Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
Anne! Anne! Anneciğim neredesin? sana sesleniyor, seni arıyorum epeydir. Niye çıkmıyor sesin? Neredeysen ses versene!? İşin yoksa, birazcık yanıma gelsene.! Mâdem saklambaç oynamak niyetin, Ki durum onu gösteriyor. Peki o zaman, Saklandığım yeri bilsene Anne! SÖBE! Sen gelmeyince bak Ben geldim, buldum seni Aman Allah’ım! Bu hâlin de ne? Anne! Anne! Anne! Niçin, upuzun hareketsiz Yatıyorsun yerde öylece? Niçin öyle çakılmış gibi gözlerin Ve niçin öyle boş boş bakıyor bana bakar gibi yabana? Şimdi oyunun, şakanın sırası değil Tut elimden, haydi kalksana! ACI GERÇEK! Şu kapımızın önünde duran Tanklar de neyin nesi, anne?! Söylesene anne! Bu babamın bana Getirmeye söz verdiği Oyuncak tanklar mı? Tanklardaki askerler Oyuncak askerler mi yoksa? Anne! Anne! Ne olur söyle! Anne! Enkazlarda, çıldırmış deliler gibi Kötü kötü bakan adamlar da kim?! Hiç tanımadığım Sağı, solu tekmeleyerek Ve küfrederek kutsal değerlere Bir şeyler arayan bu adamlar, Tanıdım anne, tanıdım! Ülkemize ve üstümüze kâbus gibi çöken Bu bitmez ve anlamsız savaşı Başlatan o askerler bu askerler anne! Anne! Anneciğim! Babamı, ağabeylerimi Alıp alıp giden Ve geri getirmeyen askerler; Bunlarında kan bürümüş Kin çökmüş gözlerine.! ŞAŞKINLIK! Anne! Anne! Anne! Ben nerdeyim, sen nerdesin Gökyüzü nerde? Burası nere? Güneş, ay, yıldızlar Değil niye yerlerinde!? Hani, hatırlar mısın anne? Bize hikayeler anlatırdın; uyuturken dizlerinde Niniler söyleyerek En tatlı sesinle. Birden canım istedi Hadi yine söylesene! MERAK! Anne! Anne! Anne! Ben nerdeyim, sen nerdesin Gökyüzü nerde? Burası nere? Güneş, ay, yıldızlar Değil niye yerlerinde!? Hani, hatırlar mısın anne? Bize hikayeler anlatırdın; uyuturken dizlerinde Niniler söyleyerek En tatlı sesinle. Birden canım istedi Hadi yine söylesene! SON VE SONUÇ! Bu, senin bahsettiğin melekler mi? Gideceğimiz yerde Bütün şehitlerle berâber şehit babam, Ağabeylerim bizi beklerler mi? Kelebekler gibi uçan ben miyim? Yoksa, anne onlar senin söz ettiğin Cennetten gelen melekler mi? Oyunumuz yine yarım kaldı seninle Her zaman ki gibi, anne! Belki istemeden. Derdin; günü gelince ben de gidebilirim belki babanın peşinden. Demek ki o gün, bu gün Ama anne, ama!? Düğün günü gibi değil Mahşer günü gibi bir gün. Doyası koklayamadan Doyamadan daha sana Sevgiye, sevince; Beni boynu bükük, öyle Öksüz ve yetim bırakıp gitmek Haksızlık değil mi? Bitmeyen, şu ürkütücü sessizliğin içinde. Ben sensiz ne yapar ne ederim anne! Haksız mıyım söyle!? Doğru mu yaptığın sence? Bil ki; er ya da geç, Yine buluşacağız seninle Cennet dediğin o yerde; Babam, ağabeylerim Ve bütün şehitlerle. Ne olur kucağını aç bekle! Anne! Anne! Anne! Anne!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kadir KARAMAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |