..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Engin Yavuz




8 Ocak 2003
yeni baþtan  
Engin Yavuz
Orta boylu, kara kaþlý, kara gözlüydü, kravatýný gevþetmiþti, yaz tatili yakýndý çünkü, gömleðinin yarýsý pantolonundan taþmýþ sarkýyordu. Saatlerdir beklediði liseli sevgilisini görünce heyecanlandý. Havuzlu kahvede oturduðu masadan doðruldu, ayaða kalk


:BEDB:
YENÝ BAÞTAN


Soðuk rüzgarlarýn yerini ýlýk meltemlere býraktýðý günlerden biriydi. Gökyüzü hala serin maviydi. Çatalkaya Daðlarý’nýn zirvelerinde ak bulutlarýn kýrkikindi yaðmurlarýna hazýrlandýðý bir öðle sonrasýydý.
Öðle yemeðinde annesindeydi. Her hafta hiç aksatmadan annesine gider kendisi için özene bezene hazýrlýdýðý yemeklerden yerdi. Bamya, barbunya, tavuklu pilav, cacýk ve kayýsý kompostosuydu o günkü ziyafet..
Sofradan kalktý, banyoya girdi. Elini yüzünü yýkadý. Sonra musluðu kapattý. Ellerini sarý çiçekli lacivert havlu ile kurularken banyodan annesine seslendi:
“ Anacým bu musluk iyi kapanmýyor. Hala su damlýyor, sinir oluyorum. Varsa bir Ýngiliz anahtarý halledivereyim þunu. Senin yaptýracaðýn yok anlaþýlan..”
“ Yok evladým bir ara yaptýrýrsýn ya da ben hallettiririm bir usta çaðýrýp. Büyütme bu kadar, zaten iþin baþýndan aþkýn, yorma böyle þeylere kafaný..”
“ Peki anacým, nasýl istersen.. Bir isteðin var mý, ben çýkýyorum..”
“ Canýnýn saðlýðý yavrum.. Sýk sýk gelip beni ziyaret ediyorsun.. Senden baþka ne isteyebilirim? Bundan güzel armaðan olur mu bir anne için? Haydi yolun açýk olsun..”
Evden çýktý, makam aracýný çaðýrdý, makamýna gidecekti, sonra vazgeçti..
Þoförüne, “ Burhan beni Havuzlu Kahve’ye götür, oradan belediyeye git. Çaðýrdýðým zaman gelirsin” dedi...
Kahvehanenin açýk kýsmýna, okaliptus ve dut aðaçlarýnýn gölgesine oturdu.. Týpký gençliðindeki gibi yalnýzbaþýna kalmak, saatlerce, saatlerce düþünmek istiyordu.

*     *     *     *

Küçüktü, ilkokul birinci sýnýfta olduðunu hatýrlýyordu. Küçükyalý’da daha önce Rum ailelerin oturduðu söylenen dört katlý bir taþ binanýn zemin katýnda yaþýyorlardý.
Yaz mevsimi gelince, terzilik yapan babasýnýn iþlerinden fýrsat bulduðu ve arkadaþlarýyla buluþmadýðý Pazar günleri önce troleybüs ile Üçkuyular’a kadar- O zamanlar adý Kennedy Meydaný idi- oradaki çýnarýn altýndan her saat baþý hareket eden lacivert renkli, motoru gürültülü Amerikan eskisi burunsuz otobüsle Ýnciraltý’na giderlerdi. Yavuz’un ilkokulda olduðu yýllarda Ýzmir, Üçkuyular Meydaný’nda biterdi.
Þimdi baþkanlýk yaptýðý ilçe belki bir köy kadardý kentin birkaç kilometre ötesinde.
Cumartesi-Pazar günleri bütün zeytin ve badem aðaçlarýnýn altlarý piknikçilerle dolu olurdu. Ýnciraltý ise Ýzmir’e uzak bir sayfiye yeriydi.
Yolcularla týkabasa dolu- çoðunun elinde içi köfteler, sarmalar ve dolmalar olan torbalar ve çantalar bulunurdu- otobüsün seferi saatlerce sürüyormuþ gibi gelirdi Yavuz’a..
“ Oysa þimdi otomobille 10 dakika sürüyor” diye geçirdi içinden..
Ýlçeyi geçtikten az sonra iki yanýnda okaliptüs aðaçlarýnýn sýralandýðý, otobüsün sarsýla sarsýla ilerlediði bozuk asfalt yoldan Ýnciraltý’na ulaþýlýrdý.
Burada hem 20-30 yaþýndaki okaliptüslerin gölgesindeki salaþ kýr kahvelerinde çay içip sohbet etme, hem deniz kenarýndaki tahta iskelelerin üzerine kurulu gazinolarda yemek yeme, hem de denize girme ve plajlarda güneþlenme imkaný vardý.
Ýzmirlinin bir kýsmý buraya otobüsle gelirse bir kýsmýný da gün boyunca vapurlar taþýrdý.
“ Havuzlu Kahve” o yýllardan kalmýþtý Yavuz Bey’in aklýnda..
Önünde zakkumlarýn sýralandýðý kahvenin yola bakan kýsmýnda, “Yeþil çuha” örtülü tahta masalardan birini oturmuþ, yoldan gelip geçenleri,, “Nasýlsýnýz baþkaným” diye hal-hatýr soranlarý selamlarken hatýrlamýþtý çocukluðunu.
Dikileli 50 yýlý geçmiþ dev okaliptüslerin gölgesine sýðýnmýþ dükkanlar vardý karþýda..
Süt kuzu kokoreç, ekmek fýrýný-taþ fýrýn dediklerinden- Tekel büfesi ve yanýnda deniz balýk lokantasý, küçük bir otopark..
Yalnýzca aðaçlar kalmýþtý deðiþmeyen- bir kýsmý, yaþlý ve saðlýksýz olsa bile- hala ayaktaydýlar, gölgeleri hala serindi.
Ve Ýnciraltý’na en büyük özelliðini veren okaliptüs yapraðý, iyot ve taze balýk kokusu..
Hiç deðiþmemiþti.
Lacivert renkli o eski otobüs tarih olmuþtu.
Þimdi otobüsler, minibüsler, taksiler, özel otomobiller výzýr výzýr gidip geliyordu..


*     *     *     *

Orta boylu, kara kaþlý, kara gözlüydü, kravatýný gevþetmiþti, yaz tatili yakýndý çünkü, gömleðinin yarýsý pantolonundan taþmýþ sarkýyordu. Saatlerdir beklediði liseli sevgilisini görünce heyecanlandý.
Havuzlu kahvede oturduðu masadan doðruldu, ayaða kalktý. Ýleriye doðru mahcup, utangaç birkaç adým attý. Yüzü kýzardý hafiften- Havuzlu Kahve”nin bütün müþterilerinin o anda kendilerini izlediðini sanýyordu-
Genç kýz ise yüzünü kaldýrmaya, ileriye bakmaya fazla cesaret edemeden, sanki kaybettiði küpesini arýyormuþ gibi yere baka baka ilerledi, gencin yanýna geldi, tokalaþtýlar, dilikanlý genç kýzý iki yanaðýndan öptü.
Yeþil renkli bir örtüyle örtülü masada karþýlýklý oturdular.
“ Nasýlsýn, özledim seni, görmediðim her dakika özlüyorum.”
“ Ben de seni..”
“ Nasýl olacak böyle?. Haftada bir görüþebiliyoruz ancak, ben her an birlikte olalým istiyorum.”
“ Olmuyor iþte.. Okuyoruz ikimiz de.. Sen kentin bir ucunda ben diðer ucunda. Annemler de sýký tutuyor. Eve onbeþ dakika geç kalsam hesap soruyorlar. Daha iki yýlým var liseyi bitirmeme. Üniversiteye baþlayýnca birlikte daha çok zaman ayýracaðýz birbirimize biliyorsun. Sevgimiz hiç eksilmesin yeter. Nasýl olsa daha çok yýlýmýz var önümüzde. Bana güven..”
“ Reyhan, ne içersin?” dedi delikanlý.
“ Meyve suyu olabilir mi?” dedi kýz..
Garsona seslendi:
“ Bize bir çay ve bir meyve suyu.. Kayýsý varsa daha iyi olur..”
Ayný anda düþündü. Cebindeki, babasýndan güçlükle aldýðý, düþmesin diye ikide bir kontrol ettiði para yalnýzca dört çaya yeterdi ama sevgilisinin meyve suyu isteyebileceðini hiç tahmin etmemiþti delikanlý.
Bir elini avucunun içinde tuttuðu kýzla sohbet ederken, bir yandan hesabý ödeyeceði sýrada sevgilisine karþý düþebileceði durumu tahmin etmeye çalýþýyordu.
Delikanlý genç kýza baþka bir þey içip içmeyeceðini sormadý. Saatlerin nasýl geçtiðini anlamadýlar sohbet ederken. Sonra, bir ara genç kýz:
“ Yavuz ben artýk gideyim. Okulu ekmiþtim zaten. Çok geç oldu. Evden merak etmeye baþlarlar” dedi.
“ Otobüse de yalnýz gitsem iyi olacak” diyerek sevgilisinin birlikte gitme teklifini de kibarca reddetti.
Delikanlý, yanaklarýnda usulca öptü yine, uðurladý genç kýzý. Kahvenin az ilerisindeki duraktan otobüse bininceye kadar izledi.. Masaya döndü, garsona seslendi, hesabý istedi içi titreyerek. Korktuðu baþýna gelmedi. Cebindeki para yetmiþti çay ile meyve suyunun bedeline.. Rahatladý, çýktý kahvehaneden bir sonraki otobüse bindi evine gitmek üzere..
Yavuz’du o delikanlý..

*     *     *     *

Belediyenin ilk damperli kamyonlarýnýn teslim töreni bir bayram coþkusu içinde yapýlmýþtý. Þimdiye kadar fen iþleri hizmetlerinin büyük belediyenin geçici olarak verdiði eski kamyonlarla yapýldýðý ilçede iki yeni kamyonun hizmete girecek olmasý böyle törenlerin nadiren yaþandýðý belediyede uzun zaman konuþalacak kadar önemli bir olaydý.
Hizmet binasý yeniden inþa edildiði için hizmetin geçici olarak prefabrik barakalarda sürdürüldüðü belediyede tören için hazýrlýklar bir hafta önceden baþlamýþtý.
Belediyenin bahçesi Türk bayraklarý ve flamalarla süslenmiþ, her yer yýkanýp temizlenmiþ, seradan büyük saksýlarda çiçekler getirilmiþ, konuklarýn oturmasý için sandalyeler, protokol için ikramlarýn konulacaðý sehpalar yerleþtirilmiþ, bunlarýn tam karþýsýna da baþkanýn konuþma yapacaðý tahta kürsü özenle cilalanýp konulmuþtu.
Törenin yapýlacaðý gün sarý renkli damperli kamyonlar renkli kuþaklarla, balonlarla süslenmiþ, önlerine de “Yenilendik, güçlendik” yazýlý bez pankartlar asýlmýþtý.
Törene yarým saat kala gelen son konuklar da sesi sonuna kadar açýlmýþ kabinlerden bahçeye yayýlan “Onuncu Yýl Marþý” eþliðinde kendilerine ayrýlan yerlere oturunca Yavuz Bey, yanýna çaðýrdýðý özel kalem müdürüne talimatýný verdi:
“ Herkes hazýrsa töreni baþlatýn..”
Kamyonlarý üreten firmanýn temsilcisi baþarýlarýný gururla anlatýrken, yapacaðý konuþmanýn notlarýný kontrol eden Yavuz Bey, birkaç dakikalýðýna da olsa satýrlar arasýnda kaybolup gitti.
“ Kamyonlara bak.. Her türlü ayrýntý, her türlü konfor düþünülmüþ.. Sürücü mahalli uçak kokpiti gibi, her þey sürücüler için.. Rahat, hýzlý, güvenli, saðlam.. Yýllarca inþaatlara kum, tuðla, blok taþýdýðýn Thames Trader neydi öyle.. Az üzmedi beni gece karanlýklarýnda. tenha bozkýr yollarýnda.. Ama onun sayesinde ayakta durduk ailecek, belimizi doðrulttuk. Ateþ kýrmýzýsýydý, pýrýl pýrýldý, bakýmlýydý, güçlüydü, parmakla gösterilirdi. Eðer keyfi yerindeyse on ton kum atardým kasasýna, bana mýsýn demezdi.. Yaðý, suyu yerindeyse, ara sýra kaputunu açýp vidasýný, somununu da sýkýyorsan eðer, hiç nankörlük etmezdi.. Kaç yýl kahrýmý çekti de terk eden ben oldum. Kimbilir nerede, kimin elinde þimdi, belki de emekli etmiþlerdir, bir demir-çelik fabrikasýnýn haddehanesinde eriyip gitmiþtir. Hey gidi Thames-Trader. Ýlk direksiyona geçtiðimde onyedi yaþýndaydým. Yýllarca ehliyetsiz kullandým. Ehliyeti cebime koyduktan sonra da kamyonun sürücüsü olduðuma kimseyi inandýramadým. Belki de kýsa boylu, ufak tefek biri olduðum için.. Trafik polisleri direksiyonda beni görse babamý sorardý. Hey gidi hey… Neler yaþýyor insan. Yýllarca kamyon sürücülüðü yap, kamyonu sat, gözlük dükkaný aç. Optik uzmaný ol.. Çarþýda esnaflýk yap.. Politikaya bulaþ.. Þimdi geldiðin yere bak. Yüz bin nüfuslu bir ilçenin belediye baþkanýsýn.. Etrafýnda sana saygý gösteren, biraz da çekinen bir kalabalýk, karþýsýnda yepyeni iki kamyon.. Hayat sürprizlerle dolu..”
“ Þimdi sayýn baþkanýmýzý konuþmasýný yapmak üzere kürsüye arzediyorum efendim..”
Çaðrýyý duyunca sýyrýldý düþüncelerinden, konuklarý baþýyla selamlayarak kürsüye yürüdü. Mikrofonu iþaret parmaðýyla bir-iki týklatýp kontrol ettikten sonra günlerdir hazýrlandýðý konuþmasýna baþladý:
“ Biliyorsunuz ben bu ilçede yaþayan vatandaþlarýmýzýn yarýsýnýn oyunu alarak seçilmiþ bir belediye baþkanýyým. Benimle ayný dönemde seçilenlerin hiçbiri bu kadar çok oy almadý. Baþarýlý bir ekiple üç yýldýr görev yapýyorum. Küçük bir ilçe olmamýza raðmen büyük projelere imza atýyoruz. Gelip geçen belediye baþkanlarýnýn kazma vurmaya cesaret edemediði ve ilçe ticaretinin kalbi sayýlan ana caddemizi baþtan sona deðiþtirmek de bize nasip oldu. Sabahtan akþama araç ve yaya trafiðinin hiç durmadýðý bir caddeyi yýkýp yeniden yapmak o kadar kolay deðil.. Yeni içme suyu ve kanalizasyon hattý döþeyeceksiniz, bütün elektrik ve telefon hatlarýný yeraltýna alacaksýnýz, sokaklarla baðlantýsýný saðlayacaksýnýz, kaldýrýmlarý yenibaþtan düzenleyeceksiniz. Ve bütün bunlarý kýsýtlý bütçenizle biraz da büyük belediyeden destek alarak yapacaksýnýz. Gecikme oluyormuþ, olabilir… Benim de bu caddede iþyerlerim var. Müþteri gelmiyorsa benim dükkanlarýma da gelmiyor, inþaatýn bir an önce bitmesini ben de çok isterim. Tepkileri kimlerin körüklediðini çok iyi biliyorum. Biz mecliste de uyumlu bir ekiptik. Kararlarý birlikte alýrdýk. Parti deðiþtiren bazý meclis üyesi arkadaþlarým þimdi beni baþarýsýzlýkla, beceriksizlikle suçluyorlar.. Altý ayda ne deðiþti de ben birdenbire baþarýsýz bir insan haline geliverdim.
Hiç önemsemiyorum bütün bunlarý.. Benim için önemli olan parti deðiþtiren meclis üyelerinin deðil, halkýn, esnafýn, bu ilçede yaþayan emeklinin ne düþündüðüdür.. Bakýn, mezbelelik durumdaki hizmet binasýný yýktýk, hýzla yenisini yapýyoruz. Yakýnda bütün hizmet birimleri ayný binada toplanacak.. Fena mý olacak? Ýlçemizde spor salonu yoktu, modern bir salon kazandýrýyoruz þimdi, inþaatý bitmek üzere.. Kültür merkezimizin altyapýsý bitti. Yakýnda temel atacaðýz. Kültürevimiz hizmete girdi. Gece gündüz yaþayan bir mekan yarattýk. Büyük bir eksiklikti.. Ýlçenin ortasýnda kalan temizlik iþleri müdürlüðünü ilçenin dýþýna taþýdýk. Artýk oradan geçenler çöp kokusu yüzünden burunlarýný mendille kapamýyor..
Ýlçemizi yeni baþtan yaratýyoruz.. Burasý termal tesisleri, hastanesi, kültür merkezleri, modern yapýlarý, festivalleri ve kaliteli belediye hizmetleriyle insanlarýn yaþamaya can attýðý bir kent köþesi haline gelecek. Bu kamyonlarý da halkýmýza daha iyi hizmet verebilmek için satýn aldýk.
Beni eleþtirmeye devam etsinler, bu eleþtiriler hizmet isteðimi daha da arttýrýyor bilesiniz.. Hepinize teþekkür eder, saygýlar sunarým…”
Ýzmir Körfezi’ne Karaburun Daðlarý üzerinde kavuþarak veda eden güneþ, geriye, pembe, eflatun ve mor renkli bulut kümecikleri býrakmýþtý.
Sahilin sessizliðini Ýzmir’e geleli birkaç gün olmuþ kýrlangýçlarýn coþkulu þarkýlarý bozuyordu.
Eðer zaman zaman gelip geçen gemilerin kýyýya gönderdiði dalgalar olmasa deniz çarþaf gibiydi.
Karþý sahildeki köyde yanan birkaç ýþýk puslar arasýnda hayal gibiydi.
“ Ne güzel bir gündü” diye iç geçirdi. Ýçmeyi unuttuðu çayýný bir dikiþte bitirdi.
Mutfaða gitti, üzerinde Bodrum Kalesi’nin resmi olan seramik fincana ocakta demlenen çaydan doldurdu, içine üç þeker attý. Yeniden bahçeye çýktý, gün batýmýný seyre koyuldu.
Ne zamandýr yaðmur yoktu. Güneyden kuzeye, Yamanlar Daðý’na doðru günlerdir ak bulutlar akýyor ama bir damla yaðýþ düþmüyordu.
“ Kenti yine kurak bir yaz mý bekliyor, yoksa bana mý öyle geliyor” diye düþündü.
Ýlk yýldýzlar gökyüzünde belirlemeye baþladýðýnda hafif bir esinti çýktý. Bahar meltemi gibiydi, yaban bitkilerinin insaný sarhoþ eden kokularýný daðlardan sahile taþýyordu.
Akþam yemeðine oturduðunda gecenin karanlýðý ile baþbaþaydý artýk.
“ Gökyüzünde ne çok yýldýz var. Karþý köyün ve bu sahildeki birkaç yazlýðýn bahçe aydýnlatmalarý olmasa kimbilir daha ne kadar yýldýz olur. Kentin aydýnlýðý gökyüzünün büyüsünü yokediyor” dedi kendi kendine..
Kuzeybatýya baktý..
Karanlýk denizde yakamozlar oynaþýyordu.
Yüz metre öteden birbiri ardýnca iki balýkçý teknesi geçtiler, “pat-pat” larýyla sessizliði yararak.
Küçük raký þiþesini açtý, bardaðýna doldurdu, içine birkaç parça buz attý, bir yudum içti. Tabaðýndaki peynirden bir parça aldý- keyiflendi birden..
Ne güzel bir akþamdý.. Deniz, yýldýzlar ve kendisiyle baþbaþaydý..
“ Bahar meltemidir baþýmda esen” diye baþladý, “Bir bahar akþamý rastladým size..”,
“ Baharýn gülleri açtý..” ile devam etti. Sesinin güzel olduðunu bilirdi, lisede öðrenciyken Türk Sanat Müziði kurslarýna gitmiþti.
Arkadaþlarý,” Kulaðýn mükemmel, sende cevher var, yararlansana” derlerdi.
“ Bahar bitti, güz bitti
artýk bülbül ötmüyor
yare tel çekem dedim
tel derdim iletmiyor..”
Bahar ne hoþtu, ýlýk ýlýktý, gençleþtiriyordu, her þeye raðmen mutlu hissediyordu kendini..
Bir ara saatine ne zamandýr bakmadýðýný anýmsadý. “Sekizi geçmiþ saat, nerede kaldý bizim haným, torununu görmeye oðluna gitmiþ olmalý. Çok gecikti. Ýnsan bir haber vermez mi? Çok düþüncesiz oluyorlar bazen” dedi kendi kendine..
Yeniden içki koydu bardaðýna, kalktý dolaptan turþu alýp getirdi, koydu masaya. Karaburun taraflarýna baktý, gökyüzünün zifiri karanlýðýný seyre koyuldu. Ýleride Urla açýklarýnda kýrmýzý ýþýklý bir deniz feneri yanýyor, sönüyordu.
O sýrada kuzeybatýda yarým saat önce gördüðü yýldýzlarý artýk göremediðini fark etti.
Bir komþusu geçiyordu bahçe kapýsýnýn önünden, selamladý:
“ Ýyi akþamlar sayýn baþkan nasýlsýnýz?”
“ Saðol Ýsmailciðim, iyiyim, gel bir kadeh raký iç..”
“Yok baþkaným, gideyim, evde misafirler bekliyor, geç kaldým, hoþçakalýn. Baþka bir akþam siz d e uygun olursanýz eðer çok memnun olurum. Sohbet ederiz biraz. Ama bu akþam baðýþlayýn beni..”
Tatlý esinti yavaþ yavaþ rüzgara dönüþüyordu, aðaçlardaki yapraklarýn hýþýrtýsý artýyordu, ürperdi bir ara, odadan bir yelek alýp sýrtýna geçirdi, yeniden balkona çýktý, küçük dalgalar kýrýlýyor, beyaz köpükler sahile vuruyordu.
Çalmaya baþlayan cep telefonuna uzandýðý sýrada ilk þimþek çaktý karþý daðlarýn üzerinde. Uzaktaydý, sesi duyulmadý.
“ Alo, efendim..”
“ Baþkaným, ben Murat..”
“ Evet, Murat dinliyorum..”
“ Baþkaným, ana caddede dükkanlarýn önüne yaptýðýmýz çiçekliklerin bir kýsmýný gece tahrip etmiþler, kimin yaptýðýný bulamadýk, ne emredersiniz?”
“ Bir zabýta memuru görevlendirin, sabaha kadar dolaþsýn cadde boyunca, hiç olmazsa geri kalanýný kurtaralým..”
“ Peki baþkaným, iyi geceler..”
“ Sana da iyi çalýþmalar..”
Zabýta müdürüydü arayan, görevinin baþýndaydý hala..
“Bitmiyor sorunlar bitmiyor. Biri bitse diðeri baþlýyor” diye söylendi kendi kendine..
Yaranýlmýyordu kimseye, yirmidört saat uyumasa, çalýþsa yine de kimse memnun olmuyordu..
Bitiþik evin bahçesinde asýlý çamaþýrlar uçuþuyordu.. Baþka bir evde panjur kancasýndan kurtulmuþ, pencereye çarpýp duruyordu. Rüzgar, dalgalar, uçuþan çamaþýrlar, yerinden sökülecekmiþ gibi sallanan aðaçlar, panjurun sesi, gecenin ürkütücülüðünü arttýrýyordu.
Yavuz Bey, kalktý içerideki televizyonu kapadý, yeniden balkona döndü, verandanýn altýna sýðýndý.
Þimþekler sýklaþtýlar zamanla, parlaklýklarý arttý, bütün denizi aydýnlatan mavi, sarý ýþýk huzmelerine dönüþtüler. Gürültüleri bulutlarda yankýlanýyordu birkaç saniye içinde.. Öylesine aydýnlanýyordu ki ortalýk gökyüzündeki bütün bulutlarý seçebileceði kadar parlak oluyordu þimþeklerin ýþýðý..
Þimþekler ve yýldýrýmlar sýklaþtýkça, rüzgar da þiddetini arttýrdý, dalgalar giderek büyüyüp azgýnlaþtýlar, deniz kabardýkça kabardý, uzaklarda yanýp sönen fenerin ýþýðý görünmez oldu.
Karayelin en çok yarým saat sonra yaðmurla birlikte fýrtýnaya dönüþeceðinden emindi Yavuz Bey..
Mart ayýnýn sonralarýna kadar zaman zaman þimþekler ve yýldýrýmlarla kuzeybatýdan yaðmurlar gelir, soðuk rüzgarlarý da yanýndan eksik etmezdi.
Bahçedeki söðüt aðacýnda yuva kuran saksaðan, birkaç kez kanat çýrptý o sýra, yerine iyice yerleþti, sessizliðe büründü yeniden..
Kadife kanatlý bir yarasa Yavuz Bey’e çarpacakmýþ gibi yaklaþýp uzaklaþtý, karanlýklarda kayboldu.
Baþkan, masanýn üzerindekileri içeriye taþýdý önlem olarak, yeniden balkona çýktý, yaklaþan fýrtýnayý seyre koyuldu.
Bir uðultu geliyordu uzaklardan..
Gecenin karanlýðýnda, rüzgarýn, dalgalarýn, aðaçlarýn sesinden çok farklýydý duyduðu uðultu. Kulak verdi, çözemedi..
Tozu topraðý havalandýrarak ve hýzla çoðalarak düþen ilk yaðmur damlalarýnýn sesi deðildi bu.. Birkaç dakika sonra yaðmur ve her biri fýndýk büyüklüðündeki dolu saðanaðý baþladýðý zaman anladý bu gürültünün ne olduðunu..
Bahçe kapýsýný bile göremez hale geldi bir an.. Ýçinden, “ Böylesi fýrtýnalarý sinemada görürdüm, film hilesi sanýrdým, gerçek de oluyormuþ.” dedi. Her tarafý sular kapladý göz açýp kapayýncaya kadar..
Çatalkaya Daðlarý’ndaki vadilerde toplanan yaðmur sularýný Ýzmir Körfezi’ne taþýyan dereler geldi aklýna, ne durumdaydý, ya sel geldiyse, cep telefonundan fen iþleri müdürünü aradý:
“ Recep nasýlsýn? Ýlçede durum nasýl?..”
“ Dereler yükseldi baþkaným ama henüz tehlike yok. Ýzliyoruz þimdilik. Yollarýn çoðu trafiðe açýk. Yalnýz birkaç yerde aðaçlar devrilmiþ, ekipleri gönderdik. Otoyolun altýndaki geçitlerde problem yaþýyoruz sadece. Elli santimetreyi geçti suyun yüksekliði, bir süre sonra kapanabilir.. Emirlerinizi bekliyoruz..”
Huzursuzdu..
Eþini hatýrladý, bu havada dönemezdi eve. Aradý:
“ Nevin, ben böyle bir afat yaþamadým. Ýçim hiç rahat deðil. Çýkacaðým, bakalým bizimkiler ne yapýyor, dereler taþarsa iþimiz çok zor, yüzlerce ev sular altýnda kalýr. Sen oradan kýpýrdama.. Eve dönüþte seni alýrým, beraber döneriz.”
Kapþonlu naylon yaðmurluðunu geçirdi sýrtýna, çizmelerini giydi. Otomobiline binmeden önce devrilen birkaç saksýyý düzeltti.
Aradan bir saat geçmiþti ama yaðmur þiddetini hiç azaltmamýþtý. Dere yataðýna dönmüþtü çevredeki bütün sokaklar.
Farlarýný yaktý, yýllardan beri hep ayný yollardan gelip gidiyor olmanýn alýþkanlýðýyla ama ne ile karþýlaþacaðýný bilmeden ilerledi ilçenin sokaklarýnda..
Ýlçeyi ikiye ayýran ana caddeye çýktýðýnda þaþkýna döndü Yavuz..
Trilyonlarca lira harcanan ve yeniden düzenleme çalýþmalarý bitmek üzere olan cadde daðdan inen Sarýpýnar Deresi’nin getirdiði sel sularý ile tanýnmaz hale gelmiþti.
Asfalt parça parça sökülüp sürüklenmiþ, kaldýrýmlardaki parke kaplamalar darmadaðýn olmuþ, çiçeklikler, aðaçlar devrilmiþ, sel sularýnýn nereden getirdiði belli olmayan bir otomobil bankanýn köþesindeki iri dut aðacýna çarpýp ters dönmüþtü. Suyun yüksekliði yarým metreyi geçiyordu. Gürültüyle akan sel önüne ne gelirse cadde boyunca aþaðýdaki otoyola doðru taþýyordu.
“Hiç sel yaþanmaz” denilen ilçenin kanalizasyon sistemi bu kadar çok suyu kaldýramamýþ þiddetli yaðmura teslim olmuþtu. En mükemmel altyapýnýn bile böyle bir yaðmura direnme þansý yoktu.
Bir ayakkabý maðazasýnýn yola kadar uzanan tentesinin altýna sýðýndý þiddetini arttýran yaðmurdan korunmak için..
Sel sularý ve çamurla kaplanan bazý dükkanlarýn sahipleri de koþup tentenin altýna girdiler. Ýçlerinden biri- ayakkabýcý dükkaný vardý- aðlamaklý konuþtu:
“ Baþkaným her þeyim gitti. Bütün sermayemizi kaybettik. Kýrk yýldýr bu çarþýdayým. Böyle felaket görmedim. Bu kadar su nerede birikti, nasýl böyle birdenbire boþanýp geldi anlamadým. Sanki vadideki baraj yýkýldý. Ne olacak bizim halimiz, bize kim sahip çýkacak?
“ Merak etmeyin yanýnýzdayým” dedi Yavuz Bey, yatýþtýrmak için..
“ Ne yapýlmasý gerekiyorsa birlikte yapacaðýz. Yaramýzý hep beraber saracaðýz. Ben bu ilçenin belediye baþkanýyým. Benim de gözlük dükkanlarým var. Benim iþyerlerim de herhalde çamur içinde. Ben de sizin gibi maðdurum. Sýkmayýn canýnýzý. Nasýl olsa bir çözüm yolu buluruz, gözyaþýnýzý dindiririz..”
“ Peki, þimdi ben ne yapacaðým” dedi içinden, düþündü, hala cadde boyunca köpürerek akan sel sularýný seyrederken:
“ Bu caddeyi adam etmek için ne kadar uðraþtým. Bir Allah biliyor bir de ben.. Ýki yýlýmý harcadým burayý düzenlemek için. Ýki saat içinde ne hale geldi? Harcadýðýmýz zaman, iþçinin, mühendisin emeði, harcanan para, kullanýlan malzeme yokoldu gitti. Þimdi sýfýrdan baþlamak ne zor.. Ýki sene daha uðraþmak.. Benim baþkanlýk sürem yeter mi buna.. Neleri göðüsledim ben bu proje için.. Esnafý ikna etmek bile bir yýlýmý aldý. Nuh dediler peygamber demediler.. Yeniden baþlamak… Artýk buna gücümün olup olmadýðýndan bile emin deðilim..”
“ Hoþçakalýn arkadaþlar, yarýn görüþürüz, nasýl olsa þimdi yapacak bir þey yok, sabah olsun caddenin halini bir görelim” dedi, iyi geceler diledi, çizmelerinin içine dolan çamura ve sulara aldýrmadan caddeden aþaðýya doðru yürüdü. Muhalif partiden ilçe baþkanýnýn sahibi olduðu beyaz eþya maðazasýnýn önünden geçerken kendisiyle bu cadde yüzünden nasýl tartýþtýklarýný anýmsadý:
“ Sayýn baþkan, çok gecikti bu inþaat.. Buraya uðradýðýnýz bile yok. Hiç merak etmiyorsunuz. Çalýþmalarýn nasýl aðýr gittiðini görmüyor musunuz?”
“ Benim bu yolun bir an önce bitmesini herkesten çok istediðimi bilmiyor musun? Bu caddede iki dükkaným olduðunu hatýrlatýrým. Böyle konuþmaktan vazgeç. Maðduriyet varsa ben de senin kadar maðdurum..”
“ Ben bilmem baþkan, esnaf hiç memnun deðil bilesin! Elinizi çabuk tutun, ne yapacaksanýz bir an önce yapýn. Bu inþaat yüzünden müþteri gelmiyor artýk, vatandaþ düþüp bir yerini kýrmasýn diye, yaðmur yaðdýðýnda çamur içinde kalmasýn diye çarþýya girmiyor artýk. Dükkanlar sinek avlýyor bu yüzden..”
“ Þeref Bey, bu yol yenilendiðinde en çok kim kazançlý çýkacak? Siz.. Daha önce araçlar yüzünden insanlarýn yürümekte zorlandýðý bu caddeyi yaya aðýrlýklý bir yol haline getiriyoruz. Bütün altyapý sistemi deðiþiyor. Yeni kanalizasyon ve içme suyu hattý döþeniyor. Bütün telefon ve elektrik hatlarý yeraltýna alýnýyor. Kaldýrýmlar geniþletiliyor, dükkanlarýn önleri çiçekliklerle süsleniyor. Vatandaþ artýk daha rahat yürüyebilecek, vitrinlere daha çok bakacak. Siz de daha çok kazanacaksýnýz. Anlayamýyorsunuz, sabredemiyorsunuz. Bir aylýk gecikme oldu ama bunun sorumlusu ben deðilim, sular idaresi.. Yýllarca kimsenin elini sürmek istemediði bir caddeyi yeni baþtan yaratýyoruz, fena mý yapýyoruz? Baþýnýza devlet kuþu konuyor farkýnda deðilsiniz.. Beni eleþtirmeyin demiyorum ama yapýlan güzel iþlerin de hakkýný verin.. Kasamýzda para olmadýðý halde ilçemiz için en iyisini yapmaya çalýþýyoruz. Bize destek vermiyorsunuz, bari köstek olmayýn!..”
Yavuz Bey, þimdiye kadar kendi dükkanlarýnýn ne halde olduðunu merak etmediðine þaþýrdý. Çamurlara bata-çýka hýzlandýrdý adýmlarýný, ardýndan fen iþleri müdürü Recep yetiþti:
“ Baþkaným, baþkaným. Otoyolun altýndan geçen büyük kanal týkanmýþ, aþaðýda su seviyesi giderek yükseliyor. Yarým saat sonra otoyolu aþabilir. Ne emredersiniz?”
“ Gel birlikte gidip bakalým. Yardým isteyeceðiz gerekirse. Bizim iþ makineleri ile beceremeyiz..”
Caddenin giriþine kadar ulaþamadýlar, biriken sel sularý bir yandan önünde bir bend gibi uzanan otoyolu zorluyor, bir yandan cadde boyunca yukarýya doðru, binalarýn zemin katlarýna da dolarak gerisin geriye ilerliyordu. Manzarayý görünce, “ Büyükþehir’i, Karayollarý’ný arayýn” dedi Yavuz Bey..
Birkaç saat içinde büyük iþ makineleri Sarýpýnar Deresi’ni týkayan molozlarý temizleyerek suyun denizle buluþmasýný saðladý. Yaðmur da giderek azaldýðýndan tehlike atlatýlmýþ sayýlýrdý.
Bir süre sonra ilçenin üzerine bir kabus gibi çöken fýrtýnadan geriye birkaç parça bulut ile bol yýldýzlý gökyüzü kalmýþtý.
Sabaha az vardý. Yavuz Bey, “Haydi arkadaþlar gidip yatalým, biraz uyuyalým. Sabah ola hayrola..”
“ Baþkaným Nevin Haným evde mi” diye sordu fen iþleri müdürü.
Eþini aramayý unuttuðunu o an hatýrladý. “Gidilmez bu saatten sonra” dedi kendi kendine. “Zaten uyumuþlardýr, bir anlamý yok rahatsýz etmenin. Eve gitmek en iyisi..”
Evinin bulunduðu sahil kuzeybatýdan esen fýrtýnanýn azgýnlaþtýrdýðý dalgalarla tanýnmaz hale gelmiþti.
Sahile bitiþik evlerin, süs bitkileri, çim ve aðaçlarla süslü bahçeleri, dalgalarýn taþýdýðý tahta parçalarý, plastikler, aðaç dallarý, çöp ve çamurdan oluþan bir sel enkazý ile kaplanmýþtý..
Ama þimdi insanýn içini ürperten bir sakinlik vardý sahilde…
Dizine kadar yükselen çamurda yürümekte zorlanarak girdi evine. Sade nescafe piþirdi kendine, balkona çýktý, denizi seyre koyuldu.
Karþýda Karaburun Daðlarý seçilmeye baþlamýþtý yavaþ yavaþ..
Hava aydýnlanýyordu.
Saatine baktý, altýyý çeyrek geçiyordu.
Banyoya girdi, yýkandý, traþ oldu, dolaptan kahverengi takým elbisesini çýkardý, uygun bir kravat seçti gömleðine, aynanýn karþýsýna geçti, saçlarýný düzeltti.. Cep telefonundan makam aracýnýn sürücüsünü aradý sonra:
“ Burhan, hazýrsan gel, ana caddenin son durumuna bakmak istiyorum.”
On dakika sonra caddenin giriþindeydiler. Sular tamamen çekilmiþ, geride kalýn bir çamur tabakasý kalmýþtý. Yolun görünümü inþaatýn baþladýðý ilk günleri anýmsatýyordu biraz. Yavuz Bey, “Ýþimiz uzun Burhan” dedi sürücüsüne, sekreterini buldu:
“ Fen iþleri, imar, temizlik iþleri müdürleri hemen buraya gelsinler.. Ýþe koyulma zamaný, çabuk olsunlar. Bu caddeyi yeni baþtan inþa edeceðiz!..”





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Pantolon
Baðbozumu
Radyo
Düðün gecesi
Kemik torbasý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Karpuzkaldýran
Ünzile
Sardunyalara veda
Çaylarýnýz þirketin ücretsiz ikramýdýr
Yazlýk sinema
Kar zincirleri
Evleniyorum, öptüm
Ayna

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çürük aþk [Þiir]
Yazlýk sinema [Þiir]
Alaçam'da bir sabah [Deneme]


Engin Yavuz kimdir?

Ýzmir\'de 23 yýl profesyonel gazetecilik yaptým. Þimdi basýn danýþmaný olarak çalýþýyorum. Gezi notlarýmdan derlediðim Bisikletle Yollar Yolculuklar ve yaðmurlarla ilgili þiir ve düzyazýlardan derlediðim Yaðmur Damlalarý isimli kitabým yayýnlandý. Yazdýklarýmý edebiyatý seven herkesle paylaþmak istiyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Rifat Ilgaz, Necati Cumali ve Yaþar Kemal'den çok etkilendim.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Engin Yavuz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.