Sorulduğunda cevapsız da kalabilir, hayatın sırrı nedir diye.. Yaşadığımız süre içerisinde neden hep farklı renkler var ? Hem korkular hem üstesinden gelinen olaylar kuşatıyor çevreyi..

İlk defa nerede görünmüştü, yaşama isteğini kabul ettiren duygu ve düşünceler ? Yaşamak için çalışmak, huzur duymak için beklentileri karşılamak, aşık olabilmek için sürükleyebilecek duygular, olumsuzluklarla baş etmek için bir şeyleri aşmak, gem vurmak ya da sorgulamak..

Bakış açısı her şeyi değiştiren yegane güç te olabilir. Sıkıntılı bir süreçten, gerçek bir doyuma savrulmak için.

Acı yoktur ! denilse, bu da bir gerçekliktir, kabul edildiyse tam anlamıyla.. Ondan, bir anlam, eylem ve fikir çıkarılabiliyorsa..

Hiç bir tartışma kazanılamaz deniyorsa, bu ne derece doğru olabilir ? Karşılıklı haklar gözetilerek, varılmak istenen sonuca odaklanıldı ise tartışma gerekli de olabiliyor. Bir ego tatmini ya da gururun ortaya serilmesinden ziyade, ortak bir yol bulunması için.

Birbirini yiyen ve bunu bir gereklilik bir göze girme ya da istediklerini elde etmenin olası bir nedeni olarak görenler için şöyle bir soru sorulabilir mi ? " İspat etmeye çalıştığın şeyin ortaya koyacağı yararlar gerçekten umrunda mı ?" Eğer umrunda ise, bunu, karşındakinin pozisyonunu sarsmaya çalışarak ya da entrikaları da gözeterek yapıyorsan, kime, ne yarar sağlayacağını düşünüyorsun ? Akıl, irade, mantık kavramlarını her şeyin üzerinde tuttuğunu söyleyip, fikir, davranış ve yarattığın etki açısından, bununla alakalı olmayan yerlerde konumlandıysan ? Kendini kandırmak yapılabilecek en kolay iştir zaten, ortaya çıkabilen de böyle bir durum oluyor çoğu zaman !

Gerçekte olanlar belli bir fayda sağlamalı ise, birçok gerçeklik belki de karmaşa yaratabiliyor çünkü her farklılık, farklı gereksinimler doğuruyor. Özü aynı ise insanın dinamiklerinin, gerçek, insanı en iyi noktaya konumlandırması ile ölçülebilir görünüyor. Eğer bu bekleniyorsa !