gider. Ne var ki Hasan’ý kimse görmemiþtir. Emine mecnun gibi dolaþmaya baþlar, sürekli Hasanýn onu çaðýran sesini duymaktadýr en sonunda Hasan’a verdiði yazmasýný dere kenarýnda bulur , yýkýlýr.Hasan’ý yutan çýlgýn sular Emine’ye haberi bu yazmayla verir.Buna dayanamayan Emine bu yazmayla kendini ulu çýnara asar.Gökbüvet’in adý Hasanboðuldu olur ve o çýnarýn adý da Emine çýnarý.

Babamla bir yandan bu hikaye hakkýnda konuþurken bir yandan Hasanboðuldu’da yüzen gençleri izliyoruz. Doðruyu söylemek gerekirse buraya çýkan dað yolu o kadar dik ve zorlu ki , her adýmda aþaðý düþmemek için dikkat etmek zorundasýnýz.Bu minik göletçik ilk baþta sýð görünse de aslýnda derin.Temmuz sýcaðýnda suyu buz gibi.Dik kayalýklardan balýklama atlayan gençlerin minik kayalarýn üzerine çýkýnca titrediklerini görüyorsunuz.Hasanboðuldu, dik kayalara sýrtýný dayamýþ , sýk aðaçlarýn ferah gölgesinde zamana meydan okuyor.Burada suyun, aðacýn, kayanýn, taþýn, gökyüzünün renkleri öylesine canlý ve hayat dolu ki bambaþka bir perspektiften bambaþka bir þölen izliyorsunuz adeta.Yaþama dair tüm zerreler daha saf ve aþikar konuþuyorlar sizinle...daha yalansýz.Göletin etrafýnda sonradan yapýldýðý belli olan oluklarýn alçacýk taþlarýna oturup bir süre bu manzarayý keyifle izliyoruz.Babam kayalardan özgürce yetiþmiþ ve serpilmiþ gür aðaçlarý gösteriyor hayretle.Aðaçlar meydan okuyorlar taþlara.

Sutüven þelalesinin hemen çýkýþýnda çok ufak tefek yaþlý bir kadýn bizi ýsrarla durduruyor kayýsý ve zeytin satmaya çalýþýyor.Öpülesi kýnalý elleri öylesine ufalmýþ ve yýpranmýþ ki , kurumuþ ince dallar gibi parmaklarý…Ön camdan baþýný uzatýyor içeriye, nefesi duru ve çýplak bir rüzgara benziyor. Renkli gözleri, çizgilerle dolup taþan yüzünde birer fener gibi parlýyor, güneþin altýnda bekleyip durmaktan iyice kararan teninde yalnýz bir aydýnlýk gibi. Baþýna doladýðý renkli ve kalýn örtünün altýndan dünyadan kaçýp kurtulmak isterken ona katlanmak zorunda olan biri gibi uzaktan bakýyor bize. Sesinde aradýðýný nihayet bulan birinin ferahlamýþ týnýsý.”Ýstanbul’dan mý geliyorsunuz, size soracaklarým var, hele durun “ diyerek tutunuyor bana. Plakadan anlamýþ olacak.Yakalandýðý amansýz hastalýk yüzünden zor günler geçirdiðini anlýyoruz ve bu halde çalýþmak zorunda.Çünkü kendisine emanet küçük bir çocuk var yanýnda.Torunu olduðunu ve ona bakmasý gerektiðini söylüyor.Kendi çocuklarýný soruyorum.Hiçbiri arayýp sormuyormuþ kadýný.Arkadaki araçlarýn sabýrsýz kornalarý çoðaldýkça kadýn daha hýzlý anlatýyor, hastaneler hakkýnda bilgi istiyor ýsrarla, istediði yalnýzca bu. Dermana giden yolda bir umut ýþýðý.Burada yol çok dar arkadaki araçlarýn ýsrarlý kornalarý yüzünden ilerlemek zorunda kalýyoruz.

5.gece.Altýnoluk’ta bu sefer dört yýldýzlý bir otelde konaklayacaðýz.Bir grupla geziyorsanýz bu en yakýnlarýnýz bile olsa mutlaka gruba ayak uydurmalýsýnýz.Oðlumu grubun diðer üyelerinin yanýna býrakýp odaya dinlenmeye çýkýyorum.Onlar deniz kenarýnda erkekler için ayrýlan açýk havuzda yüzüyorlar.Ben de kadýnlar için ayrýlan kapalý yüzme havuzunu deneyeceðim.Ýçerisi çok kalabalýk.Rahat edemeyip kendimi deniz kenarýndaki masalara atýyorum.Burada maceranýn eþsiz heyecanýndan biraz sýyrýlýp güvenli bir gece daha geçiriyoruz.

6.günde Kaz daðlarýný turlamaya devam ediyoruz.Çekirge seslerinin arasýndan ilerleyip Kalkým’da meydandaki kahvehanede soluklanýyoruz ve hemen ardýndan Çan’a doðru hareket ediyoruz.Bu hýzla kendimi neredeyse rüzgar gibi hissetmeye baþladým.Sadece uðruyor ve soluklanýp geçiyoruz.

Çan ve Biga’dan sonra Erdek’e varýyoruz.Çekirge sesleri ve sýk aðaçlar artýk yok. Erdek kalabalýk ve modern bir sahil kasabasý. Son gün geç vakit vardýðýmýz Bandýrma’da kalacak bir yer arýyoruz. Bandýrma geliþmiþ bir kent, modern ve temiz. Mecburen þehrin merkezinde bir otelde kalacaðýz. Çünkü yer bulmak son derece zor bu saatte. Sahilin biraz yukarýsýnda caminin hemen yanýnda bir otelde kalýyoruz. Otel týklým týklým dolu. Bunca dað bayýr dolaþtýktan sonra þehir beni çok rahatsýz ediyor. Betona gömülmüþ bir yaþam ve insanlar sürekli koþturmakta. Bizimkiler otelin üst katýnda kalýrken oðlumla bana ikinci katta bir oda düþüyor. Odaya çýktýðýmda camýn yangýn merdivenine açýldýðýný fark ediyorum...Burasý bende yalnýz kalamadýðým duygusu yaratýyor, þehirde hep böyle bir duygu esir eder beni...Dördüncü katta kalan kardeþim Cem’le habire mesajlaþýyoruz.Ona tavandaki o garip þeyin ne olduðunu soruyorum.Yangýn alarmý diyor. Komik komik þeyler yazýyor sonra...Kendi kendime tv kanallarýný açýp geziyorum. Klimayý açýyorum.Çok sýcak.

Ýnsanýn bilmediði bir þehirde bir odada kalmasý ne tuhaf. Hayatýn neresinde durduðunu bilemiyor insan. Kendi ömrünün hangi sapaðýnda olduðunu kestiremiyor.”Hangi kavþakta dursam çatallý bir acýyým “, diyen þairin dizeleri sýralanýyor önüme.

Ertesi sabah otelin en üst katýnda kahvaltý ederken Cem’in anlattýklarý ilginçti.Aþaðýda cami avlusunda bir adamýn gece boyunca tuhaf sesler çýkardýðýný hatta bir ara baþýný duvarlara þiddetle vurduðunu anlattý ve bunu tarif etmek için aþaðýda dövüþ klübu vardý ifadesini kullandý.Otelden ayrýlma vakti gelip de cami avlusunda o adamý görünceye kadar Cem’in anlattýklarýndan bir þey anlamadým.Cami avlusunda elleri böðründe hiç kýpýrdamadan ayný noktaya bakýyordu.Üzerindekiler öylesine periþan ve döküntüydü ki , onun evsiz olduðu her halinden belliydi.Bir heykel gibi hiç kýpýrdamadan duruyordu.


Otelden ayrýlýp Bursa’ya hareket ediyoruz.Tarlada güneþin altýnda çalýþan kadýnlar düþündürüyor beni. Babam önümüzde giden biçerdöveri gösteriyor, makasýný katlamýþ diyor, yoksa yola sýðmazdý ve ekliyor: eskiden bizim 6 ayda yaptýðýmýzý bu bir saatte yapýyor, diyor.Bütün aðaçlarýn ve kuþlarýn adýný bilen , her þehrin, uygarlýðýn tarihi hakkýnda fikir verebilen biri babam.Ondan öðreneceklerim hiç bitmiyor.Yollarda gördüðümüz karabatak, tilki,leylek,gelincik ve anýmsayamadýðým diðerleri; hatmi aðacý, ahlat, zakkum ve niceleri.Hepsine aþina.

Yalova’ya girmeden Ýznik’e uðramaya karar verdik.Bu arada aldýðýmýz son depo benzin de bitmek üzre.Sanýrým bu üçüncü depo.Bir depo benzin 500 km yol aldýrýyor ve türk lirasýyla 100 lira.Yollar acýmasýz ve yolculuk insan denen varlýðý tanýma konusunda çetin bir arena. Bozulmamýþ bakir bölgelerdeki insanlar metropol insanýna göre daha tokgözlü ve misafirperver. Size yardýmcý olmak istediðini bakýþlarýndaki derinlik ve tevazudan anlayabilirsiniz.

Ýznik’te duraklar ve çöp kovalarý bile çini desenleriyle kaplý.Son derece temiz ve bakýmlý.Burda Ayasofya’yý gezmek istiyoruz ancak paralý.Ve paralý yerlere girmekten hoþlanmýyorum.Felsefe olarak benimseyemiyorum bu düþünceyi. Burada oyalandýktan sonra Yalova topçulardan feribota binip karþýya geçiyoruz.

Ýstanbul’dan Kýyýköy ve Ýðneada istikametinde baþlayan yolculuk, oradan aþaðý inerek Marmara Denizi’nin etrafýnda dolaþýp yine Ýstanbul’da ayný noktada son buldu ve bu yolculuk bir cumartesi günü baþlayýp ertesi cumartesi günü sona erdi.

Gezerken yollarda alýþtýðýnýz pek çok rutinden vazgeçiyorsunuz.Göçebe bir kimlik ediniyorsunuz ayrýca. Ýçinizde göllenmiþ bekleyen pis sular salýveriyor kendini.Çevresel uyaranlar daha fazla.. Algýlarýnýz farklýlaþýyor.Daha hýzlý, daha renkli, daha kapsamlý ve daha yorucu. Ancak hayatýn idamesi için her zamankinden daha hýzlý düþünmelisiniz yolda, hatta pek çok þeyi ayný anda.Yine de gezmek hareket, devinim demek ve insanýn doðasýnda asla durmak yok. Durunca enerjisi bozulan bir varlýk insan.Eskimekten öte çürüyen…Durmadan dönen dünyaya ayak uydurmak demek biraz da…

Temrin / 19.sayý




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn dünya kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Boðazlar Ülkesi'nin Büyüsü - 1

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Okurdan Gecikmiþ Bir Özür / Gerekli Açýklama Ýçin Gerekçeli Karar
Bir Akustiðin Armonisi: Dilküþa
Bir Huzur Duraðý; Pervanenin Duasý
Kalp Ülkesinin Seyyahý Leyla Karaca

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çeviri Günlükleri 2 [Þiir]
Kýrýk Beyaz [Þiir]
Yaseminler Yavaþ Açar [Þiir]
Leyla Karaca / Üçüncü Mevki Dergisi Ýçin Söyleþi [Þiir]
Sonsuzla Sek Sek'te Var mýsýn? [Þiir]
Leyla Karaca / Acemi Dergisi Ýçin Söyleþi [Þiir]
Çeviri Günlükleri 1 [Þiir]
ve Þiir (1) [Þiir]
Yumuþak G Soruþturma; Þiirin Estetik Deðeri [Þiir]
Muazzam [Þiir]


leyla karaca kimdir?

Ruh bedende ihtiyar olarak doðar; beden ruhu gençleþtirmek için ihtiyarlar. (Oscar Wilde)


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © leyla karaca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.