Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Bir eski zaman şarkısı plakta, Şişede gece… Duvarda şehrin kalbi atıyor. Dizlerim mısralara takılıp kanıyor. Girdapların en asili bu. Sanma ki, göğsüm yaralı diye, Tırnaklarım eskiyor diye, ıslık çalmayı unuturum. Evet sol yanımda hasretin var; hasretin ki… dayanılır gibi değil! Ama gözlerin, gözlerin… Bir eski zaman şiiri gibi, bunu bil. Ay ışığı masamda, Sözlerini saklıyorum en sevdiğim kitabın arasında. Atmaya kıyamadım en sevdiğin kalemi, Bir gölge gibi odamda, iliklerimde çocukluğun. Şişede mehtap… Şarkımız sarıp sarmalıyor gecemi; Geceyi soluyorum, Gece içime akıyor. Ben, gece kokuyorum. Sen bilmezsin bu kokuyu, Bilmezsin gecenin insanı eskiten, çürüten tortusunu. Omuzlarım felç oldu; yalnızım ama… Stem ettiğimi sanma. Seni özlüyorum özlemesine de… Gözlerini katık edip özlemime; yudum yudum içiyorum nefesini nefes diye. Gecenin elleri soğuk, Yürek en derinlere kadar ışığa hasret! Yoksun ki… Aramızda dağlar var ve geçilmez sarp yollar… Bir eski zaman şarkısı plakta, Ve sicim sicim yağan bir yağmur dışarıda, Şehir biçare, öylesine mahçup! Öylesine kendince, öylesine mâlûp. Gitarın kanepede, Gözlerin son hazan yaprağı gibi içimde. Bilsen, içimden neler geçiyor. Ben deliyim; delilik benim işim. Ufukta serseri bir güneş, Alıp başını gitmek ister gibi kuşlar. Bir ezgi var, tanıdık bir ezgi… beni içine çekiyor Sanki ellerin, geceme sokuluyor. Gitmedin mi yoksa? Gülüşünün kokusu yakınlardan geliyor. Gün bitti; güller eridi hırsından. Duvarda titrek mum alevleri… Plakta bir eski zaman ezgisi… Gece şişede. Gece içimde. Ben gecenin içinde. Alnımda terin, Dilimde ismin, Seni öğreniyorum sil baştan. Nerede doğmuştun mesela, Hangi şiiri severdin? Gece dokunurdu değil mi sana? Gecenin yüreğine seslenemezdin. Karanlık gebe diye puslu sabahlara, Alıp başını erkenden gittin. Gözlerin taşıyor mısralarımdan, Mısralar, içime aşkı dokuyor. Bakışlarımda ürkek bir yağmur saklanıyor. Üşümek denmez de buna, Gözlerin iyi gelecek galiba ürkek akşamlarıma. Bir eski zaman şarkısı plakta, İskemleler yaralı. Sanma ağır geliyor bu hasret bana, Rafa kaldırmadım senli anları. Seni yaşıyorum, yaşatıyorum. Odamdaki her şeyde senin izlerin. Gittiğin gün, hani kalbini koyup da masanın üstüne, “Ah şu gitmeler olmasa!...” diye iç geçirmiştin Hatırladın mı? Ellerim, çocuk elleri gibi küçülmüştü birden. Gözlerime bir eylül sokulup, Esmer yüreğiyle yüreğime dokunmuştu. Ah şu kalmalar olmasa… Bozgunlardayım bu ara. Şikâyetçi değilim de… Bir tutamcık, bir zerrecik sen olsa, ah olsa… Suskunluğundu anlam katan varlığıma. Plakta sen çalıyorsun, Senli bir akşam mısraların göbeğinde öylesine duruyor işte! Gitarın kanepede, Kalemin masada… EEE… daha ne olsun? Bir eski zaman masalı bu yaşanan şey de. Sen, ben… Bir eski zaman masalının içindeyiz işte. Hasibe Gezgin
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasibe Gezgin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |