Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
Tüm ışıkları söndürdüm, gökyüzünde ay, yeryüzünde ben, alabildiğince yalnızız bu gece.. Kirli sarı sokak lambaları, aydınlatıyor caddeleri ve sokakları.. Penceremin önünde duran iki koltuktan birine oturuyorum. Omuzlarımda, senin hediyen kemik rengi bir şal... Elimde bir fincan sıcak çay.. Bir yudum alıyorum fincandaki çaydan, gittiğin günden beri hiç sönmeyen içim tekrar yanıyor. Ve bitmek bilmeyen gecelerden biri daha başlıyor. Çayımın buğusuyla nemlenen gözlerim, bomboş sokaklarda uzaklara çok uzaklara dalıyor. Bir an, cama vuran yağmurun sesiyle uyanıyorum. Gidişine ağladığım gibi yağıyor İstanbul’a yağmur… Saatten bihaber, çalan kapının zili ile doğruluyorum oturduğum yerden, gecenin bir vakti bu yağmurda kim olabilir diye şaşkınlıkla kapıya yöneliyorum. Kim o? diye sesleniyor, karşıdan gelen sesin tınısıyla irkiliyorum... Delice çarpmaya başlıyor kalbim. Yıllar boyu kullanılmayan bir han kapısı gibi ağır ağır aralıyorum kapıyı... Sırılsıklam karşımdasın, elinde tuttuğun bir dal gülün senden farkı yok... İçeriye buyur ediyorum. Karşımda duran koltuğa her zaman ki yerine oturuyorsun… Kaç yıl oldu diyorum? Sen benden gideli, ben sende biteli… Suçluluğun verdiği ağırlıkla boynun bükülüyor, gözlerinde teslim olmamaya direnen yaşlar ve çaresizlik... Benimse sana anlatacak ne kadar çok şeyim var. Ben sensiz nasıl yaşıyorum dinle ve ne olur beni bir daha terk etme... Adın varken hala dilimde, boğazımda düğümlenir kelimeler... Gitme! Ellerine, gözlerine, sözlerine, hasretim.. Gitme! Sensiz yaşamak bir yana, nefes bile alamaz oldum ... Gitme! Yaşamak buysa ben her gün ölüyorum... Gitme! Gittiğin günden beri, yağmurlarla gözyaşlarım kardeş, gözyaşlarım yağmurlarla özdeş... Gitme... İçtiğimiz kahvenin, baktığım falların hatırına yalvarıyorum... Dipsiz kör kuyularda yalnız, çıkmaz dehlizlerde sensizim... Gitme... Sensiz yatağım, her gece vücuduma saplanan bin başlı hançer misali yaralıyor, yaralıyor da sensiz buz tutan kalbim bir türlü kanayamıyor... Ne kışın beyazını, ne baharın yeşilini yaşar oldum... Kurak topraklar misali parça parçayım, mevsimler bile beni terk etti gitme... Gün ve gece birbirine düşman iki kardeş...Gitme... Seni çok seviyorum beni terk etme… Gözlerini gözlerime kenetleyip, oturduğun yerden usulca doğruluyorsun, yüzün yüzüme yaklaşırken, martılar çığlık atıyor, güvercinler kanat çırpıyor içimde...Yüreğim bayram coşkusu yaşayan çocuklar misali bitmeyen bir telaş içinde.. Yüzünün yüzüme değdiği anda hissettiğim sıcacık bir dokunuş uyandırıyor bitmesini hiç istemediğim rüyadan beni. Ellerim dudaklarıma gidiyor bir an... gözlerimden süzülüyor yaşlar... Koltuk boş ! yoksun ! yine gittin ! Boş gözlerle pencereden dışarı bakıyorum gün ağarmaya başlamış, dışarıda sabah ezanı okunuyor. İçimi sebepli sebepsiz bir huzur kaplıyor ve sensiz bir gün daha başlıyor. Bu, sensizken, seninle yaşadığım en güzel son gece.. Adın dilimde bitmeyen tek hece.. Yokluğun dayanılmaz biçimde... Varlığın yaşam, yokluğun ölümdür... Gitme.... Beni bitirme....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nilgün SARIGÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |