Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Sabahın köründe kim bu mesaj atan, diye uykulu gözlerle baktım telefona. " Buluşalım mı bugün, hani kitapların ve vcdlerin bende kalmıstı ya. " yazan mesajı üç kez okudum arka arkaya. Üç ay önce ayrıldığım bizim bölümden, gömlek giymeyi seven ve Beatles dinleyen çocuktu mesajı atan. Şaşırdım. " Olur. Ben hazırlanınca haber veririm sana." yazıp yolladım. Gözlerim tavana dikili bekledim bir kaç dakika. Ne konusacaktık, nasıl davranacaktık birbirimize? Ayrıldıktan sonra görüşmemiştik hiç. Beklemeyi sevmediğini bildiğimden hızlıca hazırlandım. Alışveriş merkezinin önünde buluşacaktık. İlk kez dışarıya çıkacağımız gece buluştugumuz yerin aynısı... O zaman soğuk bir hava ve kalbinde kelebekler uçuşan, heyecanlı bir kız vardı, şimdi ise sıcak bir hava ve kalbindeki kelebeklerin katili ile görüşecek, heyecanını çoktan kaybetmiş bir kız... El salladı uzaktan, en sevdiğim yeşil t- shirtü vardı üzerinde. Gülümsedim yanına giderken. " Aa sakallarına ne oldu? " diye sordum şaşkınlıkla. Güldü: " Şey ben liseden bir kızla çıkmaya başladım da... Hani yanında daha küçük görüneyim diye kesmek zorunda kaldım. " Ne yapacağımı bilmediğimden gülümsedim. Yeni sevgilisi vardı, hatta bu yeni sevgilisini sakallarını kesecek kadar çok seviyordu, hem de bu kadar kısa bir sürede... " Hadi" dedi, " x' e gidelim. Gülümseyip "Peki. " demekle yetindim. Konuşmaya gücüm yok gibiydi. Evet yanımdaki kişi bir zamanlar ayaklarımı yerden kesen kişiydi, evet üzerindeki kıyafetleri, sırtındaki çantası aynıydı... Bir tek sakalları eksikti. Ve ellerinde başka birisinin ellerinin, dudaklarında başka birisinin dudaklarının izini taşıyordu. İlk buluşmamızda arkadaş grubumuzla tabu oynadıgımız, başbaşa ilk buluşmamızda ben ona erkeklerden yakınırken uzanıp beni öpüverdiği ve böylece sevgili olduğumuz mekana girdik ben önde o arkada. Daha önce oturduğumuz iki masayı da gören bir yere geçip oturduk. Sürekli espiriler yapıp beni güldürmeye çalışıyordu. Ben de onun beklentilerini boşa çıkarmayıp gülüyordum yaptığı espirilere... Sonra futboldan konuşmaya başladı. takımı bu sene süper transferler yapmayı planlıyordu, zaten yeni teknik direktörleri süperdi, ama yeni mor formaları hiç olmamıştı, yakışmamıştı camianın renklerine... Konuştu durdu, anlamadığım konularda konuşup anlam veremediğim şeyler söyledi... Gülümseyerek dinledim önümdeki iceteanin pipetiyle oynarken. Aslında ne onun söyledikleriyle ilgileniyor ne de orada daha fazla kalmak istiyordum. Hava sıcaktı, eskiye dair hatıralarımızın olduğu mekanda şimdi oturmuş futbol muhabbeti yapıyorduk ve karşımda kelebeklerimin katili oturuyordu... Bir süre daha yeni alınan teknik direktörlerinin başarısından bahsettikten sonra: " Ee” dedi, sen anlat bakalım neler yapıyorsun? " Bir anda kadrajı bana çevirmişti, oysa ne güzel dinler gibi yapıp gülümsemelerle karşılık veriyordum. " Hiç" dedim " Bildiğin gibi işte... " Ve sonra yine sustum. Ne deseydim ki beni ne kadar kırdıgını, sayesinde artık erkeklere ve aşka dair inancımı yitirdiğimi mi anlatsaydım... Ya da onun yaptığı gibi onu hiç ilgilendirmeyen bir konuda, örneğin sinema ya da edebiyat hakkında mı konuşsaydım... Aynıydı işte her şey, bildiği gibi ya da hiç bir zaman bilmediği gibi.. Çantasından çıkarıp cd ve kitaplarımı verdi. " Kitabı yarıda bıraktım. fimlerin içinden de sadece ikisini izledim. Onları da yarıda bıraktım sıkılıp. " dedi. Takımının yeni transferleri konusundaki heyecanını benim özenle arşivimden seçtiğim filmler ve kitaplar konusunda gösterememişti. Hevesimi, heyecanımı kırmış; aşka dair inancımı zedelemiş ve içimdeki kelebekleri öldürmüştü ve bu yaptıklarının yanında onunla paylaştığım filmlerle ilgilenmemesi, özenle seçtiğim kitabı yarıda bırakması önemsiz kalıyordu... " Hadi" dedim, " Kalkalım, halletmem gereken işler var. " Kalktık. Arkamızdaki masadan siyahlar giymiş, neşeli, yeni yeni aşık olmaya başlamış bir kız el salladı bana. Önce zorluk çektim ama sonra tanıdım. Bendim bu. Aylar öncesinde bıraktığım ben. Onu orada uyarmalıydım: " Bak hani şu hoşlandığın uzun boylu, sizin bölümden, gömlek giymeyi seven ve Beatles dinleyen çocuk var ya... Aylar sonra içindeki kelebeklerin katili olacak..." Sonra vazgeçtim, sadece gülümsemekle yetindim. Sonra sağ çaprazımdaki yine siyahlar giymiş, yanakları kızarmış, heyecanlı kızla gözgöze geldik. Yine bendim bu, aylar öncesinde az önceki itirafı ve akabindeki öpücük nedeniyle yanakları kızarmış olan ben.. Ona da: " Sakın tutma elinden, sakın sevgilim deme ona... Bak aylar sonra yeni bir sevgili bulup, sakallarını kesecek sonra karşına geçip takımının yeni teknik direktörünü anlatacak sana." Vazgectim, yine sadece gülümsemekle yetindim. Çıktık kafeden. Elimi sıktı uzun uzun. Gülümsedim, çekiverdim elimi. " İyi bak kendine." dedim, "Ayrıca unutmadan takımına gelecek sezonda başarılar! " Ben sola gittim o sağa gitti. Kafenin camından siyahlar giymiş, geçmişte kalmış iki ayrı ben şaşkınlıkla ayrı yönlere giden bize bakıyordu. İkisi de bunu koymamıştı hayallerinin arasına... Yeşil t- shirt giymiş kelebek katili, futbol konuşacak birilerini aramaya; pembe elbiseli kız ise kelebeklerini yeniden hayata döndürecek bir mucize aramaya gidiyordu... _fin_
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © irem dönmez, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |