Bilge kişi her şeye şaşan kişidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
hakan.yozcu@hotmail.com Mağusa Sanat Tiyatrosu yepyeni bir oyunla seyircilerine tiyatro zevki sunuyor. “Bir Okkaya Bir Öne” oyununu, 18.03.2011 Cuma gecesi Gazimağusa Belediye Sarayı’ndaki salonda izledim. Oyunu, Alper Susuzlu kaleme almış. Genç yönetmen İlke Susuzlu yönetmiş. 2 perdelik kabare türü bir oyun. Eğlenceli, zevkli, müzikli, bol danslı bir oyun. İlke Susuzlu, oyundan bir iki gün önce çok farklı bir reklam tarzı uygulayarak, izleyicileri salona çekiyor. Mağusa’nın hareketli trafik köşelerinde tüm oyuncularıyla birlikte ellerinde pankartlar, afişler ve üzerlerine giydikleri oyunun tişörtleriyle varlıklarını duyuruyorlar. Yoldan geçenler ister istemez merak ediyorlar. Tüm görevliler, yoldan geçenlere güler yüzle bakıyor ve onlara sesleniyorlar. El sallıyorlar. “Tiyatromuza buyurun” diye bağırıyorlar. Bu hareketleri benim çok hoşuma gitti. Bizde belki ilk defa yapılıyor böyle bir uygulama. Avrupa’da da bu yola başvuran tiyatro grupları var. Üstelik çok da etkili oluyor. O akşam, ailemle birlikte oyunu izlemeye gittim. Salon küçüktü. 100 kişi kadar izleyici alıyordu. Salon tamamen doluydu. Küçük, şirindi. Tek olumsuz yanı sahne arkasının olmayışı idi. Yani kulis yoktu. Paravanlar kurulunca geriye pek bir şey kalmıyordu. Oyuncular çok zorlanıyordu. Robot gibi arkada sıralarının gelmesini bekliyorlardı. İlke Hoca da bu durumdan pek memnun değildi. Ama başka şansı da yoktu. Mecburen bu olumsuzluğa katlanacaktı. Zaten tiyatro gönül işi değil miydi? Meşakkatlere katlanmak, zorluklara göğüs germek değil miydi? Ola ki Gazimağusa’da tam anlamıyla bir tiyatro salonu yok. İhtiyaca cevap alınamıyor. DAÜ’nün Aktivite Salonu, İkiz Kiliseler veya Belediye Sarayı’ndaki bu izbe salon kullanılıyordu. Bazen de NKL’nin soğuk ve akustiği olmayan spor salonu. Umutlar yeni yapılan tiyatro salonunun önümüzdeki sezona yetişmesi yönündeydi. Gelelim oyuna. Oyun, yaklaşık yirmi kişilik bir kadroya sahip. Her yaştan, her kesimden oyuncular var. Gençlerin yanında yaşlılar, deneyimlilerin yanında oyunculuğa yeni başlayanlar… Ne yalan söyleyeyim ben içlerinde en çok Şenay Aktuğ Hanım’ı taktir ettim. Cesaretinden dolayı, sanata, tiyatroya duyduğu ilgiden, aşktan dolayı. Şenay Hanım’ın diğer oyunculara göre yaşı hayli ileriydi. Ama O, yıllara meydan okurcasına sahneye çıkmıştı. “Sanatın yaşı olmaz” sözünü haykırırcasına oynuyordu. Bana göre büyük bir performans sergiledi. Zaten en çok da alkışı O topladı. Çünkü herkes bu büyük düşünceye saygı duydu. Oyunda günlük yaşam, inançlar, dünyaya bakış açısı, kültürümüz samimi bir hava içinde ele alınıyor. Kıbrıs Ağzı ile oynanan oyun, bize yabancı gelmediği için büyük bir beğeni ile izleniyor. Taşlaması bol olan, güldüren, güldürürken de düşündüren bir oyun. Müzikler büyük bir özenle seçilmiş. Hele de oyunculardan İpek Amber’in o tatlı sesiyle oyunu izleyenler ayrı bir keyif yaşadılar. Çok güzel bir sese sahip olan İpek, güzelliği ile de gönüllere hitap etti. Oyunda danslar çok güzel bir koreografi ile sunuluyor. Geçmişle bugün, güzelle çirkin, doğruyla yanlış, soyutla somut, maddeyle mana oyun boyunca adeta tartılıyor. Okka ile önge bir ağırlık birimi. Oyunda hayat adeta tartılıyor. Okka ile öngenin savaşı veriliyor. Bir Okkaya Bir Önge Oyunu, kısa kısa skeçlerden oluşuyor. Birbirinden farklı ve renkli konulardan meydana gelen oyun, izleyenlere zevkli dakikalar yaşatıyor. Gülmekten kendinizi alamıyorsunuz. Özellikle ikinci bölümün ilk bölümü çok güzel düşünülmüş. Bana geçmiş yıllarda Ramazan dönemlerinde çadır tiyatrolarında oynanan direklerarası oyunu hatırlattı. Bu bölümde adeta bir Türk Sanat Müziği konseri verildi. Üstelik şarkılar da unutulmayanlar türünden. Bu da bitmiyor, seyircileri de oyunun parçası olarak kullanıyorlar burada. Oyuncular, izleyenlerin arasına giderek gözlerine kestirdiklerini sahneye alıyorlar ve onların da bu şova katılmalarını sağlıyorlar. Ben, oyunu çok beğendim. Büyük bir zevkle izledim. Gazimağusa Sanat Tiyatrosu’nun tüm yöneticlerini, oyuncularını özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum. Gazimağusa’da tiyatro eksikliğini gideriyorlar. Büyük bir boşluğu dolduruyorlar ve herkesin takdirini topluyorlar. İşte “Bir Okkaya Bir Önge”nin yorgun savaşçıları şu isimlerden oluşuyor: Tutku Kahveci, Ferhan Altunç, Hayriye Külafa, Refet Şeker, Pınar Hançerlioğlu, İpek Amber, Fedaiye Mirillo, Tuğdem Kahveci, Burak Kaya, Şenay Aktuğ, Cemil Tuğcan, Fatma Çağın, Nazım Muhtaroğlu, Dize Tozakı, Şükran Poyrazlı, Enver Barsakçıoğlu, Ayşe Yalnız, Meryem Keskinel, Zemzem İnce, Gülsün Çelik.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Hakan Yozcu, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |