Ýnci gibi parlýyordu dalýnda iken, sanki deðerli bir taþmýþ gibi yapraklarýn arasýnda.. koparmaya kýyamazsýn aslýnda ama biraz açlýktan, biraz meyvenin þehvetinden olsa gerek dayanamayýp atýyorsun elini dallarýn arasýndaki o cezp edici meyveye.. o kadar arzulu bir uzanýþ ki bu, oklasalar þimdi kolumu vazgeçirtemezler bu maceradan.. evet dokunabildim nihayet, baþka biþey gelmiyor elimden onu koparmaktan baþka.. onu istiyor metabolizbam inanýlmazcasýna bir tutkuyla.. bikaç saniye sonra pýt diye bir ses geliyor ve avcumun içine düþüveriyor acizane haliyle.. hiç düþünmüyorum yýkamayý, sadece üzerime sürüp sildiriveriyorum onu ve hart diye bir ýsýrýk alýyorum alt diþlerimin arasýndan sýzan sulara aldýrmaksýzýn.. ve birden gök kararýyor, bulutlar yarýlýyor, ahenksiz bir fýrtýna üzerime doðru yaklaþýyor.. kararsýzlýk diþ geçiremiyor bu sefer düþüncelerime ve bir ýsýrýk daha alýyorum aldýrýþ etmeden irkilmelerime.. ürpertiler korkup kaçýyor cesaretimden ve beni bekleyen zebani uçup geliyor sýrýtarak, karþýma geçiyor týnlamaz tavýrlarla aklýnca ders vericek hýyar aðasý.. elimdeki meyveyi uzatýyorum ben de, bir ýsýrýk ta sen al dercesine.. þaþýrýyor tabi ki, benden beklenmeyen bir tavýr görüyor karþýsýnda.. arkasýna bakýyor, omuz silkiyor ve sopasýný uzatýp elime vuruyor ve ekliyor; ‘iþte þimdi ayvayý yedin ulaþ..’ diye..