..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Caner Almaz




6 Ocak 2012
Yokluk - 2  
Caner Almaz
Bir çocuk, bazen her şeydir.


:AHDB:
‘Ağlıyordu kadın. Avuçlarının arasındaki yüzü kuvvetli bir acıyla sarmalanmıştı. Ak düşmüş saçları dağınık, yüzünün iki yanına düşmüş, o ağladıkça sanki daha da beyazlıyorlardı. Ağlıyordu kadın. Ağladıkça, minicik çocuklar ölüyordu. Ve ağlıyordu kadın. Ağlıyordu, ağlıyordu.’

Merhaba. Ben Çiçek. Daha doğrusu annemle babam bana Çiçek adını vermiş, doğduğumda kokuma doyamadığı için adımı Çiçek koyduğunu söylüyor annem. Babam ise, bana Yağmur da diyor yanımızda annem olmadığı zamanlar. Neden bu isimle hitap ettiğini sorduğumda, ‘ufakken, bir kızım olursa adını Yağmur koyacaktım ama annen senin kokunu o kadar çok sevmişti ki ona adı Yağmur olsun diyemedim’ dedi. Ben de onun bu cevabından sonra annemi ne kadar çok sevdiğini görüp o ismi de benimsedim. Yani adım hem Çiçek hem de Yağmur aslına bakarsanız. İki ismimi de seviyorum. İki ismim de bana ilkbaharı hatırlatıyor ve ben ilkbaharı çok severim.

5 yaşımdayım. Annemle babam o kadar üzerime düşerler ki bunları size anlatamam. Hep yanımdalar. Bir an olsun yanımdan ayrılmıyorlar. Biz birbirimize çok bağlı bir aileyiz. Bu durum beni oldukça mutlu ediyor. Bazı çocuklar görüyorum, sokakta, annesiz ya da babasız kalmışlar, kimileri de evinden kaçmış. Üzülüyorum onlar için ve ailemle beraber olduğum için çok mutlu oluyorum tekrardan. Çünkü bu bazen kıymetini gözümüzden kaçırsak bile, çok değerli bir şey. Onlar olmasaydı, ben annesiz babasız ne yapardım bilemiyorum. Mesela sabahları saçlarımı yataktayken kim severdi? Kahvaltı da ekmeğime yağla reçeli kim sürecekti peki? Babam olmadan beni parkta salıncakta kim sallayacaktı? Kimin sırtına binecektim evde? Kime yardım edecektim yemek yaparken? Kimin saçlarını tarayacaktım kuaför olup? Kimin ayaklarının altını gıdıklayıp etkisiz hale getirip hapse atacaktım? Sonra en sevdiğim mis kokulu şampuanı kim alacaktı bana? Yanaklarımı kim ısıracaktı? Parmaklarıma kim oje sürecekti? Ojeli parmaklarımı kim ısıracaktı ki minikler diye? Ben onlarsız yapamam ki hem, ufağım miniğim. Keşke kimse annesiz babasız kalmasa hayatta. Saydıklarımı düşününce çok zor olmalı annesizlik, babasızlık.

Annem beni pamuğum diye seviyor. Saçlarımla oynamaya, benimle yemek yapmaya, parmaklarıma oje sürmeye, sürdükten sonra da parmaklarımı yemeye bayılıyor. Babamın dediğine göre gözlerimi ve parmaklarımı güzelliğimle beraber annemden almışım. O makyaj yaparken aynada gözlerine bakıyorum. Onun gözleri daha büyük benimkilerden, benimkilerse ufacık? Sanırım babam yanılıyor. Elleri de büyük. Neyse, bir bildiği vardır babamın. Annem bazen, bana çok sıkı sarılıyor. Sarılırken de ağlıyor kimi zaman. Niye ağlıyorsun dediğimde daha çok bastırıyor beni göğsüne. Ben de kollarımı kocaman açıp sarılıyorum ona. Annemin göğsü cennet gibi kokuyor. Çok seviyorum onun kokusunu. O da benim kokumu seviyor, saçlarımı tararken koklayarak tarıyor hep. Büyüyünce annem gibi olacağım ben de, benim de kızım olduğunda ben de onu annem gibi seveceğim.

Babam çok yakışıklı bir adam. Bence dünyanın en yakışıklı erkeği. Annemle sanki oyuncak bebeklerim gibi yakışıyorlar birbirlerine. Babam benimle zaman geçirmeyi çok seviyor. Ne istersem alıp, nereye gitmek istersem götürüyor beni. Bazen annemden izin koparıp onsuz gezmeye çıkıyoruz. Arabayla uzak yerlere gidip çok güzel yerler görüyoruz. O beni iki eline alıp da gökyüzüne fırlattığı zaman sanki uçuyormuş gibi hissediyorum. Beni o kadar yükseğe atabiliyor ki babamı yukardayken ufacık görüyorum sanki. Babam da benim gibi saçlarını güzel kokulu şampuanımla yıkadığı için onun da saçları güzel kokuyor. Ben onun da şampuanımı kullanmasına izin verdim. Ama az az kullanabilir. Çünkü çabuk bitiyor. Hem göz de yakmıyor. Babamın saçları da benim saçım gibi koktuğu için annem babamın saçlarını da çok seviyor. Ben de onların ikisini çok seviyorum.

Ama evimize misafirler geldiğinde onlar beni unutuyorlar. Sanki yokmuşum gibi davranıp öyle hareket ediyorlar. Sanırım küçüğüm diye yapıyorlar bunu. Ben de büyükler olduğu zaman annemlerin yatağına atıyorum kendimi, onlar gidene kadar da çıkmıyorum odadan. Bazen duyuyorum, annemin arkadaşlarından bazıları ‘neden çocuğunuz olmuyor’ diye soruyor. Annem, onlara benden bahsetmiyor hiç, hep bilmediğim şeylerden bahsediyor. Üzülüyorlar sonra beraber. Ben de üzülüyorum onlara benden bahsetmediği için. Ama annem üzülüyor diye ben de üzülüyorum. Sonra herkes gittiği zaman koşarak kucağına atlayıp sarılıyorum ona, üzülme anneciğim diyorum, ben varım, buradayım diyorum. Sarılıp, öpüp, kokluyor beni. Unutuyor üzüntülerini.

Bir gün annem babam ve ben bir hastaneye gittik. Gözlüklü bir doktor amca annemle babamı karşısına oturtmuş konuşuyorlardı, ben de karşıdaki minik sandalyeye iliştim. Hiç anlamadığım şeylerden konuşuyorlardı sürekli, hiçbir şey anlamıyordum. Sonra annem ve babam başlarını öne eğdiler, annemin çenesi titremeye başladı. Doktor amca gözlüğünü düzeltip, elindeki kağıtlara bakıp, ‘üzgünüm, durumunuz çok ciddi, maalesef çocuğunuzun olması imkansız’ dedi. Annem bunu duyduktan sonra ağlamaya başladı. Çok ağlıyordu, babam da gözleri nemli annemin elinden tutuyordu. Kapıdan çıkarken sarıldılar birbirlerine, annem hıçkırıyordu. Çok ağlıyordu annem, çok ağlıyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zaman - 1
Yanmak - 2
Eksik - 4
Gölge
Eksik - 3
Eksik - 5
Düşmek
Yudum
Düşmek - 3
Eksik - 2

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Unutanlar Bürosu - 1
Topal Kedi
Varlık
Yokluk - 3
Nokta
Unutanlar Bürosu - 4
Cino ve Binalar
Çizgi
Varlık - 3
Unutanlar Bürosu - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yeni Başlayanlar İçin; Yalnızlık [Deneme]
Yeni Başlayanlar İçin; Aşk [Deneme]
Çay - 2 / Sen Gittin ve Herkes Ölmeye Başladı [Deneme]
İtiraflar - 1 [Deneme]
Kesik [Deneme]
Çay - 1 [Deneme]


Caner Almaz kimdir?

İçimdeki çok sesliliğin esiri olan kalemimle, çok sesliliğinize hitap ediyorum. Sizi duyuyorum ve sizi anlatıyorum. İçinizdeki sizi dinlemelisiniz.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Oğuz Atay, Franz Kafka


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Caner Almaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.