Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza |
|
||||||||||
|
İddiaya göre, bir gurup Rus bilim adamı, fay hatlarının kırılma seslerini, yüksek duyarlıktaki kaydedicilerle kayıtlamak amacıyla sistemlerini yerin metrelerce altına yerleştirdiklerinde, beklemedikleri bir şeyle karşılaştılar. “Yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar. İlkinde çok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanin çığlık seslerini duyuyorlar. Çoğu bilim adamı işini bırakıyor.” Cehennemden gelen ses tartışmasına son noktayı bilim koydu. Rus bilim adamları birer yalancı değilse kaydedilen seslerin gerçek olması bilimsel olarak mümkün. Peki, o sesler gerçekte kime ait? İşte cevabi: Rus bilim adamlarının kaydettiği ve "cehennemden gelen sesler" olarak internette aylardır tartışılan çığlıkların gerçek olabilmesi bilimsel olarak mümkün. Rus bilim adamları doğru söylediklerini belirterek seslerin gerçek olduğu konusunda yeminler ediyorlardı. Bilim onları haklı çıkardı, sesler gerçek bir felakete ait olabilir. Haber 7'nin konuya daha önce bilimsel, dinsel ve metafizik açıdan yorumları ışığında bakmak için, konularında uzman üç farklı isme sorduğu sorular konuya net bir yanıt verilmesini sağlamıyordu. Ancak "seslerin ne olabileceği" konusunda bir beyin fırtınası için gerekli ipuçlarını içeriyordu. Hatırlanacağı üzere Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu bir frekans karışıklığı olabileceğini ileri sürmüş, ilahiyatçı Ali Riza Demircan magmanın çıkardığı seslerin bu şekilde olabileceğini belirtmiş ve Medyum Memiş de metafizik açıdan seslerin cinlere ait olabileceğini ileri sürmüştü. Ben her üç görüsü de sizlerin bilgisine sunuyor ve yorumu sizlere bırakıyorum. Gelen yorumlar arasında ilginç bir görüş dikkat çekiciydi. Celaleddin Alioglu imzasını taşıyan bu yorum bilimsel açıdan incelenmeye değer bir görüştü: İste cevabi netleştirmeye kapı açan yorum "Sesleri dinledim. Cehennemden geldiği yorumuna katılamıyorum. Çünkü cehennem bugün için bize gayb'dır, cennet de öyle. Ama eğer işin içinde bir hile yok da sesler denildiği gibi gerçekten kayıt edilmiş sesler ise bunları helak edilen kavimlerin helak sırasında çıkardıkları sesler olarak düşünebiliriz. Çünkü biz bugün sesleri mesela hard diskimize nasıl kayıt edebiliyor isek pekâlâ mümkündür ki helak edilen kavimlerin helakleri sırasında çıkardıkları sesler de yer katmanları tarafından her hangi bir şekilde kayıt edilmiş olabilir diye düşünüyoruz." "Bilimsel sorular ve cevapları" başlıklı köse yazarı bu yorumla ilgili olarak Faik Almendi yorumu dikkatlice inceledikten sonra "TÜBİTAK”I aradı. Santral memurundan kendisine bu konuda yardımcı olabilecek bir isim bağlanmasını istedi ve bilimsel bir cevap aldı : "Bizim öyle bir bölümümüz yok kardeşim !" Sonunda santral memuru ikna edilerek Bilim ve Teknik Dergisi Sorumlusu Raşit Gürdilek'in bağlaması sağlandı. Gürdilek konunun bilimsel açıdan mümkün olduğunu belirterek, bu konuda bir soruya cevap verdikleri belirtti. Internet üzerinden yaptığım araştırma sonucu söz konusu soruyu ve yanıtını buldum. İşte o soru ve yanıt: Ses bir tür enerjidir ve enerji kaybolmaz o halde geçmişteki bir sesi tekrar duyabilmemiz mümkün mü ? ( Sertan Durmus) Enerji kaybolmaz ama entropi artar. Tüm sorun sesin içerdiği enerjinin zaman geçtikçe mikroskobik hareket biçimlerine aktarılması. Yani, en sonunda tüm etki moleküllerin hızlarının artmasıyla sonuçlanıyor. Bu da, teknik dilde "sesin enerjisinin ısıya dönüşmesi" olarak adlandırılıyor. Isıyla entropi arasında da çok yakin bir ilişki var. Entropi, madde içindeki düzensizliğin bir ölçüsü. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, ses dalgalarındaki düzenli hareket biçimi zamanla mikroskobik ölçekte düzensiz harekete dönüşüyor. Termodinamigin ikinci yasası da bu dönüşümle ilgili: Düzenlilik düzensizliğe dönüşebilir ama hiç bir zaman düzensiz bir durum kendiliğinden daha düzenli olamaz – entropi azalamaz. (Ya da ısı enerjisi tamamen daha yararlı enerji formlarına dönüştürülemez.) Gerçi bazı bilim adamları bir yöntemle daha önce oluşmuş bir sesi yeniden oluşturabiliyorlar. Ama bunu yapabilmenin koşulu düzensizliğe geçisin yeterince gerçekleşmemiş olması. Yani, zaman geçtikçe orijinal ses daha az bir belirginlikle elde ediliyor. Eğer aradan çok uzun bir süre geçmişse, hiç bir şey elde etmek mümkün değil. Sonuç: Bu izah bilimsel olarak gösteriyor ki sesler kesinlikle cehenneme ait değil ve yeryüzünde daha önce yaşanmış bir felaketin sesleri olabilirler. Çünkü evrende çıkartılan hiç bir ses kaybolmuyor ve varlığını devam ettiriyor ve bu sesleri daha sonra tekrar dinlemek mümkün olabilir. Hatta çok küçük bir ihtimalle bu sesler kimilerinin iddia ettiği gibi "Ad kavminin helaki sırasında" ortaya çıkan seslerin bir kısmı da olabilir. Ama entropi göz önüne alındığında bu çok çok zayıf bir ihtimal. Söz konusu felaketin pekâlâ emperyalist devletlerin ortaya çıkardığı taze bir felakete ait olması daha mantıklı... Örneğin, ABD'nin Irak'ta yaşattığı vahşetin mağdurlarının sesleri neden olmasın! Dökümanlar: 1- Söz konusu sesi dinlemek için: ( http://www.amightywind.com/mp3/hellscreams.mp3 ) 2- Yabancı kaynaklarda olayla ilgili anlatı (Aşağıdaki metin) 3- Fotoğraflar: Rus bilim adamlarından komünist olan araştırmacıya aittir. Diğer toplu fotoğraf, araştırmayı yaptığı iddia edilen topluluk… These details are reportedly from the translation of an article in a Finnish newspaper named 'Ammennusatia'. A geological group who drilled a hole about 14.4 kilometers deep in the crust of the earth are saying that they heard human screams. Screams have been heard from the condemned souls from earth's deepest hole. Terrified scientists are afraid they have let loose the evil powers of hell up to the earth's surface. 'The information we are gathering is so surprising, that we are sincerely afraid of what we might find down there,' stated Dr Azzacov, the manager of the project in remote Siberia. 'The second surprise was the high temperature they discovered in the earth's center. 'The calculations indicate the given temperature was about 1,100 degrees Celsius, or over 2,000 degrees Fahrenheit,' Azzacov pointed out. 'This is far more then we expected. It seems almost like an inferno of fire is brutally going on in the center of the earth. 'The last discovery was nevertheless the most shocking to our ears, so much so that the scientists are afraid to continue the project. We tried to listen to the earth's movements at certain intervals with supersensitive microphones, which were let down through the hole. What we heard turned those logically thinking scientists into a trembling ruins. It was a sometimes a weak, but high pitched sound which we thought to be coming from our own equipment,' explained Dr Azzacov. 'But after some adjustments we comprehended that indeed the sound came from the earth's interior. We could hardly believe our own ears. We heard a human voice, screaming in pain. Even though one voice was discernible, we could hear thousands, perhaps millions, in the background, of suffering souls screaming. After this ghastly discovery, about half of the scientists quit because of fear. Hopefully, that which is down there will stay there,' Dr Azzacov added. 'What really unnerved the Soviets, apart from the voice recordings, was the appearance that same night of a fountainhead of luminous gas shooting up from the drill site, and out of the midst of this incandescent cloud pillar a brilliant being with bat wings revealed itself with the words (in Russian): 'I have conquered,' emblazoned against the dark Siberian sky. 'The incident was absolutely unreal; the Soviets cried out in terror,' says Mr. Nummedal. Later that night, he saw ambulance crews circulating in the community. A driver he knew told him that they had been told to sedate everybody with a medication known to erase short term memory. The Soviets use this drug in the treatment of shock victims. * * * * * * * "As a communist I don’t believe in heaven or the Bible but as a scientist I now believe in hell," said Dr. Azzacove. "Needless to say we were shocked to make such a discovery. But we know what we saw and we know what we heard. And we are absolutely convinced that we drilled through the gates of Hell!" Dr. Azzacove continued, ". . .the drill suddenly began to rotate wildly, indicating that we had reached a large empty pocket or cavern. Temperature sensors showed a dramatic increase in heat to 2,000 degrees Fahrenheit." "We lowered a microphone, designed to detect the sounds of plate movements down the shaft. But instead of plate movements we heard a human voice screaming in pain! At first we thought the sound was coming from our own equipment." "But when we made adjustments our worst suspicions were confirm ed. The screams weren’t those of a single human, they were the screams of millions of humans!" * * * * * * * Do you know why Jacques Costeau, the famous underwater explorer, quit deep sea diving sometime before he died? It is said that he stopped because he had heard in one of the underwater caves he was exploring, the sounds of people screaming. There was also another time, when one of his men, who was in a diving bell in the deepest trench at the Bermuda Triangle, also had a similar experience. He signaled to be brought up immediately. After being revived from his shock, he told others of his frightening experience of hearing "screams of people in pain".
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |