..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Alp Çetiner




16 Mart 2006
Bu Mektupta Yazılmayanlar  
Alp Çetiner
Vakit çok geç oldu. Bu gecem eskidi ve sen eskimiş hiçbir şeye lâyık değilsin. Yalnız kalmadan önce son bir soruya cevap verecek misin: bu mektupta yazılamayanları da okuyabilecek misin?


:BEFE:
“Delicesine âşık bir adamı sevgilisinin hayâli ziyaret etti, bu ziyareti beklememiş olsaydı hiç uyumazdı.
Gece karanlıkta hayalin yel gibi akarsa hiç şaşma, çünkü onun ışığı yeryüzündeki karanlığın gözünü korkutur.”

-İbn Hazm-          



Ben onu bir rüya sanmıştım. Ne var ki uyandığımda da sürdü. Üzerinden kaç gündüz ve kaç gece geçti bilmiyorum, hâlâ sürüyor.

Bazan insan kapılıp gider, gerçeğin ne olduğunu, hangisinin gerçek olduğunu kolay ayırt edemez. Rüyalar içinde rüyalar içinde rüyalar.

Sensiz uyudum, seninle uyandım. Ama “sana uyanmadım” hiç. Zira sen hâlâ benim rüyamsın. Bununla beraber gözlerimi aralamaktan korkmuyorum artık. Çünkü sen gerçekten VARSIN.. Ve GERÇEKSİN. İşte seni karşı konulmaz kılan da bu zaten.

Yatak -hangi anlamda algılarsan algıla- aşkın yuvasıdır. Ben senin ilk hayâlini şu an uzandığım yatağımda kurmadım mı? O hayâlle ilk kez burada buluşmadım mı? Öyleyse “seni sevdiğim sürece yatağımı da seveceğim” elbette. Bunu anlayabilecek durumda olmanı umuyorum. Geceleri gözlerinden yatağına damlayan gülümsemeleri silme ihtiyacı duymadın mı hiç? O damlalar yastığının altındakilere sızmadı mı?

Benden habersiz olsan bile benimle aynı duyguları yaşamadığını, bir ve aynı olan düşünce dünyasını paylaşmadığımızı iddia edebilecek durumda mısın? İşte bunu sanmıyorum. Zira “sen bende yaşıyorsun ben sende”, bunu sen de biliyorsun ben de...

Öpmek en güzel dokunuştur. Sevmek dokunmak demek değilse de, bunu ifade etmenin en güzel ve de en yalın hâlidir dokunmak. Sevginin resmini çekmek isteseydik, bu ancak içten bir öpüş olabilirdi. Artık anlıyor olmalısın ki bu konudaki ısrarcılığım “arzu diye adlandırılan şeyden daha güçlü bir duygunun” tahmin edilebilir sonucuydu. Bu duygu kontrolüm altında değilse -ki gerçekten de onu ne yönlendirebilirim, ne de önüne geçebilirim- kontrolüm altında olan şeyleri, parmaklarımı ve dudaklarımı kullanmak istiyorum.

Sana ilk kez bakışlarımla dokundum. Gizli ve de açık, yakınlardan ve uzaklardan, sen yanımda olmadığın zamanlarda ruhsal (vücutsuz) varlığına... senin irade ve iznine bağlı olmaksızın kurulabilecek en kolay temas şeklidir bu. Onun için sana diyorum ki benim yanımda değilken makyaj yap, sür sürüştür; yeter ki kimse seni benim gördüğüm hâlinle, doğal ve de en güzel hâlinle gömesin. Ya da -bunun onlar için bir çeşit ceza olacağı kanaatindeysen- bana göründüğün gibi görün; onlar da benimle aynı sıkıntıları çeksinler, aynı derde düşsünler. Benim de gözüm “gönlümü düşüncelerimin karmaşasına sürükleme cinayetini” işlemişti. Ben de bakışlarımdan öç alsın diye göz yaşlarımı salıvermiştim.

“Bir erkeğin hayatı, Tanrı onu bir kız evlatla donatmadıkça, kum dışında hiçbir şeyin bulunmadığı bir çöl gibi kalacaktır. Kızı olmayan erkek bir kız evlat edinmelidir, çünkü zamanın sırrı ve anlamı genç kızların yüreklerinde gizlidir.” Seni “kızım gibi” sevdiğimi söylemek senin için ne kadar tatmin ediciydi bilmiyorum. Kendi inandırıcılığımı bir yana bırakıp sözümün inandırıcılığına sığınarak tekrar söylüyorum: seni kızım gibi seviyorum. Kendi parçam gibi; özleyip hayâlini kurduğum, sevip koklamaya kıyamadığım, art niyet düşünemediğim şey gibi...

Vakit çok geç oldu. Bu gecem eskidi ve sen eskimiş hiçbir şeye lâyık değilsin. Yalnız kalmadan önce son bir soruya cevap verecek misin: bu mektupta yazılamayanları da okuyabilecek misin?

Şimdi alnını uzat -işte böyle-. Artık iyi geceler.




“Bana ‘sevgilin çok uzak!’ dediler, dedim ki tek bir an bile benimle birlikte olması ve benden kaçmaması yeter bana.
Nasıl olsa güneş her gün yeniden doğarken hem benim hem de onun yanına uğruyor.
Onunla benim aramda ancak bir günlük yol varken, öyleyse hiç uzak olur mu?
Üstelik Evrenin Yaratıcısı’nı tanıma duygusu da bizi birleştirmekte; bu yaklaşım bana yeter de artar bile, ben daha fazlasını istemiyorum.”

.Eleştiriler & Yorumlar

:: sevgi ce ifadesi
Gönderen: Menekşe Nuray SEZGİN / İzmir/Türkiye
1 Nisan 2006
Kimbilir kaç kişi sizin bu satırlarda yer alan insanın yerine olmak isterdi. Sevginin resminin nasıl yapıldığını da öğrendik bu arada.O satırlarda kendimi buldum sağolun

:: merhabalar
Gönderen: Eda Ersoy / Ankara/Türkiye
22 Mart 2006
Yadığınız yazı her ne kadar öykü grubunda yer alsa da mektup janrında olması çok hoş.Öykü grubunda yer aldiğı için öykü beklerken mektupla karşılaşmak büyük süprizdi. Tarzınız muhteşem... Özellikle benzetmeler. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki yaşananlar ve yaşatılanlar açısından çok şanslı oldugunuzu düşünüyorum...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yabancı Bir Gezegendeki Tuhaf Canlılar
Aşk Şarkısı
Bahar
Renkler

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tuhaf Gerçek
Hayat İnsana Neler Gösteriyor!
Müjdat Abi ve Bizim Mahalle
Hayatın Anlamı
Büyük Bir Yazarın Ölümü Üzerine
Hayat Ayrıntılarda Gizlidir
Doğu - Batı
Sevgili Günlük!..
Meleğin Ziyareti - 3
Güvercin

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duvar [Şiir]
Muhteşem Doğu [Şiir]
Ebedî An* [Şiir]
Şu Dil Sorunu Dediğimiz... [Deneme]
Binbir Gece Masalları Kime Ait?.. [Deneme]
Tüketim Toplumu Üzerine [Deneme]
Kitap ve Kelimeler [Deneme]
Porselen Bebek [Deneme]
Sanatın İfade Gücü [Deneme]
Sanat Eseri, İzleyici ve "Gerçek" [Deneme]


Alp Çetiner kimdir?

Bir kişinin kalbinde yer edebilirsem, kendimi boşuna yaşamamış sayarım.

Etkilendiği Yazarlar:
Halil Cibran, Tagore, Borges, Hesse, Tanpınar, Nabokov, Lermontov, Salinger


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.