..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Deney, herkesin hatalarýna verdiði addýr. -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > Necmettin Yalcinkaya




26 Mart 2012
Küçük Kýz  
küçük kýz,üç genç,yoksulluk,bahçe

Necmettin Yalcinkaya


“ Baba“ diye yineledi. “Gün boyu siz yokken, çok düþündüm ben. Kararým kesindir! Vazgeçirmeye kalkmayýn beni.“ Sustu. Gözleri dolu dolu olmuþtu, dudaklarý titriyordu. “Ben Okumak Ýstiyorum!“ dedi, suskunluðunu bozarak.“Okumak istiyorum!“


:BAEJ:
Genç bir kýz bile sayýlmazdý. Yaþý on iki, ya da on üç var yoktu. Ama yaþýndan büyük gösteriyordu. Bu yüzden babasý ona; “Benim iri kemikli kýzým“ diyordu. O yoksul bir ailenin dördüncü çocuðuydu. Ortaokulu bu yýl bitirmiþti. Zeki, çalýþkan bir öðrenci olmasýna karþýn, Liseye devam edemedi. Yoksulluk baþa belaydý. Ailenin belini kýrýyordu yoksulluk. Diðer kardeþler de maddi imkânlardan ötürü okullarýný yarýda kesmiþ, iþ hayatýna atýlmýþlardý. Baba çocuklarýnýn okumalarýna karþý deðildi, ama gücü yetmiyordu. En azýndan kýzý okusun, kendini kurtarsýn, istiyordu. Anne ise kocasýnýn bu isteðine ýsrarla karþý koyuyor;

‘’Boþ ver bey“ diyordu.“ Kýz çocuðudur, okuyup da ne olacak? Biz o kadar emek verip okutacaðýz, O ne yapacak sonunda? Gidip yabancý birini bulacak ve onunla evlenecek. Bizim de bunca emeðimiz boþa akacak!...” diyerek aklýný çalardý her seferinde kocanýn.
Küçük kýz bu konuþulanlarý iþitir, gene de sesini çýkaramazdý. Kaderine boyun eðer, kabullenirdi... Zaten elinden bir þey de gelmezdi. O günlerini evde annesine ve ev iþlerine yardýmcý olmakla geçirir olmuþtu. Her günü týpký bir bezelye tanesi gibi birbirine benziyordu. Eline gecen bir dergiyi ya da gazeteyi saklar onlarý defalarca okur bitirir, yeniden baþlardý okumaya. Ýçinde okumaya yönelik müthiþ bir istek vardý.

Küçük kýz her sabah erkenden kalkar, doðruca mutfaða girer ve kahvaltý hazýrlardý. Bunu haftanýn altý günü aynen tekrarlayýp dururdu. Kahvaltýsýný bitiren, iþinin yolunu tutar giderdi. Anne halinden son derece memnun görünüyordu. Kýzý onun omzundaki aðýr yükü almýþ hafifletmiþti onu. Komþuya, saða sola gitmeye bile zaman bulabiliyor olmuþtu.

“Oh.“ diyordu.“ Rahatladým. Ýnsanýn bir kýzýnýn olmasý ne güzel bir þeymiþ!“

Annenin dýþarýya adýmýný atmasý, yeni bir arkadaþ çevresi edinmesine yol açtý, hatta kendine iþ bile buldu. Zengin sayýlabilecek bir ailenin yanýnda çocuk bakýcýlýðý yapacaktý. Evin tüm iþlerini kýzýna devrederek;

“ Evin idaresi senindir kýzým!“ dedi.“ Bundan sonra bana bir þey sormayýn.“

Herkes evi terk edip iþinin baþýna geçtikten sonra, o, etrafý topluyor, ortalýðý silip süpürüyordu. Bulaþýklarý yýkayýp duruladýktan sonra kendini TV’nin karþýsýna zor atýyordu. Kadýn Programlarýný izlemek, onun tek tutkusu sayýlýrdý, hatta tek uðrasý, tek eðlencesi sayýlabilirdi. Baþka da bir seçeneði yok gibiydi.

Evleri küçüktü; iki göz odaydý. Ama düzenliydi. Bahçesi evden büyüktü. Bahçede aðaçlar yaþlý ve oldukça büyüktü. Bahçe tüm ev halkýnýn sevinç ve gurur kaynaðý sayýlýrdý. Yazlarý bu aðaçlarýn gölgelerine sýðýnmak, orada þekerlemeli uykulara dalmak müthiþ bir hazdý. Çay ve buzlu ayranlarý içmenin keyfi ise bir baþkaydý bahçede... Ama Sonbahar´da durum tam tersi sayýlýrdý. Aðaçlar Sonbaharýn gelmesiyle soyunuyor, üzerlerindeki yapraklarýný silkelenip döküyordu. Yerlerde bir yaprak denizi oluþuyordu. Bahçenin içi dolup taþtýktan sonra, sokaða taþýyordu bu yaprak denizi… Sokaðý temizlemekle baþ edilemezdi. Bu durum küçük kýzda nefret duygusu yaratýyordu, öfkelenmesine kýzmasýna yol açýyordu... O gün bir de hava rüzgârlýysa hiç çekilmezdi sokaðý temizlemek.

Yaz Sonbahara evrildi. Küçük kýz elinde çalý süpürgesiyle sokaða taþmýþ, yerlerde biriken sararmýþ yapraklarý süpürüyordu. Asfalt gözükmüyordu, üst üste yýðýlmýþ sararmýþ yapraklardan... Küçük kýz sabýrla süpürdüðü yapraklarý önce bir köþede biriktiriyor, ardýndan biriktirdiklerini eliyle bir çuvalýn içine dolduruyordu. Bir de diline bir þarký dolamýþtý, keyfine diyecek yok gibiydi... Birden bir deli rüzgâr çýktý, ýslýk çalarak... Nereden geldiði belli olmayan... Rüzgârýn þiddetiyle, sararmýþ, dallarýndan tutunamayan, yorgun yapraklar, aþaðýya saðanak bir yaðmur gibi düþmeye baþladý. Küçük kýz þaþaladý, deliye döndü hatta. Kýzdý, öfkelendi, kendi kendine sövmeye baþladý. Süpürgeye kýzdý, rüzgâra öfkelendi, yapraklara küfretti. Karþýsýnda duran, kendisini izlemekte olan üç erkek genci fark etmedi bile. Fark ettiðinde önce utandý, yanaklarý kýzardý. Ardýndan kendi suçluluðunu bastýrmak için, kýzdý onlara:

”Ne var! Maymun mu oynatýlýyor burada?” diye bir güzel tersledi onlarý, sinirlendiðini gizlemeyerek...

“Lütfen kýzmayýn bize.” dedi içlerinden biri. ”Niyetimiz sizi üzmek deðil, kýrmak hiç deðil“

“Özür dileriz“ dedi bir öteki. Eliyle bir evi iþaretleyerek, “Bakýn þu evde oturuyoruz… Üstelik komþu bile sayýlýrýz“

“Biz üçümüz ayni üniversitede okuyoruz“ diye söze girdi üçüncüsü. “Birlikte kiraladýk bu evi“

Baþýný yerden kaldýrmadý, yüzlerine bakmadý, ilgilenmek istemedi, konuþmadý hatta… Yalnýzca göz ucuyla süzmekle yetindi onlarý. Rüzgârla baþ edemeyeceðine iyice kanaat getirdikten sonra, iþini yarýda kesti, elinde süpürgesi, çuvalý arkasýndan çekeleyerek içeriye girdi. Ardýndan sokak kapýsý hýzla kapandý. Kapanýrken çýkardýðý madeni sesten üç genç irkildi, korktular hatta...

Süpürgeyi hýzla bahçenin bir köþesine fýrlatýp attýktan sonra, içeriye odasýna sýzdý. Ýçerden usulca tül perdeyi hafifçe araladý, dýþarýyý süzmeye baþladý; üç üniversiteli genç, ayakta, sýrtlarýný duvara yaslamýþ, sessizce aralarýnda fýsýldayarak konuþuyorlardý. Ýlk bakýþta neþeli tavýrlarý göze çarpýyordu. Kendini onlarýn yerine koydu bir an için.

“Keþke“ dedi, sesinde derin bir kederle. ‘’Ben de onlar gibi okuyabilseydim…“

Ýlk kez okumadýðýna hayýflandý. Keþkeler ‘ini çoðalttý. Caný müthiþ yanýyordu. Bakýþlarýný, üç üniversiteli gencin kiraladýklarý eve çevirdi. Yoðunlaþtýrdý bakýþlarýný; odalarda geziniyordu simdi. Evi avucunun içi gibi ezbere biliyordu. Evin badanasý dökülmüþ, sývalarý yer yer patlaktý. Kýsacasý ev bakýmsýz ve oturulamaz bir haldeydi. Her yer küf kokuyordu. Burada oturmak zordu; güç isterdi. Gençlere acýdý. Arkadaþlarýyla saklambaç oynarlarken, küçük kýz kendisini bu eve atar ve saklanýrdý hemencecik. Çoðunlukla kimse onu bulamaz ve sobeleyemezdi... Çöktüðü kanepeden kalkmak istemedi nedense. Boþ gözlerle, oturduðu odayý süzdü. Duvar saati gözüne iliþince kalktý, yerinden.

“Neredeyse damlayacaklar bizimkiler...“diye mýrýldandý.“Yemeði hazýrlamaya koyulmalýyým“

Oturmaktan ötürü büzülen, kýrýþan eteðini, eliyle çekiþtirerek düzeltmeye çalýþtýktan sonra mutfaða yönelip gitti. Ne yemek yapmasý gerektiðine karar verememiþti daha. Sonunda Melemen yapmada karar kýldý. Hem kýsa sürede hazýrlanan, hem de sevilen bir yemekti Melemen.
“Yanýna bir de cacýk ya da salata yaptým mý tamamdýr!“ diye geçirdi aklýndan.

Ýþe koyuldu hemen. Soðanlarýn kabuklarýný soydu önce, ardýndan ince ince doðramaya baþladý. Keskindi soðanlar... Gözleri yaþarmýþtý. Aðlamasýna hiç bir neden yokken, baþladý aðlamaya. Ýçli içli aðlýyordu… Dýþarýdan biri onu aðlarken görse,
“Yo aðlamýyorum… Soðandandýr’’ diyecekti. Öyle kuruyordu kendisini.

Domatesleri, biberleri ince ince kýydýktan sonra, kendini sokaða zor attý. Ýçi daralmýþtý. Sanki boðazý bir el tarafýndan sýkýlýyor, nefes almasý engelleniyordu. Sokak bomboþtu... Ýlerde bir simitçinin sesi duyuluyordu:
’’ Taze simitlerim var!’’

Sýkýntýsý daðýlmadan eve geri döndü. TV´yi açtý. Bir elinde kumanda kanallarý taramaya baþladý. Ýlk kez farklý kanallarýn týpa tip birbirlerine benzer formatlarda programlar yaptýklarýna tanýk oluyordu. Daha önceleri bunun farkýna varamadýðý için kýzdý kendine... Programlarýn adlarý deðiþikti ama içerikleri hep aynýydý. Hepsinin ortak noktasý; acýklý, aðdalý, duygu sömürüsü ve kadýnlara yönelik olmasýydý. Programlara konuk olarak çaðrýlan yüzler artýk tanýdýk geliyordu ona... Hep ayný yüzler… Bu içi boþ programlarýn bu denli izlenme rekorlarý kýrmasýna bir anlam veremiyordu. Ona göre Medya gücünü çok iyi kullanýyordu... Birden aklýna üç Üniversiteli genç gelip takýldý. Birbirlerini daha önceden hiç tanýmayan ama okumak uðruna bir araya gelen, birlikte ev kiralayan ve bir kaç yýlý birlikte geçirecek olan gençlere imrendi. Hatta saygý bile duyuyordu… Bir þeyleri baþarmanýn ne denli zor olduðunu ve emek istediðini anlýyordu þimdi. Sonra aklýna anne ve ablasý geldi. Onlarý kýyasladý kendisiyle, ardýndan vazgeçti kýyaslamaktan. Onlarý model görmüyordu artýk, onlar gibi olmak, onlar gibi yaþamak istemiyordu. Kendi iþi olmalý, kendi mesleðini kendisi seçmeli, evleneceði erkeði kendisi bulmalýydý.

TV´yi kapattý. Bu tür acýlý programlarý bir daha izlemeyeceðine söz verdi kendine. Hýrsýndan elleri, parmaklarý titriyordu. Elindeki kumanda sabun köpüðü gibi kaydý, yere düþtü. Kumanda daðýlmýþtý, kapaðý yerinden çýkmýþ, piller yuvalarýndan dýþarý fýrlamýþtý. Telaþlandý. Daðýlan parçalarý toplayýp birleþtirdi tekrar. Pilleri yuvasýna geri takti... Tv´yi yeniden açtý, kumandayý denedi; çalýþýyordu... Rahatladýðýný hissetti. Yatak odasýna yönelip gitti. Aynanýn karþýsýna oturdu. Kendisiyle konuþmaya, tartýþmaya baþladý.

“Kýzým“ diyordu. ‘’Geç kalmýþ sayýlmazsýn... Okuluna devam etme kararý almalýsýn! Kararýndan caymamalýsýn!“ Ýþaret parmaðýný bir silah gibi yaparak baþýna dayamýþtý.“ Sana söylüyorum kýzým!“ diyordu“ Anlýyor musun beni?! Aklýný topla baþýna!“

Akþam yemeðini hazýrlayýp kanepeye kuruldu, ev halkýnýn dönmesini beklemeye koyuldu… Kafasýný hafif pencereye uzatmýþ, dizlerini karnýna çekip, ellerini dizlerine baðlamýþ dýþarýyý seyrediyordu… Ýþten eve dönen önce elini yüzünü yýkýyor ardýndan sofraya kuruluyordu...

Yemekler afiyetle yendi. Masa üzerindeki büyükçe sini kaldýrýlmalýyý bekliyordu. Ama küçük kýz ortalarda gözükmüyordu bir türlü… Mutfaktaydý.

“Tam zamanýdýr!“ diye geçiriyordu aklýndan.“Evet, evet, tam zamanýdýr söylemenin“

Mutfaktan salona geçti. “Baba“ dedi sesinin bu tonunda bir kararlýlýk okunuyordu, bir karþý koyuþ bir tehdit havasý vardý.

‘’Buyur benim iri kemikli kýzým.“dedi baba müþfik bir sesle.

“ Baba“ diye yineledi. “Gün boyu siz yokken, çok düþündüm ben. Kararým kesindir! Vazgeçirmeye kalkmayýn beni.“ Sustu. Gözleri dolu dolu olmuþtu, dudaklarý titriyordu. “Ben Okumak Ýstiyorum!“ dedi, suskunluðunu bozarak.“Okumak istiyorum!“

Sofradakiler þaþaladý. Anne hiddetlenir gibi olduysa da sesini çýkaramadý, kocasýndan ürktü. Baba, þaþkýnlýðýnýn yanýnda kýzýnýn okumak isteyiþine içten içe seviniyordu.

“Neden olmasýn benim iri kemikli kýzým.“ dedi.“Olur, yeter ki sen okumayý iste!“

Küçük kýz da þaþkýndý, isteðinin bu denli kýsa sürede kabul göreceðini tahmin bile etmiyordu.

Küçük Kýz masadaki büyükçe siniyi kaldýrýrken, kendini bir kuþ gibi özgür hissediyordu. Yüzünde yeni baþarýlara imza atan birinin maðrur bakýþlarý vardý...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn baþkaldýrý kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Gün Mutlaka!
Küçük Oðul
Çocuk
Hýdýr-ilyas
Deniz Gezmiþ
Çocuklarýn Andý
Kýsýr Döngü
Þiir Koktu Oya Uslu
Beni Benimle Býrakýn

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zehra
Kýsa Bot
Toprak Kokusu
Sahile Vuran Kelebek
Kömür Gözler
Balik ve Melisa
Anamdan Ýnciler/ Anamýn Entarisi
Yeni Bir Gün, Yeni Bir Umuttu Onun Ýçin…
Böcek
Anamdan Ýnciler/ Topal Fayansçý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Yaným Eksik Kalýr [Þiir]
Alýp Getirmeli Seni Bana [Þiir]
Göðü Kucaklamak [Þiir]
Ýnadým Ýnad Ýþte... [Þiir]
Susturamam [Þiir]
Sana Koþarken [Þiir]
Yapayalnýz Bir Baþýma [Þiir]
Resmine Baktýkça [Þiir]
Bu Gece... [Þiir]
Sýrasý Mýydý? [Þiir]


Necmettin Yalcinkaya kimdir?

1960Sarýkamýþ doðumlu. 1977-78 Ýzmir Namýk Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Ozan Yayýncýlýktan 12 Eylül’de Çok Güldük Netekim! Mendil Sen Kokuyordu ve Stres Bileziði ve On Çocuktuk Aný/Öykü. Çeþitli dergi ve sitelerde öykü, þiir yazarlýðý. Ayrýca Edebiyatbahcesi. net sitesinin kurucu emekçisiyim. Yürüyüþ, sinema, tiyatro ve olta balýkçýlýðý hobilerim var. Yazmayý ve okumayý seviyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Tolstoy,Ahmed Arif, Nazim hikmet, Cengiz aymatov,


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.