Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Biraz ebruli, biraz renk cümbüşü bu hayat.Kadere boyun eğenlerle,kaderini kendi yazanlar arasında mekik dokuyan, kimi zaman dayak yiyen, kaşı gözü yarılmış, kimi zaman centilmenlerin burun kıvırdığı sarhoş kadın kahkahalarının cesaret oyunları...Korkakların, konuştukça büyüyensuskunlukları, yalanlarla örttükleri ödlekliklerinde zamana kısılmış, yaşlanan dudakların büzülüşünü seyretmekte..Hayat, hep böyle genç mi kalacak?Ya kadehin, kadehin de mi hiç boşalmayacak? Yine adeletin karşısında, sorgulanmaktadır eşitsizlik.. Doğuşun nedeni bu değil mi?İnsan doğar, ağlar, büyük balığın yuttuğu küçük balık olur ve ölmez mi?Terazinin kollarında çıkarlar ve sevgiler..Çıkarlar ve sevgiler..Söylenişinde hiçbir ahenk yok, yan yana yazılışı bile güzel değil.Oysa öyle alışmış ki insanlar kol kola girmiş karmaşık felsefeye.Çıkarlar ve sevgiler..Okuması bile ürpertici ya yaşaması? Yalanın sırtına yüklenmektedir çoşkular, aşklar ve tüm kadife duygular.. Biz hiç doğmadık ki aslında.Hiç ölmedik.Dünyaya gelmediğimiz mekanda ruh ve can olmadan uykuya daldık, bir düş gördük-yoksa kâbus mu-, ağaçlar vardı yogun argın salınan ve bir de insanlar vardı koşuşturan..Kalbimizde yangınlar çıktı, ağırlık çöktü içimize oysa bedenimiz hafifti öyle ki yere basmamaktaydı ayaklarımız.Yalanlar sarmaşık oldu, topraktan uzandıkça uzandı, bulutlara karışan bedenimize dolandı, yapıştu boğazımıza..Kalbimizde yangınlar, hâla içimizde çöküntü.Acı çekmekteyiz.. Salıncak mı idam mı, saklanbaç mı evcilik mi, hangisi özgürlük? Bize ait olan yaşamlarımız önceden yaşanmıştı aslında.Adlarını hiç bilmediğimiz kimisi çoktan rahmetli, kimisi sokakta gördüğümüz “herkes”.Onlar da doğmuşlardı, öğrenmişlerdi, öğretilmişlerdi, evlenmiş ya da sevmiş, sonunda yalnız kalmış ve terketmişlerdi.Terketmişlerdi..Saklanan mutluluğu..Salıncakta sallanan idamı.. Bir top yuvarlanmakta tepeden aşağıya, üzerinde rengarenk çiçekler... İlk vuruşu kim yaptı bilinmez ama toprak oldu neşeli gülüşleri durduran.Çocuklar koşmuyor peşinden artık,çiçek açmıyor..Kimi zamanlar sussun diye hırpaladığımız yeni bitme solukların kirpiklerine yapışan gözyaşları olduğumuz gibi.Kırmızı tuttum kurallar kimden?Çıt çıkmıyor, mızıkçı hayat yine oyunu terketti. Dünyanın kapısı olsa nereye açılırdı acaba?.. Şimdi sıkışmış toprakla tabutun arasına, kapıyı arıyorum karanlıkta... Oyun bitti...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İnci Çiçekoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |