..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > Ömer Akşahan




29 Temmuz 2008
Terör ve Hayal  
Ömer Akşahan
Evet, terör belasını yakamızdan silkelemek boynumuzun borcu. Ülkemizin esenliğe çıkması ancak birlik olmamıza bağlıdır. Hayallerimizi yok eden ulusal ve uluslararası terör gruplarına topyekûn karşı çıkmalı ve tepki koymalıyız.


:BDHB:
Ömer AKŞAHAN

“- Defteriniz var mı?
- Evet.
- Defterinizi hep yanınızda taşıyor musunuz?
- Hayır.
- Taşıyın. Defterinizi yanınızdan hiç ayırmayın. Çalışmıyorken, yazmıyorken bile hayal gücümüz çalışmaya devam eder, defter öyle zamanlarda bir cep telefonu gibidir. Açar konuşursunuz.” (1)

İstanbul Güngören’de yaşamlarını yitiren 17 yurttaşımızın beşinin çocuk olduğunu öğrendiğimde ilk aklıma düşen sözcüklerden biriydi: Hayal!

O insanlar Temmuzun şu yakıp kavuran günün akşamında biraz olsun serinlemek, sevdikleriyle buluşmak, iki çift laf edebilmek için caddeye inmişlerdi.

Yanlarında taşıdıkları küçük çantalarda bir parça kuruyemiş, çikolata ve içecekle nereye oturacaklarını kestirmeye çalışırlarken aniden gelen o kahredici sesle bir anda yerden kesildiklerini hissettiler. O an, o saliselere mahkûm edilmiş anın ardından gelen canhıraş bağırışlarla, akan oluk oluk kanın çizdiği garip şekillere bir anlam veren olmadı.

Yeryüzünde terörü lanetlemek yetmez asıl bu bataklığı kurutacak önlemleri almak gerekmez mi?

Terör her şeyden önce, bu kez Güngören’de yaşayan insanlarımızın hayallerini yok etti. Yarın bir başka yerde başka birilerini yok etmek isteyecek. Bu çıkmazdan kurtuluşun salt siyasetle ve silahla olmayacağı artık gün gibi ortada. Sorun bu topraklarda insanca yaşamak isteyen herkesi ilgilendiriyor. Bugünden yarına eyleme geçilmezse bu acıları yaşamaya devam edeceğiz demektir.

Yaşamı anlatmanın binbir yolu var; yazı, resim, fotoğraf, dans, film, tiyatro vd. Terörü yaşamın bir parçası durumuna getiren koşulların ortadan kaldırılması hemen her yolla anlatılmalı ki, bu lanet kolayca anlaşılabilsin.

Evlerinin balkonundan bir türlü anlayamadığı patlama sesine koşup gelen beş yaşındaki o çocuğa, ikinci bombanın patlamasına kadar geçecek ‘10 dakikalık bir ömrün kaldı senin yavrum’ deselerdi, hiç inanır mıydı? ‘Deli misin sen? Daha benim ne hayallerim var; okuycam, adam olcam, doktor olcam’ der gülerdi, masumca.

Serin bir İstanbul akşamında trafiğe kapalı caddeye davet edilen, rahatsız olduğundan aşağıya inmeyip o meşum patlamadan kurtulan genç kadın ve annesini izledim televizyonda. Yaşadıkları o müthiş patlamanın etkisi altında terörü lanetlerken yaşadıkları travmanın izleri öyle kolay kolay silinecek görünmüyordu.

Acaba bu terör saldırısında ölenlerin arasında yanında sürekli defter taşıyan biri var mıydı? Çok merak ediyorum, doğrusu.

Neden olmasın, dedim. O kanlı cesetlerin arasından koşturuyorum. Polis engelini aşıyorum. Hayalimde yaşattığım genç bir delikanlının defterini kanlı ceketinin içinden yavaşça çekip çıkarıyorum. Kanla bulaşmış ve yapışmaya yüz tutmuş yapraklarını itinayla ayırıyorum. İlk karşıma çıkan sayfayı zorlukla okumaya çalışıyorum.

“Bugün Temmuz’un en sıcak günlerinden biri. Bunalıyorum. Akşamın gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Bu yaz tatile de çıkamayacağım. İyi ki semtimizde bir caddeyi trafiğe kapattılar. Böylece biz yayalara da soluk alma fırsatı doğdu. Bu akşam bizimkiyle orada buluşacağım. Dün gece kendisini üzdüğüm için ona kendimi affettirmem gerek. En iyisi onun en sevdiği vanilyalı dondurma almalıyım…”
     
Evet, terör belasını yakamızdan silkelemek boynumuzun borcu. Ülkemizin esenliğe çıkması ancak birlik olmamıza bağlıdır. Hayallerimizi yok eden ulusal ve uluslararası terör gruplarına topyekûn karşı çıkmalı ve tepki koymalıyız.

Son söz Mevlana’dan: Hayaller satranca benzer, her birinin yararını bir sonraki oyunda hissedersin.

(1) ANLATMANIN BAŞKA BİR BİÇİMİ, John Berger, Jean Mohr, Çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, 304 sayfa, 25 YTL.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kesinlikle karşıyım! kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaş mı, Kariyer mi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eleştiri Ya Da...
Yazar Adaylarına...
Dilek Kutusu! Peri Olmak İstiyorum!
Aforizmalar, Kafka
Eğitim, Ama Nasıl?
Eleştiri mi Özeleştiri mi?
Öğretmen Benisa
Seçim Potporisi
Tazlar Köyünden Borusan'a
25'le 35 Kelimelik Bir Yaşam

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


Ömer Akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.