Eski ahit 2

/ Sözle dilimi kemirdiğim yerde/

Miladın başladığı anda bir ağacın dalındayım…
Gölgemin beni terk ettiği yerde,
Ayaklarımla taşıdığım ağırlığın
Ağlarla bağlı olduğu bir boşluğun içindeyim.

Bir gecenin içindeyim…
İçimdeki sorularla cevabın öncesindeyim.
İlk sözün cevap/
İlk vahinin vaade olduğu/
Bir yüzün önündeyim.
Biadımın kendime olduğu bir yeminin içindeyim.

Tarihe akmış ve kan akıtılmış bir kentin içindeyim.
Duyduğum cevabın sesimle yankılandığı yerde.
Arafım kendimin/ gözlerimde kimse kalmadığında.
Cennetim ve cehennem.
Tehdit ile tebriğin eşiğindeyim.
Bir ihanet teklifinin içindeyim.

İçimdeki sadakate yakın/
İçimdeki ihanete yakın.
İçime uzak bir yerdeyim…
Eski bir düşteyim;
İlk elma ısırığının dişlerinde/
İlk cinayetin kan kokusunda/
İlk peygamberin izindeyim.
(bir denizin içinde)
Mesihin önündeyim.
Her yerdeyim ve hiçbir yerde!

Asamı kırdım, yıktım Beth Hamikdaş’ ı
Kasemi gömdüm, putumu diktim.
Olmak için doğduğum yerdeyim.
Gecenin içinde…
Dilimdeki ihanetin bedeliyim.
Bedenimdeki ipin elinde.

Duvarlarını ve dualarını ihanetin kurduğu,
Mabedimin kapısındayım.
Altın kesesinin açıldığı yerde.
Bir deyim/
Beş deyim/
Elli deyim/
Yüz benim!
Yüz altınla kendimi değişteyim tokuştayım.

Dudaklarımın ucundaki yüzün gözlerindeyim.
Ben nerdeyim! ?
Cevabını çarmıha ters germiş,
Bir ihanetin içindeyim.
Bütün sorularımı yaktığım yerde.
Ben nerdeyim ?

….



Kimi öpersem onu yakalayın! (mark 44)
Horozun ikince kez öttüğü yerde…(mark 72

Çobanı vurdun
Koyunları darmadağın! (mark 27.)