..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > ömer akşahan




26 Şubat 2003
Yaş mı, Kariyer mi?  
Kariyer sınırını 45'e çekenlere...

ömer akşahan


Amerikalı Helen Thomas adlı gazeteci, bir basın kuruluşunun Beyaz Saray basın temsilciliğini sıkı durun, tam 1961 yılından bu yana başarıyla sürdürüyor ve yine tamı tamına 83 yaşında !..


:BAFD:
Ömer Akşahan

Bir haber okursunuz, gülersiniz, bazen de düşünür ve kaleme sarılma gereği duyarsınız. Konu bolluğu çekilmeyen güzel ülkemde her gün yaz yaz bitmeyecek sorunlardan biri - kimilerine göre önemsenmese de – bir kişinin ne zaman hayattan elini eteğini çekeceği meselesi..

26.Şubat.2003 tarihli Vatan gazetesinde okuduğum haber konuya açıklık kazandırabilecek türden haberdi, bana göre: Amerikalı Helen Thomas adlı gazeteci, bir basın kuruluşunun Beyaz Saray basın temsilciliğini sıkı durun, tam 1961 yılından bu yana başarıyla sürdürüyor ve yine tamı tamına 83 yaşında...
Bu inanılmaz insanın görevi Beyaz Saray’da gerek Amerikan Başkanı’nın bizzat ya da onun adına basın toplantısı yapanların basın toplantılarını izlemek ve sorular sormak. Bir basın kültü olan bayan Thomas'a her basın toplantısında ilk ve son soru sorma hakkı da tanınmış. Onun her sorusu da basına haber konusu olacak düzeyde !

İkinci bir örneği ülkemden vermek isterim: İstanbul’da çok tanınmış bir eğitim kurumu önümüzdeki öğretim yılında görevlendirmeyi düşündüğü öğretmen ve müdür yardımcıları için yaş sınırı getirmiş; 1958 doğumlulardan aşağı olan kişilerin müracaatını kabul etmediğini ilan etmiş. Ayrıca başvurularını internetten yapanlara öncelik tanınacağını bildirmiş. Hadi dedim, konuyu bir de internet üzerinden bakayım; gerçekten yaş kombosu 1958’den sonrasını kabul etmeyecek şekilde yazılmış. Kendime vazgeç bu sevdadan dedim.

Bu ilanı veren kurumun yönetim kurulu üyelerinin fotoğraflarına baktığımda, her birinin yaş ortalamasının iyimser bir tahminle 55 olduğunu anlıyorum. Siz acaba bu okula gerçekten öğretmen ve yönetici mi alıyorsunuz, yoksa bir aşağı bir yukarı koşturacak sporcu mu alacaksınız acaba? diye de sormak gerekmez mi?

Bugün Almanya’da erkek öğretmenin 65, bayan öğretmeninse 63 yaşta emekli olması zorunlu iken ve bu sınırı emeklilik sisteminin tıkanması nedeniyle daha üst sınıra çekmeye çalışırlarken, eğitim gibi çok sorunlu, çetrefil, uzmanlık ve deneyim isteyen bir meslek dalında 45 yaşta insanın kariyerini sıfırlamasını, hadi bilgisayar deyimiyle resetlemesini istemek ne denli akla ve mantığa sığar bilmiyorum.

Olaya bir başka boyuttan bakarsak; örneğin ben, 1957 doğumluyum ve bu okulda çalışmak istiyorum. Çok parlak bir kariyerim var, ama sırf bu yaş sınırlaması yüzünden başvuru yapamayacağım. Aklıma şu da takılmadı değil: Acaba bu ilanı veren insan kaynakları sorumlusunun yaşı ne kadardır? Belli olmaz, o da 46’lık olabilir !

Milyonlarca işsizin sokaklarda, kahve köşelerinde zaman tükettiği ve büyük bir umutsuzluk batağına sürüklendiği bu ülkede, emekli olmayı başarmış bir insan elbette kendini şanslı saymalıdır. Ancak yine bu ülke, yetişmiş, kendini mesleğinde kabul ettirmiş, kariyer sahibi insanları da bir kalemde “Efendim bir çok genç işsiz, başıboş dolaşıyor.” gerekçesiyle de silip atmamalıdır. Özellikle eğitim sektörünün günümüzde geldiği durum acaba yetkilileri kara kara düşündürmüyor mu? Bu konuda kaleme aldığım ve bu sitede yayımlanan “Eğitim Ama Nasıl?”, “Öğrenci Odaklı Eğitim” başlıklı yazılarımın yanı sıra, son olarak Çağdaş Eğitim Dergisinin Şubat 2003 sayısındaki Hüseyin Hüsnü Tekışık öğretmenimizin “Öğretmen Yetiştiren Okullarımız” yazısının da mutlaka okunmasını salık veriyorum.

Acımasız bir kış koca ülkeyi teslim almış, okullar tatil edilmiş, benim sevgili gazete muhabirim şöyle başlık atıyor gazeteye:”Çocuklar tatil sevinci yaşıyor!” Yani çocuk okulda mutlu değil, tatil olursa ancak yüzü gülebiliyor. Onun için değil mi, okulların kapanacağı son haftaya girildiğinde tüm okullarda tatil alarmı yaşanır, öğrenciler kitap ve defterlerini sokaklarda yakarlar ya da yırtarlar.. Okulun kapıları, pencereleri kırılır, sokakta öğretmen dövülür !

İşte eğitimde geldiğimiz nokta..Öte yandan YÖK’ün eseri eğitim fakültelerinde öğretmen yetiştiremediklerini açık yüreklilikle itiraf edebilen profesör olmayı başarmış insanlar...

Son söz: Bu ülkede Tanzimat’tan beri devam eden kavramlar ve değerler karmaşası, 21. y.y.da da süreceğe benziyor. Ve biz, bu karmaşa ve kaosun hangi dilimine kadar yaşayabiliriz kestiremiyorum.
Bir eğitimci ve yazar olarak, sizlere pembe bir tablo çizmem olanaksız. Ama ben de her gün sokaklarda mutsuz insanlar görmekten bıktım, usandım. Yönetim erkini elinde tutanlar, eğitime yatırım yapanlar, lütfen geleceğimizle ucuz çıkarlar uğruna oynamayın, oynamak isteyenlere de izin vermeyin.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Çok utandım! Gerçekten!
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu / Mudurnu
27 Şubat 2003
Merhaba Sayın Akşahan; Yazınızı okuyunca 48 yaşında ve üç yıllık bir emekli olarak çok utandım.Oysa o kadar enerji doluyum ki! Çalışmaya başlasam, bir kez daha emekli olcak kadar çalışma şevkim ve gücüm var. tv\'de, yabancıların saçları ağardığı halde hâlâ çalıştıklarını görünce kendimi çok kötü hissediyorum.....Ama yaşım yüzünden bazı yarışmalara bile katılamıyorum.Benim ülkem, beni ve yaşıtlarımı "işe yaramaz" olarak değerlendiriyor."Otur oturduğun yerde!" diyor.Yoksa neden yaş sınırı koysun bazı durumlarda? Bu konu üzerinde uzun uzun düşüneceğim.Kimbilir, mesleğimin dışında(öğretmenlik) olmak şartıyla, bir işe girebilirim.Tabi yaşım engel olmazsa.Oysa yaş nedir ki!O yalnızca bir sayı.Ha 25 olmuş, ha 48, ne farkeder? Sevgiler. Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kesinlikle karşıyım! kümesinde bulunan diğer yazıları...
Terör ve Hayal

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eleştiri Ya Da...
Yazar Adaylarına...
Dilek Kutusu! Peri Olmak İstiyorum!
Aforizmalar, Kafka
Eğitim, Ama Nasıl?
Eleştiri mi Özeleştiri mi?
Öğretmen Benisa
Seçim Potporisi
Tazlar Köyünden Borusan'a
25'le 35 Kelimelik Bir Yaşam

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.