Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
İnsanların hemen hepsi yaşamları süresince gerçek aşkı yaşayabilmenin yollarını arar dururlar. Her defasında tam bulduklarını zannederken, o aşkın da diğerleri gibi aldatıcı, gelip geçici ve sahte olduğunu anlarlar. Dinden uzak yaşayan cahiliye toplumu bireyleri, sevgiyi hep cahiliye yöntemleri içerisinde aramaları nedeniyledir ki, gerçek aşkı/sevgiyi yaşayabilmenin sırrına ulaşamazlar. İnanan insanlar için ise durum tamamen tersidir. Onlar gerçek ve samimi sevgiyi doruğunda yaşarlar, çünkü sevgilerinin temelinde yaratıcıları Allah’a duydukları derin sevgi ve teslimiyetleri vardır. Davranışlarını yalnızca sonsuz cennet umuduyla yapmaz; yaptıkları her şeyde Rabbimiz’i razı ederek O’nun eşsiz sevgisini kazanma hissiyatı içinde olurlar. Çevremizde sık sık arkadaşlıkları, dostlukları, iş ortaklıkları veya evlilikleri biten insanların haberlerini duyarız. Çok kısa bir süre önce, birbirlerini sevdiklerini, birbirlerine değer verdiklerini söyleyen kişilerin, birbirlerine çok ağır sözler söyleyerek ve birbirlerine iftiralar atarak, düşmanca ayrıldıklarına tanık oluruz. İnsanların ilişki türü ne olursa olsun aralarındaki bağların kopması genellikle bu şekilde aşağılama, suçlama ve nefretle olur. Ve bu insanların büyük bir çoğunluğu, artık "sevgilerinin bittiğini" söylerler. Aslında bu insanların yaşadıkları sistem içerisinde ’sevgi’ olarak adlandırdıkları şey, ’gerçek sevgi’ değildir. Bu yalnızca sağlam bir dayanağı olmayan, karşılıklı çıkarlar doğrultusunda gelişen, manevi derinliği olmayan ve maddi değerlere dayanan bağlardır. Bu bağlar öylesine zayıftır ki kaza sonucu sakat kalan ya da imkanlarını kaybedip yaşam şartları değişen, dolayısıyla artık karşısındaki kişinin beklentilerine yanıt veremeyen kişi, gördüğü ilgi ve sevgiyi kaybeder. Çok sevdiğini söyleyen kişi, bu konuma gelen insanla, değişik bahaneler ortaya koyarak tüm bağlarını koparır. Dinden uzak insanların yaşadığı sevginin, gerçek olmayan ‘sözde sevgi’ olduğu çok açıktır. Yaşamlarını Kur’an’a göre düzenlemeyen insanların, gerçek sevgiyi yaşamaları da olanaksızdır. Kaynağını kalplerindeki imandan alan gerçek sevgiyi yaşayan insanların yaşamlarında, söz ettiklerimizden çok daha zor olaylar, ağır şartlar dahi oluşsa sevgileri asla bitmez. İşte inanan insanların sevgileri, Allah’a olan bu güçlü, samimi ve içten sevgilerinden kaynak bulmaktadır. Karşılarındaki tüm güzellikleri yaratanın, yalnızca Rabbimiz olduğunun bilincinde olarak sevgiyi yaşarlar. Sevdikleri kişi hata da yapsa, imanlarından kaynaklanan şefkat, merhamet, hoşgörü ve bağışlama ile yaklaşırlar. Kısacası gerçek sevgi; temeli Allah sevgisi ve hoşnutluğu üzerine kurulmuş bir sevgidir; iman, takva ve Allah’a olan yakınlıkla artar. İman kalbine yerleşmiş bir insan, Allah’ı büyük bir coşku, aşk ve heyecanla sever. Allah aşkı ve hoşnutluğu, Allah’ın sevdiği bir insan olma umudu kişiye büyük şevk verir. Bu sevgi, insan ruhundaki coşkuyu, huzuru, mutmainlik duygusunu sürekli diri tutar. Rabbimiz’in benzersiz sanatı ve eşsiz yaratma kudreti, Allah’a olan sevgiyi daha da arttırır. Allah’a duyduğu sevgi nedeniyle, mümin, Allah’ın yarattıklarına karşı da büyük bir sevgi duyar. Allah’ı çok sevdiği için, yine Allah’a sevgi duyan insanlara karşı coşkun bir sevgi duyar. Ve inanan insanın, karşısındaki kişi imanı yaşadığı sürece, yaşlılık, sakatlık ya da maddi kayıp gibi durumlarda da sevgisi asla olumsuz etkilenmez. Tam aksine duyduğu sevgi daha da derinlik kazanır. Allah için yaşanan sevgide sadakat, merhamet ve bağışlama vardır. Allah için yaşanan sevgi bir süresiz ve sonsuzdur. Bu sevgi önce dünyada ve ardından sonsuz yaşamda devam etmeye kilitlenmiş bir sevgidir. Allah tüm güzel şeyleri yaratan tüm zevkin sahibidir ve hiçbirşey O’na duyulan sevgi ve imani coşku kadar kalpte mutmainlik oluşturamaz. Bu, Allah’ın iman edenlere bir lütfudur, Allah Katından bir nimettir. Bu, Allah’a inananlara has üstün bir güzellik, bir nimettir ve cennette de bu şekilde olacaktır.Yüce Allah gerçek aşkın, tutkunun, muhabbetin sırlarını bize Kuran’da açıklar. Rabbimiz, gerçek sevgiyi yaşamanın ancak imanla mümkün olduğunu “İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.” (Meryem Suresi, 96) ayetiyle Kuran’da bizlere bildirir. Toplumdaki insanların büyük bir bölümü ise ruhlarındaki sevgiyi öldürmüş durumdadırlar. İnsanların öncelikle ruhlarındaki ölüyü diriltmeleri gerekir; asıl önemli konu, Allah aşkının insanı sarmasıdır. Allah aşkını içinde hisseden insan dünyanın tüm güzelliklerine kavuşur. Kalbini Allah’a tam olarak teslim eden insan, artık Allah’ın yönetimindedir. Allah’ı aşkla seven insan yaşadığı aşkın derin güzelliğini ve mutluluğu sürekli içinde hisseder.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |