..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Oðuz Tepe




25 Þubat 2015
Þans ve Dans (Beþinci Bölüm)  
Oðuz Tepe
Yazdýðým ilk romandýr.


:AEJI:
Beþinci Bölüm



I



Aralýk 2005

Süzgeçteki deliklerin yan yana gelerek oluþturduklarý, karenin alt tarafýnda bulunan, dikdörtgenin içindeki ince kýrmýzý çubuk, volta atar gibi, bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Volta atmasýna da neden olan, bir parmaðýn sarý düðmeye dokunmasýyla birlikte, Türk Sanat Müziði söyleyen kadýnýn güzel sesi duyulmaya baþladý. Ýçeride üç kiþi olmasý durumunda, üçüncü kiþinin ayakta kalacaðý kesin olan, küçük iþyerinin sahibi; Boynundan mezurasýný eksik etmeyen ve elindeki kumaþý dikmeye çalýþan Halil Efendiden baþkasý deðildi. Gün dönümü[1]’nün üzerinden geçen beþ gün içinde soðuklar iyiden iyiye artmaya baþlamýþ, dýþarýda yaðmakta olan yaðmurdan, karýn habercisi olduðunu anlamýþtý. Arkasýnda çeþitli renklerden oluþan top kumaþlarýn dizili olduðu raflarýn ortasýnda duran saate dönüp baktýðýnda, gelmesi gereken kiþinin neden geç kalmýþ olabileceðini düþünüyordu.

Dýþarýdaki soðuða raðmen, elektrik sobasýnýn ýsýttýðý, iþ yerinenin kapýsýnýn açýldýðýný fark ettiðinde, kapýya yüzünü çevirdi. Kapýyý açmasýyla birlikte içeriye girmesi bir olan, kafasýnda gri renk kasketi, üzerinde lacivert renk paltosu ve boynunda ayný renk atkýsý bulunan adam, kapýyý kapattýðýnda üþüyen ellerini ovuþtururken, bir yandan da kapýyý kapattý.

--- Kolay gelsin, Halil Usta.

--- Sað ol, hoþ geldin.

--- Biraz geç kaldým, kusura bakma.

--- Bende az önce saate baktým, Selim de, nerede kaldý diye içimden geçirirken tam o sýrada sen geldin. Nasýlsýn?

--- Allah'a þükür iyiyim, sað olasýn, sen nasýlsýn?

--- Allah iyilik versin, nasýl olayým, Bu halime de þükredip duruyorum iþte! Bu arada söyleyeyim, sen biraz bekleyeceksin. Þu elimdeki iþ bitmek üzere, sonra senin takým elbisenin provasýný yaparýz. Son provayý yaptýktan sonra da üç gün içinde hazýr olur, gelip alýrsýn.

--- Tamam, usta sen iþine bak. Ben de þu sandalyede oturayým.

--- Geç otur, bu arada radyonun sesini kýsmamý ister misin?

--- Yok, usta biliyorsun ben de Türk sanat müziði dinlemesini severim.

--- Sevdiðini biliyorum ama ben yine de sorayým dedim.

--- Ustam, þu senin ince düþünceliðine hayran kalýyorum.

--- Sað ol çok ince düþünmemek gerekir, gel gelelim düþünceli olmamakta kötüdür.

--- Haklýsýn ustam. Bu arada birkaç gündür, yola çýkacaðým diye heyecanlýyým.

--- Halinden belli oluyordu. Bir hafta önce gelip de elbisenin sipariþini verdiðin de anlamýþtým. Tabi ki sonra da senden dinleyerek öðrendim. Hayýrlýsý olsun diyelim, güle, güle git güle, güle gel.

--- Ustam, teþekkür ederim. Yeni yýlý evlatlarla, gelinle ve torunla geçireceðim. Ýstanbul’a her yýlbaþý gidiyorum. Bu açýdan da iyi olacak. Gerçi, Ýstanbul’ un tadý tuzu kalmadý ya.

--- Haklýsýn. Dedikten sonra elinde ki iþini de bitirerek, dikmiþ olduðu elbiseyi bir kenara koydu. Yorulmuþ olan gözlerini dinlendirmek için, iþe ara vermesi gerekiyordu.

--- Çay veya Türk kahvesi, hangisinden içersin Selim? Beraber bir þeyler içelim, hem benim de gözlerim, biraz dinlenmiþ olur.

--- Ben çay alýrým, ustam.

--- Tamam, o zaman, bende çay içeceðim. Diyerek küçük iþ yerinin kapýsýný araladýktan sonra, iþ yerinden dýþarýya çýkýp, ardýndan da kapýsýný kapattý. Ýþ yerinden dýþarýya çýktýðýnda, solunda bulunan kasabýn yanýnda ki kahvenin kapýsýný açarak, el iþaretleriyle çay sipariþlerini verdi. Kahvehanenin kapýsýný kapattýktan sonra, daha fazla üþümemek için, hýzlý adýmlarla yeniden ekmek kapýsýnýn önüne gelerek içeri girdikten sonra, ellerini ovuþtururken:

--- Hava gün içinde daha da soðumuþ. Diyerek elektrik sobasýnýn önünde durup üþüyen ellerini ýsýtmaya baþladý.

--- Keþke çaylarýn sipariþlerini ben verseydim usta.

--- Boþ ver Selim. Hem benim için de iyi oluyor, bütün gün oturunca diz kapaklarým aðrýmaya baþlýyor. Arada sýrada böyle çýkýp oraya gitmek diz kapaklarýma da iyi geliyor. Dedikten sonra tekrar yerine oturduðu sýrada, bir elinde bulunan iki bardak çayla dükkânýn kapýsýný açýp içeri giren, kahvecinin çýraðý Hikmet:

--- Buyurun, çaylarýnýz! Diyerek, önce Halil ustaya daha sonrada Selim Bey’e elinde ki çaylarý vererek, dýþarý çýkarken kapýyý kapattý. Çaylarýna þekerlerini atarak, yudumlamaya baþladýlar. Çaylarýný içtikten sonra, boþalan çay bardaklarýný iþ yerindeki tezgâhýn üzerine býraktýlar. Selim Bey, Halil Ustaya diktirdiði takým elbisesinin, son provasýný da yaptýrdýktan sonra bir an, elbisenin kendisine çok yakýþacaðýný düþünürken:

--- Ustam, müsaadeni istiyorum. Malum telaþým var. Yolculuk hazýrlýklarýna þimdiden baþladým. Hadi sana kolay gelsin. Hayýrlý iþler.

--- Selim, sende sað olasýn. Elbiseni almaya geldiðinde görüþürüz.

Selim Bey dýþarý çýkýp, etrafýna göz atmaya baþladýðýnda, anayolun üzerinde bulunan gövdesi ve yapraksýz dallarý ýslanmýþ aðaçlarýn, bu görüntülerini, maðazalarýn vitrinlerinde bulunan elbise giydirilmemiþ çýplak ve cansýz mankenlere benzeterek, kaldýrýmda bir müddet yürüdükten sonra, giderek artan soðuktan korunmak için, adýmlarýný hýzlandýrmaya karar verdi. Adýmlarýný hýzlandýrýp evine doðru yürümeye devam ederken, bir yandan da Ýstanbul’da kalmayý planladýðý on beþ gün içinde, buralarý çok özleyeceðini hissetti. Sahil kasabasýna on yýldýr, iyiden iyiye alýþmýþ hatta baðlanmýþ olduðunu da fark etti. Kasabada bulmuþ olduðu sessizliði ve en önemlisi de huzuru artýk baþka yerde arayýp bulamayacaðýný da, burada bulunduðu süre içinde çok iyi öðrenmiþti.



II



“Aþk; yolcu treni gibidir. Yolu üzerinde bulunan sevgi istasyonlarýnda bekleyenler ise gelecek olan aþk trenini kaçýrmak istemeyenlerdir. Bu nedenle usanmadan beklerler. Yanlarýnda duran bavullarýnýn içinde kalplerini taþýmaktadýrlar.

Sevgi istasyonlarýnda bavullarýnda kalplerini taþýyarak aþk trenini beklemekte olanlar, gelecek olan aþk treninin mutluluk yönüne giden yolcularý olduklarýný bilirler. Sevgi istasyonuna gelecek olan aþk treninin görevlileri de, mutluluk yönüne gitmek için bekleyen yolcularýn ellerindeki biletlere deðil de, yüzlerinde maske olup olmadýðýna bakarlar. Aþk trenine, sadece yüzlerinde maske bulunmayanlarý alýrlar.

Mutluluk yönüne giden aþk trenine, görevlilerin gözlerinden kaçarak, kaçak olarak trene binmiþ yüzleri maskeli olanlar ise, aþk treni mutluluk yönünde hýzla ilerlerken, tren ilk keskin dönemece girdiðinde, yüzlerindeki maskelerini düþürerek kendilerini belli edecekler ve aþk treninden hemen atýlacaklardýr.”

Okuduðu sayfadan baþýný kaldýrarak, yanýnda duran çantasýnýn içindeki küçük el aynasýný çýkarttý. Kendi yüzünde maske olmadýðýný bildiði halde, neden böyle davranmýþ olduðuna anlam veremediðini anladýðýnda da kendi kendine gülmeye baþladý. Küçük el aynasýný çantasýna geri koyduktan sonra içinden; “Yine saçmaladýn kýzým.” Diyerek baþýný iki yana doðru salladý. Dýþarýda yaðmur yaðdýðýný biliyordu. Sabaha karþý yataðýnýn içinde üþüyerek uyandýðýný hatýrladý. Aþk romanýný uzanarak okumuþ olduðu, yataðýndan kalktý. Günlerden Cumartesi ve kendisinin de izin günü olmasýna raðmen, erkenden kalkmýþtý. Yatak odasýndan çýktýðýnda evin giriþ kapýsýnýn yanýnda, yerde bulunan içi dolu poþetlere göz attý. Poþetleri gördükten sonra duþ almak için banyoya girdi. Duþunu alarak üzerinde bornozu, kafasýnda sarýlý havlusuyla yatak odasýna geri dönerek giyinmeye baþladý. Bir yandan giyinirken diðer yandan da havanýn yaðmurlu olmasýna karþýlýk, güzel bir gün geçireceðinden emin olduðunu düþündü. Altýna kotunu üstüne de yeþil renk kazaðýný giyerek, evden çýkmak üzere kapýya doðru yöneldi. Kapýnýn yanýnda siyah çizmelerini ve krem renginde ki montunu da giydikten sonra çantasý ile poþetleri alarak dýþarýya çýktý. Evinin kapýsýný kilitleyerek üç kattan oluþan apartmanýn ikinci katýnda ki merdivenlerden aþaðýya inmeye baþladý.

Apartmandan dýþarýya çýkar çýkmaz, vapur iskelenin olduðu yöne doðru yürümeye baþladý. Vapur iskelesine doðru yürürken, her zaman açýk olan ve sadece simit satan, simitçiye uðradý. Kararsýzlýk yaþamayacaðý bir yer olduðu için, içten içe seviniyordu. Küçüklüðünden beri zeytin yemesini, özellikle de siyah zeytin yemesini çok seviyordu. Siyah zeytine olan tutkusu farklýydý. Ailesiyle birlikte akþam yemeklerini yedikten saatler sonra bile siyah zeytinden bir iki tane yemeden yatmýyordu. Yýllar geçmiþ olmasýna raðmen siyah zeytin Sibel’in vazgeçilmezleri arasýnda duruyordu. Zeytinli simidini aldýktan sonra, vapur iskelesine doðru yürümeye devam etti. Ana caddeye geldiðinde, her sabah iþ yerine gitmek için sýraya girdiði, Taksim dolmuþlarýnýn olduðu yerde ki üst geçide doðru hýzlandý.

Üst geçidin merdivenlerinden yukarý doðru çýkarken, soðuk havanýn etkisini daha çok anlamaya baþladý. Üst geçidi geçtikten sonra merdivenlerden iner inmez, cep telefonun zil sesini duymaya baþladý. Kaldýrýmýn kenarýna çekilerek çantasýnýn içinden cep telefonunu çýkartýp, küçük ekranýna baktý. Cep telefonundan arayan annesiydi. Annesiyle daha dün gece uyumadan önce görüþmüþ, kendisinin, babasýnýn ve erkek kardeþinin iyi olduklarýný öðrenmiþti. Ýçinden kötü þeylerin geçmesine izin vermeden zil sesi çalan cep telefonunu açarak:

--- Efendim anneciðim, hayýrdýr! Kötü bir þey yok deðil mi? Diye merakla sordu.

--- Günaydýn kýzým. Yok, kötü bir þey yok, kýzým. Allah korusun nereden aklýna getiriyorsun böyle þeyleri?

--- Ya! Anne sen beni Cumartesi günü üstelik erken olan bu saatlerde kaç kere aradýn ki? Þimdi böyle konuþup duruyorsun. Çok hoþsun. Bende tabi ki soracaðým. Neyse kötü bir þey olmadýðýna sevindim.

--- Aman Sibel. Sadece dün gece rüyamda seni gördüm. Gördüm, sýkýntýlý halin vardý. Bende dayanamayýp erkenden seni arayým dedim.

--- Canýmsýn benim. Hiç merak etme, ben çok iyiyim. Þimdi vapur iskelesine doðru yürüyorum. Üsküdar’a geçeceðim.

--- Üsküdar’a mý?

--- Evet anneciðim.

--- Hayýrdýr kýzým. Senin anlattýðýn kadarýyla bizim dýþýmýzda bu yakada oturan bir tanýdýðýnýn olmadýðýný biliyorum. Bu yüzden sen öyle söyleyince bir an için þaþýrdým.

--- Þaþýracaðýný tahmin ettim anneciðim. Orada biraz iþim var. Ýþim bittiði vakit size geleceðim. Akþama da sizde kalýrým. Geçen hafta sonu gelemedim, sizi çok özledim.

--- Gel kýzým, biz de seni çok özledik.

--- Tamam, anneciðim, baþka bir diyeceðin var mý?

--- Yok, güzel kýzým. Seni bekliyoruz. Öpüyorum seni kýzým, günün güzel geçsin. Hadi görüþürüz.

--- Tamam, caným anneciðim. Bende seni öpüyorum. Görüþürüz. Dedikten sonra cep telefonunu çantasýna koyarak, yaklaþmýþ olduðu vapur iskelesine doðru yürümeye baþladý. Evdekilerin iyi olmasýna çok sevindi. Vapur iskelesine geldiðinde iskelede baðlý olan vapura binmek için giþeden jeton alarak, turnikelerden geçerek vapura ulaþtý. Vapurun orta bölümünde bulunan salonun kapýsýný açarak içeriye girip sol tarafta bulunan uzun koltuðun en kenarýnda ki cam kenarýna yerleþti.

Yaðmurlu bir gün olmasýna raðmen, denizde aþýrý dalga yoktu. Bu nedenle de vapur çok fazla sallanmýyordu. Denizi seviyordu. Denizi sevdiði için de küçük yaþlarda yüzmesini öðrenmiþti. Yüzmeyi öðreten babasýný da çok seviyordu. Ýskeleye baðlý olan halatlarý çözülen vapur, hareket etmeye baþladý. Vapurun hareket etmesiyle beraber vapurda görevli çay satan genç, elinde tepsiyle birlikte vapurun yolcu salonunda belirdi. Sibel vapurda çay içmesini çok seviyordu. Eskisi kadar vapura binmese bile her bindiðinde mutlaka çay içerdi. Çay satan genci yanýna çaðýrýp, kendisine bir bardak çay aldý. Elinde tutmuþ olduðu küçük beyaz poþetin içinde ki zeytinli simidini de çýkartarak, içeceði çayla birlikte yemeðe baþladý. Simidini yerken, içinde bulunduðu durumun keyfini çok iyi çýkarttýðýný düþünmeye baþlamýþtý bile.

Vapur pruvasýný Üsküdar yönüne doðrultarak yavaþ, yavaþ ilerliyordu. Sibel camdan dýþarý bakarken, defalarca görmüþ olduðu Kýz kulesini, Haydarpaþa tren garýnýn bulunduðu vapur iskelesini ve karþýsýnda da Sarayburnu ile birlikte Topkapý Sarayýnýn siluetini bir kere daha görüyordu. Sibel Ýstanbul’un birçok tarihi yapýsýnýn yýllara hatta asýrlara meydan okuyarak, Clog dance[2]dansý yapar halde, baþta kendisi olmak üzere, daha sonra da bu þehri görmüþ olan herkesle, alay ettiklerini düþünmekten de kendisini alamýyordu.

Vapur Üsküdar iskelesine sancaktan yanaþarak, halatlarýyla baðlanýnca, Sibel poþetlerini ve çantasýný alarak vapurdan inip iskeleden çýkarak, minibüs duraklarýnýn arasýndan Kadýköy yönüne doðru yönelerek yürümeye baþladý. Bir süre yürüdükten sonra otobüs duraklarýnýn olduðu yere geldiðin de, cep telefonunu çýkararak telefonun rehberinde kayýtlý olan bir numarayý tuþlayarak arama tuþuna bastý. Aradýðý kiþinin cep telefonu iki kere çaldýktan sonra üçüncü de açýldý.

--- Merhaba. Nasýlsýnýz?

--- Çok teþekkür ederim, Sibel Haným. Siz nasýlsýnýz?

--- Teþekkür ederim, bende iyiyim.

--- Perþembe günü konuþtuðumuz yerdesiniz sanýrým.

--- Evet, az önce geldim. O gün telefonda görüþtüðümüz gibi her þey yolunda gidiyor deðil mi? Herhangi bir aksaklýk yoktur umarým.

--- Yok, Sibel Haným. Ýçiniz rahat olsun. Sizi bekliyorum.

--- Tamam, gerekli iþlemleri yapmýþ olduðunuz için size çok teþekkür ederim. Neden bu þekilde olmasý gerektiðini de o günkü telefon görüþmemizde size açýklamýþtým. Ben þimdi taksiye binip 15 dakikaya kadar oraya geliyorum. Tekrar teþekkür ederim.

--- Rica ederim. Sibel Haným. Ben sizi anlayabiliyorum. Görevimiz efendim. Tamam, Sibel Haným. Ben sizi bekliyorum, gelince görüþürüz.

--- Görüþürüz. Diye yanýtladýktan sonra cep telefonunu kapatarak görüþmeyi tamamladý. Bulunduðu yöne doðru gelen taksiyi elini kaldýrarak durdurup, hýzla taksiye bindi. Taksi Sibel’in az önce cep telefonu görüþmesi yapmýþ olduðu kiþinin bulunduðu yere doðru hareket ederek, Üsküdar meydanýndaki kalabalýk trafiðe karýþarak gözden kaybolurken, kaybolmaya yüz tutan anýlarda, bir daha anlatýlamayacak olmanýn verdiði hüzünlerle, hayat devam ettiði sürece tekrarlamaya, devam edecekti.



III



Akþam yemeðini yedikten sonra kýzý Aylin, odasýna çekilip televizyon seyredeceðini söylemiþti. Eþi Hakan’da salonda ki, geniþ ekranlý televizyonda, haber programýný seyrediyordu. Televizyon seyretmesini çok fazla sevmediði için, mutfakta yarým kalan iþlerini yapýyordu. Hakan’la arasýnda ki buzlarý eritmesini bilmiþti. Bu yüzden neþesi de yerine gelmiþti. Bir daha ne zaman tartýþacaklarýný bilmiyordu. Tartýþacaklarsa, o zamanýn gecikmesinden yanaydý. Bir hafta sonra yeni bir yýla gireceklerdi. Yeni yýlda Hakan’la elinden geldiði kadar, aralarýnýn iyi olmasýný umut ediyordu. En son tartýþtýklarý olaydan sonra, kendi kendine eþini bir daha kolay, kolay üzmemeye karar vermiþti. Ýnatçýlýðýný dizginlemiþ olmasýnýn ve þýmarýklýðýna gem vurmasýnýn karþýlýðýný almaya baþlamýþtý.

Mutfak tezgâhýnýn üzerinde duran tabaklarý, bardaklarý, çatallarý ve kaþýklarý bulaþýk makinesine yerleþtirdikten sonra, kapaðýný kapatýp düðmesine basarak çalýþtýrdý. Mutfaktan çýkýp salona geçerek, eþinin yanýna oturup, onun bir kolunu tutarak, baþýný kocasýnýn omzuna yasladý.

--- Biliyor musun?

--- Neyi biliyor muyum?

--- Seni ne kadar çok seviyor olduðumu.

--- Sende benim, seni ne kadar çok sevdiðimi biliyorsun.

--- Ne kadar çok seviyormuþ bakayým, kocacýðým beni?

--- Tarif edemem!

--- Neden?

--- Herhangi bir nedeni yok, sen tarif edebilir misin?

--- Sanýrým bende tarif edemeyeceðim galiba.

--- Güzel, beni anlamýþsýndýr o zaman.

--- Anlýyorum.

--- Yarýn sabah kahvaltýya annenlere gideceðiz, biliyorsun deðil mi?

--- Biliyorum caným.

--- Seni bu halinle daha çok seviyorum. Bunun da farkýndasýn deðil mi?

--- Onun da farkýndayým caným.

--- Neyse tatlým, hadi yatalým.

--- Sen yat caným, benim biraz daha iþlerim var.

--- Ne iþiymiþ o?

--- Önemli bir þey deðil, sen git yat caným.

--- Peki tatlým. O zaman ben yatmaya gidiyorum. Dedikten sonra dudaðýna öpücük kondurup, yatak odasýna doðru ilerledi. Eþinin gitmesinden sonra, açýk olan televizyonu, kumandayý kullanarak kapattý. Uykusu gelmemiþti. Ayaða kalkýp salonun ýþýklarýný kapatýp, pencerenin kenarýnda duran koltuðun yanýndaki sehpanýn üzerinde duran ve mantara benzettiði gece lambasýnýn ýþýðýný yaktý. O anda evin içinde ki sessizliðe en güzel arkadaþ olacak þeyin, þarap içmek olduðuna karar verdi. Eþinin þarapla arasý yoktu. Salonda bulunan yemek masasýnýn arkasýnda ki tezgâhta yatýk vaziyette duran þarap þiþesini alarak, mutfaða geçip ýþýðý yaktý. Mutfak tezgâhýnýn en üst çekmecesini açarak, þiþe açacaðýný çýkarttý. Þarap þiþesinin aðzýndaki mantar týpayý açacaðý kullanarak çýkartýverdi mutfak tezgâhýnýn üzerinde bulunan dolabý açarak, þarap bardaðýný aldý. Þarap þiþesinin içinden þarap bardaðýna akan þarabýn rengi kýrmýzýydý. Beyaz þarap içmesini sevmiyordu. Þampanyanýn rengine benzettiðinden, beyaz þaraba alýþmamýþtý. Þarap bardaðýný eline alarak mutfaðýn ýþýðýný da söndürüp, salona geçerek, lambanýn aydýnlattýðý yerde bulunan, tekli koltuða yerleþti. Þarap bardaðýndan bir yudum aldýktan sonra, pencereden dýþarýyý seyretmeye baþladý. Sokaðý aydýnlatan sokak lambasýndan yola yayýlan ýþýðýn gözetiminde, yaðmurun yaðmaya devam ettiðini gördü. Yaðmurun yaðdýðý anlarý, seviyordu. Eþiyle ilk buluþtuklarý günde hava yaðmurluydu. Kýrmýzý þarabýný yudumlamaya devam ederken, evlerinin karþýsýnda bulunan boþ arsanýn ilerisindeki, apartman bloklarýnda ki dairelerin bazýlarýnýn ýþýklarýnýn yandýðýný, bazýlarýnýn da yanmadýðýný gördü. Apartman bloklarýnýn önünde bulunan ve iþe gidip gelirken, arabasýyla geçtiði yolda bulunan ve ýþýk saçan, sokak lambalarýný sarý lolipop þekerlerine benzetiyordu.

Gökyüzüne baktýðýnda, içmiþ olduðu þarabýn rengi gibi gökyüzünün de kýrmýzýlaþtýðýný gördüðünde, içini heyecan kaplamýþtý. Gökyüzünü saran bulutlar ay ve yýldýzlarý saklýyordu. Çocukluðundan beri geceleri gökyüzünü seyretmesini çok seviyordu. Okulda okuduðu yýllarda her yaz mevsiminde tatil için yazlýklarýna gidiyorlardý. Orada geceleri çatý katýndaki yataðýnda, yattýðý zaman gökyüzündeki yýldýzlarý da seyredebiliyordu. Her seyrediþinde ise yýldýzlarýn da kendisini seyrettiklerini hissediyordu. Kaymakta olan bir yýldýza da denk geldiðinde, üzülmüyor aksine o kayan yýldýzýn yanaðýna öpücük kondurmak için yanýna geldiðini düþünüyor ve gülümsüyordu. Aradan geçen yýllara raðmen gökyüzünde ki yýldýzlarla olan bu duygusal iletiþimi hiç eksilmedi.

Þarabýndan bir yudum daha aldýktan sonra sokak lambalarýnýn ýþýðýna doðru baktýðýnda, aniden oturduðu yerden ayaða sevinçle kalktý. Bu kadar sevinmesine neden olan þeyin, yýllardýr heyecanla seyretmiþ olduðu bir tiyatro oyunun, en güzel sahnesini yeniden seyrediyor olmasýydý.

O oyunda, kýrmýzý þalýný üzerine atarak, pencereden sarkarak, dýþarýsýný seyreden kadýna, üst katta ki yaramazlýk yapan çocuklarýn, ellerindeki, beyaz kâðýtlarý delgeçle delip, delgeçin içini doldurduktan sonra pencerelerinden, teker, teker sarkarak, delgeçlerin içindeki ufak beyaz kâðýt parçacýklarýný, kadýnýn kýrmýzý þalýnýn üzerine boþaltýyorlardý. Kadýn çocuklarý çok sevdiði için onlara kýzamýyor ve kýrmýzý þalýnýn üstünde birikmiþ olan ufak beyaz kâðýt parçacýklarýný þalýný eline alarak, penceresinden aþaðýya doðru silkelemeye baþladýðýnda; Þu anda olduðu gibi kýrmýzýya çalan soluk ýþýðýn altýnda, gökyüzünden yeryüzüne doðru beyaz kar tanecikleri de düþmeye baþlýyordu. Yaðmaya baþlayan kar yaðýþýnýn keyfini çýkarmaya bakarak seyrederken, diðer yandan da kýrmýzý þarabýný yudumlamaya devam ediyordu.

Yaðan kar’ýn, bir süre sonra, sokaktaki yolun üzerini ve sokakta park etmiþ olan arabalarýn üzerlerini kaplamaya baþladýðýný fark etti. Bu aný, kýzýnýn da görmesi gerektiðini düþünerek, kýzýnýn odasýna yöneldi. Kapýsý aralýk olan odadan baktýðýnda kýzýnýn açýk olan televizyon önünde bulunan yataðýnda uyumuþ olduðunu gördü. Kýzýna kýyamayacaðýný bildiði için, açýk olan televizyonu kapatarak odasýndan çýktýðýnda odanýn kapýsýný da kapatmayý unutmadý. Tekrar pencerenin kenarýna gelerek kar yaðýþýný seyretmeye devam etti. Kar yaðýþýný seyrederken, evin içi sýcak olmasýna raðmen üþüdüðünü hissederek elleriyle kollarýný ovuþturarak, hafiften titreyiverdi. Ne zaman, kar yaðarken seyretmiþ olsa, bu hareketi ister istemez yapýyor olduðu da, aklýna geldi. Yine, her kar yaðýþýný seyrettiðinde, sokaklarda yaþayan evsiz barksýz insanlar aklýna gelir ve içini hüzün kaplardý. Kar yaðýþý kendisi gibi birçok insanlarý da neþelendirirken, üzüntüsüne neden olan evsiz barksýz insanlarýnda, beyaz bir korkularý olduðunu biliyordu. Bunlar aklýna geldiðinde haline þükredip dururdu. Sokaktan geçen arabanýn, arkasýnda býrakmýþ olduklarý lastik izlerinden de yaðan kar’ýn þiddetini arttýrmakta olduðunu fark etti. Kolundaki saatine baktýðýnda, zamanýn hayli ilerlemiþ olduðunu gördü. Erken bir zamanda olsaydý, kesinlikle annesini ve babasýný arayarak, kar yaðýþýnýn heyecanýný onlarla paylaþacaktý. Çocukluðunda kar yaðdýðý gecenin sabahý, erken saatlerinde annesinin kendisini öpücükle uyandýrýp, ” Bak bakalým, pencerenden dýþarýya, ne göreceksin?” dediði anlarda; pencereden dýþarýya baktýðýnda, evlerinin karþýsýnda bulunan parký ve parký çevreleyen bitki örtüsüyle, çam aðaçlarýnýn beyaz renge bürünmüþ görüntülerini, gördüðü zamanki atmýþ olduðu sevinç çýðlýklarýndan sonra, annesinin kucaðýna sarýlýþlarý aklýna gelirdi. Hele, hele kahvaltýsýný bir an önce bitirip te, anne ve babasýyla sýký þekilde giyinip, parka gider, parkta küçük kardan adam yaptýktan sonra da anne ve babasýyla kartopu oynadýklarý o anlarsa çocukluðunda yaþamýþ olduðu en güzel anlar olduðunu dün gibi hatýrladý. Yaðan kar yaðýþýný bir süre daha seyrettikten sonra eþinin yatmadan önce kendisine söylediði sözleri hatýrlayarak yatmaya karar verdi. Iþýðý kapatarak, yatak odasýna doðru geçti.

Yatak odasýna girdiðinde, yataðýna, kendi yattýðý taraftan yavaþça süzülerek yataðýn içine girerek yorganý da üzerine çekti. Yataða girerken gürültü çýkarmamak için o kadar özen göstermiþ olduðunu bilmesine raðmen, eþinin kýmýldanmýþ olmasýna engel olamadýðýný anladý.

--- Geldin mi Caným?

--- Evet, geldim, tatlým. Dedikten sonra eþinin baþýný koymasý için açmýþ olduðu koluna sýrnaþýk vaziyette yanaþarak, sað bacaðýný da eþinin sað bacaðý üzerine koyarken:

--- Dýþarýda kar yaðýyor bir tanem.

--- Ciddi misin?

--- Evet, hem de çok ciddiyim. Hem de öyle çok yaðýyor ki yerler ve arabalarýn üzeri karla dolmaya baþladý bile.

--- Hadi ya!

--- Evet, inanmýyorsan kalkýp pencereden bakabilirsin.

--- Yok, ben sana inanýyorum, güzel O zaman. Yarýn zevkli bir Pazar günü olacak desene.

--- Evet, hayatým, bence de yarýn çok güzel bir gün olacak. Allahtan annemlerin evi yakýn. Birde uzakta olmuþ olduklarýný düþünsene! Arabamýz olsa bile Ýstanbul’a bir damla yaðmur yaðdýðýn da, trafiðin ne halde olduðunu biliyorsun.

--- Haklýsýn caným, iyi ki benimkilere gitmiyoruz. Düþünsene, ya yarýn Pendik’e gitseydik! Ben düþünmek bile istemiyorum.

--- Bir tanem, ben o anlamda söylemedim ki, aþk olsun.

--- Söylemediðini biliyorum caným.

--- Seni çok seviyorum.

--- Bende.

--- Haydi, uyuyalým bir tanem. Böylece seninde uykun açýlmamýþ olur.

--- Tamam, caným bence de uyuyalým. Tatlý rüyalar caným.

--- Sana da, bir tanem. Dedikten sonra eþinin dudaðýndan öptü.

Ýlerleyen birkaç saat içerisinde Ýstanbul da yaþayanlar, yeni bir güne beyaz elbisesini giymiþ olan Ýstanbul’u görerek baþlayacaklar dý. Ýstanbul’un beyaz elbisesini giymiþ olduðu ana tanýklýk edenlerse o aný yýllar geçse de unutamayacaklarý güzellikleri göreceklerdi. Unutulmayan anlarsa kimi zaman hatýrlanmak istenecek, kimi de zamanla, bir daha hatýrlanmamasý için savaþ edilen düþmaný andýracaklardý.


[1] Gün dönümü: Fýrtýna takvimine göre, soðuklarýn artmaya baþlayýp yaðmur ve hatta kar yaðýþýnýn görüldüðü Aralýk ayýnýn 23’ne rastlayan ve 50 gün sürecek olan dönemdir.

[2] Clog dance: 1830’larda ABD’de zencilerle alay etmek için tahta ayakkabýlar giyen beyazlarýn banço ve vurmalý çalgýlar eþliðinde yaptýðý, Afrika etkisindeki bir tür step dansý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þans ve Dans (Sekizinci Bölüm)
Þans ve Dans (Altýncý Bölüm)
Þans ve Dans (Onbirinci Bölüm)
Þans ve Dans (Ýkinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dokuzuncu Bölüm)
Þans ve Dans
Þans ve Dans (Üçüncü Bölüm)
Þans ve Dans (Yedinci Bölüm)
Þans ve Dans (Onuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Dördüncü Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umudun Adý Var. [Öykü]
Yaþam Parký [Öykü]
Dikmek [Deneme]
Telaþe Memurluðu Sýnavý [Deneme]
Yaþým Tuttu. [Deneme]
Takýlmak… [Deneme]
Boyumun Ölçüsünü Aldým. [Deneme]
Yazdým. [Deneme]
Oyunbozanýz. [Deneme]
Bir Sen Kaldýn. [Deneme]


Oðuz Tepe kimdir?

. . . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Tepe, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.