..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Politika > Cemal Zöngür




8 Eylül 2017
Kuzey Kore İnsanlığın Sonuna mı İşaret Ediyor?  
Sınırsız Güç Bir Gün Sahibini de Yok Eder.

Cemal Zöngür


Her çağda olduğu gibi 21.Yüzyılda da, gücü yeten her dini ve siyasi yapı, diğer bölge ve toplumlara saldırarak her türlü değerlerine el koyup, kendi hükümranlığını sürdürmenin peşinde koşmaktadır.


:ADAC:


İnsanoğlu toplu ve düzenli yaşama başlamış olduğu Sümer Uygarlığından bugüne kadar, uzun sürecek şekilde doğru düzgün barış içerisinde yaşadığı görülmüş değildir. Tarihteki yaşananlar derinlemesine incelendiğinde görülecektir ki, kendine güvenen her imparatorluk veya devlet, bir şeyleri bahane ederek, acımasız kanlı savaşların çıkmasına neden olmuşlardır.
İşte günümüzde gerek bölgesel düzeyde gerekse küresel şekilde devam eden veya etmesi muhtemel olan savaş ve çatışmaların mantığında, eskiden beri ileri sürülen bahaneler özünden hiçbir şey kaybetmeyip, günümüzde de öne çıkarılarak savaş naraları atılmaktadır.
Dünyanın geleceğini belirleyen devlet adamları ve bilim insanlarının bilinçaltında, sürekli hükmetmek ve en çoğuna sahip olmak gibi bilim dışı düşünceler var olduğu sürece, ileride çıkması muhtemel olan nükleer bir savaşın aktörlerinin, kim olduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Bu noktada nükleer gücü olmayanların da, olanlar kadar suçlu olduğunu bilmek gerekir.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Kore (KK) gibi ülkeleri bu noktaya sürükleyen güçlerin, bunları direkt ve dolaylı şekilde destekleyen diğer ülkelerinde suçlu olduklarını anlamak için müneccim olmaya gerek yok.
Tarih incelemesi yapan her insanın bileceği gibi, Kuzey Kore ve Güney Kore krizi yeni başlamış bir olay değildir. Bu vb. siyasal savaş sorunlarının uzun bir tarihsel geçmişi olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.
Özellikle Ortaçağın kapanıp, sözde Yeni Çağın başlamasıyla modern insanın daha bilinçli ve akıllı düşüneceği hayal edilirken, dünyada yaşanan savaş ve katliamlar eskiden daha beter ve iğrenç bir hal almıştır.
Her çağda olduğu gibi 21.Yüzyılda da, gücü yeten her dini ve siyasi yapı, diğer bölge ve toplumlara saldırarak her türlü değerlerine el koyup, kendi hükümranlığını sürdürmenin peşinde koşmaktadır.
İşte bu hükümranlık ve insanlık dışı savaşlardan birisi, 1945’te başlayan 2. Dünya Savaşı’nın etkisiyle, Uzak Doğu ülkelerinden gerek Japonya gerekse Çin’de, kendi bölgesel alanlarında hükümranlık peşinde koşmaya başlamışlardır. Böylece Kore yarımadasında uzun süren bir huzursuzluğu başlatmış oldular.
1950 tarihinden itibaren dünya emperyalist liderliğini eline geçirmiş olan Amerika, Japonya’ya saldırarak kendi yanında yer almasını sağlarken, Kore Yarım Adası’nı işgale başlamasıyla, Korelileri ikiye bölmüştür.
Üç yıl süren savaş sonucunda Kore yarımadası, Kuzey Kore ve Güney Kore şeklinde iki ülke adını almış olup, o günden bu zamana kadar Güney Kore, Amerika ve Japonlarla iş birliği içerisinde hareket ederken, Kuzey Kore ise, Çin ve Rusya ile ittifak halinde kalmıştır.
Amerika ve işbirlikçileri, Kuzey Kore karşısında yenilgiye uğramasına rağmen, siyasi olarak bölgeden elini çekmiş değildir. Amerika; Müttefiklik adıyla Güney Kore ve Japonya ile birlikte, sürekli Kuzey Kore’yi işgal etme planlarını sürdürmesi neticesinde, günümüzdeki nükleer tehlikenin ortaya çıkmasının en büyük sorumlusudurlar.
Bunun bilincinde olan Kuzey Kore ve ittifaktaki ülkeler, dünyanın Amerika Jandarmalığına teslim olmaması için, Teknolojik gelişmeler başta olmak üzere, askeri ve nükleer çalışmalara ağırlık vermeleriyle, Amerikan jandarmalığını kısmi şekilde engellemişlerdir.
Aynı şekilde Amerika ve en büyük ortağı Avrupa ülkeleri ise, her geçen gün nükleer silahlanmaya hız verdikleri halde, kendilerine alternatif olan devletleri terörist ilan edip, nükleer silah üretmekle suçlamaları tam bir ikiyüzlülük ve çukurluktur.
Emperyalist sömürge jandarmalığı hevesinden hiçbir zaman vazgeçmeyen Amerika ve ortakları, 1950’den itibaren Latin Amerika, Afrika, Ortadoğu ve Türkiye’yi kendi emellerinde kullanmak için, NATO denilen işbirlikçi kurumu icat etmişlerdir.
Bilindiği gibi NATO’nun patronu Amerika; Türkiye ve Afganistan başta olmak üzere Arabistan, Irak, Mısır, Lübnan, Suriye gibi Arap ülkelerinde her türlü huzursuzluğun baş mimarıdır. Genelde bu devletlerin yönetiminin yanında yer alırken, diğer taraftan da muhalif güçlere hem destek vermekte hem de yeri geldiğince cezalandırma politikasını, herkes artık anlamalıdır.
Bu yüzden dünya üzerinde oynanan oyunların farkında olan Kuzey Kore, Vietnam, Hindistan ve İran gibi ülkeler, kendi kültür ve geleceğini koruma adıyla, imkanlar dahilinde bilimsel ve teknolojik çalışmalara hız vermişlerdir. Neticede anılan ülkeler, Türkiye gibi herhangi bir devlete doğrudan bağımlı olmadan, Rusya ve Çin’le seviyeli bir iş birliği içerisinde hareket etmektedirler.
Rusya, Çin, Kuzey Kore, Hindistan, İran vb. ülkelerin ittifakının güçlendirmesi, Amerika ve ortaklarını iyice zıvanadan çıkarmaktadır. Çünkü nükleer silah da dahil her türlü sömürgeciliğin, sadece kendilerinin hakkı olduğu egoizmi ile yaşamaktadırlar.
Ve bunun sonucunda değil midir? NATO denilen şer şebekesinin yanında yer alan Türkiye, Arabistan ve Avrupa ülkeleri, Ortadoğu’nun stratejik devletleri olan İran, Irak ve Suriye’de demokrasi yok bahanesiyle saldırmaları tam bir canavarlıktır. Sanki Arabistan ve Türkiye’de demokrasi var da insanlar görmüyor.
Amerika’nın poposu altında hareket eden sözde bazı bağımsız devletler, gerçek ulusal kültür ve ulus devlet olmanın ne demek olduğunu bilmediklerinden veya bilip önemsemeleri, tam bir aymazlık ve zihinsel geriliktir. Halbuki yakın gelecekte kendileri de benzer akıbeti yaşayacaklardır. Bu yüzden NATO’ya bağımlı ve güdümlü olduklarını itiraf etmeye cesaretleri bile yoktur.
Gelinen noktada insan Kuzey Kore’ye kızsa, Amerika vb. ortaklarına hizmet etmiş gibi olunmaktadır. Kızılmadığında ise dünyanın bu yarışla ciddi bir nükleer felaketin eşiğine gittiğini görmesi, insanı derinden endişelendirmektedir.
Henüz dünyaya sözünü geçirecek namuslu, samimi ve gerçekçi bir devlet ya da güç bulunmadığından, bizim gibi bireyler karınca kararınca ya yazarak ya da bulunduğu yerden kızıp bağırarak deşarj olmaya çalışmaktadırlar.
İnsanlığın yaşadığı iğrençliklere ve de yaşanması muhtemel olan savaşlara baktığımızda, hiçbir devletin ve toplumun ne kutsallıklarında ne de siyasetinde zerre kadar namus ve haysiyet görülmemektedir. Eğer insanlık ve adalette samimi olan varsa, şu tavrı göstermeleri durumunda biraz inandırıcı olacaklardır.
Öncelikle en değerli gördükleri kutsallıkları başta olmak üzere, tüm düşünce ve siyasetlerinin gerçek bir özeleştirisini yapıp, çıkacak sonuçtan rahatsızlık duymamaları gerekir.
Bu yapılmayıp kendi geleceğim söz konusu deyip, birilerine bağımlı ya da onun yedeği şeklinde hareket edip, kendi içindeki tüm farklılıkları baskı altına alıp aşağılarken, başkaları için yardım melekliğine soyunmak, dünyanın en aşağılık düşüncesine sahip olmaktır.
Ve dünyanın müsvedde devletleri bu iki yüzlü siyasetle, Kuzey Kore’ye yaptırımları düşünürken, Amerika’nın saldırganlığını görmezlikten gelmek tam anlamıyla, ABD’nin kölesi olmaktan daha aşağı bir durumdur.
Onun için her zaman söylemek durumundayız. Gerçek ve hakkaniyete dayalı empati ve özeleştiri yapmayan herkes, yaşanacak tüm felaketlerin muhatabıdır. Tüm olumsuzluklardan hepimiz derecesine ve pozisyonuna göre suçlu olduğumuzu kabul etmek durumundayız. Çünkü sorun sadece Kuzey Kore ve Amerika’nın aymazlığından kaynaklanan bir olay değildir. Sorun tüm insanlığın geleceği meselesidir.

Cemal Zöngür



     

     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politika kümesinde bulunan diğer yazıları...
Geri Kalmışlık ve İrrasyonalist Siyaset Nedir?
İlkeli Mücadelenin Felsefi Diyalektiği
Siyaset ve Fetişizm
Kadın Katliamları Neden Önlenemiyor?
Faşizmin Tarihi ve Türleri
Chp, Mhp ve Akp Birbirlerinden Ne Kadar Farklıdırlar?
Chp'nin Adaleti Hatırlaması, Demokratlık mıdır Opotünizm mi?
Batı Emperyalizminin Doğuşu ve Destekçileri

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şehitlik Duygusu ve Yitip Giden Canların Ağırlığı
Kime Göre Ahlak Neye Göre Ahlaksızlık
Kariyerizm ve Kıskançlık Kişilik Bozukluğu Mudur?
Kuran'a Göre Ilımlı İslam Mümkün Mü?
Türkiye Burjuvazisi Artık Konuşmasın (2)
Düşüncenin Gelişimi ve Toplumsal Körleşme
İslam Mezhepler ve Tarikatlar
İslam'da Güncelleme (Reform) Mümkün Mü?
İnsanın Dine İnanışı, Dinden Kaçışı
İnsan, Üst İnsan ve İkiyüzlülük

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Şekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapılarına Saldıranların Açık Kimliği [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
İslamiyet Yeniliğe Açık Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.