..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > Haydar Köprülüoğlu




19 Mart 2013
Bizim Futbol  
Atını şaplatan radeocu kovboylar

Haydar Köprülüoğlu


Nevruz günleri unutturularak, futbol geliştirilmeye ne demeli bilemem. Türkiyenin batıya yönelmiş kültürü içinde, köklü törelerimizden Nevruz bayram olarak benimsenmemişti. Türkiyedeki Kürtler tarafından Newroz adıyla bayram coşkusuyla kutlamaktadır. Dünya futbolünde Avrupa Grubunu seçmemiz, Asyadaki Türk kökenli devletler tarafından coşkulu, bayram havasında geçen Nevruzu unutturmuş, ergenekon örsünde kılıç dövmek yeterli görülmüştür. Saygılarımla.


:AFBD:




Bizim Futbol

Futbol çok kişinin çocukken tanıştığı, gençliğinde oynadığı bir spor dalı. Hal böyle olunca da belli yerlerde futbolu alıp, gereğinden fazlasıyla görsel olarak toplumunun önüne koyanlar var.

Türk futbolu hakkında yayınlanmış kitap yok denecek kadar az Televizyonda, özellikle Başbakanlığa bağlı TRT kanallarında, günün her saatinde spor başlığı altında daha önce oynanmış maçların tekrarı, iştiyakla atılan gollerin tekrarı kına getiriyor.

Futbol dünyada olduğu kadar, ülkemizde de maddi, manevi önem kazanmıştır. Bu kazancın maddi değeri bir havuz içinde daha çok üç büyükler dediğimiz kulüplerin futbol ve diğer branşlarına akıtılmaktadır. Bu üç büyüklerin beyan ettikleri taraftar ve üye sayıları sözün gelişi ülke nüfusunun 5/4 ünü kapsamaktadır.

Futbolu izleyenler, ilgi duyanlar gerçeğine baktığımızda bu oran doğru olamaz. Bu realiteyi toplum içinde rahatça görebilirsiniz. O halde futbola ayrılan saatler neden eşit paylaşılmamaktadır.

Ülkenin büyümesinde herkesten katkı beklenirken, paylaşımda neden eşit davranılmamaktadır. Televizyon kanallarında futbola bunca yer ayrılırken, futbol dışında sporun diğer dallarına, belgesellere, turizme, genel kültür çerçevesi altında kültüre, ahlaki başlıklara yeterli zaman ayrılmamakta, yeterli değer verilmemektedir.

Futbolun hafif meşrep, gırgır yapma, geyik muhabbeti, gençliğin boşalma ihtiyacıyla birlikte, bir ilcâi tavrı da vardır. İnsanları çeken, şakalarını kaldıran biraz da bu yönüdür. Bunun için futbolla yatıyor, futbolla kalkıyor, konuya gençlik üstünden bir pedagog gözüyle bakmak istemiyoruz.

Futbol geçmiş yıllara göre çok daha zevkli. Yeşil bir fon üstünde forma aşkıyla seyretmek, daha da zevkli ve heyecanlı. İroni yapma nedenim, modern çağın felsefesine uygun programlara, futbol kadar ekranlarda yer verilmemesidir.

İyi, kötü bende futbol oynadım, hakemin bulunmadığı yerde, önemli bir maçta (Topçular – Piyadeler) hakemlik yapacak kadar da futbolu biliyor ve şamatası hariç futbolu seviyorum.

Başkent Ankara’nın seçkin bir mahallesinde büyüdüm. Mahalle olarak bundan 80 yıl önce ilk defa meşin topla tanışmıştık. Ankara’nın henüz oluşan, oluşmaya çalışan mahallesinde oynayacak arkadaş bulamadığı için elinde tuttuğu nizami topla mahallemize gelen merhum Spor ve iş adamı, Güneş Spor Başkanı Avni (Bulduk) Ağabeyin elindeki nizami topa aptallaşarak gıpta ile bakmıştık.

Bu topa ayağı değen hepimiz birer malul gazi, hakemleri hiç sorma kırk kez gönüllerden niyazi. Bedava forma giyenleri, ömür boyu menüsküs, yedekte kalanları da hakeza anarken, atını şaplatan, radeocu kovboyları da unutmadım. Mahallemize gelen bu tarihi topa ayak vuranları da şöyle sıralayabiliriz :
Başta Avni Bulduk, (Zöldür Avni) Gençler Birliği Futbol Kulübünde yetişen Burhanettin Doğançay, Halim Çorbalı, (Futbol Federasyonunun bir çok bölümünde görev almıştır) Hüseyin Maloğlu, (Zündap) Mişon Sedat (Fenerbahçe’de oynadı), Kaleci Gorgi Cemal.

Başkent’i nirengi noktası, 1933 yılını milat, bugünü futbolun geldiği nokta kabul edersek, toplumun sosyal ve ekonomi maratonunda kopuş farklarını görürüz. Sağlıklı mı olmuştur, sanmıyorum? Harman ortak olsaydı, bugün dağda barış aramaz, Nevruza bahane bulmazdık.

Dünya futbolunda Avrupa ayağıyla, Asya grubunda yer alsaydık, dünya futbolunda yerimiz, bugünkünden çok farklı olacaktı.

Belki de kulaklarımızın tozunu alan, var güçleriyle avaz avaz bağıran gooool seslerine ihtiyaç duymaz, eski atılmış gollerin tekrarıyla kendinden geçen nesli gözlerimize sokulması istenmezdi. Geçmişte yaşanmayan şaşaalı devri kıskanıyor muyuz bilemem.

Daha fazlasını da nazım olarak dile getirelim.






Futbolum

Ekmek, aş, sigaramız, noktasıyla ortak yol
Bağ kurmada güçlü ses, şamatalı gün, gece
İçte kontak kurduğum, dışta gırgır eğlence,
Gerisi gırtlağa güç gol, gol, gol, gol goool.

Futbolumuz tuğradır, her yerde geçen akçe
İç güdüm, dış coşkusu, stadyumda adralin,
Ayağa kalksın futbol, taraftarda hep dizgin,
Başbakan da futbolcu dağıt gitsin bol kepçe.

Yaşamın nostaljisi, soruyorum Quo vadis
Ekranlarda yansıyan geçmişle beraberlik
Hocasıyla ders başı, hani o mühendislik,
Ayrımcı bölücülük, nerede bütçe, meclis.

Futbol lügatin zengin kır belini, verkaç yap
Yer tut, omurga paylaş, nasıl dilersen saldır
Yatırıp ters köşeye, doksanından toz kaldır,
Yer yarılsa hiç durma çift kaleden bir pay kap.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın ortamsal kümesinde bulunan diğer yazıları...
Doğduğumuz Dünya Bu Değil

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
La Teşbih ve La Temsil
Millete Taziye
Doğup Büyüdüğüm Semt
Kısa Öz Geçmişim
Bekçi İmdat
Beni Aşan veya Dışa Taşan Duygular
Boşa Giden Erdemlerim
Sonbahar Güneşidir
Harf Devrimi ve Bir Anı
Kız İsteme

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşık Veysel ve Necip'in Öyküsü [Şiir]
Ömer Hayyam [Şiir]
Nostalji [Şiir]
Hikaye-i Osmaniye [Şiir]
Bakın Ne Diyor Eyyam [Şiir]
Volga Mahkumu [Şiir]
Gönül Ağrısı [Şiir]
Mührü Hümayun [Şiir]
Yiğidi Öldür Hakkını Yeme [Şiir]
Millete Atılan Goooool! [Şiir]


Haydar Köprülüoğlu kimdir?

İlerleyen yaşımdan dolayı kısa yol tabiriyle, konularımı daha çok nazım olarak ifade etmeye çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşadığı çağın çarpık düzenini sergileyen yazar veya kişiler.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Haydar Köprülüoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.