Elimde bir tohum... Tarlam kıraç. Su çok uzakta. Gölgesine sığınacağım bir ağaç yok. Ben kendi gölgeme sığınıyorum. Elimde bir tohum var; başımda kızgın güneş... Avuçlarıma su verecek kimsem yok. Bir bulut görmese de gözlerim bir dere gibi bakıyorum. Yüreğim su gibi akıyor. Gönlümü serin tutmaya çalışıyorum. Küp küp sözler taşınmakta bana; ama bir fincanı doldurabilecek işe yarar söz yok. Bir çakal dışkısı ne kadar tavuk kokarsa, herkes yanımda o kadar insan kokuyor. Elimde bir tohum... Yanımda kasa kasa buğdaylar kaldırılıyor. Kamyonlar gidiyor pazarlara. Benim kamyona verecek dolu bir çuvalım bulunmuyor. Çiftçiler koyunlarına, kuzularına, ağaçlarına güveniyor. Benimse bir dalım yok. Kışın yakacak bir çalım bile yok. Ambarlarım boş. Tarlamda kuş bile uçmuyor. Kargaların gak etmediği yerdeyim. Belki bir karga ceviz düşürür de yerim bunu bile diyemiyorum. Arzular aç, yürek susuz, tarlama elimdeki tohumu ekiyorum. Kendi gölgemle tohumu serin tutuyorum. Kendi bedenimden tohuma su veriyorum. Tüm tarlalar bahar bahçe... Çiçekler çiçeklerle öpüşüyor. Bir dalı koyacak toprağım yok. Tüm tarlam taş... Taşların üzerinde yürüyorum. Bir tohum için neler çekmekteyim? Ama üzülme. Vur kazmayı toprağa, dünya çaba görsün. Bir tohumdan ortaya çıkan emeği görsün. Çalış, dünya dereyi de, denizi de, bulutu da, umudu da, acıyı da, hüznü de tek sende görsün. Dünya görsün tek bir kişinin neler başarabileceğini. Görsün dünya bir yalnızlıktan ambar dolusu bolluğun nasıl çıktığını. Bir tohum kadar yüreğimde gurur... Çuvallar dolusu gururum yok benim. Bir çuvalın hamallığını yapacak kadar da bana güç veren yok; ama yüküm mağrurlardan ve şereflilerden daha fazla. Kimsesizliği taşıyorum. Herkes sırtüstü yatarken, ben sırtıma kimsesizliği vuruyorum. Dağın dağa, taşın taşa, ağacın ağaca dayandığı ve herkesin bir başkasının hamuruna un kattığı bu dünyada, ben bir buğday tohumunu kıraç toprağa ekiyorum. Tuzum terim, suyum terim, ben ekmeğimi kendim yapıyorum.
Zaman köpüklü hahve... Bir dakika keyif çatamıyorum. Tüm anlarım, fincan kırıkları... Sızmakta her yere acılarım. Alamıyorum kanımı bandırdığım ekmeğimin tadını. Hala sıcağım ve hala tazeyim, çıtır çıtırım. Kendime verdiğim tat bir fırın gibi etrafımı doyurmakta. Ne mutlu bana. Ekmeğe, tuza, suya hatırı olmayanlara, bir palto olamadınız; bari kimseye kış olmayın diyerek kepenkleri kapatıyorum.