..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Gelecek > Leyla ÜNAL




23 Eylül 2014
Google Bugüne Sonbaharın İlk Günü Demiş.  
Sonbahar ekinoksu mu?

Leyla ÜNAL


Google bugüne sonbaharın ilk günü demiş ve sonbahar ekinoksunu doodle yapmış. Yapmışta beni de düşüncelere daldırdı. Bugün gece ve gündüz eşit olacakmış. Benim aklımda ise 21 Eylül kalmış gece ve gündüz eşit diye nedense! Bugünden sonra geceler uzayacak, artık aydınlık saatler azalıp karanlık saatler artacak. Sonbaharın ilk günüymüş bugün. Ya da yazın son günü.


:AGBB:
Google bugüne sonbaharın ilk günü demiş ve sonbahar ekinoksunu doodle yapmış. Yapmışta beni de düşüncelere daldırdı. Bugün gece ve gündüz eşit olacakmış. Benim aklımda ise 21 Eylül kalmış gece ve gündüz eşit diye nedense! Bugünden sonra geceler uzayacak, artık aydınlık saatler azalıp karanlık saatler artacak. Sonbaharın ilk günüymüş bugün. Ya da yazın son günü. Sıcak yaz günleri bir dönem sonra gelmek üzere bırakıyor bizi, artık yaprakların dökülme zamanı. Sararıp, kızarıp ve belki kararıp dökülecekler. Önce göz seyri verecek yerlerdeki yaprak örtüsü, sonra kulaklarımızda yer edecek ormanlarda yürürken hışır hışır ayak sesleri ama güzelliğin yanında bir hüzündür sonbahar benim için. Hüznün rengidir sonbahar, adı üzerinde baharın sonu. Halbuki yazın sonudur ama biz sonbahar demişiz, nedense Sonyaz değil, keşke güzü daha sık kullansak.

BİR SARI ÇINAR YAPRAĞI

Sustu...
Konuşmaz oldu!
Durma, konuş desen de
Duymaz oldu!
Bekleyenler,
Beklemez oldu!
Yollar ayrıldı!
Ayrılmasın isterken
Dönüp de ardına
Bakmaz oldu!
Bir sarı çınar yaprağı
Süzüle süzüle rüzgarda
Döküldü, karıştı toprağa...

Leyla Ünal (14 Aralık 2012)

Güz tanımı nedense daha iç ferahlatıcı sonbahara kıyasla, hiçbir şeyin sonunu sevmemekten mi kaynaklanır benim duygularım? Şarkının sözlerini şöyle değiştiriversem, nasıl olur?

Aşkım bahardı
Ümitler vardı
Güz geldi diye
Gönlüm karardı

Halbuki en büyük aşklar sonbaharda yaşanır derler ama ben hep aşkı bahara, ayrılığı ise güze benzetirim. Aşk bahar gibidir çünkü cıvıl cıvıl, insanın yüreği şenlenir, gönlünde çiçekler açar, ya güz; yapraklar dökülürken ağaçlar çıplaklaşmaya hazırlanır. İnsanın çıplak kapması kötü bir duygu da ya yüreğinin çıplak kalması nasıl bir duygudur? İnsanın yüreği çıplaklaşabilir mi hiç? Mümkün müdür, yüreğimiz çıplak kalsın, yoksa biz öyle bir ağaç mıyız ki bir taraftan yapraklarımızı dökerken diğer taraftan yapraklarımız açsın?

Güz bana hüzün verse de severim güzü, ağaçların yeşilden kırmızıya renklerini, turuncunun her tonunu. Tek sevmediğim karanlığın artmasıdır. Bazen insan karanlık arar. Ne zamanki gözyaşlarını saklamak istesin aradığı karanlıktır. Güzün yağmuru gözünde saklıdır, bırakıp salıvermek ise karanlığa saklanır. Bazılarımız sever ağlamayı ya da saklamaz ağladığını, gözünden inci taneleri dökülüverir, en insani duygudur ağlamak çünkü.

Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Acılar ardarda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli

Sevin ağlayabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

Özdemir Asaf

Ağlayabiliyorsan ne mutlu sana
Düşün bir de ağlayamayanları

Nereden geldik sonbahardan ağlamaya?

Ağlamak yok bu hayatta, gülmek var. Düşmanlık yok bu hayatta, dostluk var. Yarınlarda seni sevmek var, mutlu günler var. Yarınlar benim, yarınlar senin, yarınlar onun, yarınlar bizim, yarınlar hepimizin.

Ali Rıza Binboğa

E bu da güzel, neyse ağlamayı bir kenara bırakıp, Sonbahara, pardon GÜZ’e dönelim.

İnan ki ağlamadım
Hüzünlüyüm sadece
Gözlerimdeki nemler çığ gibi
Yağar böyle her gece

Güz gülleri gibiyim
Hiç bahar yaşamadım
Ya sevmeyi bilmedim yıllarca
Ya sevince geç kaldım

Şimdi delicesine
Sevmek istesem bile
Sonbahar sisi çökmüş üstüme
Sevincim buruk yine

Güz gülleri gibiyim
Hiç bahar yaşamadım
Ya sevmeyi bilmedim yıllarca
Ya sevince geç kaldım

Hakan Taşıyan

İnsanın hiç sevmeyi bilmemesi mümkün mü? Ama güz gülleri gibi sevmesi de mümkün. Sevmek için insan geç kalır mı hiç? Sevgi yetişilmesi gereken bir tren ya da uçak mıdır ki geç kalalım? Sevgi içimizde, benliğimizde; saatlerimiz, dakikalarımız, saniyelerimiz gibi hep bizimle, bizimle mi acaba? Her zaman bizimle mi?

Türküler bitti
Halaylar durdu
Horonlar durdu
Al damar, mor damar, şah damar sustu
Bahçeler put kesildi birer birer
Meyveler salkım saçak taş
Bir bulut uçardı
Başıboş bedava
Yandı kül oldu.
Hüzün geldi başköşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu
Ağaç büyür arkasında koşamam
Kervan yürür peşi sıra düşemem
Yıldız akar uçsam da yetişemem.
Hüzün geldi başköşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu.

Bedri Rahmi Eyüboğlu

Sonbahar deyince aklıma sarı ve turuncu gelir. Sarı ayrılığın ya da hastalığın rengi iken turuncu neyin rengidir? Bilmem neyi ifade eder ama ben de hüznü anımsatır, sonbaharın rengidir turuncu.

Sonbahar hüzündür, bir şeyin bitişidir, ya zeytinler! Sonbaharın en güzel meyvesidir zeytinler. Ya bağ bozumları! Sepet sepet üzümler. Zeytin berekettir ülkemde bir yıl ürün fazla verip bir yıl vermeyen zeytin ağaçları, bol ürün verdiği dönemde ülkemin ekonomisini bile düzeltir.

Güz mevsimi; zeytinin hasat dönemi, bol üzüm ve incirin yendiği dönem, narların kendini göstermeye sergilerde yerini almaya başladığı dönem. Ancak ben ne zamanki tezgahlarda mandalina görürüm işte güz geldi derim.

SONBAHAR

Güz gelmiş
Yerde sarı turuncu yapraklar
Yapraklarını dökerken ağlar mı ağaçlar
Gün erken kararıyor
Lakin karar mısın umutlar
Güneş batarsa elbet tekrar doğar
Yeter ki sabret
Gelir elbet zamanı
Kışlar yaşanmadan
Gelmez baharlar.

Leyla Ünal

Baharı bekleyen kumrular gibi
Sende beni bekle sakın unutma
Ellerin havada gözlerin yolda
Bir tanrıyı bir de beni sakın unutma

Ümit Besen

Çok mu arabesk oldu bilmem! Google amca sonbahar geldi deyince ve sonbahar ekinoksunu doodle yapınca dökülüverdi işte.

Ben baharı beklemeye başladım bile, başladım da güzün tadını çıkarmak istercesine başladım güze.

Unutulmaması gereken ise dünyanın güney yarımküresi ilkbahar ekinoksunu yaşıyor bugün.

Sevgiyle kalın…

Leyla ÜNAL (23 Eylül 2014)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kapitalizmin Çılgınlığı İle İnsanoğlunun Tembelliği Birleşince
Son (Yarım) Ada, Bir Bodrum Masalı - 7
Aman Allahım!
Son (Yarım) Ada, Bir Bodrum Masalı - 6
Babalar Günü Hediyesi Babaya Özel de Anneler Günü Hediyesi Neden Eve Özel?
Korona Günlüğüm - 1
Korona Günlüğüm - 2
Son (Yarım) Ada, Bir Bodrum Masalı - 1
Son (Yarım) Ada, Bir Bodrum Masalı - 4
Son (Yarım) Ada, Bir Bodrum Masalı - 5

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Bekledim Günlerce [Şiir]
Ben, Uyuyamıyorum... [Şiir]
Özür Dilerim [Şiir]
Ah Kedi [Şiir]
Yaşlanmaktan Korkuyorum [Şiir]
Korona Günlüğüm [Şiir]
Ah Kelepçem, Ah Sevdam [Şiir]
Ben Seni Çok Sevdim [Şiir]
Look Inside Yourself [Şiir]
Birliktelik [Şiir]


Leyla ÜNAL kimdir?

Ben, Leyla. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet Ran, Aziz Nesin, Cemal Süreya, Özdemir Asaf, Orhan Veli Kanık, Bedri Rahmi Eyüboğlu


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Leyla ÜNAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.