..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Engin Yavuz




3 Þubat 2003
Kar zincirleri  
Engin Yavuz
Ben büyük kentlerin yirmidört saat yaþayan yanýný seviyorum. Alýþveriþ merkezleri, sahil restoranlarý, barlar, eðlence yerleri, giysi, ayakkabý maðazalarý.. Biliyorum sen de böyle yerlerden hoþlanmýyorsun. Eðer sen hoþlanmýyorsan bu benim de hoþlanmayacað


:BDJH:
KAR ZÝNCÝRLERÝ

“Bir sigara verir misin, bende kalmadý.”
“Arabada içme istersen.. Bak dumanaltý olduk. Camlardan birini aralasak, dýþarýsý Alaska gibi.. Soðuk rüzgar yüzünü kesiyor insanýn. Biraz sabret. Kertil’e ne kaldý. Birkaç viraj daha hepsi o kadar. Çay molasýnda tüttürürsün sigaraný..”
Sýndýrgý yolundan Simav’a gidiyorlardý üç arkadaþ..
Ege’nin kar yaðýþýnýn üç-dört yýlda bir gelip geçtiði, havasý ýlýk bir sahil kentinde yaþýyorlardý. Ovasý, daðý karla kaplý iç Ege’de bir gezinti yapmaktý üçünün de amacý.
Bu keyfi bir an önce yaþayabilmek için sabahýn saat altýsýnda yola çýkmýþlardý güle-oynaya.. Üstelik, “Karda-kýþta yolculuk, deli misiniz siz, oturun oturduðunuz yerde” diyen dostlarýnýn uyarýlarýný da kulak ardý ederek..
“Karda sucuk yiyerek birkaç kadeh þarap içmekten ne anlar onlar, Allah bilir kar helvasýnýn tadýný bile bilmiyorlardýr” diyordu Birol, “Ýnsanýn baþýna bir dert gelecekse oturduðu yerde de gelir. Kýsmet neyse o olur. Karlý yollarda yolculuk yapmak zorunda olanlar insan deðil mi. Bizim ne farkýmýz var onlardan?”
Akhisar çýkýþýnda yeni demlenmiþ çay ve gevrekle yaptýklarý kahvaltýnýn ardýndan - günlük gazetelere de göz gezdirmiþlerdi-Sýndýrgý sapaðýndan girip birkaç kilometre ilerledikten sonra Ýzmir’den bu yana yaþadýklarý bahar havasý yerini kýþa býrakmýþtý..
Bir zamanlar Ýzmir-Ýstanbul arasýnda yolcu taþýyan otobüslerin zorunlu olarak aþmak zorunda olduklarý virajlý yol yükseldikçe hava sertleþmiþ, ormanlýk alanda kar örtüsü giderek kalýþlaþmaya baþlamýþtý. Ýlk fotoðraflarýný orada, yalaðý buz tutmuþ bir çeþmenin baþýnda çekmiþti Onur..
Çam ormanlarýnýn arasýndaki sýk virajlar yolun tamamý da kar ve buzla kaplanýncaya kadar hem aracý kullanan Tolga, hem de karlarla ve doða ile iç içe olmanýn tadýný çýkaran Onur ve Birol için eðlencenin küçük bir ayrýntýsýndan ibaretti..
Az eðimli bir yokuþtan inip bir dereyi aþtýktan sonra yeniden yukarýya doðru sola yöneldiklerinde az ötede yolculuðun ilk sürprizi ile karþýlaþtýlar. Buzda kaymýþ ve yolu tamamen kapatmýþ yüklü bir kamyondu bu.. Arka tekerleklere kar zinciri baðlamaya çalýþan kýrmýzý kazaklý sürücü ter içindeydi..
“Biz de zincir taksak iyi olacak” dedi Birol, “Ne olur ne olmaz, biraz daha yükseleceðimize göre buz da mutlaka kalýnlaþýr. Baþýmýza bir iþ gelmesin..”
Bir sigara içimi kadar sürede ön lastiklere taktýlar zincirleri ve bu iþi bu kadar çabuk nasýl baþarabildiklerine þaþýrdýlar.

     *     *     *     *

“Bu karlý ve soðuk havada sýrasý mý þimdi gezmeye gitmenin? Ben birlikte bir yere gidelim desem gitmezsin, türlü bahaneler uydurursun, arkadaþlarýn teklif etti mi hiç hayýr demiyorsun. Gez bakalým.. Nereye gideceksiniz. Kütahya’ya mý? Köyleri mi dolaþacaksýnýz? Ýlk kez mi gideceksiniz Kütahya’ya? Bu heyecan niye? Sanki o kasabalarý, köyleri daha önce hiç görmemiþ gibisin.. Ayný yollardan bin defa geçsem býkmam. Bozkýrý seviyorum ne demek? Kim demiþ bozkýr kasabalarýndan hoþlanmam diye? Ben de severim o kasabalarýn tenha sokaklarýnda dolaþmayý.. Çarþýya girerim, vitrinlere bakarým.. Ben de bir bozkýr kasabasýnda olmanýn tadýný kendime göre çýkarýrým. Çabuk sýkýlacaðýmý da nereden çýkardýn Tolga? Doðru, senin kadar mutlu olamam. Ne yapayým benim karakterim de böyle.. Ben büyük kentlerin yirmidört saat yaþayan yanýný seviyorum. Alýþveriþ merkezleri, sahil restoranlarý, barlar, eðlence yerleri, giysi, ayakkabý maðazalarý.. Biliyorum sen de böyle yerlerden hoþlanmýyorsun. Eðer sen hoþlanmýyorsan bu benim de hoþlanmayacaðým anlamýna gelmiyor. Ben nerede mutlu oluyorsam oraya giderim demek istiyorsun.. Tabii karýþmaya hakkým yok, hayatýný ipotek altýna alamam. Madem kararlýsýn uðurlar olsun. Ama ne olur bir geceden fazla kalma.. Geceleri, çocukla bile olsa yalnýz kalmaktan korkuyorum biliyorsun. Saat kaçta çýkacaksýnýz? Altýda mý? Görüþemeyiz o zaman. Gittiðin yerlerden cepten ararsýn beni.. Bir de incik-boncuk bulursan almayý unutma olur mu? Kendine iyi bak.. Sana iyi yolculuklar Tolga…”

*     *     *     *
“Yarýn sabah yola çýkacaðým ama aklým burada kalacak.. Yasemin ile görüþemedim. Sonuçlandýrýlamamýþ tartýþmalar rahatsýz ediyor beni. Keþke telefonu yüzüne kapatmasaydým.. Bu kadar sinirlendirmeseydi.. Onu ne kadar seviyorum oysa.. Ama bir insan bu kadar oyalanmaz.. Nelerden vazgeçtim onun için.. Sýrf onu kaybetmemek için. Ne aldým karþýlýðýnda.. Hiç! Her seferinde daha fazlasýný istiyor. Vermekten býktým artýk. Bu iliþki yorgunluk benim için. Yýpratýyor, acý çekiyorum. Ben kovalýyorum o kaçýyor. Daha fazla koþmak istemiyorum. Neymiþ hanýmefendiyi ihmal ediyormuþum. Daha ne yapmam gerekiyor? Benim elimden gelen bu.. Onun yanýnda olmam gerekirken arkadaþlarýmla yolculuða çýkmak ne demekmiþ.. Ne yapacaktým ya.. Sen arkadaþlarýnla o bar senin bu bar benim dolaþýrken ben pencerenin önünde senin yolunu mu gözleyecektim.. Bunu mu bekliyorsun benden? Mutsuz bir evlilik geçirmiþ de.. Yeni bir evlilik için karar vermek zormuþ da.. Üç senedir bekliyorum, daha ne kadar bekleyeceðim? Evet demiyorsan eðer sen yoluna ben yoluma.. Ýyi ama dün gece telefonda niye ben bütün bunlarý Yasemin’in yüzüne söyleyemedim? Niye onu kýrmaktan bu kadar korkuyorum? Beni terk edip gitse ne olacak? Çok duygusalsýn diyor arkadaþlarým. Artýk gerçekleri görmenin zamaný gelmedi mi? Þu iki günlük gezi biraz düþünmem için iyi bir fýrsat olacak. Ama iki gün boyunca ne telefon, ne mesaj. Cebimi de kapatacaðým. Yeter be! Benim de yaþayacak bir tek hayatým var, yaþayacaðým. Baþkalarý için yaþamaktan býktým. Sevgili Yasemin, sana benimle oynamanýn bedelini ödeteceðim..”

*     *     *     *

“Sergi açmak ne kadar zor? Yýllardýr kasaba, köy dolaþýyorum. Fýrsat buldukça Anadolu yollarýndayým, binlerce fotoðraf çektim. Fotoðrafçýlýðýma güvenirim baþarýlý bir fotoðraf sanatçýsý olduðumu söylerler. Þimdiye kadar kaç sergiye katýldým, sayýsýný hatýrlamýyorum. Karma sergiye fotoðraf çekmek kolay da, sýra kiþisel sergi açmaya gelince zorlanýyorum, seçici oluyorum, beðenemiyorum. Evler Evler sergisi için karar vereli neredeyse üç ay oldu. Hala kararsýzým, O mu olsun acaba, bu mu daha güzel.. Kültür merkezinden Seda sýkýþtýrýyor, vakit iyice daraldý, elini çabuk tut diyor. Sergide en az kýrk fotoðraf olmalý. Her kasabadan bir eski ev seçsem.. Olmaz, zorlamanýn alemi yok.. Binlerce karenin içinden çýka çýka yirmi fotoðraf çýktý sergilenebilecek. Duygusuz buldum çoðunu.. Biraz daha çalýþmam lazým. Kendime uydurtmuþ dedirtmem. Yapacaksam en iyisini yapmalýyým. Babam bana bunu öðretti. Gediz’i, Hisarcýk’ý görmedim. Kimbilir ne güzel evler, sokaklar vardýr. Bu geziden daha iyi fýrsat olur mu? Karlar arasýnda taþtan inþa edilmiþ bir köy evi hayal ediyorum. Aðaçlar bembeyaz olmalý, gökyüzü soðuk mavi.. Evin bacasýndan duman tütmeli, ahþap pencerelerinde kýrmýzý perdeler. Bir penceresinden mavi gözlü bir kýz çocuðu gülümsemeli. Çektiðim her fotoðrafa duygularýmý katmalýyým, çektiðim her karede bir þiir yazmalýyým.. Sergi afiþlerimi görür gibiyim, Onur Adanalý, Evler Evler fotoðraf sergisi, Kültürevi, 21 Mart 2003 Cuma, saat onsekiz..”

*     *     *     *

Bu havada yola koyulmaya cesaret edebilmiþ bazý sürücülerin kontrolünden çýkýp devrilmiþ araçlarý gördükçe Onur, arkadaþlarýna dönüyor, “Ýyi ki taktýk zincirleri.. Bu yollarda zincirsiz dolaþýlýr mý? Þu kamyona bakýn, bu kadar yükle bu rampadan inilir mi? Delilik bu! Ne cesaret! Akýlsýz þu insanlar. Yarým saat uðraþmak zor geliyor, sonra iþte böyle oluyor. Yaþanan kazalardan kimse ders almýyor” diyordu.
Karla kaplý aðaçlar, çatýlarýndan buzdan kýlýçlarýn sarktýðý köy evleri, kar suyu ile beslenen coþkulu dereler, yiyecek arayan serçeler, aðaçkakan ve karatavuklar, ansýzýn karþýlarýnda çýkýp ayný hýzla sekerek kayýplara karýþan geyik ve bütün cömertliði ile tabiat. Her þey onlar içindi..
“Sevmezler bu kýþ mevsimlerini. Soðukmuþ, karmýþ. buzmuþ, hava kömür kokarmýþ. Tad almayý bilmiyor bu insanlar” dedi Birol, “Þu güzelliðe bakýn. Ne iyi ettik de geldik..”
Yalnýzca kedigözü takýlý kilometre taþlarýnýn kýlavuzluðuna güvenerek yol boyunca ilerlediler.
Daðýn zirvesindeki Kertil’de kerpiçten yapýlma çok eski iki katlý bir evin kahvehaneye dönüþtürülmüþ alt katýnda çay içip soluklandýlar..
Birol sürekli Tolga’ya takýlýyordu:
“Kýrk yýlda bir iþe yaradýn Tolga, bu geziyi düþündün. Bu keyfi biz yýllardýr yaþamadýk..
Simav Ovasý’nýn sýrtýný dayadýðý bindörtyüzelli metrelik Katran Daðý’ndaki Gölcük’tü o günkü son duraklarý..
Dizlerine kadar yükselen kara aldýrmadan, buz tuttuðu için kuþlarýn bile terk ettiði gölün kýyýsýna kadar yürüdüler.. Onur hayal ettiði fotoðraflarý çekti soðuktan titreyerek.
Birol otomobilin bagajýndan çýkardýðý piknik tüpünde sucuklarý kýzartýrken, plastik piknik bardaklara kýrmýzý þarap dolduran Onur, “Haydi arkadaþlar sýhhatinize.. Karlý daðlarda sucuk yemek için saatlerce yolculuk delilik diyordum kendi kendime.. Ama deðermiþ doðrusu. Bu dað baþýnda herkesin yapamadýðýný yapýyoruz. Biz özel insanlarýz..”
Yorgunluklarýný o gece Simav’da ilçenin meþhur kaplýcalarýnda unuttular.. Kaldýklarý üç yataklý, sýcak odada erkenden düþlere daldýlar.. Dýþarýda býçak gibi keskin bir ayaz, soluk lambalarýn aydýnlattýðý bahçede karlarý savuruyordu..
“Haydi arkadaþlar, güneþ doðmak üzere, davranýn, giyinip kahvaltýmýzý edelim, yolcu yolunda gerek..”
Karýnlarýný doyururlarken, restoranýn buðulanmýþ pencerelerinden karla kaplý Simav Ovasý’ný seyrettiler birlikte. Onur, “ Her yer bembeyaz.. Aðaçlar çýrýlçýplak. Hava soðuk.. Kanada’dan farký yok buranýn. Týpký belgesellerdeki manzaralar gibi” dedi..
Katran daðý’ndan yaban hayvanlarýnýn yüksekliði yarým metreyi aþmýþ kar kütlesine karþý çaresizliðinden yararlanmayý avcýlýk sanan kalabalýðý hayretle izleyerek Hisarcýk Ovasý’na indiler.. Karda bahardý yaþanan.. Sessizliði Onur bozdu..
“Arkadaþlar yol üzerinde artýk kar, buz yok. Ýleride bir yerde zincirleri çýkaralým dilerseniz, lastikleri yýpratmayalým boþu boþuna..”
“Haklýsýn Birol, tekerleklere zincir takýlý diye hýzlý da gidemiyoruz. Baksana elli kilometre yolu iki saatte geldik. Hiç olmazsa biraz daha hýzlanýrýz” dedi Tolga..
Parke kaplý dar ana caddesi, bu caddenin iki yanýna sýralanmýþ iki katlý kerpiç evleri, vitrinlerini aradan geçen yýllara raðmen korumayý baþaran bakkalý, tuhafiyecisi, gelenlerin yer bulamadýklarý kahvehaneleri ve kömür kokusuyla Hisarcýk kasabasýnda Onur hangi sokaðýn, hangi evin fotoðrafýný çekeceðini þaþýrdý.. Birol ile Tolga, “Haydi Onur, geç kalmayalým. Erken akþam oluyor” dedikçe Onur, “Çivit mavisi boyalý evin, sarýya boyanmýþ kapýsýnýn güzelliðine bakýn. Ne olur birkaç kare de buradan çekeyim. Hemen geliyorum” diyor, bir yandan arkadaþlarýný oyalamaya çalýþýyordu..
“Sucuk ekmek zamaný. Tertemiz hava nasýl da acýktýrýyor insaný, artýk yemek yiyecek bir aðaç altý bulalým.. Yer beðendiremedim size, orada çok kar var, burasý esiyor, þurada hiç manzara yok… Hiç olmazsa karnýmýzý doyururken þu tabiatýn doyumsuz güzelliðini seyrederiz, fena mý olur? Býrakýn artýk manzarayý, çok acýktým ben. Bir yerde dursak artýk..”
Ön koltukta oturan Onur, otomobili kullanan Tolga ile arkada yýðýlý eþyalarýn arasýnda kaybolan Birol’a söylendiði sýrada Çavdarhisar-Kütahya yolundaydýlar..
Aslanapa’dan Altýntaþ’a, Dumlupýnar’a geçecekler, oradan Uþak yoluna çýkacaklardý.. Hisarcýk ile Gediz arasýnda her yer yine kalýn bir kar örtüsüyle kaplýydý ama asfalt üzerindeki buz tabakalarý güneþi görünce hýzla erimiþti..
Karaçam denizinde aðýr yükle rampayý nefes nefese týrmanmaya çalýþan bir kamyonu sollayýp zirveye vardýklarýnda - çok yükseldiklerinden olacak- yol yeniden kar ve buz tabakasýyla kaplanmýþtý.. Tereddüt ettiler bir süre, ama hýzla gelip geçen zincirsiz araçlarý gördükçe yolun güvenli olduðuna karar verdiler.. Dümdüzdü ilerledikledikleri asfalt yol.. Çevre öylesine pürüzsüz ve aðaçsýzdý ki- gözün görebildiði her yer bembeyazdý- kimsenin yaþamadýðý bir dünyada insana sonsuzluktan gelip sonsuzluða gittiði hissini veriyordu..
Gökyüzünün mavililðine ipince sütunlar gibi yükselen dumanlar olmasa, bütün evlerin çatýlarýnýn da karla örtüldüðü köyü bile fark etmeleri imkansýzdý..
“Bir aðaç bulabilsek” diyordu Birol.. Onur da Birol’a takýlýyordu:
“Çok komiksin. Sucuk kýzartmak için niye bir aðaç altý. Bu kýþ kýyamette gölgesinde mi serinleyeceðiz? Gelin karnýmýzý doyuralým, saat üçe geliyor. Millet neredeyse akþam yemeðini yiyecek. Hiç insaf yok mu sizde?”
Yol ovayý bir ucundan bir ucuna aþan, cetvelle çizilmiþ on metre yüksekliðinde bir set gibiydi, iki yaný tarlaydý, tarlalar araziye serilmiþ beyaz halýlar gibi sýralanýyordu..
Birol, “Tamam Onur haklýsýn. Þu zincir takýnýz yazýlý levhayý geçelim, mola veririz. Ýstediðimiz gibi manzara yok ama olsun, hiç önemli deðil, açlýktan ölmeyesin..”
Kýrmýzý bir kamyon Çavdarhisar tarafýndan hýzla geldi, kar tozlarýný havalandýrarak geçti yanlarýndan, zincirsizdi..
“Gördünüz mü” dedi Birol biraz da tereddütle, “Bir Allahýn kulu zincir takmýyor. Ne yapalým, zaten hýzlý gitmeye korkuyoruz ama ne yapsak yeniden zincir taksak mý? Tedbirli olmakta fayda var..”
Birol yeniden Onur’a bir laf atmaya hazýrlanýyordu belki, o anda hayat bir an için durdu, otomobil yoldan çýkmýþ uçuyordu..

     *     *     *     *
Saatler sonra bir minibüsle götürüldükleri jandarma karakolunda Tolga, hemþehrisi uzman çavuþla koyu bir sohbete dalmýþ, bir yandan önlerine tabaklarla konulan domates, salatalýk ve peynirle karnýný doyuruyor, bir yandan anlatýyordu:
“O anda ne düþündüðümü, neler hissettiðimi hatýrlamaya çalýþýyorum. Aklýma hiçbir þey gelmiyor. Hayatým gözümün önünden film þeridi gibi geçti diyorlar, yalan!. Belki on, belki onbeþ saniyelik zaman dilimi.. Aracýn içindesin, olayý izliyorsun ve karþýlaþacaðýn sonu bekliyorsun..
Otomobilin nasýl savrulduðunu gördün, takla attýðýný biliyorsun, o anda baþýný arkadaþýnýn kolunun altýna gömüyorsun, o da senin üzerine kapanýyor.. Bu kazadan payýna düþeni bekliyorsun. Birkaç kez yuvarlanan otomobil en sonunda ters dönmüþ olarak elli santimetrelik kar tabakasýnýn üzerine yumuþacýk konuyor..
Ön cam kýrýk- beþ on saniye önce üzerine bastýðýn kar zincirlerinden biri direksiyona takýlmýþ sallanýyor, diðeri kollarýna dolanmýþ çözmeye çalýþýyorsun.. Otomobilin kaloriferi hala çalýþýr durumda..
Tavaný ezilmiþ otomobilin yan camýndan sürünerek çýkýyorsun, gezi notlarýn karlarýn arasýnda darmadaðýn olmuþ, hayati belgelermiþ gibi onlarý toplamaya çalýþýyorsun. Hepsi ýslanmýþ, ýslanýnca mürekkep daðýlmýþ, kelimeler birbirine karýþmýþ, sayfalardan biri eksik..
Yanýbaþýnda Birol, kar yýðýnýnýn üzerine oturmuþ, baþý iki elinin arasýnda, sað þakaðýndan parmaklarýnýn arasýndan kan sýzýyor, buna aldýrmýyor, kanyak þiþesini soruyor..
Yoldan görünmeniz imkansýz, yukarýdan araçlar hýzla gelip geçiyor, yapayalnýz olduðunu hissediyorsun. Sürüne sürüne yola ulaþan Onur karlar arasýndan çýkardýðý fotoðraf makinesi ile ters dönmüþ otomobilin ve kanyaðýný yudumlamaya baþlayan Birol’un fotoðraflarýný çekiyor. Sesleniyor bu arada:
“Tolga, açamadýn mý daha Coca Cola’nýn kapaðýný? Yardým ister misin?
Gülüyor bir yandan, sevinçten mi, sinirden mi, korkudan mý belli deðil..
Cep telefonun çalýyor, ellerin titreyerek açýyorsun. Karþýnda iki gündür sesini duymadýðýn kýzýn, ne kadar kötü bir zamanlama ama sana bu dünyada yalnýz olmadýðýný hissettiyor:
“Baba neredesin? Neden aramadýn beni..”
Kimsenin yaþamak istemediði ve çoðu zaman geride kalanlara acý veren olaylardan birisi yaþadýðýn. Ama þanslýsýn.. Çünkü hayat bu kazadan payýna düþen zararsýz sýyrýklara raðmen devam ediyor..
Sevdiðin ve seni sevdiklerine inandýðýn insanlar yaþadýðýn kentte seni bekliyor..”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çaylarýnýz þirketin ücretsiz ikramýdýr
Ayna

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Pantolon
Karpuzkaldýran
Baðbozumu
Ünzile
yeni baþtan
Sardunyalara veda
Yazlýk sinema
Radyo
Düðün gecesi
Kemik torbasý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çürük aþk [Þiir]
Yazlýk sinema [Þiir]
Alaçam'da bir sabah [Deneme]


Engin Yavuz kimdir?

Ýzmir\'de 23 yýl profesyonel gazetecilik yaptým. Þimdi basýn danýþmaný olarak çalýþýyorum. Gezi notlarýmdan derlediðim Bisikletle Yollar Yolculuklar ve yaðmurlarla ilgili þiir ve düzyazýlardan derlediðim Yaðmur Damlalarý isimli kitabým yayýnlandý. Yazdýklarýmý edebiyatý seven herkesle paylaþmak istiyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Rifat Ilgaz, Necati Cumali ve Yaþar Kemal'den çok etkilendim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Engin Yavuz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.