"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
bedenine; kimsesiz ve soğuk bir duşun inlemelerine ulaşır. Kim bilir hangi astrolojide kaç fal açtın düş’engiz kadın: Mabrahar kırmızı yaftasıyla uzanıyor yatağıma, parmaklarında derinden işlenmiş menteşeler.. “Bir kapıyım yalnızca ben” diyor, sokuluyor daha da “Senin duvarlarında kapı delikleri, bir kapı yaptırmıyorsun açılmak için okyanusa!” Dudaklarında binlerce zerrem, Her satırbaşında sessizce bana dönüp bakan Yıllar... Diyorum, “Yalnızca elli sene seçebilirim yalnızlığı” Mabrahar, Parmaklarında kalın menteşeler, Etrafımda etsiz ve beton duvarlar... Bahar geliyor, bu kez olmadık şiddetle. Taş taş üstünde kalmamış, parmaklarda Sökülen yaftalar, Acılar, Hüsranlar... Kaç rakı şişesine sığar ki sevişmek için Gelen bir kadın? Kaç bahar bir ders verebilirsin ki insanlara Mabrahar? Yıllar öncesi... Aşkı tattırabilirdi tek gecede kapılar, Aşkı anlatabilirdi kurtarıp beni yalnızlıktan Baharlar! Bıraktığım yerlerin, eskimemiş sözler Ve vadesi dolmuş sabahlar... Unutalım artık bunları, Ne sözler kalsın, ne geçmiş, Ne yalanlar, ne de yıkıntılar... Geçmişi unutalım değil mi? Evet unutalım. Böyle mi öğrettiler sana o adamlar? Taş ocağının üstünde boğulan, Çilek aromalı jelibon sevişmelerinin kadını... Bir imparatorum ben şimdi kendi çağımda, Bir imparatorum ben Ve yalnızım... Dünyayı sat ucuza, Ona acıma, aşka da acıma... Bırak aşkı Mabrahar! Kalsın bir yerlerde, ben bileyim, Keselim biletini ve konuşkan bir kadın olarak kal, Öyle bilsin seni uzaklar. Bahar geliyor, tren yaklaşıyor... Boynumdasın hâlâ, Bir otelin yalnızlığını bozuyoruz Sen, ben ve duvarlar. Sana sorduğum sorular vardı Mabrahar, Ölümcül yanıtları ve affedemediklerimiz vardı. Dönme diyorum işte, Kırma kendini benim safsatalarımla. Bilmez misin uçkurumdan tutup bir gün Dağlara çivileyecekler beni çılgın bir huzurla. Sıyrılır mı bir kadın kilometrelerce orospunun arasından? Sana soruyorum Mabrahar! Yedi mevsim geçse de sen söyleyemezsin, Çalarsın ve kendininmiş gibi kullanırsın aşkı. Jiletlerin derin izler bıraktığı zamanlar vardır, - Geniş zamanlar – yırtınan, şımaran ve gitgide orospulaşan bir kedi gibi Kafesinin içine gömüldüğün zamanlar! Seni sevdiğim, çıngıraklı hayallerim, Şehvet ve kahkaha dolu bir gecede Muska bağlayıp koynuna Beni koyup gittiğin zamanlar... Unuttun değil mi Mabrahar! Hiç ciddiye almadın ki hayatı sen... Küçük dişlerinin arasında geveleyip Bir sakız gibi fırlattın; Ama saltanatım... Saltanatımı sürüyorum şu an, Yedi tepe, yedi mevsim, yedi harika Pamuk prensim ben, etrafımda yedi orospular... Mabrahar, sevmiyorsun artık masalları değil mi? Evet, büyüdün, serpildin ve serildin yollara. Aramızda çarpışacak kimsecikler yok, Kimsecikler yok aramızda, Yalnız sen ve ben... Yalan! Ben varım Mabrahar! Ben ve benim tibet yaylasında oturan imparatorluğum... Her şeyin sonu geliyor, Kana susuyor sokaklar. Duvarlardan atlamaya kalkıyorsun. Bahar geliyor, tren gidiyor... Yetişemiyorsun sonunda, muskan düşüyor koynundan. Göğüslerin ortada, sutyenin ve külotlu yalnızlığın... Bahar geldi, tren kaçtı Mabrahar! Kırılır mı bir kur-an elinde, Binlerce arapça söz, sureler? Unutmuştun hani? Unutamazsın geçmişini, Unutamazsın, sarhoş yollarda kuşluk vakti uyandırırlar seni zabıtalar. Bahar gitti, başka bir bahara kaldı tren. Bak, söylüyorum sana; Son sözcüklerim, kelepçelerin Ve benim bıraktığım gemici düğümü... Orospulaşan bir kedi gibi kıvrıldın yatağıma, Yatağımdasın ve sevişiyoruz hâlâ. Mabrahar, gün gelecek Sorular ve yanıtlar olmayacak inan bana. Sarılacağız okyanuslara, Kapılarım olmayacak, Duvarlarımla birlikte yerleşeceğim senin kamarana. Bir kedi seyredecek karşı kıyıdan, El ele tutuşacak güneşle, verecek yedi tepeli şehri dudağına, ve geçmişini unutacaksın! seni lanetli bir bozuk paranın hayat boyu süren krallığına taşıyacak saltanat hırsın!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Ulaş ORAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |