Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır. -Alain |
|
||||||||||
|
Romeo’nun Juliette’i,Ferhat’ın Şirin’i hepsi Adem’in evlatları değil miydi?Tanrı’nın cezalandırdığı Adem ve Havva kulunun cezalarını çekmediler mi onlar da?Bize bırakılan ne Adem’in servetiydi ne aşkı ne de yüreği..Yalnızca yaşadığı umutsuzluklar,pişmanlıklar kaldı elimize. Dünya’ya gelişimize karşılık Tanrı elimize bir küçük mutluluk tıkıştırdı;küçük bir çocuğun eline şeker verir gibi..Gülüşlerimiz yalnızca bikaç sene oyuncak oldu bize.Bir çoğumuz bu kadar bile şanslı olamadı.Bir bebeğin dünyaya gözlerini açma sevinciyle etrafına bakması,ilk görme hevesiyle incelemesi gibi ilk hüzünlerimizi derinden yaşadık. Bazı şeyler vardır ki sonları bilindik,adımız gibi ezberlediğimiz acılardır.Ulysse’in Pénélope’si senelerce nakış dikip ,geceleri sökerek hiçbirşey elde edemedi.Ne Ulysse’inden haber vardı,ne mutluluğundan...Sönen ışığın arkasından karanlığa boş ümitlerle koşup durdu.Kendini avuttu yıllarca... Bir yasak elma uğruna indik bu işgence yuvasına.Jüpiter’in erkekleri Venüs’ün kadınları hep bir araya toplandık.Tanrılar’ın nazı uğruna yoksulluğa,mutsuzluğa ve sonunda toprak olmaya katlandık.Onlar bize akıl verdi,yanına da hırs,cimrilik ve sonsuz arzuları kattı. “Sevgidir kalplerinizi dolduran!”dedi Tanrı’lar, fakat sevgiyi yanlış öğrettiler. Hırs aşka dönüştü,para oldu ve nefret olarak çıktı kalplerden.Aldatma bir ihtiyaç halini aldı ve anlaşıldı ! Jüpiter erkeğe aldatsın diye , Venüs kadına intikam alsın diye sevgi verdi. Bu seferde Tanrılar’ın suçunu çekti insanoğlu. Adem’in ya da evlatlarının Tanrı’yı yargı hakkı olsaydı bu kadar sorunun cevabı bulunur muydu acaba,ruhların isyanı sonucunda bundan daha kötü bir ceza, daha büyük bir haksızlık bulunabilir miydi? Yaşamda hak etmeden bir sürü acı çekiyoruz.Bir kez de bizlere şans verilseydi hiçbirşey böyle olmazdı belki de.Adem’in dala dokunuşu engellenirdi.Şanslar elimizden alınmış bir kere,yasak ağacın gölgesinde yaşamakla hükümlendirilmişiz. O halde yaşamdan sonra ceza niye,yeterince acı çekmedik mi? Belki de en iyisi düşünmemek.Cevabı olmayan sorular sorarak, olanaksıza oynamak dışında elime birşey geçmeyecek.Yasalarla yasak doğduk,günahlarla suçlu öleceğiz.Sonum nasıl olsa böyle olacaksa,varım herşeyi yaşamaya !
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İnci Çiçekoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |