Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
HER YÖNE BEDAVA Eskiden yolda yürürken kendi kendine konuþanlara deli derlerdi. Günümüz koþullarýnda sayýlarý da çok arttý; ama hepsi deli deðil. Özellikle, kulaðýndan kablo sarkýtarak yürüyenler hiç deðil. Onlar kendi kendilerine de konuþmuyorlar; telefonda birileriyle konuþuyorlar. Saatlerce konuþmalarýnýn mantýklý bir nedeni yok. Ya paralarýný harcayacak yer bulamýyorlar ya da bedavaya konuþuyorlar. Üstelik saatlerce konuþmalarýna karþýn ülke hâlâ kurtulmadýðýna göre, yarar zarar dengesi gözetildiðinde, bedavaya konuþtuklarý kesin. Böyle sürekli telefonla konuþanlarýn kendilerinden baþka kimseye dokuncalarý yok da, bir iþinizi yapacaðýnýzda bunlarla karþýlaþýrsanýz sorun tam orada baþlýyor. … En zoru zamanla yarýþmak. Zorda kalanlar da genellikle son güne kalmýþ bir iþi yetiþtirmek zorunda olanlar. Az çekmiyorlar bu telefon tutsaklarýndan. Yaþadýðým için biliyorum; yetkili, telefonunun konuþma yerini avucuyla kapatýp “Yarýn mesai bitimine kadar yazýyý getir. Getiremezsen bu iþin üstüne bir bardak soðuk su içersin!” deyip, kestirdi atmýþtý. Son günlü iþin yazýsýný almak için öteki devlet dairesinin kapýsýndayým. Kapýdaki görevliye kime baþvuracaðým sordum. Telefonla önemli bir konuþma yaptýðý için sözle yardýmcý olamadý; iþaret parmaðýyla bir hareket yaptý, sövüyor mu, üst kata çýk mý, diyor, belli deðil. Ben olasýlýklardan iyi olanýný seçip bir üst kata çýktým. Burasý hemen giriþten baþlayan geniþ bir çalýþma odasý. Saðlý sollu masalarda memurlar, ama hepsi telefonla konuþuyor. Hangisine baþýmý uzatýp soru sormaya yeltensem, iþaret parmaklarýný ok iþareti gibi uzatýp, þefleri olduðu anlaþýlan en dipteki büyükçe masada oturaný iþaret ediyorlar. Yalnýz bir tanesi, konuþacak kimsesi yok sanýrým, kendinden geçmiþ telefondan þarký dinliyor. Þaka olsun, diye “Bizim koca eþek bu havalardan öldüydü” dedim; þarkýyý çok beðendiðimi sandý, baþýyla da tempo tutmaya baþladý. … Parmaklardan oluþan ok iþaretlerinin yol göstericiliðinde þefin masasýna doðru yürüyüþümü tamamlayýp, önüne dikildim. Þef de doðal olarak telefonla konuþuyor. Baþýnda fazla dikilince bu da sol eliyle süpürge sallar gibi bir hareket yaptý. Hareketten, dýþa doðru bakarsan “Defol git!”, içe doðru bir anlam çýkarmaya çabalarsan “Önemli bir konuda görüþme yapýyorum, biraz otur bekle” anlamý da çýkabiliyor. Ýþim ivedi, zorunlu olarak yine olumlu olasýlýðý yeðleyip oturdum. … Þef konuþuyor. “Hýmm!”, “Demeee!”, “Yok yahu!” diye tepki göstere göstere, þaþýra þaþýra konuþtuðuna göre, çok önemli bir konuyu istiþare ediyor olmalý. Hiç sesimi çýkarmadan uslu uslu dinliyorum. Nasýlsa konuþmasý bitince, sýra benim iþime de gelecek. Nitekim, yarým saat bile sürmedi, konuþmasý bitti. Þef hâlâ kendi kendine þaþma ünlemleri çýkarmayý sürdürmekteydi ve ben de tam aðzýmý açýp geliþ sebebimi anlatmaya yeltenecektim ki, telefonu benden çok yaþayacakmýþ önce davranýp zýrlamaya baþladý. Þef çok iyiliksever bir insan, bu arayanýn çok önemli olduðu anlaþýlan bir sorunu vardý; þef en az yarým saat anlattý, yol gösterdi. Bu arada ben yine aðzýmý açýp derdimi anlatacaktým ki, onun birini aramasý gerekti. Þef hiç boþ durmadý, ya o birilerini aradý, ya da birileri onu. Yalnýz hakkýný da yememek gerek; kimsenin aramadýðý ve onun da sanýrým birkaç dakika arayacak kimse bulamadýðý bir anda, bana bakýp “Sen niye bekliyorsun?” diye sordu. Ben “Bir kâðýt istediler” deyince “Hah tamam, kâðýt iþi kolay” deyip bir baþkasýný aradý. Yalnýz benim iþin kolay bir iþ olduðu anlaþýlýnca tedirginlikten de kurtuldu, o günün en uzun konuþmasýný yaptý. Saat tutsan, belki bir saati aþar. Bu denli konuþmaya para dayanmaz, diyeceksiniz. Bence de öyle ama, bunlarýn telefonlarý her yöne bedava olmalý. … Þefim bu iyilikseverlikle, sekiz on deðil, üç konuþma daha yapsa, benim yazý yazýlsa bile imzalanýp kaþelenmeye vakit yetmez. Bu gidiþle bir bardak soðuk suya doðru yol alýyorum. Ýþi hýzlandýracak bir yöntem bulmam gerek. Ama nasýl? Adamýn karþýsýnda saatlerdir oturuyorum; açýkça göz hapsi uyguluyorum. Üstelik ilk sýradayým. Hatta benden baþka bir Tanrýnýn kulu yok. Þef, telefonla çözülmedik sorun býrakmadý. “Gel senin iþi de yapalým” demiyor. Þimdi ben yüz yüze oturduðum bu adama telefon mu edeyim. Sahi, neden olmasýn! Hay aklýmla bin yaþayayým. Baþka türlü beni dinleyeceði yok. Telefonda bir güzel anlatýrým ne istediðimi. Karþýsýnda da oturuyorum ya, el hareketlerimle, mimiklerimle de desteklerim. Bakmýþsýnýz yarým saatte yazýmý yazdýrýp yetiþtirmiþim öteki daireye. … Yalnýz bu adamýn telefonunu bilmiyorum. Þöyle saða sola baktým, herkes telefonla iþ görüþmesi yapýyor. Hatta az önce müzik dinleyen bile yoðun bir çalýþmaya koyulmuþ telefonla konuþuyor. Derdime bu katta çare bulamayacaðým. Al kata indim. Bana ilk yol gösteren danýþmacý kendinden geçmiþ konuþuyor. Adam bencileyin ufak tefek ama, cýlýzca; yani tam diþime göre, yapýþtým yakasýna: - Ya þefin telefonunu verirsin ya da sonunu sen düþün! Numarayý ezberden biliyormuþ, telefon konuþmasýný kesmeden elindeki not kaðýdýna yazýp, tavlada zar atar gibi, bir defol git hareketi eþliðinde uzattý. Ben hemen üst katta þefin karþýsýndayým. Baþladým aramaya. Aralýksýz. Birkaç kiþi benden atik davranýp önemli konularda konuþma yapsa da, sonunda ben de ulaþýp, bir güzel derdimi anlattým. Þefim, memurlardan birine, yazýmýn derhal hazýrlanmasý talimatýný verdi; yalnýz, daireye kadar zahmet etmem gerekiyormuþ. Karþýsýnda oturan adamýn ben olduðumu söyleyince çok þaþýrdý. Yüzüme dikkatlice baktý: - Sen misin? Yüz yüze konuþmak varken, telefon etmeme çok þaþýrdý: - Anladýk þu aletle çok konuþuluyor da, seninki artýk sapýklýk derecesinde. Yazýmý alýrken elimi uzattým, sapýklýk bulaþýr, diye mi bilmem, tokalaþmadý. O gün iþim bitti neyse ki.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |