Yaþam hoþtur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiþtir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Birkaç gün önce Yalçýn kardeþim, ailecek bizi evine davet etmiþti. Biz de “Allah’tan bir engel olmazsa geliriz” demiþtik. Ýþte dün gece Yalçýn Arýcý’nýn evindeydik. Dýþarý masa hazýrlamýþtý. Bizleri, hanýmýyla birlikte güler yüzleriyle kapýda karþýladý. Masaya oturduk. Çok geçmeden bir araç geldi. Araçtan iki kiþi indi. Gelenlerden biri Ardahan Köyü’nden Yalçýn’ýn çok samimi arkadaþý Niyazi Öðüt’tü. Yanýnda ise sessiz, sakin, efendi ve çok mahcup bir kiþi vardý. Elinde, kýlýf içinde saz olduðunu tahmin ettiðim bir müzik aleti vardý. Bu da gecenin sürpriziydi. Bu, sessiz, sakin ve mahcup adam, Adana Fekeli Aþýk Osman Akçay’dan baþkasý deðildi. Ozanlýk geleneðinin Türkiye’deki son dönemde yetiþen usta Aþýklardan biriydi, Aþýk Osman Akçay. Adýný, Edebiyatçý olmam gereði, bir iki defa basýnda okumuþtum. Ama doðrusu, ilk defa canlý ve karþýmda görmüþtüm. Onlar da masaya geçip oturdular. Birbirimizi yakýndan tanýmaya baþladýk. Masadakilerin çoðunluðu Adana kökenliydi. Bir de Yalçýn’ýn Ýngiltere’den gelen komþularý vardý. Öyle ki onlar da Âþýk Geleneðini yakýndan tanýmak için gelmiþlerdi. Yalçýn’ýn Saygýdeðer Eþi Elvan Haným, her zamanki gibi maharetlerini göstermiþ, sofrayý çok lezzetli ve çok güzel çeþitli yemeklerle donatmýþtý. Hem sohbet ediyor, hem de yemeklerimizi yiyorduk. Âþýk Osman Akçay, âþýklýk geleneðini anlatýyordu. Nasýl Âþýk olduðunu, küçüklükte bu iþe merak sardýðýný, Karacaoðlan gibi Kerem gibi tanýnmýþ Âþýklarý okuduðunu, kendini yetiþtirip belli bir kývama geldikten sonra sazýný eline alarak âþýklýk geleneðine gönül verdiðini, ömrünü bu uðurda harcadýðýný anlattý. Kýsa zamanda tüm Türkiye’de tanýndýðýný, yurdun neredeyse bütün yerlerini dolaþtýðýný, yurt içinde ve yurt dýþýnda birçok konserlere katýldýðýný, Âþýk Þölenlerine gittiðini, atýþmalar yaptýðýný, aldýðý davetlerle düðünlere, önemli günlere, eþ ve dost toplantýlarýna katýldýðýný belirtti. Âþýklýk tarzý geleneðinin günümüzde nasýl karþýlandýðýný sormam üzerine, “Eskisi kadar deðer verilmediðini, yeni neslin bu geleneði artýk unuttuðunu, görmediðini, bilmediðini ve bu nedenle de bu tarza yabancý kaldýklarýný” söyledi. “Aþýklýk Geleneðinin bir eðitim çerçevesi içinde öðretilmesi gerektiðine inanýyorum. Okullara ders olarak konulmasý lazým. Okullarda, öðrencilere ders olarak verilirse, öðrenciler de bu geleneði yakýndan tanýyýp sevmiþ olurlar. Böylece belki aralarýnda yeni neslin âþýklarý çýkar. Gelenek de böylece sürüp gider. Unutulmaz. Müzik, zaten evrenseldir. Ayný dili konuþur. Ýnsanda güzel duygular uyandýrýr. Ýnsanýn ufkunu açar. Bu nedenle önem verilmesi gerekir” diyor. Devletin artýk eskisi kadar Âþýklara deðer vermediðini, onlara eskisi kadar sahip çýkmadýðýný belirtiyor. “Bakýnýz, devlet bize þu kartý verdi. Sözde bu kart bize bazý yerlerde kolaylýk saðlayacak. Müzelerde, otobüslerde, indirim yapýlacaktý. Bizi rahatlatacaktý. Ama bu, sözde kaldý. Kartý dikkate dahi alan yok. Elimizde kaldý” Kendisine TV’lere çýkýp çýkmadýðýný, buradan destek alýp almadýklarýný sordum. “TV’ler bize bir fayda saðlamýyor. Hiçbir geliri de yok. Düþünün Ýstanbul’dan bir kanal sizi davet ediyor. Ama ne gidiþ masrafýnýzý karþýlýyor, ne de size bir ücret veriyor. En fazla bir günlük otel masrafýnýzý karþýlýyor. Otobüs parasýný, yemeðinizi ve orada yaptýðýnýz harcamalarý ve ulaþým giderlerini siz kendiniz karþýlýyorsunuz. Bu da sizin için büyük bir külfet oluyor. Bu nedenle de bizi kurtarmýyor. Ama TRT’ye çýktýðýmýz zaman belli bir ücret alýyoruz. Bunu diðer özel kanallar da yapsa bizim için bir gelir olur” diyor. “Birkaç gündür KKTC’de olduðunu, daha kimsenin burada olduðunu bilmediðini, o nedenle KKTC’deki TV’lere de çýkmadýðýný söylüyor. Eðer, bir kanaldan davet alýrsa çýkýp, Âþýklýk Geleneðini Kýbrýslý Türklere de tanýtmak ve sevdirmek amacýyla çýkabileceðini” söylüyor. Yemeðin ardýndan Âþýk Osman Akçay, hiç ayrýlmadýðý, bütünleþtiði ve hayatýnýn bir parçasý olduðu sazýný eline alýp bizlere unutulmaz bir mini konser veriyor. Söylediði türküleri önce hikayesini anlatarak, neden ve nasýl yazdýðýný söyleyerek türkülerini okuyor. Biz, en çok da “Ýnternet Gelini” “Evlenemedim, Otelde kaldým iþte” türkülerini çok beðendik. Kýzýnýn okula giderken onun için yazdýðý türküyü o günkü heyecanla söyledi. Aþýk Osman Akçay’ý tanýmanýz açýsýndan bir sosyal medyada kendi hesabýndan aldýðým kýsa bir özgeçmiþini vermek istiyorum: “Adana’nýn Feke Ýlçesine baðlý Gürmüze Köyü’nde 1960 yýlýnda doðmuþ. Ortaokulu dýþarýdan bitirmiþ. Seramik döþemeciliði yapýyor. Yüreðine ilk kez kor ateþler, henüz 10-12 yaþlarýnda iken gittiði düðünlerdeki sazlý-sözlü þenlikler de düþtü. 13-14 yaþlarýna gelince, Karacaoðlan’ý, Kerem’i okudu. Saz çalmayý köyünde kendi kendine öðrendi. Üstatlarla tanýþýnca da ne denli eksik olduðunu kavradý. Ýncelikleri öðrendi. Hece vezni ile tanýþtý. 22 yaþýna geldiðinde ise sahneye çýkmaya baþladý. Bu dönemde Deli Nazým, Kul Mustafa, Hacý Karakýlçýk, Feymânî gibi ozanlardan oldukça yararlandý. Ozan Osman Akçay’a göre, aþýk dediðin verilen kafiyeyi dört-beþ dörtlükte söyleyebilen kimsedir. Ozan ise saza-söze dökülmüþ türküyü söyleyebilen, þair ise düþünerek yazan kimse demektir. Þiirlerini gece yarýlarýndan sonralarý, bazen uyanarak yazýyor. Basýlmýþ henüz bir kitabý olmamakla birlikte, þiirleri Selçuk Üniversitesi’nde tez konusu oldu. Dört adet kaseti var. Sayýlamayacak kadar çok etkinliðe katýldý. Bunlarýn arasýndan; Konya Âþýklar Bayramý, Çorum Âþýklar Bayramý, Karacaoðlan ve Dadaloðlu Þenlikleri özellikle anýlmalý. Hiciv ve güzellemeyi önemsiyor. Genç ozanlara bir tek öðüdü var: “Ýleriye… Hep ileriye… Bir adým dahi olsa daha ileriye.” Baðlamada üstadý yok, kara düzen çalýyor. Aþýk Osman Akçay’ýn þu büyülü dizeleriyle veda etmek istiyorum: YAR GÖZLERÝNE Gören sanar beni deli divane Çünkü esir oldum yar gözlerine , Sana olan aþkým belki bahane, Kudretten çekilmiþ sýr gözlerine, Ben sendeyim, sen de benden ýrama, Tatlý dilin merhem olur yarama, Sakýn baþka yerden sakýn arama Neler çektiðimi sor gözlerine, Sana olan aþkým daðlardan yüce, Ne gündüzüm gündüz, ne gecem gece, Seyret kainatý bir uçtan uca, Yalan dünya gelir dar gözlerine, Kor koydun Akçay’ýn sönmüþ özüne, Güneþin ziyasý vurdu yüzüne, Her halin benziyor, huri kýzýna, Doðmuþ bir ilah nur gözlerine. ”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |