Öküzün rengini dýþýnda, insanýn rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Ýlhan okey oynuyor, ben oyun bilmediðimden yanýna oturdum, seyrediyorum. Bir ara biri ortaya bir taþ atýp “Bu iþ burada biter” demiþti ki, gerçekten oyun orada bitti. “Herkes ayaða kalksýn!” dedi içeri girenlerden biri. Polis kimliðini gösterdi, hepimiz ayaða kalktýk. Ýlhan çok uzun boylu olduðundan herkesin arasýndan pamuk tarlasýnda kendiliðinden çýkmýþ ayçiçeði gibi sivrildi kaldý. Masamýzýn, en uzun ögeyi barýndýrmasý bakýmýndan dikkat çekmekteydik, nitekim en önce bize geldiler. Görevlilerden biri Ýlhan’a: - Adýn? - Ýlhan. - Et yemeklerini sever misin Ýlhan? Ýlhan soruyu duyunca kamera þakasý yapýldýðýný sandý: - Eh, severim de sevmem de. Yanýt yetersizdi, görevliler aralarýnda fýs fýs konuþmaya baþladýlar. Sessizlik olunca ben baþýmý uzattým. Et yemeðinin sevilip sevilmediði soruluyor. Akþamüstü, karným da aç; durulur mu? - Ben çok severim, dedim. Görevlilerden biri omuzlarýmdan tutup oturttu. Sorularý soran: - Senin böyle iþlere boyun yetmez, otur orada. Ýþe bak niye yetmiyormuþ ki? Altý üstü et yenecek. En güzeli haþlamadýr, sýkarsýn limonu, ekelersin karabiberi basarsýn kaþýðý. Bu yaptýklarý da iþ mi þimdi? Önce et sever misin, de sonra boyun yetmezmiþ. Boyumuzla mý yiyeceðiz. … Görevliler öteki masalara gidip, Ýlhan’a göre daha kýsa boylulara sorular sormaya baþlayýnca, bizim masanýn çevresinde ister istemez yorumlar da baþladý. Masamýzdaki oyunculardan biri iþi Ýlhan’a yönelik yorumla baþlattý: - Gözün aydýn Ýlhan, iþsizim deyip durma artýk. Bak emniyet basketbol takýmý kuruyor. Üstüne bir bekçilik mekçilik, köþesin artýk. Ýlhan umutlansýn mý, umutlanmasýn mý, düþünürken, yan masadan biri arý Türkçesiyle olaya yorum getirdi: - Evet arkadaþlar, güvenlik sepettopu takýmý kuruyor. Devinimi bu baðlamda deðerlendirmek gerekiyor. Yan masadaki yaþlý amca öztürkçe sözleri tam anlayamadý: - Ne, emniyette sepet mi örüyorlarmýþ? Yanýndaki genç sözümona amcayý aydýnlatmaya çalýþtý: - Özelleþtirme beyamca özelleþtirme. Emniyet de özelleþtiriliyomuþ. Sele, sepet ne aklýna gelirse örüp örüp pazarlanacakmýþ. Amca, çevreden fýsýldanan “Yok artýk daha neler!”, “Uyduruyor”, “Kandýrma amcayý” seslerine hiç kulak asmadý. Sele sepet örme deyince içlendi. Çocukluðunda ayrýlýp bir daha dönmediði, belki de dönemediði köyü aklýna gelmiþti: - Aah ah! dedi, ben köydeyken bir sepet örerdim; sepet derim size. Soyulmuþ söðüt dalýndan hem de. Ýçinde þeker taþý. … Emniyetin giriþindeki bekleme odasýnda iyice sýkýlan yaþlý kadýn “Buyrun Hayriye haným” denilince bir ‘Ooh’ çekti. Hemen kalktý, ifade odasýna yöneldi. Evde bulunmadýðý bir aný kollayan azýlý hýrsýz, içeri girmiþ ve birtakým eþyasýný alýp götürmüþtü, hatta bununla da kalmamýþ, sofra kurup bir de yemek yemiþti. Ýfadeyi alan görevli, önce þüphelendiði bir kiþi olup olmadýðýný sordu. “Yok” dedi: - O akþam ahiretliðim Mukaddes’te kaldým. Yalnýz