Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoþtur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Ýnsanoðlu toplu ve düzenli yaþama baþlamýþ olduðu Sümer Uygarlýðýndan bugüne kadar, uzun sürecek þekilde doðru düzgün barýþ içerisinde yaþadýðý görülmüþ deðildir. Tarihteki yaþananlar derinlemesine incelendiðinde görülecektir ki, kendine güvenen her imparatorluk veya devlet, bir þeyleri bahane ederek, acýmasýz kanlý savaþlarýn çýkmasýna neden olmuþlardýr. Ýþte günümüzde gerek bölgesel düzeyde gerekse küresel þekilde devam eden veya etmesi muhtemel olan savaþ ve çatýþmalarýn mantýðýnda, eskiden beri ileri sürülen bahaneler özünden hiçbir þey kaybetmeyip, günümüzde de öne çýkarýlarak savaþ naralarý atýlmaktadýr. Dünyanýn geleceðini belirleyen devlet adamlarý ve bilim insanlarýnýn bilinçaltýnda, sürekli hükmetmek ve en çoðuna sahip olmak gibi bilim dýþý düþünceler var olduðu sürece, ileride çýkmasý muhtemel olan nükleer bir savaþýn aktörlerinin, kim olduðunun bir önemi bulunmamaktadýr. Bu noktada nükleer gücü olmayanlarýn da, olanlar kadar suçlu olduðunu bilmek gerekir. Amerika Birleþik Devletleri (ABD) ve Kuzey Kore (KK) gibi ülkeleri bu noktaya sürükleyen güçlerin, bunlarý direkt ve dolaylý þekilde destekleyen diðer ülkelerinde suçlu olduklarýný anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Tarih incelemesi yapan her insanýn bileceði gibi, Kuzey Kore ve Güney Kore krizi yeni baþlamýþ bir olay deðildir. Bu vb. siyasal savaþ sorunlarýnýn uzun bir tarihsel geçmiþi olduðu akýllardan çýkarýlmamalýdýr. Özellikle Ortaçaðýn kapanýp, sözde Yeni Çaðýn baþlamasýyla modern insanýn daha bilinçli ve akýllý düþüneceði hayal edilirken, dünyada yaþanan savaþ ve katliamlar eskiden daha beter ve iðrenç bir hal almýþtýr. Her çaðda olduðu gibi 21.Yüzyýlda da, gücü yeten her dini ve siyasi yapý, diðer bölge ve toplumlara saldýrarak her türlü deðerlerine el koyup, kendi hükümranlýðýný sürdürmenin peþinde koþmaktadýr. Ýþte bu hükümranlýk ve insanlýk dýþý savaþlardan birisi, 1945’te baþlayan 2. Dünya Savaþý’nýn etkisiyle, Uzak Doðu ülkelerinden gerek Japonya gerekse Çin’de, kendi bölgesel alanlarýnda hükümranlýk peþinde koþmaya baþlamýþlardýr. Böylece Kore yarýmadasýnda uzun süren bir huzursuzluðu baþlatmýþ oldular. 1950 tarihinden itibaren dünya emperyalist liderliðini eline geçirmiþ olan Amerika, Japonya’ya saldýrarak kendi yanýnda yer almasýný saðlarken, Kore Yarým Adasý’ný iþgale baþlamasýyla, Korelileri ikiye bölmüþtür. Üç yýl süren savaþ sonucunda Kore yarýmadasý, Kuzey Kore ve Güney Kore þeklinde iki ülke adýný almýþ olup, o günden bu zamana kadar Güney Kore, Amerika ve Japonlarla iþ birliði içerisinde hareket ederken, Kuzey Kore ise, Çin ve Rusya ile ittifak halinde kalmýþtýr. Amerika ve iþbirlikçileri, Kuzey Kore karþýsýnda yenilgiye uðramasýna raðmen, siyasi olarak bölgeden elini çekmiþ deðildir. Amerika; Müttefiklik adýyla Güney Kore ve Japonya ile birlikte, sürekli Kuzey Kore’yi iþgal etme planlarýný sürdürmesi neticesinde, günümüzdeki nükleer tehlikenin ortaya çýkmasýnýn en büyük sorumlusudurlar. Bunun bilincinde olan Kuzey Kore ve ittifaktaki ülkeler, dünyanýn Amerika Jandarmalýðýna teslim olmamasý için, Teknolojik geliþmeler baþta olmak üzere, askeri ve nükleer çalýþmalara aðýrlýk vermeleriyle, Amerikan jandarmalýðýný kýsmi þekilde engellemiþlerdir. Ayný þekilde Amerika ve en büyük ortaðý Avrupa ülkeleri ise, her geçen gün nükleer silahlanmaya hýz verdikleri halde, kendilerine alternatif olan devletleri terörist ilan edip, nükleer silah üretmekle suçlamalarý tam bir ikiyüzlülük ve çukurluktur. Emperyalist sömürge jandarmalýðý hevesinden hiçbir zaman vazgeçmeyen Amerika ve ortaklarý, 1950’den itibaren Latin Amerika, Afrika, Ortadoðu ve Türkiye’yi kendi emellerinde kullanmak için, NATO denilen iþbirlikçi kurumu icat etmiþlerdir. Bilindiði gibi NATO’nun patronu Amerika; Türkiye ve Afganistan baþta olmak üzere Arabistan, Irak, Mýsýr, Lübnan, Suriye gibi Arap ülkelerinde her türlü huzursuzluðun baþ mimarýdýr. Genelde bu devletlerin yönetiminin yanýnda yer alýrken, diðer taraftan da muhalif güçlere hem destek vermekte hem de yeri geldiðince cezalandýrma politikasýný, herkes artýk anlamalýdýr. Bu yüzden dünya üzerinde oynanan oyunlarýn farkýnda olan Kuzey Kore, Vietnam, Hindistan ve Ýran gibi ülkeler, kendi kültür ve geleceðini koruma adýyla, imkanlar dahilinde bilimsel ve teknolojik çalýþmalara hýz vermiþlerdir. Neticede anýlan ülkeler, Türkiye gibi herhangi bir devlete doðrudan baðýmlý olmadan, Rusya ve Çin’le seviyeli bir iþ birliði içerisinde hareket etmektedirler. Rusya, Çin, Kuzey Kore, Hindistan, Ýran vb. ülkelerin ittifakýnýn güçlendirmesi, Amerika ve ortaklarýný iyice zývanadan çýkarmaktadýr. Çünkü nükleer silah da dahil her türlü sömürgeciliðin, sadece kendilerinin hakký olduðu egoizmi ile yaþamaktadýrlar. Ve bunun sonucunda deðil midir? NATO denilen þer þebekesinin yanýnda yer alan Türkiye, Arabistan ve Avrupa ülkeleri, Ortadoðu’nun stratejik devletleri olan Ýran, Irak ve Suriye’de demokrasi yok bahanesiyle saldýrmalarý tam bir canavarlýktýr. Sanki Arabistan ve Türkiye’de demokrasi var da insanlar görmüyor. Amerika’nýn poposu altýnda hareket eden sözde bazý baðýmsýz devletler, gerçek ulusal kültür ve ulus devlet olmanýn ne demek olduðunu bilmediklerinden veya bilip önemsemeleri, tam bir aymazlýk ve zihinsel geriliktir. Halbuki yakýn gelecekte kendileri de benzer akýbeti yaþayacaklardýr. Bu yüzden NATO’ya baðýmlý ve güdümlü olduklarýný itiraf etmeye cesaretleri bile yoktur. Gelinen noktada insan Kuzey Kore’ye kýzsa, Amerika vb. ortaklarýna hizmet etmiþ gibi olunmaktadýr. Kýzýlmadýðýnda ise dünyanýn bu yarýþla ciddi bir nükleer felaketin eþiðine gittiðini görmesi, insaný derinden endiþelendirmektedir. Henüz dünyaya sözünü geçirecek namuslu, samimi ve gerçekçi bir devlet ya da güç bulunmadýðýndan, bizim gibi bireyler karýnca kararýnca ya yazarak ya da bulunduðu yerden kýzýp baðýrarak deþarj olmaya çalýþmaktadýrlar. Ýnsanlýðýn yaþadýðý iðrençliklere ve de yaþanmasý muhtemel olan savaþlara baktýðýmýzda, hiçbir devletin ve toplumun ne kutsallýklarýnda ne de siyasetinde zerre kadar namus ve haysiyet görülmemektedir. Eðer insanlýk ve adalette samimi olan varsa, þu tavrý göstermeleri durumunda biraz inandýrýcý olacaklardýr. Öncelikle en deðerli gördükleri kutsallýklarý baþta olmak üzere, tüm düþünce ve siyasetlerinin gerçek bir özeleþtirisini yapýp, çýkacak sonuçtan rahatsýzlýk duymamalarý gerekir. Bu yapýlmayýp kendi geleceðim söz konusu deyip, birilerine baðýmlý ya da onun yedeði þeklinde hareket edip, kendi içindeki tüm farklýlýklarý baský altýna alýp aþaðýlarken, baþkalarý için yardým melekliðine soyunmak, dünyanýn en aþaðýlýk düþüncesine sahip olmaktýr. Ve dünyanýn müsvedde devletleri bu iki yüzlü siyasetle, Kuzey Kore’ye yaptýrýmlarý düþünürken, Amerika’nýn saldýrganlýðýný görmezlikten gelmek tam anlamýyla, ABD’nin kölesi olmaktan daha aþaðý bir durumdur. Onun için her zaman söylemek durumundayýz. Gerçek ve hakkaniyete dayalý empati ve özeleþtiri yapmayan herkes, yaþanacak tüm felaketlerin muhatabýdýr. Tüm olumsuzluklardan hepimiz derecesine ve pozisyonuna göre suçlu olduðumuzu kabul etmek durumundayýz. Çünkü sorun sadece Kuzey Kore ve Amerika’nýn aymazlýðýndan kaynaklanan bir olay deðildir. Sorun tüm insanlýðýn geleceði meselesidir. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |