Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Yalnız kalmazsın sokakta sen Dört bir yanda köşede bucakta Mutlaka rastlarsın onlara sen Sokakta bir topluluk görüyorsan eğer Bağrış gürültü yüksek sesle konuşanları Hiç düşünmeden git sokul yanlarına İşte onlar bizim memleketin Türkleri Çarşı pazarda görüyorsan toplu halde Beş altı çocukla birlikte gezenleri Kaplamışlarsa eğer yayıla yayıla yolları Hararetli tavırları anormal hareketleri Ta karşıdan da olsa tanıtır onlar kendilerini Soru sorma kendine git yanlarına çekinme İşte onlar bizim memleketin Türkleri Onlara vız gelir Avrupa sokakları Öyle serbestir ki onların hareketleri Sanki buralar onların kendi memleketleri Görüyorsan eğer kolları arkaya bağlı Başlarında şapkaları ellerinde tespihleri Yol ortasında durmuş yüksek sesle konuşanları Başkalarının yoldan geçmesine engel olanları Sigarasının dumanlarını keyifle tüttürenleri İzmaritini yere atıp ayağı ile ezenleri Görüyorsan eğer yerlere tükürenleri İşte onlar bizim memleketin Türkleri Yabancı ülkede dil bilmiyorsan eğer sen Sakın korkma konuşmana gerek yok ki zaten Nasıl olsa yolda havaalanında otobüste Mutlaka rastlarsın onlara sen Sor istediğin adresi istediğin yeri Bak sana nasıl tarif ederler gideceğin yeri İki sokak öteden sağa dön yürü Kocaman bina gelecek sola dön yürü Git git tam karşıda göreceksin orasını İşte tarif ettiler sana istediğin adresi Ne kapı numarası ne de caddenin ismi Sen birşey anlamazsın tabi bakakalırsın Onlar hiç ezberleyemezler ki cadde isimlerini Hep tarife göre bulur onlar gidecekleri yeri En sonunda adrese götürürler seni kendileri İşte onlar bizim memleketin Türkleri Araban bozulursa sakın üzülme Git telefon kulübesine aç rehberi Gelişi güzel bir Türk ismine et telefonu Karşına çıkacaktır ya şımarık bir çocuk Ya da erkeklerle konuşmaktan çekinen bir kadın Mutlaka konuşacaktır seninle birileri Sor anlat derdini çekinme yardım iste O evde mutlaka bulursun bir tamirci Hiç birisinin yoktur bir diploması Onlara göre hepsi o işin ustası Öğrenmişlerdir çürük arabalarında zanatı Sonunda olur senin arabanın tamiri Ufak bir vida takılacaksa eğer Anlamazlar sökerler arabanın her yanını Hakları yenmez çok para almazlar da Yolda giderken dökülür arabanın parçaları İşte onlar Avrupada bilgisiz dükkan sahipleri Onlar bizim memleketin Türkleri Görüyorsan eğer ellerinde kocaman poşetler Savrularak yolda yürüyenleri kavga edenleri Çoluk çocuk ailece alış verişten dönenleri Yapmışlardır bir haftalık alışverişlerini Yeterki sen onlara sokul merhaba de tanıt kendini Sokakta kalmazsın korkma misafir de ederler seni Yabancılar olmasa iflas eder Alman Gescheft’leri Hele izin zamanı yaklaşınca göreceksin sen onları Hediyelik almak için kırıp dökerler her yanı Hemen biter çarşıda giyim eşyaları Sonra binerler çürük arabalara pat pat kapıları İki adım ötede bozulur arabaları Ama hiç korku kaplamaz ki onları Kafasını çevirse bulur sağda solda tanıdıkları Yolun ortasında açarlar arabaların kapaklarını Altüst ederler şehiriçi trafiğini Zarla zorla bulurlar sonunda bir park yeri Arabanın kapağı açılır yumulurlar birlikte hepsi Orası mı burası mı derken bir iki hevesli Kurcalarken bozarlar arabanın her yanını Sonra bağrış gürültü başlar araba çekme faslı Sonuçta anlarlar ki boştur benzin deposu Aybaşı gelince ceplerinde Alman markı Yoktur onların hiç bir sorunları Bir araya gelince onların konuştukları konu Ya memleket izini ya da araba derdi İşte onlar bizim memleketin Türkleri Havaalanında isen eğer sıranı hiç arama Nerede görüyorsan büyük bir topluluk Bavul üstüne oturmuş konuşanı abuk sabuk Etrafta şımarıkça koşuşan çoluk çocuk Salonun hangi tarafı sesten gürlüyorsa eğer Hiç düşünmeden sen o tarafa doğru yürü yeter Hazırca hiç düşünmeden sıranı bulursun hemen Artık şimden sonra dikkat edeceksin sen Ortada simsar gibi gezinenler varsa eğer Sokulur yanına göz açıp kapayınca sen Bavul doludur yanları otuz kilo hakkı varken Fır döner etrafta bavulu birisine vereyim derken Bir enayi bulamıyorsa eğer başlar bağrınmaya Çıldırmış gibi gider görevliyi aramaya Görevli sinirlenir ama yolunu bulur müşterisi diye Onların yüzünden korkar uçak rötar yapacak diye Mutlaka her yerde belli eder onlar kendilerini İşte onlar bizim memleketin Türkleri Hele yaz günü gidiyorsan sen Avrupaya Hiç canın sıkılmaz yolculuk yapmaya Gördüğün manzarayla doyamazsın yolculuğa Yolda mutlaka rastlarsın sen onlara İki tür gurbetçi vardır o sıla yolculuğunda Kabuğundan çıkmayanlar , Avrupaya uyanlar Onlar hemen belli ederler kendilerini Şişko kadınlar giymiştir bol etekleri O yakıcı sıcakta başları sımsıkı bağlı Ter içinde kalır sofra hazırlarken zavallı Saçı sakala karışmış kabadayı kocaları Ağaç gölgesine uzanmış küfürler yağdırarak Azarlar sıcaktan pişmiş o zavallıları Kadınlar köle gibi hızla hazırlar sofraları Sanki bir ay yolculuk yapacaklarmış gibi Tavuktan turşuya ne ararsan doludur yanları Yumulurlar ayni savaştan çıkmışlar gibi Anında bitirirler bütün yiyecekleri İşte onlar bizim memleketin Türkleri Hemen bitmez onların yolculuk maceraları Artık yemekler yenmiştir başlar çay faslı Toplu haldedir onların hep yolculukları Hepsinin altında Almanların çürük arabaları Gece gündüz uykusuz giderler yolları Çoluk çocuk perişan vaziyette çıkarlar yokuşları Savaşa gider gibi kaplamışlardır yolları Takıl arkalarına gözün kapalı sür arabanı Korkusuz sen sadece takip et onları Dağ bayır tarla derken bulurlar Almanya’yı Yardım severlerdir hakları yenmez vallahi İşte onlar bizim memleketin Türkleri Canın yolculuk yapmak istiyorsa kibarca Takılacaksın ikinci tür yolculara Göreceksin aman ne maceradır ama haa ! Onlar çok kasarlar kendilerini takmazlar kimseyi Öylesine gülünçtür ki onların şımarık hareketleri Sanki onlar işçi değil fabrika sahipleri O gösteriş meraklısı zavallılar Almışlardır kredi ile sıfır km arabaları Hepsinin ya Mercedes ya da BMW dir markası Aman Allah bir görseniz yaptıkları pozları O paraları aç durarak ödüyordur zavallı Yollarda öyle bir giyinirler ki onlar Hemen belli olur Avrupayı taklit ettikleri İşte onlar da bizim memleketin Türkleri Daha neler var neler henüz bitmedi numaraları Onlar yollarda tanımazlıktan gelir vatandaşını Yerlerde değil lokantada yerler yemeklerini Arabalarda değil otelde geçer geceleri Bakmayın gösterişlerine belli etmezler ama Yavaş yavaş yarıya iner ceplerindeki paraları Geriye dönünce görseniz onların yaşantılarını O zaman döner madolyanın öbür yanı Başlar bir işten öbür işe koşturmaları Makarna , patetestir hep yedikleri Yoksa nasıl ödeyecekler bankadaki kıredileri Yaptıkları pozlar burunlarından gelir vallahi Kolay mı burada çalışıpta yaşamak kırallar gibi Çekinme sokul yanlarına biraz deş onları Bak neler duyacaksın neler şaşarsın vallahi İşte onlar da bizim memleketin taklitçi Türkleri Hele birde göreceksin otobüsle yolculuk edenleri Özellikle kalabalık aileler tercih eder otobüsü Bağrış gürültü itişerek ayak kaldırırlar etrafı En sonunda otururlar koltuklara kesilir soluklar Daha otobüs harekete geçince başlar yemek faslı Herkes bir birine uzatırken yiyecekleri O zaman da başlar Ahmet Ayşe sesleri Artık yemek faslı biter canları sıkılır Uyurlar kafalarını koltuklara koydukları gibi Aman Allah bir horultudur sarar otobüsün içini Allah kuvvet versin otobüsün şöförü ! Nihayet mola zamanı bulur bir park yeri İşte o zaman görülmeye değer onların halleri Aman Allahım o ne ! Sanki seyyar lokanta önleri Hepsi yayılır yerlere önce çıkar içecekleri Sonra serilir önlerine tavuklu börekli yiyecekleri Bir yumulurlar ki sanki kıtlıktan çıkmışlar gibi Çöpler atılır etrafa fır fır görgüsüzler gibi Savaş alanına çevirirler güzelim park yerini Ağaç gölgesine uzanıp tam bulmuşlarken keyiflerini Sinekler ısırır onları sanki cezalandırırmış gibi Kadınların sırtlarında uzun kollu giysileri Her yeri kapalı güneş yakıp kavurur onları Ter kokar zavallıların üstleri başları Erkekler tıraş olmamış iki günden beri Kapıkuleye gelirler ayni savaştan çıkmışlar gibi Bu kadar çileyi çektirir onlara Vatan hasretliği Ne olursa olsunlar onlar bizim memleketin Türkleri
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel Denizeri, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |