İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
AYŞE İLE ALİ’NİN HİKAYESİ Ayşe, Ali’yi kapı dışarı etmesinin ardından duyacağı vicdan azabını hiç hesaba katmamıştı. Her şeyin hesabını incik cincik yaparken bu koca ayrıntıyı atlaması çok pahalıya mal oldu. Kara kara, kapkara düşünüp durdu bütün gece. Gece azan ağrılar gibi bu ağrı da uyutmadı onu. Bu kadar vicdansız, vurdumduymaz değildi uyuyamadığına göre. Ama uyuyamaması da kabahatini hafifletemiyordu. Hafifletici hiçbir neden göremiyordu. Bir neden bulsa da kabul etmeyecekti. Cezası ne ise fazlasıyla çekmeye razıydı. Uyuyamayacaktı en başta. Günlerce başı önde yürüyecekti. Eve kapanması da mümkündü ama bu kolaya kaçmak olurdu. Sokakta insanların içinde başı önde yürümeliydi. “İşte Ali’yi kapı dışarı eden bu kadın!” diye mimlemelilerdi onu. “Vurun kahpeye!”... Sonra iştahsız olmalıydı. İyice zayıflayıp çirkinleşmeliydi. Bir bardak su isterken bile sesi titremeliydi. Ama kimse ona su vermemeliydi. Eve kapanıp ağlamalıydı. Ağlamaya geç bile kalmıştı aslında, telafisi için hıçkırmalıydı. Uyumak yasaktı. Uykusuzluktan, açlıktan, susuzluktan, yorgunluktan düşüp kalmalıydı.... Ayşe, kendine geldiğinde Ali’yi kapı dışarı etmesinin ardından duyacağı vicdan azabını düşündü... Peki, kapı dışarı etmeyecekti de ne yapacaktı? “Hoş geldin,seni özledim” deyip boynuna mı sarılacaktı? “Aç mısın? Dolapta yiyecek bir şeyler var.”... Hiçbir şey olmamış gibi davranabilecek miydi? Ayşe, kara kara, kapkara düşünüp durdu. Ali’ye karşı kapısı her zaman sonuna kadar açık olan bir kadın olmak istemiyordu artık. Aslında hiçbir zaman kapısını sonuna kadar da açmamıştı. Hep aralık bırakmıştı. Bu kapı aralığından sızmıştı Ali içeri. İçerisi boştu, bomboş. Ali bu boşluğa yerleşti. Boşluğu doldurduğunu sanıyordu. Ama koca bir boşluğun asla dolamayacağını hiç hesaba katmıyordu... Kimse hiç hesap kitap yapmıyordu zaten. Bütün hesapları Ayşe tutuyordu. Hesaplar kabarmıştı artık. Birilerinin bu hesabı kapatması gerekiyordu... Ayşe, Ali’yi kapı dışarı etmesinin ardından duyacağı vicdan azabını da hesaba katıp, kapıyı açtı. Ardına kadar açık olan kapının eşiğinde kalakaldılar. Ne Ayşe bir adım yanaşabiliyordu ne de Ali. İçeriden yabancı bir koku geliyordu. Ali’nin burnunu sızlatan, Ayşe’nin midesini bulandıran yabancı bir koku... Ayşe, günlerin, ayların boşluğunu alıp Ali’nin suratına çarptı... Vicdan azabını da hesaba katıp kapıyı kapadı... -- 2 – AYŞE İLE YABANCININ HİKAYESİ Ayşe, hesap kitap yapıyordu... En son beyaz şarap içmişlerdi. Yanında tavuk göğsü ızgara, Ayşe aslında bir daha et yemek istemediğini söylemişti, Ali ise doğanın dengesini bozamazsın demişti, Ayşe’nin et yememek için sıraladığı gerekçelere, sonra Ayşe, televizyondaki aktörün çok başarılı olduğunu söylemişti, dünya çapında bir sanatçı olabilirdi ama geri kalmış bir ülkenin meyvelerini, ileri ülkelerin tadamadığından dem vurmuştu, Ali ise Ayşe’nin bahsettiği aktörü tanımıyordu... En son birlikte bulaşıkları yıkamışlardı, hatta Ali, bulaşıkları tek başına halledebileceğini, Ayşe’nin de o çok beğendiği aktörün dizisini seyredebileceğini söylemişti ama Ayşe, aynı bölümü daha önce seyrettiği için mutfakta Ali’nin yanında olmayı tercih etmişti... En son Ali, çocukluğuna dair bir anısını anlatmıştı Ayşe’ye: Ali on iki, on üç yaşlarındayken semtlerinde gösterime giren bir filmi seyretmeyi çok istemiş. Ama babası para vermediği için filmi nasıl izleyeceğini bir türlü bilemiyormuş. Herkesin merakla beklediği bir filmmiş bu. Şimdi ise ismini bile hatırlamıyormuş. Gişenin önünde uzunca bir kuyruk varmış. Ali kuyrukta bekleyen bir çifti gözüne kestirmiş. Aslında daha öncesinden konuşmalarına kulak misafiri olmuş. Bu çiftin tuvalet ihtiyacı varmış ama sıralarını kaybetmemek için bir türlü kuyruktan ayrılamıyorlarmış. Ali onların yerine kuyrukta bekleyebileceğini, istedikleri seans için biletleri alabileceğini söylemiş. Ama ‘şu kadar para’ karşılığında yapacakmış bu işi. Çift seve seve kabul etmiş Ali’nin teklifini. Ali gişe kuyruğunda, sırası geldiğinde o çiftin istedikleri seansa değil de, bir seans öncesine bir kişilik bilet almış. Onlar gelmeden önce de sinemadaki koltuğuna oturup bir güzel seyretmiş filmi. Film bittiğinde sinemanın arka kapısından sığışmış. Artan kalan para ile bir paket sigara almış kendisine... Ayşe mest olarak dinlemişti Ali’nin hikayesini. O da Ali’ye yine sinema ilgili bir anısını anlatmıştı: Ayşe de on üç yaşlarında iken ablasından kendisini de sinemaya götürmesini istemiş. Ablası on yedi yaşındaymış ve Ayşe’yi hiç beraberinde gezdirmezmiş. Ayşe, ablasına eğer beni de sinemaya götürmezsen sigara içtiğini anneme söylerim, demiş. Ablası çaresiz Ayşe’yi de beraberinde sinemaya götürmüş. Film alt yazılıymış. Ayşe yazıları takip edemiyormuş. Ablası arkadaşı ile kafa kafaya vermiş, şimdi şöyle olacak, şimdi böyle olacak diye filmin gelişimini tahmin etmeye çalışıyorlarmış. Ayşe filmi hiç beğenmemiş ve çişi gelmiş. Ama sinema çok karanlıkmış. Bir türlü yerinden kalkamıyormuş. Ablasına çişinin geldiğini söylediğinde, biraz sabretmesi istenmiş. Film arasına on beş dakika varmış. Ayşe daha fazla dayanamıyormuş. Karanlıkta yolunu zor bularak hatta bulamayarak boş olan arka koltukların arasına çömelip çişini yapmış. Kimse hiçbir şey anlamamış. Ayşe yerine oturduğunda uyuklamaya başlamış. Film bittiğinde ablası Ayşe’yi unutup sinemadan çıkmış. Sinemada çalışan teşrifatçı Ayşe’yi uyur bulmuş. Tam o sırada ablası gelip Ayşe’yi bir güzel azarlamış... Ali, Ayşe’nin bu anlattıklarına çok gülmüş... Ayşe, en son, Ali’nin bu kadar çok güldüğünü görmüş... Ali, aklına gelen bir anısını daha anlatmıştı Ayşe’ye: Ali yine on iki, on üç yaşlarındayken abisinin fotoğraf makinesini boynuna takıp, şehrin işlek yerlerinde foto, şipşak foto, diye müşteri çağırırmış. Fotoğraf çektirmek isteyenler tek tek poz verirmiş. Ali o zamanlar çok sevimli bir çocukmuş. Her gelen önce yanağından bir makas alırmış. Ali gibi sevimli bir çocuğun kendilerini kandıracağı hiç akıllarına gelmezmiş. Ali poz verenlerin karşısına geçip fotoğraf makinesinin deklanşörüne basarmış. Flaş patlarmış. Parasını peşin alıp resmin iki üç dakika sonra hazır olacağını söylermiş. Herkes inanırmış. Ali bekleyenlerin bir anlık boşluklarını fırsat bilip tabanları yağlayıp kaçarmış. İzini kaybettirince, şehrin başka bir merkezinde, içinde film olmayan fotoğraf makinesi ile foto, şipşak foto... Ayşe, Ali’nin gözlerinin çok güzel olduğunu düşünmüştü. Bunu ona söylemek istemişti. Ali, kendisi için hoş şeyler söylüyordu. Ayşe ise bir kez olsun Ali’ye hoş bir şey söylememişti. Ayşe, gözlerin, demişti... Ali, evet biliyorum, yorgunluktan..... Ayşe, hayır, demişti onu söylemeyecektim, gözlerin çok güzel. Ali, teşekkür etmişti, gözlerini kocaman açarak, Ayşe’nin ta gözlerinin içine doğru akarak... İkisi de gözlerini hiç kırpmaksızın uzun müddet öylece, öylesine kalmışlardı... Ayşe, hesap kitap yapıyordu. En son üç ay önce görmüştü o gözleri. Dudakları, açlıktan, susuzluktan kavruluyordu... Ali’nin en son giderken, “görüşürüz”, diyen sesi boşlukta... NE ZAMAN GÖRÜŞÜRÜZ! Ayşe hesap kitap yapıyordu. Hesaplar kabarmıştı. Birilerinin bu hesabı kapatması gerekiyordu... İşte bu yüzden, sırf bu yüzden o yabancıya kapısını araladı... - 3 - ALİ İLE YABANCININ HİKAYESİ Yabancı, kapı aralığından sızmıştı.... içerisi boştu bomboş... yerleşti... boşluğu doldurduğunu sanıyordu... koca bir boşluğun asla doldurulamayacağını hiç hesaba katmıyordu... Yabancı mide bulandırıyor... Ali yabancılaşıyor... Ayşe kapısını aralıyordu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © zehra erkuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |