..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aðlamak da bir zevktir. -Ovidius
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Türkiye > Hakan Yozcu




5 Aðustos 2016
6. Türkoloji Buluþmasý  
Hakan Yozcu
Buluþmaya yeni arkadaþlar gelmiþ. Kimileri geceden, kimleri de sabahýn çok erken saatlerinde burada olmuþ. Hacý Donsak bunlardan biri. Hasretle kucaklaþýyoruz. “Cafer’i gördün mü?” diye soruyor. “Cafer mi geldi?” diye cevap veriyorum. Çünkü þaþkýným. Cafer, buluþmaya ilk defa geliyor. Neredeyse 30 yýl Cafer’i hiç görmedim. “Ýþte kahvaltý yapýyor” diyor. Hem de oturduðum masanýn tam önünde. Az önce bu kiþiyi görmüþtüm. Ama tanýmadýðým için yanýndan geçip gitmiþtim. Onu gördüðüme ne kadar da sevindim anlatamam…


:BCJD:


          
          Dalyan Günleri
     Türkoloji Buluþmasý için Dalyan’dayýz. Müzeyyen Özcan Arkadaþýmýzýn aylar öncesinden baþlayan titiz çalýþmasýyla Dalyan Grand Emir Otel’e yerleþtik. Organizatörümüz Sayýn Cem Kocabýçak.
     Dalyan, Akdeniz ile Ege Denizi’nin birleþtiði noktada bir doða harikasý olan küçük bir belde. Öyle ki 2008 yýlýnda The Times tarafýndan Avrupa’nýn en güzel açýk alaný seçilmiþ.
     Dalyan, deniziyle, caretta carettalarýyla,( Deniz Kaplumbaðasý), Kaunos Antik Þehri, Kaya mezarlarý ve çamur banyolarýyla cennetten bir köþe görünümünde turizmin kalbi olmuþ adeta. Yeþilliði, mavisi ve tüm güzelliði ile sizleri büyülüyor.
     Dalyan, aslýnda deniz kenarýnda deðil. Ama Köyceðiz Gölü’nün ayaðý Dalyan’dan geçip Ege’ye dökülüyor. Yüksek bir yerden bakýldýðýnda bu ayaðýn kývrýmlarý inanýlmaz güzellikler sergiliyor. Dalyan’ýn her yerinden þifalý sular fýþkýrýyor. Çamur banyolarý Dünyanýn en ünlü insanlarýný konuk etmiþ. Labirent gibi kanallarda tekne gezileri veya mehtap turlarýný asla unutamayacaksýnýz.
     Balýkseverler için burasý adeta bir cennet. Çipuralarýn kralý burada. Yedikçe doymuyorsunuz. Lezzeti damaklarýnýzda yer ediyor. Daha, daha istiyorsunuz…
     Buraya ayrý bir güzellik katan yer de Ýztuzu Plajý. Soracak olursanýz söyleyeyim: Dalyan Kanalý’nýn, denize ulaþtýðý yerdir burasý. Caretta carettalarýn yumurtalarýný býraktýðý kumsallar olarak biliniyor. Bu nedenle önemi oldukça fazla. Dünya Çevrecileri tarafýndan burasý koruma altýna alýnmýþ.
     Önceleri balýkçýlýk ve tarýmla geçinen Dalyan, günümüzde geçimini birinci sýradan turizme býrakmýþ. Mekânlar, turizme göre biçimlendirilmiþ. Þehir, hep turistlere hizmet eden dükkanlar, restaurantlar, oteller ve pansiyonlarla dolmuþ.
     Ýlk iþimiz, oteli bulmak ve odamýza yerleþmek oluyor. Grand Emir Otel, 10 bin metrekare bir alana sahip, 200 yatak kapasitesi, 85 odasý, çaðdaþ bir mimari yapý ile dizayn edilmiþ, merkeze yürüyüþ mesafesinde olan lüks bir otel. Geniþ ve çok yeþil bir bahçesi olan, birçok çeþit aktiviteleri müþterilerine sunan, güler yüzlü personeli ve muhteþem bir Türk mutfaðý ile hizmet veren güzel bir otel.
      Hava, aþýrý sýcak olduðundan otele yerleþir yerleþmez, kendimizi otelin havuzuna attýk. Havuzun sularý bizi bir nebze de olsa serinletmiþ ve rahatlatmýþtý. Buluþma için gelen arkadaþlarýmýzdan bazýlarý da oradaydý. Neslihan ve kýz kardeþi, Nevin Haným ilk gelenlerdendi.
     Hasret giderdikten sonra yeni gelen arkadaþlarla tanýþtýk. Metin Deniþik Bey, onlardan biriydi. Neslihan’ýn grubundandý. Konuþkan ve samimi bir insandý. Hemen kaynaþýp arkadaþ oluverdik. Kýsa bir sohbetten sonra havuzdan çýkýp odalarýmýza gittik.
     Bizim düþüncemizde Dalyan’a çýkýp þehri önce bir keþfetmek vardý. Ve bu düþüncemizi de hiç aksatmadýk.
     Dalyan, gerçekten müthiþ bir þehirdi. Yemekler ucuz ve lezzetliydi. Þehrin tam ortasýnda caretta caretta heykeli sizi karþýlýyordu. Kaplumbaðanýn her yanýndan su fýþkýrýyordu. Tabii bu güzellik karþýsýnda hemen telefonlara sarýlýp o aný ölümsüzleþtirdik.
     Biraz sonra ilerde bizi Köyceðiz Gölü’nün ayaðý karþýladý. Her birkaç dakikada içi insan dolu gemiler geçiyordu. Gemilerden haykýrýþlar, gülüþmeler ve alkýþ sesleri geliyordu.
     Karþýdaki daðlara oyulan Kral Mezarlarýnýn görünümü bir harikaydý. Bakmaktan kendimizi alamýyorduk. Ellerimiz, hiç durmadan telefonlara gidiyor, fotoðraf düðmelerine basýyordu.
     Hemen deniz kenarýnda bulunan bir aile çay bahçesine oturduk. Çay, kahve ve soðuk su içtik. Burada uzun süre oturup yorgunluk attýk. Çimler üzerine yalýn ayak bastýk. Manzaraya doyum olmuyordu.
Sonra çarþýya doðru yöneldik. Barlar Sokaðý denilen mekanda gezdik. Gerçekten her adýmdan sonra yeni bir güzellikle karþýlaþýyorduk. Bu akþama kadar böyle devam etti. Sonra otele döndük.
     Arkadaþlarla yeniden buluþtuk. Otel bahçesi sohbet için ideal bir yerdi. Yeni arkadaþlar da geldi. Ama asýl büyük kafile ertesi gün gelecekti.
     Biz de o geceyi gelenlerle sohbet ederek geçirdik. Zira yarýn Buluþma Programý baþlayacaktý…
Akyaka Kadýn Azmaðý
     Sabah kahvaltýya kalkýyoruz. Retsauranta iniyoruz. Erken kalkan arkadaþlar kahvaltýya baþlamýþ. “Günaydýn” sözcükleri gülümsemelerle havalarda uçuþuyor. Herkes içten, herkes mutlu. Biz de bir masaya oturup kahvaltýya baþlýyoruz.
Buluþmaya yeni arkadaþlar gelmiþ. Kimileri geceden, kimleri de sabahýn çok erken saatlerinde burada olmuþ. Hacý Donsak bunlardan biri. Hasretle kucaklaþýyoruz. “Cafer’i gördün mü?” diye soruyor. “Cafer mi geldi?” diye cevap veriyorum. Çünkü þaþkýným. Cafer, buluþmaya ilk defa geliyor. Neredeyse 30 yýl Cafer’i hiç görmedim. “Ýþte kahvaltý yapýyor” diyor. Hem de oturduðum masanýn tam önünde. Az önce bu kiþiyi görmüþtüm. Ama tanýmadýðým için yanýndan geçip gitmiþtim. Onu gördüðüme ne kadar da sevindim anlatamam…
Cafer Özgündüz, Üniversitede sýnýfýmýzýn en renkli, en sevilen kiþilerinden biriydi. Yaþý bizlere göre çok küçüktü. Biz 20’li yaþýmýzdayken Cafer, 16 veya 17 yaþýndaydý. Belki de o zamanlar, O, Türkiye’nin en genç üniversite öðrencisiydi. Çalýþkan biriydi Cafer. Sorumluluklarýný eksiksiz yerine getiren, ödevlerini tamamen yapan bir arkadaþtý. Sevimli, içten, dürüst biriydi.
Þimdi ise saçlarý beyazlaþmýþ, gür býyýklara sahip olmuþ, sanki biraz da göbeklenmiþ, olgun biri olmuþtu. Ama o, çocuksu ses tonu hiç deðiþmemiþti. Konuþunca sesinden hemen tanýyýverdim.
Cafer ile yurtta son sene ayný odada kalmýþtýk. Sað olsun o yýllar, derse çalýþmam için beni çok uyarmýþ, mezun olmam için benden çok kendisi çaba harcamýþtý.
Hiç unutmam. Ýngilizce sýnavýndan geçebilmem için 90 almam gerekiyordu. Alamam diye de hiç çalýþmamýþtým. Sýnav sabahý Cafer uyanmýþ ve heyecanla bana “Hakan, rüyamda gördüm. Sýnavda size þu parçanýn tercümesi çýkýyor. Sýnava girmeden o parçaya bir göz at demiþti.” Ben, göz atmadan da öte, Mustafa Altunok’un büyük ebattaki sözlüðünü almýþ ve en arkaya parçanýn tercümesini olduðu gibi yazmýþtým. Þeytan bu ya… Sýnavda Cafer’in söylediði parça çýktý. Ben de daha soru kâðýtlarý daðýtýlýrken cevap kâðýdýna parçayý yazmýþtým. Yanýmdaki arkadaþlara da parçayý verdim. Parçayý bitirmeye sadece bir cümle kalmýþtý. Hoca, gelip gördü. “Ne çabuk yapýp yaptýn?”dedi. “Çok çalýþtým hocam.” dedim. Hoca þüphelenmesin diye de parçadan bir kelimenin anlamýný sordum. Hoca sözlüðü eline alýp “Buradan bulabilirsin” dedi. Ben de kurnazca “Yok hocam yeterli. Ben çýkýyorum” dedim. Tabii hoca, sözlüðün sonundaki parçayý buldu. Kâðýdýmý alýp beni dýþarý attý. Ben, çýkarken diðerlerine “Beni yakaladý, siz yakalanmayýn” diye seslendim. Arkamdan diðer arkadaþlarý da yakalayýp gönderdi. Arkadaþlar da haklý olarak bana kýzdý. “Canlý yapmanýn ne gereði vardý? Senin yüzünden biz de yakalandýk” dediler. Tabii hepimiz bütünlemeye kaldýk. Allah’tan Hoca, bize kopya muamelesi yapmadý. “Sadece bütünlemeye gelin” yeter dedi.
Biraz sonra diðer arkadaþlar da otele geldiler. Özellikle Prof. Efrasiyap Gemalmaz ve Prof. Hüseyin Ayan Hocalarýmýzýn gelmesi ayrý bir sevinç oldu. Tabii deðerli eþleri Ýnci Haným ile Gönül Haným, bizi hiç yalnýz býrakmadýlar. Gezinin en renkli simalarý oldular.
Müzeyyen, Serpil, Semra, Nilgün , Yavuz Güllülü, Fatma Kýrbaþ Baþ, Baki Demir ve en son Ýhsan Tevfik Kýrca ailesiyle geldiler. Kadro çok eksikti. Çünkü Türkiye’de yaþanan son olaylar birçok arkadaþýmýzýn gelmesine engel olmuþtu. Osman Bölükbaþý, Yusuf Önlü, Mahmut Bal, Refik Albayrak, Mesut Akben gibi arkadaþlarýmýz bu defa toplantýya gelememiþlerdi… Yine de eþler, gençler ve çocuklarla iki minibüsü doldurmuþtuk. Toplamda 52 kiþi olmuþtuk. Bu da bizler için yeterli sayýydý. Tatilin tadýný her þeye raðmen çýkaracaktýk…
Kahvaltýdan sonra organizatörümüz Cem Kocabýçak gelip program hakkýnda bize bilgiler verdi. Akyaka Kadýn Azmaðý’na gidecektik. Önce balýk ekmek yiyecek sonra tekne turuna çýkacaktýk. Dileyenler ister nehirde, isterse de denizde yüzebilecekti.
Otobüslere binip Akyaka’nýn yolunu tuttuk.
     Akyaka, Gökova Körfezi’nin doðu ucunda þirin bir belde. Yaklaþýk 1500 kiþilik nüfusa sahip. Ama yaz aylarýnda bu oran 5 bine kadar çýkabiliyormuþ.
     Akyaka konumu itibarý ile çok güzel bir þehir. Sakartepe Daðý ile Gökova Ovasý arasýnda kalmýþ. Sazlýklara gelen yüzlerce deðiþik kuþ türü de bu güzelliðe ayrý bir çeþni katmýþ. Akla gelen ilk isimler, göçmen kuþlarý, flamingolar ve pelikanlar oluyor…
     Beldeye, turizm akýnýnýn saðlanmasý son yýllarda olmuþ. Özellikle sodalý suyu ile bilinen Kadýn Azmaðý Nehri buraya hayat vermiþ. Suyun güzelliði ve özelliði turizmcilerin dikkatini çekmiþ ve burasý turizme kazandýrýlmýþ.
     Nehir kýyýlarý hep oteller ve restaurantlarla doldurulmuþ. Adým baþý bunlara rastlýyorsunuz. Biz de topluca bir mekâna oturup ekmek arasý balýk yiyoruz. Fiyatlar çok uygun. 10 TL. Karnýmýzý doyurduktan sonra bir tekneye binip yarým saatlik nehir tutuna çýkýyoruz.
     Müthiþ bir nehir manzarasý ile karþýlaþýyoruz. Hayranlýðýmýz kat be kat artýyor. Sanki de “Alice Harikalar Diyarý”ndayýz. Nehir boyunca kamýþlýklar, sazlýklar tura eþlik ediyor. Nehir dibi, ayna gibi. Balýklar sanki elinizin altýnda yüzüyor. Su altýndaki bitkiler saða sola sallanarak bize el sallýyor.
     Tekneyi süren Kaptan, ara ara nehir ve kýyý hakkýnda bize bilgiler veriyor: “Kadýn Azmaðý’nýn derinliði 8 metredir. Suyu sodalýdýr. Dünyada bu özellikte iki nehir var. Burasý da onlardan biri. Nehirde kefal balýklarý vardýr. Çok lezzetlidir. Kýyýlar hotel ve restaurantlar ile doludur. Solda gördüðünüz ev, Barýþ Manço’nun evidir. Þimdi burada eþi, Lale Manço yaþýyor.”
     Su, oldukça soðuk. Kýyý boyunca nehre girenler var. Özellikle yabancýlar mayo veya bikinileriyle nehirde serinliyorlar. Yine nehir kýyýsýna masalar atýlmýþ. Yemek yiyenler ve okey oynayanlar var. Yani keyifler en üst derecede…
     Yarým saat sonra turumuz bitiyor. Sýrada serbest zaman var. Nehre veya denize girme vakti. Kimileri nehrin buz gibi sularýna kendini atarken, kimileri de az ilerdeki denizde yüzmeye baþlýyor.
Gönül Haným ile Yeter Haným, bu fýrsatý kaçýrmak istemediklerinden elbiseleriyle birlikte kendilerini sodalý nehre atýyorlar. Efrasiyap Hoca, “Hakan, bunlar balýk gibi atladýlar. Artýk çýkmazlar da. Onlarý çýkarmak için olta lazým. Sen bilirsin ne yapacaðýný” deyince herkes gülmekten kýrýlýp geçiyor…
Onlar suyun tadýný çýkarýrken ben, Hacý ve Cafer de bir çayhanede oturup çay içerek birbirimize okul anýlarýmýzý anlatmaya baþlýyoruz. Zamanýn nasýl geçtiðinin farkýnda dahi olmuyoruz.
     Güzel bir gün daha geçiyor. Akþam olunca otelin yolunu tutuyoruz. Yemekten sonra bahçede oturup çay içerek gecenin ilerleyen vakitlerine kadar sohbet ediyoruz.
Göcek Turu ve Kanyon Gezisi

     Göcek, Fethiye’nin koylarý ile ünlü bir tatil beldesi. Baþka bir söylemle Fethiye’nin uzakta kalan bir mahallesi. Çünkü Fethiye’ye 37 km uzaklýkta.
     Nüfusu 4400 olarak biliniyor. Göcek, koylarý ile tanýnan bir belde. Adýný, yöre halkýnýn göç zamaný “Hadi göçek” þeklindeki söyleminden alýndýðý rivayet ediliyor.
     Göcek, mavi yolculuk çýkýþ ve bitiþ noktasý olarak yoðun bir yat trafiðine sahip bir mahalle. Özellikle dýþarýdan gelen yatlar için güvenli bir liman. Temizliði, yeþilliði ve güzelliði ile saklý bir cennet gibi. Plajlarý, ormanlarý, adalarý, koylarý ile apayrý dikkatleri üzerine çekmiþ...
     Otobüslerle kýsa bir yolculuktan sonra Göcek’e geliyoruz. Büyük bir tekne bizi bekliyor. Yatta baþka müþteriler de var. Bizimle birlikte tamamen doldu.
     Yolcular için hazýrlanmýþ masalara gruplar halinde oturuyoruz. Teknemiz motorlu ve yelkenli bir gemi. Biraz sonra hareket ediyor. Yavaþ yavaþ ilerliyoruz. Müthiþ bir manzara var. Mavi ile yeþilin birbirine olan aþkýna þahit oluyoruz. Ferhat Ýle Þirin’i kýskandýracak nitelikte… Mavi, hiç bu kadar güzel, yeþil de hiç bu kadar tatlý gelmemiþti bana.
     Ýlk önce Yassýcalar Koyu’nu ziyaret ediyoruz. Burasý, limana 20 dakikalýk bir uzaklýkta. Burada yaklaþýk 45 dakika mola veriyoruz. Bu süre içinde birçok arkadaþýmýz kendini mavinin buz gibi kollarýna býrakýyor. Kimileri de karaya çýkýp adayý keþfetmeye çalýþýyor. Tabii o aný resmetmek için herkes deklanþörlere veya telefonlara asýlýyor.
     Sonra, Tersane Adasý ve Akvaryum Koyu’na gidiyoruz. Her gittiðimiz yerde yaklaþýk 30 dakika mola veriyoruz. Akvaryum Koyu’nda ise öðle yemeði veriliyor. Menüde makarna, çips, salata, patlýcan ve yeþilbiber kýzartmasý bulunuyor. Büyük bir afiyetle yiyoruz yemeklerimizi.
     Yemekten sonra gemimiz, yine hareket ederek sýradaki diðer koylarý ziyaret ediyor. Bunlar, Bedri Rahmi Koyu (Taþyaka Koyu) ve Büyük Ova Koyu.
     Son koyda mola süresi biraz daha uzatýlýyor. Çünkü burada yüzmek bir harika. Hemen herkes koyda tatilin tadýný çýkarýyor. Biz ise Hacý Donsak, Cafer Özgündüz ve Ben, yine bir masada oturup çay içiyor ve okul anýlarýmýzý anlatýyoruz. Bu defa, yan masada oturan ve bizi dinleyen misafirler de var. Onlar da anlatýlanlara dayanamayýp bize katýlýyorlar. Özellikle Mahmut Bal ile aramýzda yaþanýlan unutulmaz anýlara kahkahalarla gülüyorlar.
     Ve akþamüzeri dönüþ için gemi hareket ediyor. Göcek’e iniyoruz. Otobüslerle otelin yolunu tutuyoruz.
Otele varýr varmaz, sýcaktan kendimi havuza atýyorum. Ýhsan Tevfik de beni yalnýz býrakmýyor. Gülerek “Ya, bütün gün o güzelim koylarda yüzmedin, gelip burada havuzda yüzüyorsun” diyor.
Havuzda kýsa bir sohbetten sonra duþ alýyor ve akþam yemeðini yedikten sonra dinlenmeye çekiliyoruz.
Ertesi gün bizim için gezimizin son günü. Çünkü ben, arkadaþlardan 2 gün önce ayrýlacaðým.
O gün de Saklýkent Kanyonu’nu gezeceðiz. Burasý görülmeye deðer, olaðanüstü manzaralý, müthiþ bir yer. Antalya-Muðla sýnýrýný çizen Eþen Çayý’nýn kolu olan Karaçay’ýn oluþturduðu bir kanyon burasý. Sarp ve derin kanyon. Uzunluðu 18 km, yüksekliði de 200 metre imiþ.
Burasý turistlerin en çok dikkatini çeken yerlerden biri. Birçok aktiviteler yapýlýyor burada. En çok ilgiyi de nehirde yapýlan rafting çekiyor. Yine aðaçlar arasýnda baðlanan kalýn bir tel halata baðlanarak tel üzerinde kayarak gidebiliyorsunuz. Ayaklarýnýz havada sallanýrken adrenalin en yükseðini yaþýyorsunuz.
Kanyona girmeden önce 3 TL’ye lastik ayakkabýlar kiralýyorsunuz. Çünkü normal ayakkabýlarla yürümek hiç uygun deðil. Buz gibi sularýn içinden yürüyerek gidiyorsunuz. Ama ben siyah lsatik ayakkabýlarý hiç tavsiye etmiyorum. Hem kokusundan duramýyorsunuz, hem de ayaklarýnýzý vurduðundan günlerce rahatsýz oluyorsunuz. En iyisi bez ayakkabýlar. Onlardan bulursanýz mutlaka alýn ve giyin. Bir de baþýnýza madenci þapkalarýndan almayý unutmayýn. Çünkü daðlardaki yabani keçiler taþlarýn yukarýdan aþaðýya düþmesine sebep olabiliyormuþ.
Önce daðýn kenarýna yapýlan yürüyüþ panelinden ilerledik. Oldukça yüksek. Az ilerde yerin altýndan çýkan buz gibi nehir kaynaðý var. Kanyona geçebilmek için mutlaka bu suyun içinden yürüyorsunuz. Su, o kadar soðuk ki içinde fazla durmanýz neredeyse mümkün deðil. Bir de çok þiddetli akýyor. Sizi alýp götürebilir. Bu nedenle karþýdan karþýya uzun bir halat baðlamýþlar. Bu halatlara tutunarak yürüyor ve kendinizi emniyete alýyorsunuz.
Bu, þiddetli ve hýrçýn suyu geçince rahatlýyorsunuz. Çünkü artýk su oldukça azalýyor. Ýlerledikçe artýk dere bile denmeyecek kadar bir su, size arkadaþlýk ediyor.
Kanyon, oldukça uzun olduðu için sonuna kadar gidemiyoruz. Hemen hemen ayný görüntüler ve ayný manzaralar. Ama hepsi de baþka güzellikte. Bazen daralýyor, bazen geniþliyor. Baþýnýzý yukarý kaldýrdýðýnýzda dimdik kayalar ve bu kayalara tutunan aðaçlar görüyorsunuz. Gökyüzü iki taþýn arasýnda incecik görünüyor.
Ben, ancak 2 veya 3 km kadar gidebiliyorum. Artýk pes edip bir taþa oturuyorum. Müzeyyen fotoðrafýmý çekerek “Hakan’ýn bittiði an” diyor.
Evet, benim bittiðim an. Gençler, daha dinamik ve daha güçlü. Gidebildikleri yere kadar gidiyorlar. Ben, çaresiz tek baþýma geri dönüyorum.
En baþta bulunan Cafede Efrasiyap Hoca Ýle Hüseyin Ayan Hoca ve eþleri çay içiyorlar. Ben de o gruba katýlýyorum.
Bir saat sonra herkes dönüyor. Biraz soluklandýktan sonra otobüse yürüyoruz. Yemeðimizi yüksekçe bir yerde bulunan, her yanýndan buz gibi sular akan Yakapark Restaurantta yiyeceðiz.
Burasý hem serin, hem yeþil, hem de adeta cennetten bir köþe gibi yer. Yemekler açýk büfe, her çeþit soðuk yiyecek mevcut. Tabii burada balýktan baþka bir þey tercih edilmez. Biz de balýk ýsmarlýyoruz. Karnýmýzý iyice doyurduktan sonra o buz gibi sulardan içiyoruz.
Yemekten sonra otobüslere binip tekrar aþaðýya iniyoruz. Mevsim, þeftali mevsimi idi. Bahçelerde hep þeftali aðaçlarý kýpkýrmýzý meyveleriyle bize gülüyor ve “Al beni” diyorlardý. Biraz sonra tur operatörümüz Cem Kocabýçak elinde 2 kasa þeftaliyle geliyor. Herkese birer tane armaðan ediyor. Bu etli, þerbetli ve lezzetli þeftalileri afiyetle yiyoruz.
Aþaðýya tam inmeden bir çay evinde oturup çay içiyoruz. Hemen karþýmýzda tarihi kalýntýlar var. Buraya “Yüksek Þehir” deniliyormuþ. Kendinde güç bulanlar gidip bu tarihi yeri geziyorlar. Ama benim gibi yorgun olanlar bu defa çoðunlukta. Sýcacýk çayý ve sohbeti tercih ediyoruz.
Otele dönüþümüzde akþam için hazýrlýk yapýyoruz. Çünkü geleneksel gecemiz var. Otel, bize canlý müziði de ayarlýyor. Hep beraber felekten bir gece çalýyoruz.
Müzik eþliðinde oynuyoruz, danslar ediyoruz. Tabii önce Sayýn Hocalarýmýz bizlere hitap ediyor. Yýllar sonra tekrar hocalýklarýný hatýrlýyorlar. Özellikle Hüseyin Ayan Bey, tam o yýllardaki edasýyla hitap ediyor. Türkçenin doðru ve güzel kullanýlmasý gerektiðini, yozlaþmaya izin verilmemesi gerektiðini belirtiyor.
Müzeyyen, anýlarýný anlatýyor. Kahkahalar bütün oteli sarýyor. Ýhsan Tevfik þiirlerinden örnekler sunuyor. Baki Demir ve Sevgili Eþi Ayþe Haným, yine Erzurum’un meþhur “Deli Kýz Sinin Geliyor” oyununu oynuyorlar.
Vesselam güzel bir gecenin sonuna daha geliyoruz.
Kimileri geceyi daha bitirmiyor. Havuz kenarýnda çay eþliðinde sohbete devam ediyor. Biz ise yolcu olduðumuzdan geceyi noktalýyoruz…
Ertesi gün erken kalkýyoruz. Zira bizim için ayrýlýk vakti. Kahvaltýmýzý yaptýktan sonra eþyalarýmýzla birlikte otobüslere biniyoruz. Burada herkesle vedalaþýyoruz. Otobüs Dalyan’da duruyor.
Onlar, gezilerine devam ederken biz uçaðý kaçýrmamak için Ortaca Otobüsü’ne biniyoruz.
Ortaca’da biraz alýþ veriþ yapýyoruz. Sonra Cafe De Paradise adlý bir büfe restaurantta dürüm kebap yiyoruz. Buraya bakan bayan bizimle özel ilgileniyor. Kendisine teþekkür ediyoruz…
Yine mükemmel denecek bir tatil yaþýyoruz. Seneye Ayvalýk olarak karar alýndý. Sanýrým bu geziye fire vermeden, eksiksiz, tüm kadro katýlýrýz.
Geriye baktýðýmýzda 6 defa müthiþ bir Türkoloji Toplantýsý yaptýðýmýzý görüyorum. Gelen bütün dostlara teþekkür ederken, gelmeyenlere de bu zevkten mahrum kalmamalarýný, bu güzelliðe ortak olmalarýný, Ayvalýk’a mutlaka gelmelerini diliyorum.
Þimdiden heyecanýn sardý bizi Ayvalýk…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
bir Güneþin Yeniden Doðduðu Yer: Samsun
Ara Çayhaneler
Ýki VIzdan, Bir Bizden
Bir Uzungöl Hatýrasý
Çay ve Þenlikler Diyarý Rize
dýþarýda Deli Dalgalar: Sinop
Maçka Yollarý Artýk Taþlý Deðil
Trabzon’da Bir Gün
Cennet ve Cehennem
Yine Yeþillendi Fýndýk Dallarý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Gün Olur Asra Bedel" Üzerine Bir Ýnceleme
Yozcularýn Kökeni ve Çangaza Köyü
Bir Þiir Emekçisi: Ýhsan Tevfik Kýrca
yaþar Kemal’in Ölüm Yýldönümü Münasebetiyle
Çeþitli Yönleriyle Prof. Dr. Erhan Arýklý
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
"48 Saat" Üzerine
Çakýrcalý Efe Üzerine
Benim Gözümden "Tutunamayanlar"
Âþýk Osman Akçay Ýle Tanýþtýk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.