Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Bazen sen olmasan diyorum içimize sevgi tohumlarını kim eker kime sarılırız kemikleri kırmacasına nasıl doldururuz güzellikleri yüreğimizde ki küpe hem de tepe tepe... Bazen sen olmasan diyorum yastıklarla yorganlarla arkadaş olup da nasıl yatarız uzun kış geceleri onlarda ısıtmıyor ki inan senin yüreğimi ısıttığın gibi... Yorgun akşamlarda kim dinler dertlerimizi kırk yıl hatırı olan bir acı kahvenin keskin kokusunda sıkıntılarımızı bir cerrah titizliği ile kim alır da umarsızca salar gökyüzüne sonra da Aydede'nin kuyruğuna takarak gönderir başka galaksilere... Bazen sen olmasan diyorum ev karanlık bir zindan olur bizler içinde müebbete mahkûm... Bakışlarımız havada nasıl çarpışır yüreğimiz nasıl örtüşür sabah fırından yeni çıkmış ekmeklere kim yağları sürer pazarları... Bizim orada muhlama derler, sizin orada kuymak yok efendim en güzel çeçil peynirden olur aman efendim esas kaymaktan olur kim ile didişiriz sabahları memleket meselesi kadar önemli bu konuları kim ile hasbihâl ederiz... Benim kargadan beter cırtlak sesimi kim dinler sonrada ''ne güzel söylüyorsun'' diye kim iltifat eder... Uzun yollarda kim benim ile direksiyon sallar gözlerini dört açarak ve arabanın içinde dört can taşıdığının bilincinde olarak... Bazen sen olmasan diyorum perdeleri kim yıkar, elbiseleri jilet gibi kim ütüler saksılara, bahçede ki ağaçlara kim su verir kuşlara kim ekmek ıslatır kış aylarına kim hazırlık yapar biberleri domatesleri fasulyeleri kim doldurur derin dondurucuya derinlemesine kim düşünür bunları... Kim uyarır beni tıraş ol, dişlerini fırçala, ayakkabılarını sil pantolonunu düzgün koy diye... Bazen sen olmasan diyorum bu kadar sever miydik birbirimizi, hayatı ve insanları el ele yürüdüğümüz uzun ve çetrefilli yolları unutabilir mi insan güzel geçen bir ömrü yaşanan coşku dolu zamanları... Ah be mutluluk yıllar önce ne kadar uzaktın bana kapıyı çalıp çalıp kaçardınız hatırlasana neşe kardeş ile şimdilerde yirmi yıldır dizimin dibinden ayrılmıyorsunuz yaşıyorum hayatı kana kana...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |