Yaþadýðýmýz hayatý sorgulamadýðýmýz müddetçe kazanan deðil kaybeden taraf olmaya mahkum olacaðýz.Ýþte bu düþünceden hareketle bu yazýda sizleri batý dünyasý bizlere medeniyet dersi verirken ödevini yapmayan öðrenci gibi susup kalmamýzý (ve hatta onlara alkýþ tutmamýzý) sorgulamaya davet ediyorum.Türkleri soykýrým yapan barbarlar olarak tanýyan ve tanýtan batý,geçmiþinin -ve aslýnda bugününün-kanlý yüzüne taktýðý insan haklarý savunucusu maskesiyle bir tiyatro oyunu sergilerken sesimizi çýkarmamamýzýn nedenlerini sorgulamayý unutmaksa korkarým ki büyük bir hata olur..
Oysa onlarýn tarihini incelerseniz;özellikle 18.yüzyýlda Fransa'nýn Nantes, Rochele ,Bordeaux Ýngiltere'nin Liverpol ve Bristol;Hollanda'nýn Amsterdam ve Portekiz'in Lizbon limanlarýndan kalkan incik-boncuk ve kömür yüklü büyük gemiler Afrika'ya giderek kabile reislerini bu mallarla kandýrýp karþý kabileden yakalana esirleri çýplak ve ayaklarý baðlý þekilde gemilere yükleyip dönerlerdi.siyahiler Amerika’ya ayak basar basmaz pazarda satýlan hayvanlarýn uðradýðý muameleye uðrarlardý.kime ait olduklarý bilinsin diye kýzgýn demirlerle daðlanýrlardý.Yük hayvanlarý gibi çalýþtýrýlýr,Gemilerde kürek çektirilir,bir iþe yaramayacak hale gelenlerse öldürülürdü.her türlü eziyeti gören,aþaðýlanan kölelerden kaçmaya kalkanlarýn cezasýysa bir bacaklarýný kesilmesiydi.görüldüðü gibi bizleri kaba ve barbar olarak nitelendirenlerin tarihi kabalýk ve barbarlýk kelimelerinin bile anlatmakta yetersiz kaldýðý insanlýk dýþý faaliyetlerle doludur.eðer tarihin tozlu sayfalarýna deðil de yakýn geçmiþimize bakacak olursak durumun deðiþmediði ortadadýr.hâla kelimenin tam anlamýyla Irak,Filistin..vahþeti yaþamakta...ve Avrupa'nýn en büyük yardýmlaþma örgütleri yardým adý altýnda Afrika'da ,Endonezya'da misyonerlik yapmakta...ülkemize gelen Rumlarýn Sümela manastýrýnda yasalarýmýzý çiðneyerek dini tören düzenlemeye kalkmalarý da onlarýn ne kadar medeni olduklarýnýn bir göstergesi olsa gerek...( Bu yazý Sümela Manastýrý’nda dini tören yapmanýn yasak olduðu zamanda kaleme alýnmýþtýr.Mesele dini tören yapýlmaya kalkýþýlmasý deðil, bunun için yasal olmayan yollara baþvurulmasýdýr.)
Örnekleri çoðaltmak mümkün, fakat gereksiz,tarihin kanlý sayfalarýna sömürgeci,soykýrýmcý olarak adlarý kazýnan da onlar,bizim ülkemizde bizim yasalarýmýzý çiðnemeye kalkanda onlar...bizleri soykýrýmla barbarlýkla suçlayýp insanlýk dersi vermeye kalkanda onlar.Peki biz bu konuda üstümüze düþeni layýkýyla yerine getiriyor muyuz?Elbette,cevap vermek için fazla düþünmeye gerek yok.Aldýðýmýz ürünlerin % de kaçý Türk malý?Elbette Dünya klasiklerini de okuyacaðýz ama kendi edebiyatýmýzý ne kadar biliyoruz?Yabancý müzik dinleyip Türk müziðini dinlemediðini söylemeyi, ayrýcalýk bilen bir gençlik,dilini Ýngilizce kelimelere boðarak konuþmayý ayrýcalýk sayan dini deðerlerden habersiz bir gençlik olarak ve bu gençliði yetiþtirenler olarak üstümüze düþeni ne kadar yerine getiriyoruz?Az veya...hiç, deðil mi?Oysa bilmeliyiz ki bir ülkeyi bölmenin,yýkmanýn,zayýf düþürmenin en kolay yolu onun kültürünü ve inancýný ele geçirmektir.Ýnancý yönetilen insan efendisinin her emrini yerine getirmekle yükümlü bir köleden farksýzdýr.Özgürlüðümüzü kaybetmek istemiyorsak ,içi boþ reklamlarýn etkisinde kalmamalý kültürel deðerlerimizi benimsemeli ve onlarý korumalýyýz.
Tüm bunlarý hatýrladýktan sonra(öðrendikten sonra demiyorum çünkü:hepimiz bunlarý zaten biliyoruz.Ama sadece bilmekle kalýyor uygulamýyoruz) sizce de artýk kendi dilimize,dinimize,kültürümüze sahip çýkmamýz,daha çok okumamýz ve araþtýrmamýz gerekmiyor mu?
Araþtýrmanýn, sorgulamanýn ve haksýzlýklara karþý çýkarak sesimizi duyurmanýn önemini kavradýðýmýz ve bunun bilinciyle bu ülkeyi daha iyi yerlere getirdiðimiz bir gelecek duasý ve ümidiyle…