yaþadýðýmýzdan, ara sýra yaparýz. Gah o bende kalýr, gah ben onda. Mukaddes eski posta müdürünün karýsý, benim rahmetli de belediyede katip olunca, küçük yer tabii, sýkýfýký arkadaþ olmuþlar. E tabi gelinir gidilirken Mukaddes’le biz de öyle olduk. Ýþte hâlâ, bir kez olsun birbirimizi kýrmadan kýrk yýldýr … Görevli ifade alacak ama Mukaddes hanýmýn tanýtýmýndan bir türlü olaya giremiyor: - Teyzeciðim artýk içeri girsek. - Haa içeri dedin de, Mukaddes’in oðlu Ferudun içeri girmiþ geçende. - Ne yapmýþ, birþey mi çalmýþ? - Yok yok, öyle þey yapmaz o. Yalnýz oldum olasý biraz anarþist derler. Bu sözleri söylerken bir yandan da “Aman buralardan uzak” anlamýnda kulak memesini çekiþtirip masaya vurdu, üç kez. Hayriye hanýmýn sürekli ayrýntýlara takýlmasý gitgide memurun sabrýný da taþýrýyordu: - Teyze! Hýrsýz içeri nasýl girdi onu anlat. - Ben görmedim ki! - Peki kapýyý zorlamýþ mý, geldiðinde açýk mýydý? - Hayýr, ben buraya gelirken kapýyý kilitledim. - Þöyle sorayým, sen sabah Mukaddes hanýmýn evinden çýktýn, hemen kendi evine geldin ya … - Hemen eve gelmedim; fýrýna, bakkala uðradým. - Oralara uðrayýp eve geldin ya, eve geldiðinde kapý açýk mýydý? - Kilitliydi, anahtarýmla açtým. Memur, içinden “Anahtarlý hýrsýz!” dedi: - Neler çalmýþ? Uzun uðraþlardan sonra içeri girebilen, soruyu da anlayan Hayriye haným: - Neler çalmamýþ ki. Hatta, Mukaddes de çok üzüldü. Taa en üst raftaydý. Merdivensiz alýnmazdý. - Mukaddes mi? - Hayýr, Mukaddes deðil, onun verdiði reçel kavanozu. - Peki nasýl almýþ? - Bilmem! Görevli ilk ipucunu ele geçirmiþti aslýnda. Ýçinden bir “Hýýmm!” dedi. Demek ki hýrsýz çok uzun boyluydu. - Baþka ne çalmýþ? - Mutfakta iki kavanoz zeytin vardý. Biri kara zeytin, öteki yeþil zeytin. Kara zeytin kavanozunu almýþ, yeþil zeytini býrakmýþ. Görevli ikinci kez “Hýýmm!” dedi. Demek ki hýrsýz kara zeytini çok seviyor, yeþil zeytine yüz vermiyor. Hayriye haným olayý anlatmaya, ipuçlarýný ortaya dökmeye devam ediyordu: - Hiç anlamadým. Akþam yemeði için torunum gelecek diye et yemeði piþirmiþtim. Sen onu býrak benim diyet için piþirdiðim sebze yemeðini ye. Zehir zýkkým olsun! Önemli ipuçlarý bir bir ortaya dökülüyordu. Üçüncü kez “Hýýmm!” dedi görevli: - Anlaþýldý, vejeteryan hýrsýz! Bu durumda çok uzun boylu, karatavuk, bortak kuþu gibi karazeytin seven, etyemez bir hýrsýzla karþý karþýya kalýndýðý bütün belirtileriyle ortaya dökülmüþ oluyordu. … Ýlhan geri döndüðünde kahve kapanmak üzereydi. Biz heyecanla aðzýnýn içine bakýyoruz: -Yine anneannem, dedi; artýk iyice dalgýnlaþtý. Kavanozlarý anneme gönderdiðini unutmuþ, çalýndý, diye polise gitmiþ. “Þüphelendiðin biri var mý?” demiþler, “Et yemeyen, kara zeytin seven uzun boylulardan þüpheleniyorum” demiþ. Baktým bütün uzun boylularý emniyete toplamýþlar, yerdin yemezdin, severdin sevmezdin. Dinledik dinledik, boyumuz yetmediðinden hiç bir þey anlayamadýk. av.mehmetonder@hotmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |