Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Kor da buz da aslında ve özünde su değil midir?! Vaktiyle, ki bundan binlerce ân berisindeydi zamanın, bir tek "uykuda yaşayanlar" düşmezlermiş kör kuyulara. "Hayata sımsıkı tutunanlar"la "öteye gülücük atanların" mış zafer.. Mağara arkadaşları ya da Kehf Ashâbı. Sevgi yiğitleri ya da Yiğit Sevgililer. Ömrümüz, kalblerin sevmekten yorulduğu günlerde tüketildi. Çırılçıplak anılarla yüzleşmek ve duyumsamak ateşin deriyle temas edişini. Sitemkâr nefisler ve âtıl yüreklerle koşmak ne mümkün ?! Herşeye rağmen ölümü düşünenler. Herşeye rağmen hasreti soluklayanlar. Yiğit denilecekse bunlara denmeli. Fedâkarlık arıyorsan, başka kapıda değil ! Vaktiyle, ki bundan binlerce ân berisindeydi zamanın, mağarada düçâr kalmanın adıydı biât. Şimdilerdeyse kristalize gönüllerin "başkalıklara" kapalı kalmasının adı. Çirkefliklere mesîhi soluklarla üflemek belki de denkmiş cenklere. Gerçek "cehd" kendinle yaptığınmış, kendine yaptığınmış. Gerçek sefer "gönlüne doğru" olanmış ve bu "doğru olanmış". Billûr iklimlere yelken açmak için başıbozuk tayfaların temizlenmesinin adıymış "dünya pazarı". Seher vakitlerinde ya da gecenin derinliğinde gözlerin Sanatçı'yı haykırmasıymış. İntisâbın makbûl olanı En Herşey'e olan intisâbmış. Rafine bir ahlâkla yürümekmiş engeli arazileri. Güzel olan buymuş. Ve istikamet hep odak noktasınaymış Evren'in. Evren'in odak noktası dedim de, aklıma geldi. Vücutta kök hücreler buluınur. Bunların esas görevi türlü hâllerden geçip hedef hücreye dönüşmektir. Bir nehrin kaynağı gibidirler ya da bir veri merkezi gibi.. İşte Evren'in odask noktasına ilerleyen yaratılmışlar için de başka başka hâllere bürünmeler hep varolmuştur. Fıtrî olan da budur. Kimi zaman mağarada olmaktır varlık gayeniz, kimi zaman uzayda olmak. İşte Sarper, yiğidin harman olduğu yerde çağla emi. Tohumun ekin olduğu yerde, sümbülün çiçek verdiği yerde kur otağını. Ayrılma ve kopma serüveninden. İstersen dinleme beni ! Ama bak gör ki hakikati; ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı açıktır daimî. Ecel celladı başını kesmek için nöbet tutuyor. İşaret fişekleri aydınlatınca zamanı, gökyüzünde bir yıldız kayacak; adı SEN !!! Öyleyse bir dilek tut ve lambaya püf de. 09.01.04 saat: 02:22 ankara
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sarper SAĞLAM, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |