Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere |
|
||||||||||
|
İnsan gözü, dünyayı renkli, üç boyutlu ve son derece net bir şekilde algılamamızı sağlar. Peki bu süreç nasıl işler? Bir cismin yansıttığı ışık, göz merceğinden geçerek retinaya ters olarak düşer. Retina, bu ışığı elektrik sinyallerine dönüştürür ve sinirler aracılığıyla beynin arkasındaki görme merkezine iletir. Ancak, beynin içi tamamen karanlıktır. Burada ışık yoktur, ama biz dış dünyayı parlak ve net bir şekilde algılarız. Kur'an-ı Kerim’de göz ve görme mucizesi hakkında şu ayetler yer alır: "Allah size işitme, gözler ve kalpler verdi. Ne kadar az şükrediyorsunuz!" (Mü’minun, 23:78) Bu ayet, görme ve işitme duyularımızın bir tesadüf sonucu değil, ilahi bir hikmetle yaratıldığını açıkça ortaya koyar. İnsan beyninde bu kadar karanlık bir ortamda, bu kadar parlak bir dünyayı algılayabilmek, sadece Yaratıcı’nın kudretini düşünmemize sebep olur. Kulak, dışarıdan gelen ses dalgalarını toplayarak orta kulağa, ardından da iç kulağa iletir. Burada ses dalgaları elektrik sinyallerine dönüştürülerek beyne gönderilir. Tıpkı görmede olduğu gibi, işitme olayında da beynin içi tamamen sessizdir. Beynimiz ses geçirmezdir, ama biz müzikten insan sesine kadar her şeyi en net haliyle duyarız. Bu olay, teknolojiyle bile kopyalanamayan bir mükemmelliği ortaya koyar. Kur’an-ı Kerim’de işitme duyusunun yaratılışı şu şekilde ifade edilmiştir: "De ki: Sizi yaratan, size işitme, görme ve kalpler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!" (Mülk, 67:23) Bu ayet, işitme ve görme duyularımızın sadece biyolojik süreçler olmadığını, Yaratıcı’nın birer lütfu olduğunu vurgular. Sesin beyindeki algılanışındaki netlik ve kalite, insan aklını hayrete düşürür. Bilimsel kaynaklarda, gözden ve kulaktan gelen sinyallerin beyinde nasıl işlendiği ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Ancak, burada eksik bırakılan çok önemli bir gerçek vardır: Beyinde bu elektrik sinyallerini algılayan kimdir? Görüntüyü izleyen, sesleri dinleyen, kokuları hisseden varlık nedir? Bu sorunun cevabı, biyolojik bir yapıda değil, Allah’ın insana bahşettiği ruhta saklıdır. Kur’an-ı Kerim’de ruhun yaratılışı ile ilgili şöyle buyrulmuştur: "Sana ruhtan soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir." (İsra, 17:85) Ruh, maddeye bağlı olmayan bir şuurdur ve bu şuur, gözün veya kulağın fiziksel varlığına ihtiyaç duymadan algılayabilir. İnsanın zihnindeki bu sonsuz derinlik ve algılama kabiliyeti, Allah’ın varlığını ve kudretini apaçık bir şekilde gösterir. Bugünün en ileri teknolojileri bile insan gözünün ve kulağının sağladığı netlik ve kaliteye ulaşamamıştır. En gelişmiş televizyon ekranları, kameralar veya ses sistemleri, insan algı mekanizmalarıyla kıyaslandığında oldukça yetersiz kalır. Görme ve işitme organlarının bu mükemmel yapısı, evrim teorisi gibi materyalist yaklaşımlarla açıklanamayacak kadar karmaşık ve hassas bir sistemdir. Kur’an’da, Allah’ın yaratılışındaki mükemmellik şöyle ifade edilmiştir: "O Allah ki, yarattığı her şeyi en güzel şekilde yaratmıştır." (Secde, 32:7) Bu ayet, insanın görme ve işitme organlarındaki üstün tasarımı açıkça ortaya koyar. İnsan, bu mükemmelliği kavradığında Allah’a şükretmeli ve O’na yönelmelidir. Görme ve işitme mekanizmalarındaki bu harikalık, evrenin her köşesinde var olan ilahi düzenin bir yansımasıdır. Beyindeki birkaç santimetreküplük karanlık alanda, tüm evrenin ışıklı, renkli ve sesli bir şekilde algılanması, sadece bir Yaratıcı’nın varlığıyla açıklanabilir. Kur’an-ı Kerim’de insanın bu harikalıklar üzerinde düşünmesi emredilmiştir: "Göklerde ve yerde olanlar, gece ve gündüzün ardı ardına gelişinde, akıl sahipleri için gerçekten deliller vardır." (Ali İmran, 3:190) İnsan, bu üstün yaratılışı ve düzeni tefekkür etmeli, Yaratıcı’nın büyüklüğünü idrak etmeli ve O’na yönelmelidir. Görme ve işitme mekanizmasının incelenmesi, Allah’ın varlığına ve birliğine dair apaçık bir delil niteliğindedir. Bu mucizeler üzerinde düşünmek ve onları anlamak, insanı Yaratıcı’ya daha da yakınlaştıracaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |