"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
Anadolu’da Bizans sınırına dayanan Osmanlı Türkleri, Çanakkale Boğazı’ndan Avrupa’ya o koca imparatorluğu tamamen çevrelemişlerdi. Tabii, Avrupa’daki fetihler de devam ediyordu. Orhan Gazi’nin yerine geçen oğlu I. Murad’ın hedefi Sırbistan’ı ele geçirmekti. Osmanlı ilerleyişine karşı büyük bir birlik oluşturan Lehistan, Sırbistan, Macaristan, Bosna, Romanya, Hırvatistan ve Bohemya kuvvetleriyle bunlara katılan başka gruplar derhal harekete geçtiler. Topladıkları ordu, sayıca Osmanlı ordusundan iki – üç kat fazlaydı. Kosova’ya doğru yürüdüler. Sultan Murad, oğulları Beyazıd ve Yakup Beyler, Vezir Çandarlı Ali Bey, Gazi Evrenos Bey ve öteki ileri gelenlerle toplanıp durumu görüştü. Vezir Ali Paşa, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuyarak Cenab-ı Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu, azın çoğa galip gelebileceğini söyledi. Öteki beyler de savaş yapılması görüşündeydiler. Savaş için sabahın olması beklenecekti. O gece Kosova çevresinde şiddetli bir rüzgar çıktı. Adeta göz gözü görmüyor, insanlar ve atlar seçilmiyordu. Hava şartları böyle devam ederse savaşmak çok zor olacaktı. Sultan Murad herkes yatıncaya kadar bekledi. Kalkıp abdest aldı, iki rekat namaz kıldı ve yaşlı gözlerle şöyle dua etti: “Ya Rab! Bunca kere duamı kabul edip beni mahcup etmedin. Duamı yine kabul eyle. Bir yağmur verip şu tozu toprağı def et. Ta ki, düşman askerini gözümüzle görüp yüz yüze cenk edelim. Ya İlahi! Mal ve mülk senindir, kime istersen verirsin. Benim durumum Sana malumdur ki, mal ve mülk istemem. Yalnızca Senin rızanı isterim. Ya Rab! Beni bu Müslümanlara kurban eyle. Tek bu müminleri Küffar diyarında mağlup ve helâk eyleme. Beni bunca insanın ölümüne sebep eyleme. Bunları üstün ve muzaffer et. Onlar için ben canımı kurban ederim. Yeter ki Sen kabul et. İslam askeri için ruhumu teslim etmeye hazırım. İlahi! Beni kendi yanına alıp; müminlerin ruhuna benim ruhumu feda kıl. Beni önce gazi kıldın, sonunda da şehadeti göster!..” Sultan Murad’ın bu içten duası Allah katında kabul edilmiş olacak ki, yağan yağmur tozu – toprağı yatıştırdı, sisler dağıldı. Sabah olduğunda Türk ordusu savaşa hazırdı. Sekiz saat süren şiddetli bir savaştan sonra düşman büyük ölçüde imha edilmiş, kaçabilenler kaçmıştı. Sıra savaş alanını gezmeye gelmişti ki, olan oldu! Her şey Sultan Murad’ın duasına göre oluyordu. Miloş Kobiloviç isimli Sırp asilzadesi O’nu hançerle yaraladı ve oracıkta şehit oldu. Evet… Sultan Murad şehid olmuştu ama, Balkanlarda 500 yıldan fazla sürecek olan Türk hakimiyetinin temelleri de atılmıştı. Ruhu şad olsun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |