"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
LEBLEBÝNÝN FAZÝLETLERÝ Zaman durmuyor, daha dün gibi geliyor ama; bayramdý seyrandý, anneler günüydü, çiçek festivaliydi vb. derken, sað olan için sürekli gelip geçiyor. Durumu elveriþli, çevresinde, akraba arasýnda muhtaç insaný kalmayan, kutsal topraklarý ziyarete sýrasý gelmiþ olan yurttaþlarýmýz, tüm Ýslam aleminde olduðu gibi hac farizesini yerine getirme heyecanýný duymaya baþladýlar bile. Tabii her baþvuran hemen gidemiyor, talep çok olduðu için kura çekiliyor. … Eskiden hacca giden çok olmazdý. Para mý yoktu; yoksa insanlar önce çevrelerine bakýp, aç açýk kimse kalmamasýný çok daha ön planda mý tutarlardý, kim bilir. Zaten ulaþým da bir büyük sorundu eskiden. Ulaþým, dedim de; þimdi kolay. Biniyorsunuz uçaða, birkaç saatte varmýþsýnýz varacaðýnýz yere. Her þey kolaylaþtý. Gençler bile anýmsarlar, daha yakýn yýllara kadar otobüslerle gidilirdi. Bizim Bayýndýr Belediyesi otobüsler tahsis ederdi. Otobüslerin, bir daha raký içmemeyi göze alabilen þöförlerinden, muavinlerinden lazimeleri yerine getirip hacý olanlarý bile olurdu. Bu yolculuk da bir nebze kolaydý. … Asýl sorun bizim bilmediðimiz en eski dönemlerdeymiþ. O yýllarda hacca develerle gidilirmiþ. Develeri Arap deveciler çeker, bizim hacý adaylarý parasýný öder hacca gider gelirlermiþ. Yalnýz burada dikkat gerektiren bir þey daha varmýþ: Deveyi çeken hacýlar leblebiyi çok severlermiþ. Bizim hacýlar da bunu bildiklerinden yanlarýna bir heybe leblebi alýrlar, gerektikçe, buyur hacý, deyip bir avuç leblebi verirlermiþ. Hacý fýþfýþ, bir yandan aðzýna attýðý leblebiyi geviþ getirir, bir yandan da yalelli yalelli ilerlermiþ. Peki Arabýn avucundaki leblebi bitti; olur ya, bu durum da bizim zavallý hacý adayýnýn gözünden kaçtý, o zaman ne olacak? Hah iþte! Þimdi geldik zurnanýn “Zýrt” dediði yere. Haci fýþfýþ sert adam, hal ve gidiþten leblebinin bittiði anlaþýlsýn, yedeklensin istiyor. Ama dönüp istemiyor, sözle de söylemiyor. Ne yapýyor? Bizimkini düþürene kadar deveyi koþturtuyor. Bizim garip durumu anladý da “Al hacii!” deyip bir avuç leblebiyi uzattý uzattý; anlamadý mý? O zaman tepetaklak aþaðýda. … Otobüsler, hele hele uçaklar çýktý, icat edenler nur içinde yatsýn; insanlar avantacý hacý fýþfýþtan da devesinden de kurtuldu. Yalnýz bizde ne icat edersen et boþuna. Hala leblebiyi ihmal edenleri tepetaklak düþürüyorlar. Leblebinin faziletleri saymakla bitmez malum…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |