..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Alp Çetiner




23 Şubat 2006
Renkler  
Alp Çetiner
Yüreklerimizin gerçek fatihlerine, şairlere, bir küçük saygı duruşu bu öykü. Yalnızca onlar, renklerle oynamayı ressamlardan daha iyi becerirler.


:BACC:
Lacivert

“sen tutar kendini incecik sevdirirdin
bir umuttun, bir misillemeydin yalnızlığa”

Sen mi benim dizimde yattın ben mi senin?.. Altımızda çimler serindi, hava sıcacıktı. Herhangi bir yaz gecesi için hava fazla aydınlıktı. Beni sıktın, sıktın. Göğüs boşluğuma yerleştin. Uyuyakaldın orada. Seni seyrettim, seyrettim. O geceyi unutmayacağım.



Pembe

Çiçeğin şehveti, sonu değil midir? Bitkinin üreme arsızlığı çiçeğinin sonunu getirmez mi? Ya âşıklar, ya böcekler, ya rüzgâr... Biri mutlaka alır götürür onu. Öyleyse ben.. niye suçlu olayım... O çiçeği katletmiş sayılmam ki. O bilseydi kendi rızasıyla da senin uğruna şehit olmak isterdi. Kendi rengini senin dişiliğinin rengiyle kıyasladığında... evet, bu sonuca varırdı.



Kahverengi

Gölün üzerindeki iskelenin tahta korkuluklarını güvensiz bulup, iki adım ötedeki bana uzanıp sarılan sen... benim güvenilir bir sığınak olduğumu mu düşünüyorsun gerçekten? Hani o parkta gördüğümüz yarık ağaçlar ve içi boşalmış kovuklar da saçma bir güdüyle yağmura karşı güzel bir korunak gibi gelmişti bize. Ama ağaçları o hâle getiren de yağmurlu bir havada düşen yıldırımdı.



Mavi

“başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz, havası ayrı hava”



Sarı

Yine çok beklettin ve yine, tam önümde duran taksiden vakarla indin. Öyle bakma. Bu bakış affettirir bütün kabahatleri ve unutturur olanları. Oysa ne çok sinirlenmiştim ve de gelsin, görür, demiştim. Ama işte bütün dokunulmazlığınla karşımdasın. Uzanıp öpüyorsun, altın rengi fuların boynuma sürtünüyor.



Kurşunî

Yoksa sen de bu şehrin insanları gibi tarafsız mısın, silik misin? Sen de yoksa yüklü bulutlardan boşanır gibi indirdi indirecek misin? Kalabalığa karışıp sessiz sedasız yitip gidenleri sevmem oysa ben. Güneş görmemiş insanların yüzleri gibi olmasın yüzün derim. O yüzler ki ne siyahtır ne beyaz. O yüzler ki tepkisiz, buz gibi. O yüzler ki rayların rengidir, yani senden dönüşlerin rengi.



Neftî

“Gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa’nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul”



Turkuvaz

İçeriye girdiğimde sen tam o köşede duruyordun. Asude, dingin. Buzlu camlardan sızan ışığın çinilere aksi ve her kirişi, sütunu, işlemeyi sindire sindire inceleyen yüzün. Beni farkedip gülümseyişin. Bir heyecanla gördüklerini anlatışın. Verdiğin sarhoşlukla anlamayışım. Yüzüne, saçlarına vuran ışıkla mest oluşum.



Tunç

Hani anlatmıştın ya bir rüya görmüşsün uykuyla uyanıklık arasında, güya rüya görüyormuşsun da rüyan kesafet kazanıp gerçek oluyormuş. Rüya içinde rüya. Bana meydandaki heykeli anımsattı: nesnesi yumuşakmış, kolay şekil alırmış, ama şimdi ne kadar da yıkılmaz, sarsılmaz görünüyor.. Senin rüyaların böyle midir? Onları keskin bir güç ve irade ile gerçekleştirir misin? Sonra onlar sağlamlıkla, sarsılmazlıkla ayakta kalabilir mi? Ve sonunda insanlar ona bakıp diyebilirler mi ki “İşte ‘gerçek’... Rüyaların yapıldığı maddeden!”



Siyah

“Gel karış güzelliğine vücudundan soyun da
Gece ruhlar yıkanır Kalamış’ın koyunda”

Siyahlığın siyah içre görünmemesi gerektir. Gel gör ki karanlık çökünce bir başka parlıyorsun... İşte bu varsayılan bütün kurallara aykırı. Demek ki biz fânîlerin bilgilerinin aksine bambaşka bir ışık kaynağına sahipsin.



Beyaz

“Eylül ferahlığında giderken Çubuklu’ya
Geçmiş, geçen veya gelecek vakti duymadan
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmadan”

Düşünür diyor ki, karşıtlar aslında aynı benzerlerdir. Karşıtlıkları arttıkça benzerlikleri de artar. Şu halde kapkara gözlerin nasıl öyle parıldadığını anlamak kolaylaşır ve esmerliğinin yüzümüzü aydınlattığına inanmak zor olmaz.



Erguvânî

“Gün bitti. Ağaçta neş’e söndü.
Yaprak Âteş oldu, kuş da yâkut;
Yaprakla kuşun parıltısından
Havzın suyu erguvâna döndü.”

Soylu başın çok yukarılarda, burun deliklerini göstermeden yürü, derim. Belki peşinden bunca koşturmam yetiştirildiğin âdetlere göre kaba bir davranış ama işte seni kalbinden yakaladım: benden kaçamadın. Onca zaman geçti hâlâ yanımdasın.



Kırmızı

“Körfezdeki durgun suya bir bak göreceksin
Geçmiş gecelerden biri yüzmekte derinde;
Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin
Velhâsıl o rüya duruyor hep yerli yerinde.”

Ben o böceği senden iyi biliyorum. Al renkli bir sıvı kusarmış. Çılgın Araplar böceğe “kirmiz” demişler, kustuğu renge de onun adını vermişler.




Kızıl

“Zannetme ki güldür, ne de lâle
Ateş doludur, tutma yanarsın
Karşında şu gülgûn piyale...”



Hâki

Senin özünün toprak olduğuna nasıl inandırabilirlerdi beni: etinle, kemiğinle... sen ki gözalıcı, güzeldin; vücudunun her köşesi ayrı bir renkle ışıldardı. Ama sonra, lâle de topraktan geldi, dediler. Her rengi ayrı çekici, güzel... Vakti gelince soluyor... Ben kadere inanmam, dedim. Mukadderdir, dediler; topraktan geldin, toprağa döneceksin.



Turuncu

Geldin ve gittin. İkindi güneşi gibiydi, kısa sürdü ama etkiliydi. Duvarda kirli sarı izler bıraktı.

Vazgeçilmez değildin ama unutulmazdın. İhtiyaç duymadım ama arzuladım. Sanki ikindi vaktiydi, şöyle bir vurdun geçtin. Yakmadın ama gözümü aldın. Ne çok aydınlıktı, ne de çok karanlık. Etraf ne çok sessizdi ne de gürültülü. İtidalli yaklaştım, oldukça yakınlaştım, pek fazla başkalaştım. Battığında ıp-ılıktı, yine doğar diye bekledim... ama doğmadı.

“Düşlerim kadar ak
Günbatımı gibi
Gizemli ve sıcak”

.Eleştiriler & Yorumlar

:: haz almak
Gönderen: Menekşe Nuray ALTUN / İzmir/Türkiye
8 Mart 2006
Gerçekten bu satırları okurken çok büyük bir haz aldım teşekkürler




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yabancı Bir Gezegendeki Tuhaf Canlılar
Aşk Şarkısı
Bahar
Bu Mektupta Yazılmayanlar

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tuhaf Gerçek
Hayat İnsana Neler Gösteriyor!
Müjdat Abi ve Bizim Mahalle
Hayatın Anlamı
Büyük Bir Yazarın Ölümü Üzerine
Hayat Ayrıntılarda Gizlidir
Doğu - Batı
Sevgili Günlük!..
Meleğin Ziyareti - 3
Güvercin

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duvar [Şiir]
Muhteşem Doğu [Şiir]
Ebedî An* [Şiir]
Şu Dil Sorunu Dediğimiz... [Deneme]
Binbir Gece Masalları Kime Ait?.. [Deneme]
Tüketim Toplumu Üzerine [Deneme]
Kitap ve Kelimeler [Deneme]
Porselen Bebek [Deneme]
Sanatın İfade Gücü [Deneme]
Sanat Eseri, İzleyici ve "Gerçek" [Deneme]


Alp Çetiner kimdir?

Bir kişinin kalbinde yer edebilirsem, kendimi boşuna yaşamamış sayarım.

Etkilendiği Yazarlar:
Halil Cibran, Tagore, Borges, Hesse, Tanpınar, Nabokov, Lermontov, Salinger


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.