Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
“sen tutar kendini incecik sevdirirdin bir umuttun, bir misillemeydin yalnızlığa” Sen mi benim dizimde yattın ben mi senin?.. Altımızda çimler serindi, hava sıcacıktı. Herhangi bir yaz gecesi için hava fazla aydınlıktı. Beni sıktın, sıktın. Göğüs boşluğuma yerleştin. Uyuyakaldın orada. Seni seyrettim, seyrettim. O geceyi unutmayacağım. Pembe Çiçeğin şehveti, sonu değil midir? Bitkinin üreme arsızlığı çiçeğinin sonunu getirmez mi? Ya âşıklar, ya böcekler, ya rüzgâr... Biri mutlaka alır götürür onu. Öyleyse ben.. niye suçlu olayım... O çiçeği katletmiş sayılmam ki. O bilseydi kendi rızasıyla da senin uğruna şehit olmak isterdi. Kendi rengini senin dişiliğinin rengiyle kıyasladığında... evet, bu sonuca varırdı. Kahverengi Gölün üzerindeki iskelenin tahta korkuluklarını güvensiz bulup, iki adım ötedeki bana uzanıp sarılan sen... benim güvenilir bir sığınak olduğumu mu düşünüyorsun gerçekten? Hani o parkta gördüğümüz yarık ağaçlar ve içi boşalmış kovuklar da saçma bir güdüyle yağmura karşı güzel bir korunak gibi gelmişti bize. Ama ağaçları o hâle getiren de yağmurlu bir havada düşen yıldırımdı. Mavi “başka türlü bir şey benim istediğim ne ağaca benzer ne de buluta burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz, havası ayrı hava” Sarı Yine çok beklettin ve yine, tam önümde duran taksiden vakarla indin. Öyle bakma. Bu bakış affettirir bütün kabahatleri ve unutturur olanları. Oysa ne çok sinirlenmiştim ve de gelsin, görür, demiştim. Ama işte bütün dokunulmazlığınla karşımdasın. Uzanıp öpüyorsun, altın rengi fuların boynuma sürtünüyor. Kurşunî Yoksa sen de bu şehrin insanları gibi tarafsız mısın, silik misin? Sen de yoksa yüklü bulutlardan boşanır gibi indirdi indirecek misin? Kalabalığa karışıp sessiz sedasız yitip gidenleri sevmem oysa ben. Güneş görmemiş insanların yüzleri gibi olmasın yüzün derim. O yüzler ki ne siyahtır ne beyaz. O yüzler ki tepkisiz, buz gibi. O yüzler ki rayların rengidir, yani senden dönüşlerin rengi. Neftî “Gözlerin gözlerin gözlerin, sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa’nın ve yaz yağmurundan sonra yapraklar ve her mevsim ve her saat İstanbul” Turkuvaz İçeriye girdiğimde sen tam o köşede duruyordun. Asude, dingin. Buzlu camlardan sızan ışığın çinilere aksi ve her kirişi, sütunu, işlemeyi sindire sindire inceleyen yüzün. Beni farkedip gülümseyişin. Bir heyecanla gördüklerini anlatışın. Verdiğin sarhoşlukla anlamayışım. Yüzüne, saçlarına vuran ışıkla mest oluşum. Tunç Hani anlatmıştın ya bir rüya görmüşsün uykuyla uyanıklık arasında, güya rüya görüyormuşsun da rüyan kesafet kazanıp gerçek oluyormuş. Rüya içinde rüya. Bana meydandaki heykeli anımsattı: nesnesi yumuşakmış, kolay şekil alırmış, ama şimdi ne kadar da yıkılmaz, sarsılmaz görünüyor.. Senin rüyaların böyle midir? Onları keskin bir güç ve irade ile gerçekleştirir misin? Sonra onlar sağlamlıkla, sarsılmazlıkla ayakta kalabilir mi? Ve sonunda insanlar ona bakıp diyebilirler mi ki “İşte ‘gerçek’... Rüyaların yapıldığı maddeden!” Siyah “Gel karış güzelliğine vücudundan soyun da Gece ruhlar yıkanır Kalamış’ın koyunda” Siyahlığın siyah içre görünmemesi gerektir. Gel gör ki karanlık çökünce bir başka parlıyorsun... İşte bu varsayılan bütün kurallara aykırı. Demek ki biz fânîlerin bilgilerinin aksine bambaşka bir ışık kaynağına sahipsin. Beyaz “Eylül ferahlığında giderken Çubuklu’ya Geçmiş, geçen veya gelecek vakti duymadan Aheste çek kürekleri mehtap uyanmadan” Düşünür diyor ki, karşıtlar aslında aynı benzerlerdir. Karşıtlıkları arttıkça benzerlikleri de artar. Şu halde kapkara gözlerin nasıl öyle parıldadığını anlamak kolaylaşır ve esmerliğinin yüzümüzü aydınlattığına inanmak zor olmaz. Erguvânî “Gün bitti. Ağaçta neş’e söndü. Yaprak Âteş oldu, kuş da yâkut; Yaprakla kuşun parıltısından Havzın suyu erguvâna döndü.” Soylu başın çok yukarılarda, burun deliklerini göstermeden yürü, derim. Belki peşinden bunca koşturmam yetiştirildiğin âdetlere göre kaba bir davranış ama işte seni kalbinden yakaladım: benden kaçamadın. Onca zaman geçti hâlâ yanımdasın. Kırmızı “Körfezdeki durgun suya bir bak göreceksin Geçmiş gecelerden biri yüzmekte derinde; Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin Velhâsıl o rüya duruyor hep yerli yerinde.” Ben o böceği senden iyi biliyorum. Al renkli bir sıvı kusarmış. Çılgın Araplar böceğe “kirmiz” demişler, kustuğu renge de onun adını vermişler. Kızıl “Zannetme ki güldür, ne de lâle Ateş doludur, tutma yanarsın Karşında şu gülgûn piyale...” Hâki Senin özünün toprak olduğuna nasıl inandırabilirlerdi beni: etinle, kemiğinle... sen ki gözalıcı, güzeldin; vücudunun her köşesi ayrı bir renkle ışıldardı. Ama sonra, lâle de topraktan geldi, dediler. Her rengi ayrı çekici, güzel... Vakti gelince soluyor... Ben kadere inanmam, dedim. Mukadderdir, dediler; topraktan geldin, toprağa döneceksin. Turuncu Geldin ve gittin. İkindi güneşi gibiydi, kısa sürdü ama etkiliydi. Duvarda kirli sarı izler bıraktı. Vazgeçilmez değildin ama unutulmazdın. İhtiyaç duymadım ama arzuladım. Sanki ikindi vaktiydi, şöyle bir vurdun geçtin. Yakmadın ama gözümü aldın. Ne çok aydınlıktı, ne de çok karanlık. Etraf ne çok sessizdi ne de gürültülü. İtidalli yaklaştım, oldukça yakınlaştım, pek fazla başkalaştım. Battığında ıp-ılıktı, yine doğar diye bekledim... ama doğmadı. “Düşlerim kadar ak Günbatımı gibi Gizemli ve sıcak”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |